Bölüm 226 : Hiçbir Şey İçin Endişelenme

avatar
5859 21

A Will Eternal - Bölüm 226 : Hiçbir Şey İçin Endişelenme


Çevirmen : Clumsy 

 

Orta Tepenin yukarı parmak kısmına dönen Song Junwan öfke dolu bir suratla kan gölünü aşarak mağarasına yöneldi. Ve daha açılmasına fırsat vermeden kapıya olabildiğince sert bir tekme geçirdi.

 

Şiddetli bir sesle birlikte titreşen kapının yüzeyinde çatlaklar belirmişti.

 

“Alçak Karamahzen! Olgunlaştığını falan sanıyor, öyle mi? Ne cüretle benimle eve dönmeyeceğini söyler!” derken kapıyı bir kez daha tekmeledi ve onu parçalara ayırarak mağarasına hışımla dalıverdi.

 

Dışarıdaki dört görevli şaşırmış ve ürpermişti. Ulu kıdemlilerini ilk defa böyle kızgın görüyorlardı; resmen kendi mağarasının kapısını yok etmişti.

 

Çok geçmeden içeriden yeni kırılma sesleri gelmeye başladı; Song Junwan eline ne geçirirse yere atıyor veya duvarlarda parçalıyordu. Ama öfkesini dışa vurmayı bitirmiş değildi. Olduğu yere çökerken suratına fark etmediği bir acılık yerleşmişti.

 

“Karamahzen, seni kara cahil! Sana Orta Tepe yollarını süpürttürüp mağaraları temizletme sebebim insanların senden bu kadar nefret etmemesini sağlamaktı! Biri senin gibi büyük bir olay yarattığında insanları kıskandırır. Tamam, belki çöp toplatma isteğim birazcık aşırı olabilir ama tek yapman gereken bana gelip yalvarmaktı, o zaman seni rahat bırakırdım!” Song Junwan giderek daha çok öfkeleniyordu.

 

“Ama sen yabancılarla birlik olmaya karar verdin! Kaçtığına inanamıyorum! Bir de geri dönmeyeceğim diyorsun! İyi! Ömrün boyunca geri dönme!” dedikten sonra yanındaki alkol şişesini kavrayarak yere fırlattı.

 

Dışarıdaki görevlilerse birbirlerine utangaç bakışlar attıktan sonra hiçbir şey işitmemiş gibi kendi ayaklarına bakmaya başladı.

 

Bu sırada Ceset Tepesinin Kan Efendisi Tapınağındaki Bai Xiaochun da öfkeden kudurmaktaydı. Ona kalırsa Song Junwan fazla boğucu davranıyordu. Hangi hakla kendisinden onca şey isteyebilirdi ki? İnsanların başkaları için hap yapıp yapmayacağına da mı o karar verecekti?!

 

“O cadalozun öfkesi dünya saçması!” diye homurdandı.

 

Önünde oturan Kan Efendisi Falezrüzgarının suratında yarım bir gülümseme mevcuttu. Yakınlardaki ulu kıdemlinin ifadesi de benzer tuhaflıktaydı. Birbirine bakan ikili, Karamahzen ve Song Junwan arasında bir şeyler döndüğüne iyiden iyiye ikna olmuştu.

 

“Derin bir nefes al Küçük Kardeş Karamahzen.” dedi Kan Efendisi Falezrüzgarı, gülümseyerek. “Neden birazcık ilaç yapımı hakkında konuşmuyoruz?”

 

Bai Xiaochun kafasını kaldırdı. Bu, Falezrüzgarına attığı ilk gerçek bakıştı ve adamı bir müddet inceledikten sonra başıyla onay verdi.

 

Son zamanlarda fark ettiği üzere artan ünü nedeniyle daha kibirli davranması gerekliydi.

 

“Öncelikle,” dedi çenesini kaldırarak. “hap yaparken kötü bir şey yaşanırsa sorumluluğu siz üstleneceksiniz!”

 

“Sen hiçbir şey için endişelenme!” dedi Falezrüzgarı. Ve gülümseyerek bir çanta uzattı. Bai Xiaochun’un kibri karşısında gocunmamış, aksine bu durumu onaylamıştı. Onu ilgilendiren tek şey 4. kademe ruh ilaçlarıydı. Karamahzen onları üretebilirse arıtılmış cesetleri çok daha güçlü olacaktı.

 

Ulu kıdemli içten bir kahkaha attı. “Gel, gel Karamahzen, eski dostum.” dedi. “Senin için hazırladığımız mağarayı göstereyim. Bir eksik varsa söylemen yeter.”

 

Ulu kıdemli bu sözlerle kan efendisine bir bakış attıktan sonra Bai Xiaochun’u Kan Efendisi Tapınağından çıkardı.

 

Ceset Tepesi Karamahzene büyük önem atfediyordu ve onun için aşağı ile yukarı parmak arasında özel bir konum ayarlanmıştı. Oldukça geniş olan bu alan diğer yetişimcilerden de temizlenmişti.

 

Tabii ki Karamahzenin ilaç yapacağı haberi şimdiden Ceset Tepesinde yayılmaya başlamış ve karşılığında pek çok Ceset Tepesi yetişimcisinin beti benzi atmıştı. Orta Tepenin trajik kaderini anımsamak onları daha tetikte olmaya itmişti.

 

“Kan efendisi ve ulu kıdemlinin Karamahzeni ilaç yapması için bizzat davet ettiğini işittim. Kesinlikle dikkatli olmamız lazım.”

 

“Karamahzene Felaketşeytanı da diyorlar. Orta Tepede herkes ne korkunç yollarla ilaç yaptığını konuşuyor...”

 

Tabii meseleyi pek ciddiye almayan ve hikayeleri abartı görenler de mevcuttu.

 

“Kim takar ilaç yapımını? Cidden bizi o kadar etkileyebilir mi ki? O ishal vakası kendi dikkatsizliklerinden. Biz tetikte olduğumuz sürece başımıza kötü bir şey gelemez.”

 

“Hmph! Bakalım Karamahzen ilaç yaparken yerleri gökleri sarsacak neler yaşanacakmış!”

 

Ceset Tepesinde dönen farklı sohbetlere rağmen kan efendisi ve ulu kıdemli, Bai Xiaochun’un mağarasını halka yasaklamıştı. Kimsenin oraya yaklaşma izni yoktu.

 

Bai Xiaochun ise yapılan tüm hazırlıklardan, özellikle de bizzat kendisi için seçilmiş olan mağaradan çok memnundu. Ulu kıdemli gider gitmez yeşil saçlı bir figürün önünde bağdaş kurmuştu. Şaşırtıcı bir şekilde bu figürün saçları artık inanılmaz uzunlukta değildi. Ancak dişleri hala jilet keskinliğindeydi ve kemik mahmuzları teninden çıkmaktaydı. Uzun, çarpık dişleriyle de tamamen şok edici bir aura yaymaktaydı.

 

Tabii ki bu figür Bai Xiaochun’un zümrüt zombisiydi!

 

Zombinin yaratılışından çok daha güçlü hale geldiği barizdi. Teni daha sert, geneli daha güçlü ve kalıplıydı.

 

Yeşil gözleri garip bir zeka parıltısı taşımaktaydı.

 

Ona bakmak bile Bai Xiaochun’un tüylerini diken diken etmişti. Bu zombiyi bizzat kendisi yaratmış olsa da onu korkunç bulduğu gerçeği değişmiyordu.

 

“Hiç sevimli değilsin...” dedi dik dik bakarak. “Şu dişleri ve pençeleri yerine sok, o saçı da biraz kısalt.” Bu kelimeler ağzından çıktığı anda zombi ürpermişti. Ardından dişleri, pençeleri ve kemik mahmuzları ortadan kalktı. Saçıysa neredeyse görünmeyecek derecede ufaldı.

 

Öldürücü aurası da bir nebze dinmişti. Hala yeşildi lakin çok daha normal görünüyordu. Bir an sonraysa hafiften miskin görünümüyle Bai Xiaochun’a dönmüştü.

 

“Böyle daha iyi.” dedi Bai Xiaochun hoşnut bir şekilde. Sonra da mağaranın etrafına son bir bakış atarak kan efendisi tarafından verilen tıbbi bitki dolu çantayı açtı. İçi Song Klanı başpapazının çantası kadar dolu değildi fakat değerleri aynıydı. Hatta o çantadakinden daha kıymetli ve kaliteli ürünler de mevcuttu.

 

“Görünen o ki Ceset Tepesinin kan efendisinin kaynakları bayağı sağlammış!” Ayrıca bolca kan alevi taşı, hap fırını ve Ters Kan Ceset Arıtma Hapının formülü de çantada yer almaktaydı.

 

Bai Xiaochun formülü alarak çalışmaya başladı, gözlerinin irileşmesi çok sürmemişti. Formülü anlamak pek kolay değildi, açıklamaların son derece belirsiz olduğu yerler mevcuttu. 4. kademe ilaç üretiminden anlamayan birinin bunu çözmesi imkansızdı.

 

Hatta anlayanlar için bile formül kolay hale gelmiyordu. Neyse ki Bai Xiaochun’un ilaçların Daosundaki yeteneği çoktan 5. kademe ruh ilaçlarını üretebileceği noktaya gelmişti. Bu yüzden detaylı bir çalışma neticesinde formülü anlamaya başlamıştı. En sonunda derin bir nefes aldı.

 

“Bu Ters Kan Ceset Arıtma Hapı ceset hapı üretmek için cesetleri fırın niyetine kullanıyor. Kırk dokuz cesedin ceset hapı şekline dönüşmesi gerekiyor, sonra da kırk dokuz hap birleştirilerek Ters Kan Ceset Arıtma Hapı oluşuyor!

 

“Bu hap canlılar tarafından tüketilmek adına tasarlanmamış. Arıtılmış cesetleri beslemeye uygun. Bu hapla bir gölge zombi Öz Formasyon seviyesindeki uçan hortlağa evrilebilir!!” Bu sözler esnasında formüle bakan gözleri ışıldamaya başlamıştı.

 

“Bu 4. kademe bir ruh ilacı değil, daha ziyade ilaçların Daosundaki kudretli bireyler tarafından basitleştirilmiş bir 6. kademe ilaç. Yalnızca kırk dokuz küçük sürece bölündüğünde 4. kademedeki biri tarafından başarıyla gerçekleştirilebilir!

 

“Bu tarz basitleştirilmiş ruh ilaçları normalinden çok daha güçsüz olur ve başarı oranı da sınırlıdır. Fakat belli tekniklerle birleştirilirse başarı oranı biraz yükseltilebilir.

 

“Yani ruh ilaçları bu şekilde de üretilebiliyormuş, ha?” Bai Xiaochun okuduklarına neredeyse inanamayacaktı, bu yüzden formül üzerinde çalışmaya devam etmeye karar verdi. Kendi kendine mırıldanırken arada bir de zümrüt zombisine bakıyordu.

 

Zümrüt zombi, ulu kıdemlinin yıllar süren arıtması neticesinde Qi Yoğunlaşmanın büyük çemberine denk bir güce erişmişti. İlerleme kaydedebilirse Kuruluş Kadrosu seviyesine denk olan gölge zombiliğe geçebilirdi.

 

“Böyle bir ruh ilacını kan efendisine verirsem yazık ederim. Kendi zombimde kullanmam çok daha iyi olurdu… Ama o zaman işleri Ceset Tepesine nasıl açıklarım ki? Olabilecek kötü şeyleri şimdiden hayal edebiliyorum...” Çenesini ovuşturarak formüle döndü ve ışıldayan gözlerle araştırmalarına devam etti.

 

Yarım ayın sonunda bakışlarını kaldırdığında soluk soluğaydı. Işıl ışıl gözlerle manyaklar gibi gülmeye başlamıştı.

 

“İlk basamakları aynı tutup sonuncularda biraz oynama yaparsam ikincil bir hap üretebilirim!

 

“Kırk dokuz cesedi hapa çevirdikten sonra zümrüt zombimi devasa bir hap fırını olarak kullanır ve kan akışını tersine çeviririm. Hap tamamlanınca da ikincil hapım üretilmiş olur. O hapı kan efendisine veririm ve o kendi cesedini başarıyla arıtıp güçlendirebilirse benim zümrüt zombim de onu kontrol edebilir!”

 

Bai Xiaochun bacağına geçirdiği bir tokat sonrasında başını arkaya atarak kükrercesine kahkaha attı. Karman çorman saçları ve heyecanlı ifadesiyle bu üretim yöntemini denemeye can atıyordu. Etrafına baktıktan sonraysa alaycı bir kahkaha daha patlattı.

 

“Yani bu kısım sadece bir testti, ha? Ters Kan Ceset Arıtma Hapını hap fırınıyla üretemezsin.” Biraz düşündükten sonra formülün gerçekten bir test olduğunda karar kıldı. Eğer anlayamasaydı doğal olarak hapı üretemeyecekti.

 

Yalnızca formülü gerçekten anladıktan sonra hapı üretmesi mümkün olabilirdi.

 

Bu farkındalıkla ayaklanarak Ceset Tepesinin ulu kıdemlisini çağırdı. Sonra da gelen adama kırk dokuz cesede ve daha çok kan alevi taşına ihtiyacı olduğunu söyledi. Ulu kıdemli hiç de şaşırmış görünmüyordu, aksine heyecanlı bir kahkaha atmıştı. Ardından bir büyü hareketiyle parmağını sallamış ve gümbürdeme sesleri eşliğinde bir geçit belirtmişti.

 

Şok edici bir şekilde geçit, bir yeraltı mezarlığına açılmaktaydı!

 

Mezarlığın içerisinde bir kan gölü vardı, etrafıysa ölümcül auralar saçan kırk dokuz zombiyle çevriliydi.

 

Bai Xiaochun etrafına baktı. Kollarını arkasında kavuşturdu, çenesini kaldırdı ve memnuniyetsiz görünmeye çabaladı.

 

Ulu kıdemliyse ellerini saygıyla birleştirerek şöyle dedi: “Karamahzen, eski dostum, işte ilaç yapacağın gerçek konum burası!”

 

Bu noktada Bai Xiaochun’un ilaçların Daosundaki yeteneğine tamamen ikna olmuştu. Doğrusu bu formül kan efendisi tarafından pek çok simyacıya verilmiş ama hiçbiri formülü çözememişti. Kan efendisi ve ulu kıdemli ise gerçek üretim metodunu bazı antik kayıtlar sayesinde öğrenmişti.

 

Ama Karamahzen sadece yarım ayda kritik açıları çözmüş ki bu da ulu kıdemliyi çok heyecanlandırmıştı. Bai Xiaochun’un pek mutlu görünmediğini fark ettiğinde ciddi bir şekilde kollarını yeniden kavuşturdu. Ve bir açıklama eşliğinde bolca tıbbi bitki uzatarak Bai Xiaochun’un ifadesini yeniden yumuşattı.

 

“Artık git lütfen.” dedi Xiaochun. “İznim olmadan kimse buraya adımını atmasın!”

 

#Havanı sevsinler kaplumbağa! 
Bu arada Song Junwan'ın sahneleri tam bir sevgili tribi. Hemen hemen her kız böyle bir sahne yaşamıştır herhalde  Ama bu ilişki nereye varacak orası şüpheli... 
Sıradaki maceramız zombilerle hap üretmek şeklinde. Bakalım sinsi planları olan kaplumbağamız 'kazasız belasız' bu işi tamamlayabilecek mi, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr