Bölüm 253 : On Hayaletlik Cennetsel Şeytan Bedeni!

avatar
5071 21

A Will Eternal - Bölüm 253 : On Hayaletlik Cennetsel Şeytan Bedeni!


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun gerilerken Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği patlarcasına harekete geçerek kan rengi anahtarın tüm kan qi’sini özümsedi, yoğun ve gök gürültüsünü andıran gümbürdemeler doğurdu.

 

Bu esnada Xiaochun’un arkasındaki dokuz çılgın hayalet kükrerken onuncu hayalet de şekillenmeye başlayarak Bai Xiaochun’un bedensel gücüne tavan yaptırdı.

 

Kan Yabanına dahil edilen yedi anahtarın altısı Bai Xiaochun tarafından özümsenmişti ve Bai Xiaochun, ilk anahtarın belirli bir mesafeden gelen dalgalanmalarını da açıkça hissedebiliyordu.

 

Yedi anahtar bir bütün hali almak istiyor gibiydi.

 

Fakat Bai Xiaochun’un düşünecek vakti yoktu, bu yüzden hızla geriledi.

 

Song Zhen’in öfkesi tarif edilemeyecek bir seviyeye ulaşmıştı. Tamamen gaddar bir ifadeyle kükreyen adam bir ışık huzmesi şeklinde Bai Xiaochun’a hücum etti. Aynı zamanda sağ eliyle gerçekleştirdiği büyü hareketiyle de kan rengi bir kılıç doğurarak saldırısına kattı.

 

Kılıcını savururken Kuruluş Kadrosunun büyük çemberinde oluşunun tüm gücünden faydalanmıştı. Kılıç havayı kestikçe irileşmiş, en nihayetinde otuz metreye ulaşmıştı. Hava çarpıklaşır ve gök gümbürdeme sesleriyle dolarken kılıç ışığı Bai Xiaochun’a doğru ilerliyordu.

 

Bai Xiaochun’un kafatası neredeyse patlayacak derecede karıncalanmaktaydı. Oturup durumu tartacak vakit yoktu. Hemen çift elli bir büyü hareketiyle bedensel kuvvetine, yetişim gücüne ve üç kristalize denizine başvurdu. Yoğun dalgalanmalar eşliğinde Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği hareketlenirken gerçek Ölmeyen Kan da açığa çıktı!

 

Ölmeyen Kan anında genişleyerek iri bir kılıç şekli aldı ve Bai Xiaochun kılıcı iki eliyle kavrayarak Song Zhen’in kılıcıyla buluşturdu.

 

BOOOOOOOOOMMM!

 

Bai Xiaochun ağzından kanlar sıçrayarak geriye savrulmuştu. Song Zhen de sarsılmıştı, qi’si ve kanı içinde titreşmekteydi. Fakat tam Song Zhen yeniden saldırıya geçecekken Bai Xiaochun dudaklarındaki kanı silip uğursuz bir gülümseme eşliğinde sağ parmağını uzattı.

 

İnsan Kontrolü Ulu Büyüsü!

 

Bai Xiaochun bu kritik anda bile Ruh Akımı Tarikatının büyü tekniklerine başvurmamıştı. İnsan Kontrolü Ulu Büyüsü kendi yaratımıydı ve tamamlanmamış olmasına rağmen pek çok açıdan çılgıncaydı. Tekniği saldığı anda Song Zhen’i çatlama sesleriyle duraklatmıştı. Ardından hiç düşünmeden tüm yetişim gücünü saldı ve Song Zhen’in kıyafetleri… parçalara ayrıldı!

 

Kıyafetlerinin her bir zerresi yok olan adam rüzgarlara karşı tamamen savunmasız kalmıştı…

 

Ağzı açık, gözleri iri bir şekilde kendisine bakan Song Zhen, neredeyse tüm Kan Yabanını dolduracak tiz bir çığlık koyuverdi.  

 

“Karamahzen, seni geberteceğim!!” Delicesine titreyen adam üzerine yeni kıyafetler atarak yeniden saldırmaya hazırlandı. Fakat Bai Xiaochun aradaki kısa süreyi patlayıcı bir hız salmaya harcamış ve çoktan bir hayli uzaklaşmıştı.

 

Bai Xiaochun tedirgin ve sefil haldeydi. Nedense bu kan efendiliği sınavı hiç de olması gerektiği gibi ilerlemiyordu. Adeta herkes kendisinin peşindeydi!

 

“İki saat kaldı. Sadece iki saatçik daha dayanmam lazım!” Bu düşünceyle dişlerini sıkarak derin bir nefes aldı ve o anda ilk anahtarın kendisine yaklaşmaya başladığını fark etti.

 

“Oh hadi ama, hayııır…” diye düşünürken kafatası uyuşmaktaydı. Herkesi o anahtarın peşine takmak kolay olmamıştı. Song Zhen tarafından kovalanıyor olsa da geri kalan herkes o anahtar uğruna mücadele ediyordu.

 

“Git başımdan. Bana yaklaşayım deme…” Gözlerinde yaşlar birikiyordu. O anahtarı özümseyerek Ölmeyen Cennetsel Kralını ilerletecek olabilirdi ama bunu yaptığı anda herkesin kendisini öldürmeye çalışacağını bildiği için gönülsüzdü. Bu yüzden ürpererek yönünü değiştirdi ve hızla anahtardan uzaklaşmaya koyuldu.

 

Ama aynı anda anahtar da hızını delicesine arttırdı, öyle ki Bai Xiaochun anahtarın havada çıkardığı vızıltıyı işitebiliyordu.

 

“Yaklaşma bana…” diyerek daha da hızlandı. Yaklaşık bir tütsülük süre sonunda Song Zhen dibine girmişti. Fakat bu noktada doğruca başlarının üzerinde kan rengi bir ışık sütunu belirdi.

 

Bu sütun kan rengi anahtarın ta kendisiydi.

 

“Hayıııır!!” diye sızlandı.

 

Bu, birinci anahtardan başkası değildi ve an itibariyle bir düzine civarı Dharma koruyucusu tam hızla onu takip etmekle meşguldü.

 

Anahtar ilk başta Xuemei’nin Dharma koruyucularından biri tarafından ele geçirilmişti. Fakat Bai Xiaochun’un planı doğrultusunda sınav katılımcıları o anahtarın peşine düşmüş ve anahtar pek çok kez el değiştirmişti.

 

Sınavın sonlarına gelinmişken de anahtar Song Que’nin olmuştu. Ama tuhaf bir sebepten ötürü Song Que tarafından kavranan anahtar hemen o anda bir güç patlamasıyla kurtulmuş ve uzaklaşmaya başlamıştı.

 

Diğer Dharma koruyucuları da bu durum karşısında şok olmuştu fakat düşünecek pek vakit yoktu. Herkes aralarında çarpışmayı bırakıp anahtarın peşine düşmüştü.

 

İşte o sıralarda Bai Xiaochun’un siniri tepesinde olan Song Zhen tarafından kovalandığına tanık olmuşlardı. Anahtar da hızlanmış, doğruca Bai Xiaochun’a yönelmiş ve göz açıp kapayıncaya dek, henüz hiçbir şey yapma fırsatı bulamamışken doğruca alnına ulaşmıştı.

 

“Karamahzen!!” diye kükreyen Song Que’nin gözleri kıpkırmızıydı.

 

“Karamahzen, yapma…”

 

“Lanet olsun, Karamahzen, s-s-sen…”

 

Xuemei’nin takımı da Song Junwan’ın takımı da delirmek üzereydi. Az önce birbiriyle çarpışan tüm Dharma koruyucularının gözleri kanlanmış, öldürücü auraları Bai Xiaochun yüzünden patlak vermişti.

 

Bai Xiaochun ise gözyaşlarına boğulmanın eşiğine gelerek titremeye başlamıştı. Sınavın böyle ilerlememesi gerekiyordu!

 

Song Junwan ve Xuemei de tam olarak aynı düşüncedeydi. Hala havada çarpışıyor olsalar da kalpleri durumun tuhaflığı karşısında sarsılmıştı. Bai Xiaochun’un son anahtarı özümseyişinin doğuracağı sonuçtan emin değillerdi. Bir an geçmiş ve ikili dövüşü durdurarak Bai Xiaochun’un peşine takılmıştı.

 

“Bu kan efendiliği sınavı değil, beni öldürme sınavı…” diyerek dişlerini sıkan Bai Xiaochun ise anında tabanları yağlamıştı.

 

Kan Yabanındaki tüm bireylerin son umut kırıntısı Bai Xiaochun tarafından çalınmıştı… Geriye tek bir anahtar bile kalmamıştı…

 

Bu dünyanın kuralları gereğince hiçbir Dharma koruyucusu Antik Kan Yoluna geçemeyecekti. Ama en korkunç olansa… iki takımın da kaybetmiş sayılma olasılığıydı…

 

Eğer bu doğru olursa on dördüncü saatin sonlanışıyla tüm Dharma koruyucuları yok olacaktı…

 

Bu faciaya yol açan suçluysa… Bai Xiaochun’dan başkası değildi!

 

İki tarafın nefreti de tarif edilemez düzeydeydi ve pek çoğunun  bu dünya tarafından yok edilmeden önceki tek arzusu Bai Xiaochun’u öldürmekti.

 

Artık hiçbir şeyin önemi yoktu. Ne tarikatın ne geleceklerinin ne de yüzleşebilecekleri potansiyel cezaların… Hepsini hiçe sayıp öldürme arzularını benimsemişlerdi. Yetişimciler gümbürdeme sesleri eşliğinde güçlü büyülü hazinelerini çıkartmaktaydı. Farklı tekniklerden rengarenk ışıklar yükseliyor, ilahi kabiliyetlerin patlamaları işitiliyordu. Öfke ve deliliğin her formu Bai Xiaochun’un üzerine çöküyordu.

 

Bai Xiaochun ise kuyruğuna basılmış tavşana dönmüştü. O kaçarken bazı insanlar da garip bir hisse kapılıyordu… Karamahzen bunu yapmaya alışkın gibiydi… Her hamlesinde ilahi kabiliyet ve büyü tekniklerinden kaçınıyor, bir yandan da hızını giderek arttırıyordu.

 

Tabii ki Bai Xiaochun Ruh Akımı Tarikatında yol açtığı bolca facia nedeniyle bu tarz kovalamacalara son derece aşinaydı. Haliyle kovalanmaya içgüdüsel bir şekilde tepki verebiliyordu…

 

Kaçarken bedeni de Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniğinin işlerliğinden ötürü gümbürdemeler yaymaya devam ediyordu. Anahtarların doğurduğu on çılgın hayalet giderek kaynaşıyordu.

 

Onlar kaynaşıp netleştikçe Xiaochun’un aurası da güçleniyordu. Yarım tütsülük sürenin sonundaysa ansızın duraklamıştı, bedeninden yoğun sesler yankılanmaktaydı.

 

Çünkü tam da o anda on çılgın hayalet… kaynaşmayı tamamlamıştı!

 

Ve hayaletler yoğun bir kükremeyle birlikte bir olmaktaydı…

 

“Bu on hayaletlik Cennetsel Şeytan Bedeni!” diye mırıldanan Bai Xiaochun’un gözlerinde garip bir ışıltı oluşmuş, içerisinde yeri göğü sarsacak bir enerji patlak vermişti!

 

Bölüm 253 : On Hayaletlik Cennetsel Şeytan Bedeni!

#Son anahtarla da vedalaşan topluluğun deliliğini hayal edebiliyorum. Bizimkiyse yine geldiği yerde hayal edilemeyecek bir kar elde edip güçleniş yaşadı. Gerçi bu güçlenişin sonuçları nasıl olacak kısmı biraz düşündürücü... 
Peki gerçekten iki takım da yenilmiş sayılıp herkes ölebilir mi? Yoksa bizim takım galip sayılacak mı? Ya da bizi bambaşka bir şey mi bekliyor? Bu soruların cevapları için okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr