Bölüm 272 : Karayağız Yanımdayken Ruh Akımı Tarikatı Benimdir

avatar
5451 24

A Will Eternal - Bölüm 272 : Karayağız Yanımdayken Ruh Akımı Tarikatı Benimdir


Çevirmen : Clumsy 

 

İç çeken Bai Xiaochun Kan Akımı Tarikatı hatıralarını bir kenara atarak Yaratık Köyündeki istasyonunun bir odasında bağdaş kurdu. Aslında Karayağızı kendisine eşlik etmek için çağırma niyetindeydi ama kuzey yakaya döndü döneli onu ortalıkta bulamamıştı.

 

“Karayağız kesin yine bir pislik peşinde!” Karayağızın geçmişte yaptıklarını ve yetişimlerinin hemen hemen eşitlendiğini anımsadıkça hem bu durumu adaletsiz buluyor hem de tedirgin oluyordu.

 

“Böyle olmaz! Yetişime olabildiğince vakit harcamam lazım. Orta aşamadan sonlara geçmem gerek!” Böylece derin bir nefes alarak küçük kaplumbağayı çıkarmış ve sağa sola sallamaya başlamıştı.

 

Kaplumbağanın kafası, uzuvları ve kuyruğu Bai Xiaochun’un sallayışıyla belirip kayboluyor, oyuncak bir bebeği andırıyordu.

 

Fakat uzunca süre sallamasına rağmen hiçbir aroma belirtemeyen Bai Xiaochun mutsuz olmaya başlamıştı.

 

“Bu küçük kaplumbağayı elde etmek için bir sürü zorluk ve çile çektim, tehlikelere atıldım. Ne olmuş ebedi dayanıklılık kalıntısı diye kandırıldıysam? Hiç değilse bu aromanın faydasını görebiliyorum!” Dik dik baktığı kabuğu iyice sert sallamaya başlamış, içeriden gelen çat pat seslerini arttırmıştı. Bir tütsülük sürenin sonundaysa içeriden hafif bir aroma yayıldı.

 

Bai Xiaochun anında canlanmıştı. Derin bir nefes alarak aromayı burnu ve ağzı aracılığıyla özümsedi ve Menekşe Qi Cennetkarışı Büyüsü çalışmalarına başladı. Hemen hemen aynı saniyede cennetin ve dünyanın enerjisi içine hücum edip görünmez bir anafor yaratmıştı. Gelgit akışı başlangıcını andıran kükreme misali bir ses de işitiliyordu.

 

Patlayıcı enerji akışı sayesinde dokuz ruhsal denizinin dördüncüsü kristalize olmaya başlamıştı.

 

Eşzamanlı olarak özümsemiş olduğu Cennetkarışı Nehri suyu da dördüncü ruhsal denizine kaynıyordu. Bai Xiaochun hiç olmadığı kadar heyecanlıydı.

 

“İşe yarıyor! Hahaha! Bu küçük kaplumbağa tamamen faydasız değilmiş!” Bai Xiaochun qi’sini ayarlayıp zihnini temizlemiş, dördüncü ruhsal denizini kristalleştirme sürecine adapte olmuştu. Vakit geçtikçe daha istikrarlı bir hal almaktaydı.

 

Tüm gecenin ardından yalnızca yüzde yirmisini tamamlayabilmekse gerilmeye başlamasına yol açmıştı. Fakat yapabileceği bir şey yoktu. Dördüncü ruhsal denizdeki değişiklikleri uyandırmak için sabra ihtiyacı olacaktı.

 

Üç gün göz açıp kapayıncaya kadar geride kalmış ve Karayağız ağzında rengarenk bir sütyen yığınıyla geri dönmüştü. Güreşmek adına Bai Xiaochun’un üzerine atlamak üzereyken ise onun yetişimde olduğunu fark etmiş, ciddi bir ifadeyle kapının dışına yerleşerek korumalık görevini üstlenmişti.

 

Karayağız için Ruh Akımı Tarikatının hiçbir insanı veya yaratığı, dünyanın veya cennetin hiçbir ferdi Bai Xiaochun’dan önemli değildi. Bai Xiaochun onun şahsi cennetiydi!

 

Onun yetişimine veya kendisine zararı dokunacak herhangi biriyle karşılaşırsa canını ortaya atmaktan çekinmezdi!

 

Bu sırada kuzey yakanın savaş yaratıkları Karayağızın ciddiyetini fark etmiş, kuzey yaka sessizleşmişti. Yaratık efendileriyse yaratıklarının kendi kendilerine Yaratık Köyüne doğru gidip sınırları korumaya başladığını görerek şok olmaktaydı.

 

Bilhassa Yaratık Köyünde yaşayan yaratıklar iyice korumacı bir hal almıştı.

 

Bir gece Bai Xiaochun’un dördüncü ruhsal denizi yaklaşık yüzde doksan kadar kristalize olmuşken kuzeyin Hayalet Diş Tepesi ve güneyin Yeşil Sorguç Tepesindeki enerji yapılanması tavan yapmış, oralardan da Dao Tohumu Dağı gibi ışıklar yükselmeye başlamıştı. Kısa bir süre içerisindeyse yeri göğü sarsacak gümbürdemeler eşliğinde gökyüzüne iki ışık sütunu yükselmişti.

 

GÜÜÜÜÜMMMMMMM!

 

Sağır edici gümbürdemeler işitiliyor, yer sarsılıyordu. Gökyüzü iki sütunun bulutları delişiyle titreşiyor ve yukarıdaki anafor giderek daha da devasa bir hal alıyordu.

 

Olup biteni fark eden çırakların gözleri ışıldamaya başlamış, anında konuşmalar patlak vermişti.

 

“İkinci dalga yakında yola çıkacak!”

 

Işık sütunları etrafı sarsıp gümbürdetirken bir hayli fazla kişi Yeşil Sorguç Tepesi ve Hayalet Diş Tepesine yönelmişti! Sayısız ışık huzmesinin havalanışıyla Ruh Akımı Tarikatının ikinci ışınlanma dalgası başlamıştı!

 

Başpapaz Li Zimo önderliğinde birkaç gün önce ayrılan ilk dalga yaklaşık 2,000 kişi civarıydı. O grup çoktan Luochen Dağlarında konuşlanmıştı. İkinci dalga ise yaklaşık 5,000 kişiden oluşmaktaydı.

 

Bu kişilere Xu Song, Gongsun Yun ve Hou Yunfei gibi Seçilmişler de dahildi. Ayrıca bolca İç Kesim çırağının yanı sıra Dış Kesim çırakları bile bu kalabalığa katılmıştı.

 

Herkesin surat ifadesi son derece ciddiydi, Ruh Akımı Tarikatı adına savaşmaya hazır oldukları belliydi. İki dağın ışıkları parlaklaştıkça Kuruluş Kadrosu yetişimcileri ve baş kıdemliler ortaya çıkmaktaydı.

 

Baş kıdemlilerden sonraysa altın ışıklar saçan birkaç figür belirmişti. Hatlarını net olarak görmek imkansız olsa da dalgalanmaları baş kıdemlilerin fazlasıyla üzerindeydi. Başpapazlara denk olamazlardı lakin doğurdukları uçsuz bucaksız hissiyat Ruh Akımı Tarikatını tamamen sarsmaktaydı.

 

“O altın figürler, yoksa…”

 

“Miras kesimi yetişimcileri!!”

 

Birkaç dakika içerisinde tüm ilgi altın figürlere kaymış, çok geçmeden onların qi akışıyla tüm Ruh Akımı Tarikatı çalkalanmaya başlamıştı.

 

Her hamle ve eylemleri yetişimcileri titretiyor, kalplerini sonsuz bir tutku ve hürmetle dolduruyordu.

 

Bu kişiler sahiden de miras kesimi yetişimcilerinin bir kısmıydı. Her biri nesillerindeki Seçilmişlerin Seçilmişi, tüm ilginin merkeziydi.

 

Miras kesimi yetişimcilerinin yanı sıra beş başpapazdan biri de ortaya çıkmıştı. Genç bir adam gibi görünse de gözleri engin, antik bir hava saçmaktaydı. Verdiği his, yaşadığı sayısız yılı özetliyordu.

 

“Ben Başpapaz KırmızıAy!” dedi soğuk ve sert bir ifadeyle.

 

“Hepimiz Ruh Akımı Tarikatı için…” Henüz cümlesini tamamlayamamışken sayısız Ruh Akımı Tarikatı ona eşlik etti.

 

“Savaşacağız!!”

 

Bu ruhu görmek Başpapaz KırmızıAyın başını arkaya atıp güçlü bir kahkaha patlatmasına yol açmıştı. Ardından kollarını sıvayarak iki dağın ışıklarına patlama yaptırdı ve ışınlanma gücünü ortaya çıkardı. 5,000 yetişimcinin ortadan kaybolması için kısacık bir an yetmişti.

 

Geride kalanların savaş arzularını dışa vurmasıysa imkansızdı. Yapabilecekleri tek şey geride kalan ve giderek daha parlak bir hal alan beş tepeye bakmaktı.

 

Her biri biliyordu ki bu tepelerden biri daha ışık saçtığında üçüncü dalganın ayrılma zamanı gelmiş olacaktı.

 

İkinci dalganın tamamlanışı esnasında Yaratık Köyünde inzivada olan Bai Xiaochun’un dördüncü ruhsal denizi yüzde doksan yedi oranında kristalize hale gelmişti.

 

İki saatin sonundaysa gözleri ışıl ışıl bir şekilde açılıverdi. Gümbürdeme sesleri eşliğinde dördüncü ruhsal denizi tamamen kristalize olmuştu!

 

Xiaochun’un gözlerinin açıldığını fark eden Karayağız hemen odaya dalmış, ona bakar bakmazsa başını arkaya atıp neşeli bir şekilde kükremişti.

 

Bai Xiaochun’un suratına kocaman bir gülümseme yerleşti ve tam ağzını açmak üzereyken Yaratık Köyündeki tüm yaratıklar Karayağızın kükreyişine karşılık vermeye başladı.

 

Bununla da kalmamıştı. Yaratık Köyü çevresine yerleşen yaratıklar da eşlik etmeye başlamıştı. Görünen o ki Karayağızın eylemleri tüm yaratıkların duyguları üzerinde güçlü bir etki doğurmaktaydı.

 

Kuzey yakada sayısız kükreyiş yükseliyor, adeta tüm yaratıklar Bai Xiaochun’u tebrik ediyordu. Yetişimcilerse tamamen sarsılmıştı. Ancak kükremeler çok sürmeden silindi. Yine de Bai Xiaochun fazlasıyla etkilenmişti.

 

Kaşları çatılarak Karayağıza baktı ve şu şekilde mırıldandı: “Ben… Ben sadece ufak bir ilerleme kaydettim, böyle bir hengameye gerek yoktu…”

 

Karayağız başını utanç içinde eğdi.

 

Kalbi küt küt atmaya başlayan Bai Xiaochun ise şöyle dedi: “Karayağız, sahiden tüm o savaş yaratıklarını kontrol edebiliyor musun?”

 

Karayağızın karşılık olarak başıyla onay verdiğini gören Xiaochun’un zihni bulanmış, gözleri irileşmişti. Aslında Ruh Akımı Tarikatını Karamahzen olarak ziyaret ettiği o gün yaratıkların Karayağızdan emir aldığını hissetmişti.

 

Ama o zaman bu meseleye fazla odaklanamamıştı. O anıya bir de şu anda olanlar ekleninceyse şok edici bir sonuca varmıştı.

 

Şüpheleri onaylanmış, tüm şaşkınlığına rağmen bir süre sonra bu sonucu kabul etmişti.

 

“Demek bir yaratık kral böyle şeyler yapabiliyor, ha?” diye kıskanç bir şekilde mırıldandı. Ansızın halinden son derece memnun hale gelmiş ve gözleri ışıldamıştı. Karayağız yanındayken Ruh Akımı Tarikatının hemen hemen yarısını kontrol edebilecekti.

 

Bu düşünce onu hiç olmadığı kadar heyecanlandırmıştı. En sonunda başını arkaya atarak kükrercesine bir kahkaha patlattı. Kendisini yeniden Kan Akımı Tarikatındaki gibi hissetmeye başlamıştı.

 

#İkinci dalga da yola çıkmış bulunuyor! Bizimkine sıra gelmesine az kaldı... 
Bu arada hem dördüncü ruhsal deniz hem de Karayağızın gücü sayesinde kaplumbağamız iyice özgüvenli hale geliyor. Bakalım savaş öncesi daha ne kadar güçlenecek, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44237 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr