Bölüm 279 : ***

avatar
5477 21

A Will Eternal - Bölüm 279 : ***


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun Kan Akımı Tarikatının tanıdık simalarına bakıyordu. Song Que oradaydı, aynı şekilde Song Junwan, Xu Xiaoshan, Jia Lie, Usta Tanrı-Kahin, üç kan efendisi ve diğerleri de… Tabii bir de kan bulutlarının içerisindeki Song Klanı başpapazı ve Başpapaz Limitsiz…

 

Kalabalığın içerisinde göremediği tek kişiyse Xuemei idi.

 

Fakat onu düşünecek zaman yoktu. An itibariyle kan deniziyle Luochen Dağları arasındaki mesafe yalnızca 15,000 metreye inmişti.

 

Bu mesafeden Kan Akımı Tarikatı yetişimcilerinin öldürücü ifadeleri açıkça görülebiliyordu. Song Junwan’ın gözlerindeki öldürme güdüsünü, Song Klanı başpapazı ve diğer kan bulutu üyelerinin yıldırım misali parlayan gözlerini seçebiliyordu. Hepsinin ölmeye ve öldürmeye hazır olduğu aşikardı.  

 

Bu esnada Ruh Akımı Tarikatından formasyon ışıkları yükselmeye başlamıştı. Devler kükrüyor, yüzlerce savaş aracı kör edici ışıklarla harekete geçmenin eşiğine geliyordu.

 

Bai Xiaochun kafasını çevirip o devlerin birine yerleşen Büyük Şişman Zhang’ı fark etmişti. Suratını tam olarak çıkartamıyor olsa da onu tanıdığı kadarıyla gaddar bir ifade takındığına emindi.

 

Ruh Akımı Tarikatı güçlerinin üzerinde şimşekler dans ediyor, büyü sembolleri göz kamaştırıcı ışıklar saçıyordu. Miras kesimi yetişimcileri olan on yedi yıldız görkemli bir şekilde süzülüyor, baş kıdemliler ilahi kabiliyetleriyle savaşa hazırlanıyordu.

 

Kurucu başpapaz ise yavaşça sağ elini kaldırıyordu. O el indiğinde… herkes tüm gücüyle saldıracaktı!

 

Kan Akımı Tarikatı yetişimcileri de hazırlıklıydı. Kan bulutundaki dev formu almış yaşlı nihai başpapaz Luochen Dağlarına gaddar ışıklar saçan gözlerle bakıyordu. Onun da son saldırı emrini vermenin eşiğinde olduğu belliydi!

 

İki ordu arasındaki mesafe giderek kısalmaktaydı. 15,000 metre. 9,000 metre… 6,000 metre… 3,000 metre!

 

Savaş her an patlak verebilirdi!!

 

Kurucu başpapazın kolu inmek üzereydi. Nihai başpapazın ağzıysa emrini vermek üzere açılmıştı… Ve dokuzuncu büyü formasyonunun dantian alanındaki Bai Xiaochun’un gözleri kan çanağına dönmüş, kalbi tedirginlikle kasılmaya başlamıştı.

 

Bu iki tarikatın savaşmasını veya insanların ölüşünü görmeyi arzulamıyordu. Gençliğinden beri umursadığı tek şey sonsuza dek yaşamak olmuştu. Yaşamaya devam etmeyi ve tanıdığı herkesin de bu yaşama eşlik etmesini istiyordu.

 

Tedirginliği deliliğe çevrilmeye başlamıştı ve işte o derin kaygı anında yeri göğü sarsacak bir kükreyiş koyuverdi. Canını ortaya koyma zamanının geldiğine karar vermişti. Ve tam iki taraf çarpışmak üzereyken… tek başına dokuzuncu formasyon devinden sıyrıldı!

 

Hiç kimse onun bu şekilde bir başına havalanacağını düşünemezdi. Anın sıcaklığıyla herkes savaşa odaklandığı için hiç kimse Bai Xiaochun’un ardındaki kanadıyla Luochen Dağlarında hızlanacağını tahmin edememiş, haliyle bir şey yapamamıştı!!

 

Luochen Dağlarında ışıldayan kalkan Kan Akımı Tarikatına karşı savunma sağlamaya yönelikti, Ruh Akımı Tarikatı üyelerine hiçbir etkisi bulunamazdı!

 

Ve Xiaochun hiç kimse tepki veremeden Luochen Dağlarının dışındaki gökte süzülmeye başlamıştı!

 

Ruh Akımı Tarikatının tüm üyeleri tamamıyla şoka girmiş, alarm çığlıkları yükselmişti.

 

Büyük Şişman Zhang’ın gözleri irileşmiş, zihni bulanmıştı. Bai Xiaochun’un bir başına dışarı çıkmış oluşuna hiçbir anlam veremiyordu.

 

“Xiaochun, ne yapıyorsun?! Geri dön çabuk!!!”

 

Hou Xiaomei de devlerin birindeydi ve olanları görür görmez titreyerek çığlığı basmıştı: “Büyük Kardeş Xiaochun, sen…”

 

Üçüncü Şişman Hei ve Xu Baocai soluksuz kalmış, gözleri irileşmiş, zihinleri yıldırım çarpmışa dönmüştü. Dev formasyonlarından birini yönetmekte olan Zhou Xinqi neredeyse gözlerine inanamayarak bağırmaktaydı: “Bai Xiaochun…”

 

Li Qinghou ise miras kesimi üyelerinden biri olarak yıldız misali parlamakla meşguldü. Fakat Bai Xiaochun’un uçuşunu görmek gözlerini delirmişçesine irileştirmişti. “Ne yapıyorsun, Bai Xiaochun?!?!”

 

Delirmek üzere olan tek kişi o değildi. Tarikat Lideri Zheng Yuandong benzer bir öfkeli bağırış yükseltmiş, kurucu başpapaz bile inanamayarak soluksuz kalmıştı.

 

Hayalet Diş, Beihan Lie, Xu Song ve tüm Seçilmişler afallamış haldeydi. Shangguan Tianyou’yu bir titreme almış, aynı zamanda Bai Xiaochun’un anında öldürülebileceğini düşünmek kalbine bir neşe yerleştirmişti.

 

Tüm bunları tarif etmek zaman almış olsa da Bai Xiaochun’un havalanışıyla kalabalığın tepkileri arasında yalnızca bir an geçmişti. Ardından herkes şok olmakla meşgulken Li Qinghou ve başpapazlar Bai Xiaochun’u geri getirme hazırlıklarına girişti.

 

İşte o anda dağların dışından, iki tarikatın tam ortasından Bai Xiaochun’un kükreyişi işitildi: “Durun! Savaşmayın millet! Beni dinleyin!!”

 

Bu sözlere rağmen kimsenin durmaya niyeti yoktu. Üstelik Kan Akımı Tarikatının şaşkın üyeleri de karşılarındakinin kim olduğunu fark etmişti.

 

“Bai Xiaochun!!” Song Que ilk tepki veren kişi oldu. Gözlerinde yükselen delilikle başını arkaya atıp kükrercesine bir kahkaha patlattı ve hiç tereddüt etmeden harekete geçti. “Canına susadın, ha? Müsaade et de arzunu yerine getireyim!!”

 

Bu tepkiyi veren tek kişi Song Que değildi. Bai Xiaochun’u tanıyan bir sürü Kan Akımı Tarikatı çırağı kahkahalar eşliğinde hücuma geçmişti.

 

“Bu Bai Xiaochun tam bir geri zekâlı falan mı? Bir başına dışarı uçtuğuna inanamıyorum!”

 

“Sebebinin önemi yok, bu bir tuzak olsa bile onu öldüreceğim!”

 

“Hahaha! Bai Xiaochun açığa çıktı, buradan canlı dönemeyecek!” Sayısız Kan Akımı Tarikatı figürü harekete geçmişti. Uçsuz bucaksız karanlığın yakınlarındaki kan efendileriyse buraya savaş sırasında Bai Xiaochun’u nasıl öldürebileceklerini tartışarak gelmişti. Lakin onun Ruh Akımı Tarikatı için önemini biliyor, bu yüzden onunla baş başa bir dövüş gerçekleştirme şansları olacağını sanmıyorlardı.

 

Fakat Bai Xiaochun aptalca bir hamleyle bir başına karşılarına çıkmış, savaşın durdurulmasıyla ilgili nafile sözler etmişti. Bu durum karşısında üç kan efendisi de ciğerleri elverdiğince kahkaha atarak yıldırım hızıyla saldırıya geçti.

 

Song Junwan bile harekete geçmişti. Usta Tanrı-Kahin, Jia Lie ve daha pek çok kişi Bai Xiaochun’a ilk saldıran kişi olmak niyetindeydi.

 

“Bai Xiaochun’u öldürün!!”

 

İki ordu halihazırda pek uzak sayılmazken Bai Xiaochun’u öldürme arzusu taşıyanların çokluğu tarafları iyice yaklaştırmıştı. Bu esnada Song Klanı başpapazı bir kahkaha patlattı.

 

“Ne komik!” diyerek bir adım öne çıktı. Ve tam Bai Xiaochun’a saldırmak üzereyken önü Ruh Akımı Tarikatı Başpapazı Demirodun tarafından kesildi.

 

Ardından gümbürdeme sesleri eşliğinde Başpapaz Limitsiz de hareketlendi lakin onun önünü kesen de soğuk bir homurdanmayla beliren Başpapaz Li Zimo oldu.

 

Ruh Akımı Tarikatının kurucu başpapazı sert bir surat ve öldürücü bir aurayla havalandı. Niyeti Bai Xiaochun’u yakalayıp kalkanın ardına götürmekti ancak daha yaklaşamadan önce bir ışınlanmayla birlikte Kan Akımı Tarikatı nihai başpapazı önünde beliriverdi!

 

Hiçbir kelime kullanılmıyor, herkes saldırılara başvuruyordu. Luochen Dağlarının sayısız devi Hou Yunfei ve Bai Xiaochun’un diğer arkadaşları tarafından harekete geçirilmişti. Li Qinghou ile birlikte ilerleyen topluluğun tek bir amacı vardı: Bai Xiaochun’u kurtarmak!

 

“Bai Xiaochun, geri dön!!”

 

Bai Xiaochun sözlerinin ciddiye alınmadığını görebiliyordu. Başpapazlar çoktan çarpışmaya başlamış ve Kan Akımı Tarikatı ordusunun gelmesine de ramak kalmıştı.

 

İşte orada, savaş alanının tam ortasında iki tarafın çarpışmaya hazırlanmasını izliyordu. Onu öldürmeye gelenlerle arasındaki mesafeyse yalnızca 300 metre kadardı. Jia Lie, bilinmeyen bir uçma yöntemiyle inanılmaz bir hıza erişmiş, grubun öncüsü halini almıştı.

 

Bai Xiaochun giderek daha da çok geriliyordu. Gözleri delilikle ışıldayarak ve tedbiri tamamen elden bırakarak Kan Akımı Tarikatı yetişimcilerine kükredi. “Geri çekilin! Hepiniz!!”

 

Karşılığındaysa Kan Akımı Tarikatı yetişimcilerinden delicesine kahkahalar işitti.

 

“Bai Xiaochun, seni gerçek bir Seçilmiş sanarak hata etmişim, sen sadece bir ruh hastasıymışsın!”

 

“Hahaha! Geri çekileceğimizi düşünmene inanamıyorum! Sen kendini ne sanıyorsun?”

 

“Bai Xiaochun, Cennet-Daosunda olabilirsin ama birazdan bir cesetten fazlası olmayacaksın!”

 

Bai Xiaochun’un sözlerini işiten üç kan efendisi onun tam bir deli olduğunda karar kılmıştı…

 

Jia Lie ise başını arkaya atıp delicesine bir kahkaha patlatarak iyice hızlanmıştı. İlla da Bai Xiaochun’u öldüren kişi olmasına gerek yoktu; sadece ilk saldırı onun elinden çıksın istiyordu. İlerisi için ne harika bir hikâye olurdu ama!

 

“Dalga mı geçiyorsun?” diye bağırdı Jia Lie. “Seni Ruh Akımı Tarikatı düzenbazı! Bize bunu söyleme hakkını sana ne veriyor acaba?”

 

Bai Xiaochun kasvetli bir suratla yaklaşan Kan Akımı Tarikatı yetişimcilerine döndü. Ardından çantasını tokatladı, Karamahzen maskesini çıkarttı, kollarını sıvadı ve şöyle dedi: “Bana o hakkı ne mi veriyor? Orta Tepenin kan efendisi olmam veriyor!”

 

Öldürücü bir niyet, çelikten damarlar, delilik ve şeytanilikle dolup taşan bu sözler sonrasında maskeyi suratına yerleştirdi ve tüm dünyayı dolduran şok edici bir aura patlak verdi!  

 

Bölüm 279 : Çünkü Ben Orta Tepenin Kan Efendisiyim! 

#Bu bölümü soluksuz okudum/çevirdim diyebilirim. Benim için bayağı keyif verici oldu, umarım siz de keyif almışsınızdır. Tabii ben bölüm ismini gördüğüm için ne olacağını biliyordum, hiç değilse sizi spoiler yemekten kurtarmış oldum 
Bakalım Karamahzen maskesinin çıkışı ve bizimkinin kendisini ifşa edişi sonrasında neler olacak, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr