Bölüm 283 : Artık Dinleyecek Misiniz?!

avatar
5629 25

A Will Eternal - Bölüm 283 : Artık Dinleyecek Misiniz?!


Çevirmen : Clumsy 

 

Sözler Bai Xiaochun’un ağzından çıkar çıkmaz Ruh Akımı Tarikatı ordusunun uçsuz bucaksız yaratık bulutundaki Karayağızdan yeri göğü sarsacak bir kükreme işitildi.

 

Kükremeyle birlikte boyutu da irileşmeye başlamıştı. 9 metre. 30 metre. 60 metre. 90 metre!!

 

Göz açıp kapayıncaya dek ufak bir dağı andıran Karayağız yoğun bir enerji saçıyor, ayaklarından kara alevler yayıyordu. Bir ejderin başına, bir atın bedenine sahipti ve an itibariyle sarsıcı bir güç taşımaktaydı!!

 

Bu yalnızca yaratık krallara ait olabilecek bir güçtü!!

 

Bu enerji sadece yaratık krallardan çıkabilirdi!

 

İnanılmaz gümbürdemeler eşliğinde yıldırım hızıyla atılan Karayağız, Bai Xiaochun’un önünde duraksayarak sağır edici bir şekilde kükredi.

 

Gözlerinde karmaşık duygular bulunsa da tereddüt etmemişti. Şartlar ne olursa olsun, sonunda Ruh Akımı Tarikatıyla çarpışacak olsa bile Bai Xiaochun’un istediği her şeyi yapardı. Bai Xiaochun’la birlikte olduğu müddetçe hiçbir şey umurunda olmazdı!

 

Onun hayatında önemi olan tek bir kişi vardı, o da babasıydı. Yaşayacak gücü bile yokken ondan sıcaklık ve şefkat görmüştü ki bunu ömrünün kalanı boyunca asla unutmayacaktı.

 

Bu sırada bir yaratık kralın gücüne sahip kükreyişi Ruh Akımı Tarikatının tüm savaş yaratıklarını ürpertmiş ve efendilerine dönerek kükremeye başlamalarına yol açmıştı.

 

Sayısız yaratığın bağırışıyla ortalıkta rengarenk ışıklar parıldamaktaydı ve Ruh Akımı Tarikatının her ferdi mutlak bir şaşkınlıkla çığlıklar atmaya başlıyordu.

 

“Bu…”

 

“Ne yapıyorsun, Bai Xiaochun?!?!”

 

“Cennetler! Karayağız, sen…”

 

Ruh Akımı Tarikatı bir kaosa sürüklenmişti. Mevkiler bozuluyor ve savaş yaratıklarının ani değişimi her şeyi düzensizleştiriyordu. Daha da şok edici olansa Cennetboynuz Mürekkep Ejderhasının eylemleriydi: Karayağıza bakan ejder harekete geçmiş ve bir an sonra onun yanında belirerek gözlerini Ruh Akımı Tarikatına çevirmişti.

 

Bu durum sayısız alarm çığlığı yükseltti. Başpapazlar, ulu kıdemliler ve miras kesimi yetişimcileri delirdiklerini hissediyor, gözleri yoğun bir hayretle ışıldıyordu.

 

Bai Xiaochun onların gözünde bir Cennet-Daosu uzmanı ve miras kesimi adayıydı. Öz Formasyona ulaştığı takdirde ona denk olacak birini bulmak imkânsız sayılacaktı.

 

Ve tek bir sözüyle Karayağızın kuzey yaka savaş yaratıklarına taraf değiştirtmesini sağlamıştı. Bu ani değişim Bai Xiaochun’un statüsü veya pozisyonu ne olursa olsun hiç kimsenin beklemeyeceği bir şeydi!

 

An itibariyle Ruh Akımı Tarikatı da az önce Kan Akımı Tarikatının tattığı sarsılmışlığı tatmaktaydı.

 

Shangguan Tianyou’nun elleri yumruklara çevrilmişti ve gözleri öfkeyle yanıyordu. Hayalet Diş, Beihan Lie, Gongsun Yun, Xu Song ve tüm Seçilmişlerin suratlarına karmaşık hisler yerleşmişti.

 

Zhou Xinqi’den gık çıkmıyordu ve Hou Yunfei’nin gözleri kocaman açılmıştı. Ağzı açık kalan Hou Xiaomei’nin kalbiyse deli gibi atmaktaydı.

 

Büyük Şişman Zhang, Üçüncü Şişman Hei, Chen Fei ve Bai Xiaochun’un tüm dostları sersemlemiş, tamamen sarsılmış, Xiaochun’un eylemleri karşısında aptala dönmüştü.

 

Li Qinghou’nun gözlerineyse karmaşık hisler yerleşmişti. Fakat Bai Xiaochun’a bakmaya devam ettikçe o hisler bir onay ışıltısına dönüşüyordu.

 

“Xiaochun olgunlaşmış.” diye mırıldandı.

 

Ruh Akımı Tarikatı sarsılır ve kurucu başpapaz ile diğer liderler şaşkınlık içerisinde bakakalırken Xiaochun derin bir nefes aldı. Bu sefer de Kan Akımı Tarikatını arkasına alarak Ruh Akımı Tarikatı başpapazlarına dönmüştü.

 

Kalbi kederle yanmaktaydı; bu iki tarikatın savaşmasını istemiyordu! Anlık bir sessizlikten sonra şöyle dedi: “Kan Akımı Tarikatını yok etmek istiyorsanız az önce de söylediğim gibi cesedimi çiğnemeniz gerekecek!”

 

Sesi üzgün çıksa da herkes tarafından aşikâr olan kararlılığı sarsıcıydı.

 

Kan Akımı Tarikatı başpapazları titremeye başlamıştı. Kan kazıyıcılar, baş kıdemliler ve üç kan efendisi sarsılmış, Bai Xiaochun’a dönük gözlerine garip ve tarifsiz hisler yerleşmişti.

 

Xu Xiaoshan, Song Que ve Jia Lie de benzer tepkiler vermekteydi. Bai Xiaochun bu en kritik anda cesur bir şekilde kendileri adına öne çıkmış ve bu da kalplerinde ani bir sıcaklık doğurmuştu.

 

Sırtını kendilerine verip Ruh Akımı Tarikatına dönerek canlarını kendi canıyla koruyan Bai Xiaochun bir kez daha Orta Tepenin Karamahzenine dönmüştü!

 

İçini bir titreme alan Song Junwan da Bai Xiaochun’a bakmaktaydı; gözlerine yeniden ışıltılar yerleşiyordu.

 

An itibariyle savaş alanındaki tüm gözler Bai Xiaochun’a kilitlenmişti!!

 

Hiç kimse onun sözlerini duymazdan gelemezdi. Herkes dikkat kesilmek zorundaydı!

 

Tek başına savaşın gidişatını değiştirmiş, iki tarikatı da bastırmıştı!

 

“Artık dinleyecek misiniz?” derken bakışları Kan Akımı Tarikatı ve Ruh Akımı Tarikatı başpapazlarındaydı.

 

Sözleri bir hüzün içerse de hiç kimsenin kendisini reddedememesini sağlayan bir şey de barındırıyordu.

 

Ansızın herhangi birinin hayal edebileceğinden çok daha güçlü ve ihtişamlı bir hal almış, herkesi duraksamaya zorlamıştı.

 

“Tüm bu savaşlar ve cinayetler neden? Onca ölümün ne anlamı var? Hepimiz Aşağı Doğu Sahaların yetişimcileriyiz, değil mi? Yetişmimizin amacı gerçekten sadece insanları öldürmek mi?!?!?!” Sözlerinin karşılığında iki tarikat yetişimcileri de iyice sessizleşmişti.

 

Savaş alanında yükselen tek ses Bai Xiaochun’a aitti.

 

“Yetişim sonsuza dek yaşamakla alakalı olmalı, haksız mıyım? Büyü teknikleri kendimizi korumak için değil mi? Onca ölümden kaçınabileceksek sorunlarımızı çözmek için daha iyi bir yol bulamaz mıyız? Neden hiç değilse bir denemiyoruz?!?!” Konuşmaya sessizce başlamış olsa da sesi giderek yükselmiş ve bağırışa çevrilmişti. Kalbine acı saplanıyor, gözleri tamamen kanlanıyordu. Etrafındaki tüm o tanıdık suratlara bakıyor ve az önceki çarpışmada yaralananları gördükçe acısı güçleniyordu.

 

“Ben sadece ölümden ödü kopan korkak bir yetişimciyim. Ama ne var biliyor musunuz? Beni korkutan sadece kendi ölümüm değil! Ailemin ölümünü de görmek istemiyorum! Tarikat üyelerimin ölümünü, dostlarımın ölümünü görmek istemiyorum!!

 

“Hiç kimsenin ölmesini istemiyorum, ne Ruh Akımı Tarikatından ne de Kan Akımı Tarikatından!!” Sesi yükseldikçe Ruh Akımı Tarikatı yetişimcilerinin başları eğiliyor, Kan Akımı Tarikatındaki sıkılı yumruklar açılıyordu.

 

Bu sözleri işiten iki taraf başpapazlarının kalplerindeyse karmaşık hisler doğuyordu.

 

“İki tarafın arasına böyle atlamama gerek yoktu. Kenara çekilip birbirinizi öldürmenizi izleyebilirdim. Sonunda hangi taraf kazanırsa kazansın ben hayatta kalırdım. Ne de olsa Kan Akımı Tarikatının kan efendisi ve Ruh Akımı Tarikatının miras kesimi adayıyım!

 

“Ama bunu istemedim! Bunun için benden nefret edecek ve beni suçlayacaksınız sorun yok, yeter ki birbirinizi öldürmenize engel olabileyim!” Bağırdıkça gözlerinde yaşlar birikiyordu.

 

Sözleri pek çok kişiyi kalpten etkilemişti. Song Junwan’ın gözlerindeki bakış yumuşuyordu. Hou Xiaomei, Zhou Xinqi, Hou Yunfei, Büyük Şişman Zhang, Song Que, Xu Xiaoshan ve benzerlerinin de…

 

İki tarafın da pek çok yetişimcisi bu sözlerin mantıklı olduğunu kabullenmiş, aynı şekilde bakışları yumuşamıştı.

 

“Ruh Akımı Tarikatı, bu savaşın muhtemelen çırakların yüzde doksanının ölümüyle sonuçlanacağını biliyorsunuz. Belki tarikat kurtulur ama bir facia olacağı kesin. Aşağı Sahalarda kalma niteliğini bile yitirebilirsiniz.” Bu noktada başını çevirerek Kan Akımı Tarikatına döndü.

 

“Kan Akımı Tarikatı, kazansanız bile gaddar bir mücadele olacak. Sonrasında da sizi Engin Akım Tarikatı ve Gök Nehir Kortu bekleyecek. Gerçekten her cephede kazanabileceğinizi düşünüyor musunuz? Şansınız ne kadar olacak? Kazansanız bile Orta Sahaların en güçsüz tarikatlarından biri olmak size ne getirecek? Silinmeniz çok sürmeyecek ki!” Bai Xiaochun kibar davranmaya çalışmıyor, durumu objektif bir şekilde yorumluyordu. Kimseye argümanlarına karşı çıkma şansı da tanımıyordu. Başlarını düşünceli bir şekilde eğen yetişimcilerin sayısı giderek artmaktaydı.

 

“Ruh Akımı Tarikatının aslında bu savaşı istemediğini biliyorum, aynı şekilde Kan Akımı Tarikatının da. Sadece başka şansınız olmadığını düşünüyorsunuz. Orta Sahaların bir tarikatı olma şansı için savaşmak zorundasınız.

 

“Ama neden güçlerimizi birleştirme yoluna gitmiyoruz? Neden büyük bir tarikat olmuyoruz? Bu bizi daha da güçlü kılar! Birlikte Engin Akım Tarikatını ve Hap Akım Tarikatını yok edebilir, hatta belki onların bir kısmını da safımıza katarak iyice güçlenebiliriz. Sonra da Gök Nehir Kortunu ortadan kaldırıp Orta Sahalardaki yerimizi hak ederiz.”

 

Bu noktada ellerini yumruk yaparak iyice heyecanlı bir şekilde bağırmayı sürdürdü: “Orta Saha tarikatları için pek çok kaynak söz konusu. Hepimize yeter de artar bile. İş birliği yapalım ve herkes faydalansın! Birlikte savaşalım! Mağlubiyet ve galibiyetleri paylaşalım! Bu neden işe yaramasın ki?!  

 

“Ruh Akımı Tarikatı, Kan Akımı Tarikatı, gelin yeni bir tarikat oluşturalım! Daha önce hiç görülmemiş bir tarikat olabiliriz! Diğer tüm tarikatları sarsacak bir tarikat, dünyadaki en güçlü tarikat olabiliriz!!”

 

Bu sözler tüm yetişimcilerin kalplerinde yankılanmış, zihinlerine derin düşünceler salmıştı.

 

İki tarafın başpapazları da sessizliğini korumaktaydı. Bai Xiaochun’un söylediği her şey mantıklıydı. Zamanında birbirlerine güvenebilmelerini sağlayacak bir temel yoktu. Büyük bir tarikat olarak birleşseler dahi birbirlerinden daima şüpheleneceklerdi ve kalpleri ihanet olasılığıyla dolu olacaktı.

 

Ama artık Bai Xiaochun sayesinde bir temelleri olmuş, iki tarikat onun varlığıyla ayrılmaz bir şekilde bağlanmıştı.

 

#Okurken anlamsızca duygulandığım bir bölüm oldu. Bizimkini öyle hararetli bir şekilde bağırarak hayal ettikçe içim acıyor vallahi. İnşallah bu konuşma işe yarar da iki tarikatın birbirini tüketmek yerine güçlerini birleştirip hedeflerine birlikte ulaştıklarını görürüz.
Ben yine merakıma yenik düşüp bir iki bölüme göz gezdirdim, siz de meraklandıysanız okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr