Bölüm 246 : İkinci Aşama

avatar
5556 20

A Will Eternal - Bölüm 246 : İkinci Aşama


Çevirmen : Clumsy 

 

Jia Lie ilk defa Dharma koruyucusu olarak kan efendiliği sınavında yer alıyordu. Haliyle diğer katılımcıların girdikleri dünyalarda ne tarz olaylarla karşılaşabileceğinden tamamen habersizdi.

 

Yine de tattığı tecrübenin hiç kimseninkine benzemediğinden emindi. Hatta Kan Akımı Tarikatının antik zamanlardan bu yana sürdürülen hiçbir sınavında Karamahzenin yaptığı tarzda bir şey yaşanmadığını da açıkça hissedebiliyordu.

 

Bunun doğruluğunu teyit etmesine imkân yoktu lakin etrafındaki titreyen dünyaya ve Bai Xiaochun’a tapmakta olan her türden canlıya bakınca içgüdüsel olarak onlara katılma gereği duymuştu.

 

Dağın tepesinde dikilen Bai Xiaochun ise tüm dünyayı tek bir düşüncesiyle yok edebileceği tarzında garip bir hissiyata kapılmıştı.

 

An itibariyle Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği tam anlamıyla devreye girmiş ve bir an sonra da kulağına fısıldayan sesi fark etmişti.

 

“Gel… gel… gel…”

 

Dalgınlık halinden sıyrılarak ve gözleri parlayarak derin bir nefes aldı. Ardından elini taştan çekti ve dünyadaki her şey kan rengi ışıklarla parıldarken o ışıklar Bai Xiaochun’u kuşatmaya başladı.

 

Kan kırmızı ışıklarsa bir kapıya dönüştü ve önünde yavaşça açıldı.

 

Kapıya tereddütlü bir bakış attı, oradan geçtiği anda ikinci aşamaya adım atacağının bilincindeydi. Ve etrafındaki dünyaya son bir bakış atarak kapıdan geçti, kan rengi ışıklar arasında gözden kayboldu.

 

Kan Atası bedeninin bilinmeyen bir konumunda başı veya sonu yokmuş gibi görünen, ölüm sessizliğinde bir açıklık mevcuttu. Görünen tek şey aşağıdaki karanlıktan yükselen koni şekilli sütunlardı.

 

Her sütunun üzerindeyse birer platform bulunuyordu.

 

Bu platformlardan birbirine pek uzak olmayan ikisi, diğerlerinden daha uzundu. Birinin üzerinde Xuemei, diğerindeyse Song Junwan oturmakta ve ikisi de bağdaş kurmuş halde birbirine bakmaktaydı.

 

Oraya oturmalarının üzerinden iki saat bile geçmemişti. Sahip oldukları komuta madalyonları sayesinde Dharma koruyucularının yaptığı gibi Kan Atasından onay almalarına gerek yoktu. Doğruca buraya gelerek beklemeye başlamışlardı.

 

Kanın Sonsuz Dünyasında zaman farklı akardı. Xuemei ve Song Junwan’ın burada oturduğu iki saat, içerisi için geride kalan bir ay demekti.

 

İki kadın da analizleri gereği herhangi bir Dharma koruyucusunun gelmesi için birkaç saat daha beklemeleri gerektiği kanısındaydı. Her halükârda iki kadın da komuta madalyonunu kullanana dek ikinci aşama başlamayacaktı. Ve ikisi de dayanakları olan Dharma koruyucuları gelmedikçe bunu yapmaya gönüllü değildi.

 

İkili, bu süreyi iğneleyici sözlerle geçirmiş ve kısa bir duraksama sonrasında konuşmayı sürdüren Xuemei olmuştu.

 

Kıs kıs gülerek şöyle dedi: “Song Junwan, bu yaşa gelmişken neden kan efendiliği için benimle çarpışıyorsun ki? Song Klanı cidden daha iyisini bulamadı da senin gibi bir ihtiyarı mı seçti?”

 

Song Junwan kaşlarını çattı fakat tam karşılık verecekken ifadesi titreşerek bakışlarını göğe çevirdi. Xuemei de gözbebekleri kısılarak onu takip etti.

 

Gümbürdeme sesleri eşliğinde koca bir kapı şekillenmeye başlamıştı.

 

“Biri şimdiden dünyanın iradesinden onay mı aldı!?” diye düşündü Xuemei. “Yalnızca iki saat oldu! Bu Kanın Sonsuz Dünyasında bir ay demek!” Xuemei’nin gözleri irileşmiş, kalbi şokla dolmuştu. Sınavın işleyişine son derece aşinaydı. Şu ana dek en hızlı onay alan Dharma koruyucusu bunu üç saatte yapmıştı ki bu da içeride bir buçuk aya bedeldi.

 

“Kim ki bu?” Song Junwan da eşit oranda sarsılmış şekilde aynı şeyleri düşünüyordu. “Kim Kanın Sonsuz Dünyasındaki diğer Dharma koruyucusunun üstesinden gelip sayısız yaratığı atlatıp bir de dünyanın onayını almayı başardı? Bu kadar çabuk sonlandığına göre mücadele çok yoğun geçmiş olmalı!” Bu kişi kendi ekibinden biriyse havalara uçacaktı. Ama Xuemei’nin Dharma koruyucularından çıkarsa kan efendiliği pozisyonunun önünde büyük bir engel oluşturması muhtemeldi.

 

Aklından tüm Dharma koruyucularını geçirmesine rağmen bunu başarabilecek birini düşünemiyordu. Haliyle ifadesi kararmaya başlamıştı.

 

Fakat Xuemei de aynı tepkiyi vermekteydi. O da ekibinin herhangi bir üyesine bu konuda güvenemiyordu, Song Junwan’la birlikte gözlerini illüzyon kapıya dikip beklemekten başka çare yoktu.

 

Bir an sonra kapıda bulanık bir figür belirdi. İki nefeslik süre sonunda geleni görmekse iki kadının da şaşkınlık çığlıkları atmasına yol açtı.

 

“Karamahzen!!”

 

“Karamahzen!?”

 

Xuemei’nin gözleri öldürme güdüsüyle titreşmiş ve kalbi şokla dolmuştu. Karamahzenin dünyanın onayını nasıl bu kadar çabuk kazanmış olabileceğini aklı almıyordu.

 

İlk şoku atlatan Song Junwan’ın kalbiyse neşe dolmuş, güzel gözleri Bai Xiaochun’a yapışıp kalmıştı.

 

Bai Xiaochun kapıdan çıktığında bulanık bir görüşe sahip olduğu için etrafını net olarak görememişti. Bir müddet sonraysa etraftaki sayısız platformu ve Xuemei-Song Junwan ikilisini fark etti.

 

“Küçük Kardeş Karamahzen, buraya gel.” dedi Song Junwan gülümseyerek. Sesi şefkat ve neşe doluydu.

 

Xuemei ise soğuk bir şekilde homurdanarak yumruklarını sıktı.

 

Bai Xiaochun birkaç kez gözlerini kırpıştırarak Song Junwan’a yöneldi. Platforma dokunduğunda da kadının yanına yürüyerek, “Um... İlk ben mi geldim?” diye sordu.

 

“Tabii ki öyle.” dedi Song Junwan, tatlı bir gülümsemeyle. “Nasıl yaptın? Rakibin kimdi?”

 

Bai Xiaochun için bu gülücük kadının içindeki cadalozun temsiliydi. Fakat içindeki hisleri dışa vuramazdı. Bu yüzden çenesini kaldırdı, kollarını arkasında kavuşturdu ve olabildiğince gururlu görünmeye çalıştı.

 

“Oh, çok basitti.” dedi sakin, tok bir sesle. “Dünyada öylece ilerlemekle yetindim. Rakibiminse adını bile sormadım.” Kelimeleri ve duruşu tam bir gurur, soğukluk sembolüydü. Kanın Sonsuz Dünyasına ‘basit’ deyişi ise Xuemei ve Song Junwan’a kan kılıcını çağırıp etrafı kese kese yolunu açtığını düşündürtmüştü…  

 

Yoluna çıkıp kendisine saldıran sayısız yaratığı hiçe sayıp etrafındaki dünyaya bakmaya tenezzül bile etmeyerek katliam yaratmış, dünyanın iradesinden onay almış olmalıydı.

 

Bu düşünce Song Junwan’ın gözlerini iyice parlatmış, Xuemei ise Bai Xiaochun’a bakakalmadan edememişti. Ancak üzerinde hiçbir yara olmadığını fark etmek iki kadının da ifadelerini titreştirmişti.

 

Fakat tam Song Junwan bu konuda bir soru yöneltecekken Bai Xiaochun kolunu sıvayarak soğukkanlı bir tavırla şöyle dedi: “Yorulmuşum. Lütfen ikinci aşama başlamak üzereyken bana haber verin.” Bu sözlerle kenara çekilip dağ zirvesine ait yıllanmış bir çam ağacı misali kibirle bağdaş kurdu. Gözlerini kapattığında yaydığı soğuk, acımasız ve öldürücü hava ise Song Junwan’ın sözlerinin boğazına tıkanmasına yol açtı.

 

Tabii Bai Xiaochun içten içe kahkahalar atıyor ve kendisiyle gurur duyuyordu. Ona kalırsa tamamen sıra dışı ve herkesin ötesinde biriydi.

 

“Dur bir dakika, işleri daha gerçekçi kılmam lazım.” diye düşündü. Bu düşünceyle başını yavaşça kaldırıp uzaklara baktı ve gözlerine melankoli ile iç gözlem karışımı bir ifade yerleştirdi.

 

Bu da anlamını bilmemelerine rağmen Song Junwan ve Xuemei’yi daha da sarstı.

 

Zaman geçti ve iki saat daha geride kaldığında havanın çarpıklaşışıyla kapı yeniden kendisini gösterdi. İriyarı, tehlikeli görünümlü bir adam nefes nefese bir şekilde kapıda belirmişti. Xuemei onu görür görmez gülümsedi, iriyarı adam da kollarını kavuşturup eğildikten sonra platforma yaklaşıp kızın yanındaki yerini aldı. Diğer platformdaki Bai Xiaochun’u gördüğündeyse kalbi şokla doldu.

 

Buraya ilk gelenin kendisi olacağını varsaymış, Karamahzenin kendisini geçeceğini asla hayal edememişti.

 

Saatler ilerlerken gelen Dharma koruyucusu sayısı artıyordu. Song Que de gelenler arasındaydı ve bitkin görünüyordu, bedeni yaralarla kaplıydı. Dünyanın iradesinden onay almanın onun için zorlu bir görev olduğu belliydi.

 

On saatin sonundaysa son Dharma koruyucusu da gelmiş ve ilk aşama resmi olarak sona ermişti.

 

Song Junwan da Xuemei de Dharma koruyucularını özenle seçmişti ve her biri kendi çapında sıra dışıydı. Beklenmedik bir şekilde iki tarafın sayıları da eşitti, tamı tamına onar Dharma koruyucuları kalmıştı.

 

Akabinde birbirine buz gibi bakışlar atan ikili soğuk birer homurdanma eşliğinde kendi Dharma koruyucularına dönmüş ve ikinci aşamayı açıklamaya girişmişti.

 

“İlk aşamada,” diye başladı Song Junwan, “siz Dharma koruyucuları dünyanın onayı için mücadele ettiniz ve ben katılmadım. İkinci aşamadaysa mücadele daha da acımasız olacak ve ben de sizlere katılacağım!

 

“İkinci aşamaya Kan Yabanı deniliyor. Her on dört saatte bir esen ölümcül rüzgarlarla çevrili sonsuz bir yol söz konusu. Rüzgar estiğinde Kan Yabanındaki her canlı varlık ölüyor ve geriye iskeletlerinden başka bir şey kalmıyor.

 

“Bu, kalp boşluğuna çıkan yol. Yani Kan Yabanını araştırarak kalp oyuğuna yönlenmemizi sağlayacak anahtarları bulmak için tamı tamına on dört saatimiz olacak!” Belli bir mesafedeki Xuemei de kendi Dharma koruyucularına aynı bilgileri vermekteydi.

 

“Her iki saatte bir yabanın rastgele bir konumunda bir anahtar belirecek. Anahtarlardan birine ulaşan kişi onu on dördüncü saate dek elinde tutabilirse kalp oyuğuna yönlendiren Antik Kan Yoluna ışınlanacak. Tabii ki Xuemei ve benim Antik Kan Yoluna girmek için anahtara ihtiyacımız yok.

 

“Toplam yedi anahtar var, yani ben ve Xuemei ile birlikte Antik Kan Yoluna girebilecek Dharma koruyucularının sayısı yediden ibaret!!”

 

Bai Xiaochun’un ifadesi titreşmiş, Song Que hariç herkesin suratında benzer ifadeler belirmişti. Bu noktada orta yaşlı bir yetişimci sesini alçaltarak şöyle dedi: “Peki ya anahtar alamayanlar?”

 

Song Junwan adama bir müddet baktıktan sonra sorusunu yanıtladı: “Bir takım olarak mücadele ediyoruz ve daha çok anahtar alan taraf galip gelecek. Kazanan takımın anahtar alamayan çırakları Antik Kan Yoluna ışınlanamayacak ama ölmeyecek de. Yalnızca elenecekler.

 

“Kaybeden takımın anahtar alamayan üyeleriyse on dört saatin sonunda ölecek! Kurallar bu şekilde ve başpapazlar bile kaybeden tarafı kurtarmak adına müdahalede bulunamaz!

 

“Bu yüzden içsel mücadelelere yer yok! Xuemei’nin Dharma koruyucularından birinin eline bir anahtar geçerse ona saldırmakta serbestsiniz. Fakat bir takım arkadaşınız anahtarı alırsa aranızda mücadele etmek yasak!

 

“Ekip içi mücadeleler hem kaybetme şansımızı arttırır hem de sizi ölüme götürme ihtimali vardır…  

 

“Sizler ya Song Klanı üyesisiniz ya da verdiğim sözlerden ötürü buradasınız. Eğer kan efendisi olursam sizi limitsiz bir gelecek bekleyecek. Söz verdiğim her şeyi yerine getireceğim. Fakat ben kaybedersem ve Xuemei kazanırsa hepimizi tüyler ürpertici bir kader bekliyor demektir!” Song Junwan bu sözlerle kollarını kavuşturarak Bai Xiaochun ve diğer Dharma koruyucularının önünde saygıyla eğildi.

 

#İlk aşama tamamlandı ve güzel senaryolu bir ikinci aşama ile karşı karşıyayız. Tam 14 saat, bulunması gereken 7 anahtar ve bolca mücadele bizi bekliyor gibi görünüyor. 
Bir bakıma ilk aşamada elenenler daha şanslıymış, onlar hiç değilse buradaki mağlup takımın üyeleri gibi ölmeyecek. Her şerde bir hayır var dedikleri bu olsa gerek 
Neyse konuşmayı kesiyor ve sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr