Bölüm 293 : Felaketşeytanı Felaket Getiriyor!

avatar
5829 20

A Will Eternal - Bölüm 293 : Felaketşeytanı Felaket Getiriyor!


Çevirmen :  Clumsy 

 

Bai Xiaochun’un ağzı açık kalmış, bakışları hayal kırıklığına uğramış bir şekilde sağa sola çevrilmişti.

 

“Ne yapıyorsunuz?” deyip kuru bir şekilde öksürdükten sonra devam etti. “Her şey görev için bir kere! Hem ben ilaç yapımında tam bir harikayım!”

 

İnsanlar çabucak tavsiye vermeye başlamıştı.

 

“Tarikat Amcası Bai, ilaç yapmaya gerek yok, değil mi ama?”

 

“Saygıdeğer Kan Efendisi, bu klan üyelerini kendi hallerine bırakalım, olmaz mı?”

 

Usta Tanrı-Kahin de dahil olmak üzere herkes bir ağızdan konuşuyordu.

 

Bai Xiaochun ise soğuk bir şekilde homurdandı ve elini sallayarak hap fırınını çıkarttı. “Hayatta olmaz. Bana kapılarını kapalı tutacaklarına inanmayı reddediyorum!”

 

Fırın belirir belirmez iki tarikatın yetişimcileri iyice geriledi. Bai Xiaochun da Xuanguang Klanına doğru bakarak kıs kıs gülmeye başladı. Ardından fırını tokatladı ve bolca tıbbi bitki çıkartarak ilaç yapımına girişti!

 

İki tarikatın çırakları solukları kesik, gözleri korku dolu şekilde gerilemeyi sürdürüyordu. Bir yandan da doğacak sonucu merakla bekliyor gibi görünüyorlardı.

 

“Xuanguang Klanı için ne trajedi ama…”

 

“Felaketşeytanını kışkırtmış olduklarına inanamıyorum!!”

 

“Siz Bai Xiaochun’un Ruh Akımı Tarikatındayken göklerden yıldırımlar indirdiğini, hatta asit yağmuru yağdırdığını biliyor musunuz?”

 

“Nasıl bilmeyiz? Kan Akımı Tarikatındayken de neredeyse Küçük Bataklık Tepesini patlatacaktı!”

 

Bai Xiaochun’un bir hap fırını, bir çanta dolusu ateş kristali ve bolca bitkisi vardı. İlaçların Daosundaki yeteneği sayesinde ilk parti ruh ilacını üretmeye başlaması çok sürmemişti.

 

Hatırladığı kadarıyla ürettiği ilaç Ceset Tepesinde üretip herkeste halüsinasyon doğurduğu ilaçtı. Yalnızca bir günün sonunda fırın titreşmiş, kara dumanlar yayılmaya başlamıştı.

 

Kara dumanları gören tarikat çırakları nefesleri kesilerek iyice gerilemekteydi.

 

Xuanguang Klanı bireyleri bile endişelenmeye başlıyordu. Onlar da Bai Xiaochun’un ‘Felaketşeytanı’ lakabını işitmişlerdi, haliyle temkinliydiler. Daha önce böyle bir şeyle karşılaşmamış olmalarına rağmen hazır oldukları söylenebilirdi.

 

Yarım gün daha geçtikten sonra Bai Xiaochun başını arkaya atıp kükreyerek fırını iki eliyle tokatladı. Ardından yükselen kara duman bulutunu kolunu sallayarak Xuanguang Klanı dağına gönderdi.

 

Kara dumanın parlak ışıktan kalkana dokunuşuyla kalkan titreşti fakat dumanın yalnızca yarısı engellenebildi. Geri kalansa doğruca içeriye girdi. Tabii böyle bir dağ ebadı için böyle küçük miktarda bir duman etkisiz sayılırdı ve hiçbir şey yaşanmamıştı.

 

Bai Xiaochun’un morali iyice düşmüştü, özellikle de Xuanguang Klanının alaycı yorumlarını duydukça bir kötü oluyordu.

 

“Felaketşeytanı ismi kulağa daha etkileyici geliyordu. Ama gösterişten ibaretmiş. Bai Xiaochun, Xuanguang Klanımız Kan Akımı Tarikatına teslim olmuş olabilir fakat bu bizi istediğiniz zaman gelip soyabileceğiniz anlamına gelmez. Unvanın yüzünden kapıları ardına kadar açacağımızı mı sandın? Defol git ve Öz Formasyona ulaşana dek geri dönme!”

 

Bai Xiaochun hiç olmadığı kadar sinir olmuştu. Xuanguang Klanı dağına attığı bakış sonrasındaysa gözleri ışıldamaya başladı.

 

“Bir duman bulutu yetmiyorsa ben de yüz tane yaparım! Yo, yüzlerce yaparım!” Bai Xiaochun kendisini izleyenlerin sayısını düşündükçe utanıyor, gururu kırılıyordu. Hemen sağ elini sallayarak daha fazla ilaç yapmaya başladı. Bu defa daha çok kara duman doğurmuştu. Fakat dumanları formasyona göndermedi, bunun yerine bir büyü hareketi gerçekleştirerek yerçekimi ve tepkinin gücüyle ışıltılı bir küre üretti.

 

Bai Xiaochun’un yetişim basamağı kürenin insanların kıyafetlerini parçalamasını engelleyeceği kadar yükselmişti. Gücü içe çevirerek bir döngü doğurmuş ve küreyi bir şeyleri muhafaza etmeye uygun kılmıştı.

 

Sırada küreyi dumanla doldurmak vardı. Bunu tamamladıktan sonraysa kollarını sıvayarak küresini Jia Lie’ye fırlattı.

 

“Al şunu!” derken başını çevirmeye bile tenezzül etmemişti. Korkudan tir tir titreyen Jia Lie küreyi yakalarken Bai Xiaochun ilaç yapımına devam etti. Ve beş gün içerisinde hayret verici şekilde yüzlerce küre üreterek her birini halüsinasyon yaratan dumanla doldurdu. Küreleri de arkasındaki yetişimcilere fırlatmayı ihmal etmedi.

 

Herkesi bir güzel silahlandıran Bai Xiaochun’un Xuanguang Klanı dağına dönük gözleri kanlıydı. Sağ elini uzattı, dağı işaret etti ve “Xuanguang Klanı,” diye bağırdı, “o kadar sertseniz kalkanınızın ardından çıkmayı aklınızdan geçirmeyin! Küreler salınsın!” Yetişimciler bu emirle birlikte ellerinden gelen tüm güçle ve o korkunç nesnelerden kurtulmanın sevinciyle küreleri fırlatmaya başladı.

 

Göz açıp kapayıncaya dek yüzlerce ışık huzmesi Xuanguang Klanı formasyonuna ulaştı ve temas anında gümleme sesleri yankılandı. Küreler çatırdıyor, içlerindeki yerçekimi ve tepkinin gücü kalkanı dalgalandırıp çarpıklaştırıyor, sayısız çatlak doğuruyordu.

 

Çatlaklar çabucak kendini onarıyor olsa da dumanın içeri sızacak bolca vakti oluyordu.

 

Çok geçmeden dağdan alarm çığlıkları yükselmiş ve bir kakofoni başlamıştı. Ardından dağ ansızın sessizleşti ve Bai Xiaochun’un Xuanguang Klanına bakan gözleri irileşti. Arkasındaki iki yüz küsür kişi de gerginleşmiş, hepsinin gözleri ışıldamıştı. İlk defa ilaç yapımı konusunda Bai Xiaochun’la aynı taraftaydılar ve küreleri bizzat salmış olmaları onları sonuçları görmek konusunda daha da hevesli kılıyordu.

 

Uzun bir sessizlikten sonra dağdan tuhaf bir kahkaha yükseldi. Bunu bir ağlama takip etti. Sonra da bir kükreme. Ve akla gelmeyecek tuhaf tuhaf bir sürü ses daha…

 

Bu sesleri işitmek bile Beihan Lie’nin tenini karıncalandırmaya yetmişti. Başta Ceset Tepesi trajedisine tanık olanlar olmak üzere diğer yetişimcilerin de solukları kesilmekteydi.

 

Bizzat Ceset Tepesinden gelenlerse o eski olayı anımsamış, suratlarına karmaşık ifadeler yerleşmişti.

 

Üç günün sonunda Xuanguang Klanı teslim oldu. Herhangi bir şartları da olmadı; dağı öylece açıp Bai Xiaochun’u karşıladılar ve bolca hediye sundular. Gözlerindeki korku ve endişe daha net olamazdı. Belli ki bu üç gün hayatları boyunca unutmayacakları bir kabus tadında geçmişti…  

 

Felaketşeytanı ismi kendisini Cennet Zanaatı Kıtasında da duyurmuş, hikayeler yayılmaya başlamıştı…

 

Şaşırtıcı bir şekilde iki tarikatın yetişimcileriyse yalnızca Bai Xiaochun’un sunabildiği bu gösteriye hayran olmuştu.

 

Bu bilhassa Beihan Lie, Usta Tanrı-Kahin ve Jia Lie için geçerliydi.

 

Bai Xiaochun dürüst ve dobra bir insandı, bu yüzden haraç karını takipçileriyle de paylaşmıştı. Tabii ki herkesin taktiklerini onaylayışı karşısında son derece memnundu. Sonuç olarak defansif amaçlar uğruna yeni küreler üretmeye koyuldu, ta ki herkes en az 4-5 küre sahibi olana dek…

 

Farklı tiplerde küreler üretmişti. Kimi asit yağmuru kimi halüsinasyon dumanı içeriyor, kimi yıldırım çağırabiliyor, kimileri de kurbanlarını anında ishal edebiliyordu…

 

Grubun genel hali tavrı da giderek Bai Xiaochun’a benzemeye başlamıştı. Beihan Lie, Usta Tanrı-Kahin ve Jia Lie bile ister istemez yoldan çıkarılmıştı…

 

Vakit geçti ve iki ay daha geride kaldı. Bu süreçte grup içerisinde bir miktar yaralanma ve kayıp gerçekleşmiş, bir noktada büyük bir portal tamamlamaya yaklaşan kalabalık bir Engin Akım Tarikatı grubuna rastlanmıştı.

 

O ışınlanma tamamlanmış olsaydı ön saflardaki Engin Akım Tarikatı yetişimcileri oraya ışınlanacak ve büyük problemler doğabilecekti.

 

Mücadele sırasında bolca küre fırlatılmış ve düşmanın zayıflığından faydalanan grup göz kamaştırıcı, şok edici bir galibiyet elde etmişti!

 

Bai Xiaochun ismi ön saflarda savaşmamasına rağmen fethedilmiş topraklar üzerinde olabildiğince yayılmıştı.

 

Üstelik artan onun ihtişamından ibaret değildi, takımındaki diğer yetişimciler de bu sürecin faydasını görüyordu. Uzun menzilli küre kullanma kabiliyetleri ve doğurdukları korkunç sonuçlar sayesinde saygınlıkları bolca artmıştı. Ürpertici, öldürücü auralarıyla düşman üzerinde üstünlük sağlıyorlardı.

 

Bu da onları Bai Xiaochun konusunda daha destekçi kılıyordu. Onun yarattığı bu yeni savaş stiline aşık olmuşlardı.

 

Görevleri çabucak bitmiş, uzun yıkım yolları onları ön saflara bir hayli yaklaştırmıştı.

 

Bai Xiaochun artık tamamen değişmiş bir grupla çevrilmiş haldeydi. İki aylık birliktelik grubun her ferdini hatırı sayılır ölçüde değiştirmişti.

 

Çantaları savaş ganimetleriyle tıklım tıklımdı, ilişkileri de bir hayli gelişmişti. İki tarikatın yetişimcileri bol bol birlikte gülüp sohbet ediyor, en iyi kürenin hangisi olduğu konusunda fikir yürütüyordu. Hatta mücadele esnasındaki işbirlikleri de oldukça iyi bir hal almıştı.

 

Birkaç ay önce olsa hiç kimse böyle bir işbirliğinin mümkün olabileceğine inanmazdı.

 

Fakat Bai Xiaochun’un takımı için gerçeklik bu şekildeydi.

 

Beihan Lie, Usta Tanrı-Kahin ve Jia Lie bile suratlarındaki soğuk gülüşlere rağmen içten içe Xiaochun’a bir başka bakıyordu.

 

Bu bilhassa Beihan Lie için geçerliydi. Kimi Qi Yoğunlaşmada kimi Kuruluş Kadrosunda olan çıraklara baktıkça önceden yaralı ve darmadağın olan bu grubun nasıl da güçlendiğini görerek şaşkına dönüyordu.

 

Bu ön saflardaki elit yetişimcilerin bile bir kısmını aşan bir güçtü. Yeni savaş stillerini ne kadar sevdikleri düşünülürse ön saflarda şaşaalı bir sahne yaratacakları da belliydi!

 

Ve tüm bu olanların, olacakların sebebi Bai Xiaochun’du!

 

#Felaketşeytanı bu sefer ekip halinde çalışıyor! İki yüz küsür kişilik grubunu da kendisine benzetti ve görevleri bolca karla bir güzel tamamlandı. Şimdi sırada ön saflar var, bakalım orada başımıza neler gelecek, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44330 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr