Bölüm 254 : Vakit Doldu!

avatar
5240 20

A Will Eternal - Bölüm 254 : Vakit Doldu!


Çevirmen : Clumsy 

 

Ölmeyen Cennetsel Kral dört seviye ve beş farklı bedene ayrılırdı. Beden tipleriyse Mamut Bedeni, Çılgın Hayalet Bedeni, Cennetsel Şeytan Bedeni, Asura Bedeni ve son olarak Cennetsel Kral Bedeniydi!

 

On mamut bir çılgın hayalet, on çılgın hayalet bir cennetsel şeytan, on cennetsel şeytan bir asura ve on asura da bir cennetsel kral olurdu!

 

Yetişim dünyasında Ölmeyen Cennetsel Kral yetişimi yapanların sayısı bir hayli azdı. Gerekli kaynaklar inanılmaz olduğu için tarikatların çoğu bu gerekliliği sağlamayı hayal dahi edemezdi.

 

Ruh Akımı Tarikatında kalmış olduğu takdirde Bai Xiaochun’un da Cennetsel Şeytan Bedenine ulaşması imkânsız olabilirdi. Ama bolca şans ve talihle en azından altmış yıllık döngüde bunu gerçekleştirebilirdi.

 

Fakat… Kan Akımı Tarikatında olup bitenler sayesinde bu süre hatırı sayılır ölçüde azalmıştı. Zaten yedi kan rengi anahtar da onu çoktan Ölmeyen Cennetsel Kralın ikinci seviyesinin zirvesine taşımıştı!

 

Bu noktada on çılgın hayalet bedeni kaynaşmış ve Cennetsel Şeytan Bedeni doğmuştu!

 

GÜÜÜÜÜMMMMMMM!

 

Bai Xiaochun aldığı her nefesle dünyayı yoğun gümbürdemelerle doldurmaktaydı. Arkasında da bembeyaz bir cennetsel şeytan belirmiş, başını arkaya atıp kükremeye başlamıştı. Yayılan dalgalanmalar dağları devirecek, denizleri kurutacak seviyedeydi ve Bai Xiaochun’un her yöne saçtığı etki de göklere yükselen bir hortum yaratıyordu.

 

Oluşan kuvvetli rüzgâr tüm yetişimcileri yerlerinde duraklamaya zorlamış, ifadelerini şaşkınlıkla doldurmuştu. Song Zhen ve Xiao Qing’in gözlerindeki endişeyse barizdi.

 

“Bana Küçük Bataklık Tepesi vücut geliştirme tekniğinin yetişimini yaptığını söylemeyeceksiniz herhalde?”

 

“Cennetler! O enerji… bir Kuruluş Kadrosu yetişimcisi tarafından yaratılabilir mi ki?”

 

“Karamahzenin daha kaç sırrı var!?!?” İç çekişler işitilirken gözlerinde bir öldürme güdüsü titreşen Song Zhen bir adım öne çıktı, sağ eliyle bir büyü hareketi gerçekleştirdi. Karşılığında doğan kan qi’si kan kırmızı bir kılıç qi’si akımı eşliğinde doğruca hortuma yöneldi.

 

Onun hamlesini yapışıyla hemen hemen aynı saniyede Song Que ve diğer yetişimciler de dişlerini sıkarak saldırıya geçti. Göz açıp kapayıncaya dek sayısız ilahi kabiliyet ve büyülü nesnenin rengarenk ışıkları hortuma akın etmişti.

 

Yoğun gümbürdemeler işitilirken zemin sarsılıyordu. Ardından gök titredi ve hortum dağılmadan önce anlık olarak çarpıklaştı. Bai Xiaochun ağzının kenarından kanlar sızarak ve gözlerinde öldürme güdüsü titreşerek ortaya çıkarken cennetsel şeytanı da kükredi.

 

“Hepimiz aynı tarikattanız, bu yüzden dövüş ve cinayetleri başlatmak istemedim. Anahtarları isteyerek özümsemedim! Sizler işleri çok abartıyorsunuz!

 

“On dördüncü saatten önce hala bir tütsülük vaktimiz var. Bakalım bu sürede beni dünyadan silebilecek misiniz, yoksa… bunu ben mi yapacağım?!” Bai Xiaochun bir katliam başlatmanın eşiğindeydi. Kan Akımı Tarikatına geleli yıllar olmuş ve o gaddar yetişimcilerle geçirdiği uzun süreçte onlar hakkındaki gerçeği idrak etmişti.

 

Onlara kendisini dinletebilmesinin tek yolu onlardan daha gaddar olmaktı!

 

Sözleri ağzından çıkarken harekete geçmiş ve doğruca Song Zhen’in önünde belirmişti. Song Zhen ise gözbebekleri kısılarak kırmızıya çevirdiği ellerini Bai Xiaochun’a uzattı.

 

“Defol!” diye bağıran Bai Xiaochun’un Dağ Sarsan Darbesiyle karşılaşan Song Zhen, patlama sesi eşliğinde ağzının kenarından kanlar sızarak yoldan çekildi. Bai Xiaochun ise onu geçerek kalan bir düzine civarı Dharma koruyucusuna döndü, sağ elini yumruğa çevirdi ve Cennetsel Şeytan Bedeninin tüm gücünü saldı.

 

Bu on çılgın hayalet ve yüz mamut gücü demekti. Yani her Kuruluş Kadrosu yetişimcisinin inanılmaz bulacağı bir beden kuvveti seviyesiydi. Sonik bir patlama eşliğinde yumruk ilk yetişimciyle buluştu ve adamın gözleri, kendini savunacak gücü olmadığını fark ederek irileşti. Göz açıp kapayıncaya dek kemikleri tamamen çatırdamış, ağzından kanlar sızarak ipi kesilmiş uçurtma misali havalanmıştı.

 

O çığlıklar atarken Bai Xiaochun bir adım daha ilerledi. Bu noktada etraftaki yetişimcilerin büyü teknikleri ve ilahi kabiliyetleri yaklaşmıştı. Altı kan kılıcı, bir kan ejderi ve üç sıradan uçan kılıç mevcuttu.

 

Onlar yaklaşırken Bai Xiaochun derin bir nefes alarak yeni bir Kuruluş Kadrosu yetişimcisinin önünde belirdi. Ve kollarını uzatarak gözleri dehşetle dolan adama kafa attı.

 

Yetişimci işitilen patlama eşliğinde çığlıklar atarak havaya kaldırılırken üç kan kılıcı ve iki uçan kılıca siper oldu. Diğer kılıçlarsa Bai Xiaochun’a ulaşmıştı.

 

Fakat Bai Xiaochun hafifçe titremek dışında bir belirti göstermedi. Hatta büyülü kan ejderini kavramak adına sol elini uzattı.

 

Parmaklarını doladığı ejderi çatırdatırken aynı saniyede kuşatmacıların saldırısıyla karşılaştı. Bu defa Yang Hongwu’nun tütsüsü ve Zhang Yunshan’ın güçlü büyülü hazinesiyle karşı karşıyaydı. Song Que de gruba dahildi.

 

Bai Xiaochun soğuk bir şekilde homurdanarak yeniden Dağ Sarsan Darbeye başvurdu. Saldırılardan antik bir vahşi yaratık misali kaçınırken Song Que’ye yaklaşmaktaydı. Ağzından kanlar akan Song Que’den boğuk bir çığlık işitildi. Sekiz Dünya Sicimi Gelgit Akışı zirvesine ve hayat kurtarıcı nesnelere sahip olduğu için nispeten zararsız kurtulabilmişti. Ardından Dağ Sarsan Darbenin ivmesinden faydalanarak yoldan çekilen Bai Xiaochun’a şok içerisinde bakakaldı.

 

“Kaçmaya mı çalışıyorsun?!” diyen Xiao Qing’in gözleri öldürme güdüsüyle titreşiyordu. Fakat tam takip etmeye girişecekken Bai Xiaochun, omzunun üzerinden attığı bakışla soğuk bir kahkaha savurdu.

 

“Kaçacağımı da nereden çıkardın?” Hiç tereddüt etmeden bir kez daha Dağ Sarsan Darbeye başvurdu ve cennetsel şeytan kükrerken yüzü düşen Xiao Qing’e saldırdı. Adam, defalarca kullanılabilmesinden ötürü bu hamleden bir hayli korkmuştu. Dişlerini sıkarak kaçmayı düşündü ama yolunu tıkayan çok fazla kişi vardı.

 

İşitilen patlamayla birlikte gruptaki yetişimcilerin yarıdan fazlası saldırının enerjisinin etkisiyle geriye doğru sendeledi. Enerji silindiğindeyse Bai Xiaochun üstlerine çökmüştü, acınası çığlıklar çınlamaktaydı. Bai Xiaochun tekrar hareketlenirken bir Kuruluş Kadrosu yetişimcisi daha öldürülmüştü.

 

Belli bir mesafeye geçen Bai Xiaochun kendine ait olmayan kanlarla kaplıydı. Kendi ağzından da kan sızıyor olsa da aldığı tüm yaralar çoktan iyileşmeye başlamıştı.

 

Birazcık nefes nefese kalmıştı fakat kimsenin durduramadığı ardışık saldırıları, öldürücü aurası ve kanla sırılsıklam oluşu nedeniyle herkesin nefesini kesmekteydi.

 

Hiç kimse ona ne kadar teknik ve kabiliyet isabet ettiğinden veya herhangi birinin etkili olup olmadığından emin değildi. Defansı akıl almaz bir seviyedeydi. Ortak çabaları bile onu geri çekilmeye zorlayamamış, aksine daha sağlam bir güçle saldırmasına sebep olmuştu!

 

Tabii ki bu yetişimci grubu birlikte dövüşmeye alışkın değildi, haliyle ortak saldırıları akla geldiği kadar güçlü olamıyordu.

 

Yine de sıradan bir Kuruluş Kadrosu yetişimcisi onlara karşı duramazdı.

 

Fakat Bai Xiaochun hem kendini savunuyor hem de karşılık veriyordu. Haliyle Dharma koruyucularının kalplerindeki korku giderek artıyordu.

 

Xiao Qing’in gözleri kısılmış olsa da hala öldürme güdüsüyle titreşiyordu. İçten içe homurdanırken bakışlarını Yang Hongwu ve Zhang Yunshan’a çevirmişti. Üçü de bir şey bekler gibi kendilerini tutmaktaydı.

 

Üçlü birbirine bakarken uzaklarda iki ışık huzmesi belirdi.

 

Bai Xiaochun da bu huzmeler karşısında sessizce başını kaldırarak salmayı planladığı diğer Dağ Sarsan Darbeyi dağıttı.  

 

Huzmeler, Bai Xiaochun’a şeytani tanrılar misali dik bakışlar atarak yaklaşan Song Junwan ve Xuemei’ydi. Song Junwan’ın yüzü küle dönmüştü, Xuemei ile gerçekleştirdiği mücadeleden ötürü dudaklarının kenarları kanla ıslanmıştı. Yüzünde karmaşık duyguların izleri mevcuttu.

 

Yanındaki Xuemei’nin suratı da maskesinin altında kanlarla kaplanmıştı. Sağ elinin arkasında görünen yarasından kan qi’si sızmaktaydı. Song Junwan’ın kan kılıcıyla açılan yara ufak görünse de Xuemei’nin yetişimini istikrarsız hale getirmişti. Mücadeleden ağır bir hasar aldığı belli olan Xuemei, buna rağmen Bai Xiaochun’a soğuk ve gaddar ışıltılarla bakmaktaydı. Hemen ardındansa dişlerini sıkarak kahkahalar savurmaya başladı.

 

Kahkahası çınlar ve on dördüncü saat yaklaşırken… dünyada tarifsiz bir hissiyat yükseldi, devasa bir el her şeyin üzerine bastırır gibiydi.

 

Bai Xiaochun ürpermişti. Diğer Dharma koruyucularıysa yerlerinde kalakalmıştı, düşünmeyi dahi başaramıyorlardı, heykellerden farkları kalmamıştı.

 

Yalnızca Song Junwan ve Xuemei etkilenmemişti, bunun sebebi de ışıldayan komuta madalyonlarıydı.

 

Uçsuz bucaksız bir irade, kazanan ve kaybeden tarafı belirlemeye çalışıyordu. Birkaç nefeslik sürenin sonundaysa bir karar verememiş gibi görünerek silindi. İşte o saniyede kovucu bir kuvvet hareketsiz yetişimcileri sarmaladı. Görünen o ki Kan Atası bedeninden kovulmak üzereydiler.

 

#Xuemei'nin planı neydi, o kahkaha ne anlama geliyor, vakit dolduğuna göre bizi neler bekliyor, sınav nasıl sonuçlanacak vs vs vs... 
Bir sürü sorumuz var, cevabını bir sonraki bölümde almak umuduyla okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr