Bölüm 208 : ***

avatar
6129 26

A Will Eternal - Bölüm 208 : ***


Çevirmen : Clumsy 

 

“İnsanları gönlümce çekip itebilirim. Bu bile başlı başına bir seviye.” Bai Xiaochun bu meseleyi düşündükçe daha da hevesleniyordu. Protomanyetik güçte uzmanlaştığında parmağını tek şaklatışıyla küle çevirebileceği şeyleri hayal edebiliyordu. Kolunu sıvayıp düşmanları uzaklaştıracak, bir yandan da dostlarını korumak adına yanına çekecekti.

 

Bu öyle cezbedici bir düşünceydi ki koluna bakakalıp biraz daha test yapmakta karar kılmıştı.

 

Yarım aydan fazla süreyi bu testlere harcadı.

 

Bir gece o protomanyetik güç arayışının ortasındayken tarikat dolaylarında sekiz gargoyle tarafından taşınan kan renkli bir tahtırevan belirdi.

 

Tahtırevanın yanları, taşıdıkları kan renkli fenerlerle her yönü kan rengine bulayan hizmetlilerle çevriliydi. İçeride ise maskesini takmış bir şekilde elindeki yeşim kağıda sertçe bakan Xuemei mevcuttu.

 

Bir iki ay önce bir görev için tarikattan ayrılmış, yetişimci klanlarında bulunan birkaç Engin Akım Tarikatı casusunu öldürdükten sonraysa yeniden tarikat yoluna düşmüştü.

 

“Karamahzen...” deyip tarikata bakarken gözleri öldürme güdüsüyle dolup taşmaktaydı. Yaklaşık bir ay önce görevinin ortasındayken diğer çırakların Karamahzen sohbetlerini işitmişti. Haliyle Orta Tepedeki kaostan ve mağarasının yok edildiğinden haberdardı…  

 

Gözleri hiç olmadığı kadar öldürmeye odaklanmıştı. Geçmişte Karamahzeni pek umursamış değildi, ona kalırsa Karamahzen şapkasını dahi çıkarmadan öldürebileceği bir karıncadan ibaretti.

 

Görev için tarikattan ayrılmamış olsaydı Karamahzenin öldürülmesi emrini de vermiş olurdu. Ceset Tepesinde saklanması bir şey ifade etmezdi, tabii ki bu uğurda kendini yoracak değildi.

 

Ama Karamahzen mağarasını yok edecek cüreti göstermişti. Sonra da koca bir grup Kuruluş Kadrosu yetişimcisine diklenmiş, Orta Tepenin kan qi’sini çekerek Ters Kan Atasal Uyanışını gerçekleştirmişti. Bu sahiden kayda değer bir başarıydı.

 

Fakat Xuemei’nin istediği takdirde onu öldürebileceği gerçeği değişmemişti!

 

Elini sallayarak emrini verdi: “Orta Tepeye!”

 

Bu sözler neticesinde hizmetliler ve gargoyle sürüsü yön değiştirdi. Artık gece karanlığında sürdürülen yolculuk Ata Tepesine değil, Orta Tepeyeydi.

 

Kanlı tahtırevan sayesinde Xuemei’nin varışı pek çok Kuruluş Kadrosu yetişimcisinin dikkatini çekmişti. Bai Xiaochun’a karşı birlik olan yetişimcilerin gözleriyse neşeyle ışıldıyordu.

 

Bu özellikle Usta Tanrı-Kahin için geçerliydi. Artık nispeten basit ve ilkel bir mağarada yaşıyordu, haliyle Xuemei’nin tahtırevanını görmek heyecandan tir tir titremesine yol açmıştı.

 

“Bakalım bu sefer nasıl saklanacaksın Karamahzen! Herkes sana saldırmaktan korkuyor, Başpapaz Limitsizin bile onayını aldın. Ama Genç Leydi Xuemei dokuz Gelgit Akışına erişti ve Başpapaz Limitsizin biricik kızı! Seni öldürmek isterse başpapaz bile onu durdurmaz! Öldün sen Karamahzen!”

 

Orta Tepe son derece sessiz olsa da kulak kabartıldığında nefesine hakim olmaya çalışan pek çok yetişimcinin varlığı fark edilebilirdi. Adeta fırtına öncesi sessizlikti.

 

Kanlı tahtırevanın Xuemei’nin ölümsüz mağarasının üzerine ulaşması çok sürmemişti. Aşağıdaki enkazı fark eden Xuemei derin derin nefes almaya başladı ve kan renkli bir ışık huzmesi halinde mağaraya alçaldı.

 

Çıkarttığı dalgalarla sayısız taşı ve molozu bir kenara attığındaysa bozulan büyü formasyonu ve kan şişesi parçalarıyla karşılaştı.

 

Şişeye bakmak öldürücü aurasını daha güçlü, daha yoğun bir hale getirdi, öyle ki etrafında patlayıcı bir enerji şekillenmişti. Şaşırtıcı bir şekilde kendisini kuşatan dokuz anafor da görünür olmuştu.

 

Bunlar Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosunda olduğunu ilan eden dokuz Gelgit Akışıydı. Muazzam kasırgalar gibi delicesine dönen anaforlar etraftaki tüm yetişimcileri şok etmekteydi. Bir an sonraysa Xuemei'nin uçsuz bucaksız bir öldürme güdüsü taşıyan sesi yankılandı.

 

“Karamahzen nerede!?”

 

Olanları yakından takip eden Usta Tanrı-Kahin bu soruyu işitir işitmez harekete geçti ve kollarını kavuşturup iyice eğilerek heyecanla yanıtladı: “Genç Leydi Xuemei, lütfen bu duruma bir el atın. Karamahzen eşsiz bir gaddarlıkta, akla gelen her türlü kabahati işleyen bir hayduttan farksız. Sizin mağaranızı yok etmekle kalmadı, yoldaş tarikat üyelerini de öldürdü. Sonra da benim mağaramı çaldı! İşte onu tam da orada bulacaksınız. Size yolu göstereyim Genç Leydim!”

 

Xuemei Usta Tanrı-Kahine baktı ve bu bakışlarla kalp atışları hızlanan Usta Tanrı-Kahin bakışlarını kaçırıp çabucak Bai Xiaochun’a giden yola düştü.

 

Alandaki pek çok Kuruluş Kadrosu yetişimcisi de gizliden gizliye takibe girişti. Genç Leydi Xuemei’nin Karamahzeni katledeceği düşüncesi gözlerinde acımasız ifadeler doğuruyordu.

 

“Karamahzen öldü!”

 

“Hmph! Bakalım bu sefer ne kadar kibirli ve agresif olabilecek! Bize zorbalık edebilir ama Genç Leydi Xuemei’nin karşısında bir böcekten farksız!”

 

“Genç Leydi Xuemei dokuz Gelgit Akışına erişerek yetişim dünyasının tüm doğu Aşağı Sahalarını sarstı. Efsanevi Bai Xiaochun dışında kim ona denk olabilir ki?”

 

Kalabalık, bu cümleler eşliğinde heyecanla Bai Xiaochun’un yeni mağarasına ulaşmıştı.

 

“Genç Leydi Xuemei,” dedi Usta Tanrı-Kahin sıkılı dişlerinin arasından, “o gangster burada!” Yaşanan onca şeyden sonra Bai Xiaochun’a yönelik nefreti adeta kemiklerine işlemişti.

 

Xuemei ölümsüz mağarasına ve uğursuz suratlı kan ağaçlarına bakmaktaydı. Gözleri açılan kan ağaçları ise bu manzara karşısında tir tir titremeye başlamıştı. Hiçbiri konuşmaya dahi cüret edemiyordu; görünen o ki Genç Leydi Xuemei’nin Karamahzenden çok daha ürpertici olduğunu hissedebilmişlerdi.

 

Ağızlarını açmadıkları yetmezmiş gibi topraktan da çıkmış ve kan tankı ile mağaraya giden yolu açığa çıkarmışlardı.

 

Bu esnada Xuemei’nin öldürme güdüsü yavaşça kan qi’sine çevrilmiş, o ilerlerken etrafında hareketlenmişti. Kız bir an sonra doğruca mağaranın üzerinde süzülmeye başladı. Sonra da sağ elini kaldırıp kan kırmızı renge çevirerek aşağı yönlendirdi.

 

Tüm Orta Tepe titrerken başpapazın birkaç gün önce belirtmiş olduğu büyü formasyonu yeniden kendisini gösterdi. Devasa miktarlarda kan qi’si toplandı ve Xuemei’nin altında kaynaşarak kan renkli muazzam bir erik çiçeği oluşturdu.

 

Ve erik çiçeği ölümsüz mağarasına doğru düşmeye başladı!

 

Tabii mağaranın büyü formasyonu aktive olup karşı koymaya çalışmıştı fakat kan renkli erik çiçeği şok edici güçteydi. Alandaki tüm kan qi’sinin gücünü aldığı için formasyona tamamen hükmedebiliyor gibi görünüyordu. Formasyonun yapabildiği tek şey silinmeden önce birkaç nefeslik süre kazanmak olmuş, sonra da Xuemei’nin saldırısı alçalmaya devam etmişti.

 

İnanılmaz gümbürdeme sesleri dört bir yanda yankılanmakta ve kalabalık, Bai Xiaochun’un ölümsüz mağarasının her yana yayılan taşlar eşliğinde yıkılışını heyecanla izlemekteydi.

 

“Genç Leydi Xue her şeye kadir biri!”

 

“Hahaha! Karamahzen, sen...” Fakat herkes tezahüratlara başlamış olsa da çok geçmeden mağaranın boş olduğu fark edildi…

 

Xuemei soğuk bir homurdanışla parmağını kan tankına çevirdi ve patlak veren kan qi’si tankı bir patlamayla yok etti. İşte o anda tankın içerisinden fırlayan kişi Bai Xiaochun’un ta kendisiydi.

 

Tankın dibinde mutlu mesut yetişim yaparken dışarıdaki sesleri işitmiş ve neler olup bittiğini kontrol etme fırsatı bulamadan tankın tepesinin yok edildiğini görmüştü. Yaralanmamıştı ama şok olduğu kesindi. Ayrıca kızın ne çeşit bir gizemli hazineyle böylesi bir aura yaydığından da emin değildi. Onu erkenden tespit etmemesinin tek açıklaması bu olabilirdi. “Dinleyin, hepimiz Seçilmişiz, o yüzden lütfen önce söyleyeceklerimi--”

 

Xuemei sakin bir bakış attı. Hayatta böcek gibi görmediği bazı kişiler vardı lakin Karamahzen onlardan biri değildi.

 

Bu yüzden parmağını bir kez daha sallayarak Bai Xiaochun’a ani bir kriz hissi yaşattı. Bu dokuz Gelgit Akışının patlayıcı gücüydü!

 

Parmağını tek sallayışıyla katman katman güç doğurup Bai Xiaochun’un üzerine yüklemişti.

 

Bai Xiaochun ise öfkeliydi; ona kalırsa her biri Seçilmişti, yani oturup mantıklı bir şekilde tartışabilmeleri lazımdı. Neden işler hemen ölümcül bir dövüşe çevriliyordu ki? Ancak bu düşüncelere rağmen kendi kan qi’sini salmaktan başka şansı yoktu. Elini başının üzerine doğru kaldırıp şekillendirdiği kan kılıcını kaldırmış ve önünde savurmuştu.

 

Bunu bir patlama ve alandaki her şeyin sarsılışı takip etti. Şok dalgası yayılırken Bai Xiaochun’un saçları delice uçuştu. Bu durum Xuemei’nin gözlerinde ilk defa parlak bir ışık doğmasına yol açmıştı.

 

“Hiç fena değil.” dedi kız soğukça. “Ama dışsal kuvvet bir işe yaramaz. Kan Qi Mührü!” Sağ eli bir büyü hareketiyle kıpırdanmış, ardından uzanan parmağı başpapazın ortaya çıkışındaki sonucu doğurmuştu.

 

Yani Bai Xiaochun’un etrafındaki tüm kan qi’si titreşip dağılmaya başlamıştı. Etrafına bakan Bai Xiaochun ise yerdeki büyü formasyonu işaretlerini fark etmişti.

 

Kız Başpapaz Limitsiz gibi tüm Orta Tepeyi kontrol altına alamamış olsa da ufak bir alanda başarılı olmuştu.

 

“An itibariyle,” dedi kız, “bir karıncadan farkın kalmadı.” Ardından Bai Xiaochun’a doğru ilerlemeye başladı, Bai Xiaochun’un yüzü düşmüştü. Alandaki kan qi’si bastırılmıştı ama istediği takdirde kontrolü geri alabilirdi. Ne yazık ki bunu yapmak için insanların bilmesini istemediği bazı sırları açığa çıkarmak zorunda kalırdı.

 

O anda ikili, bir patlama sesiyle birlikte çarpıştı. Geriye doğru sendeleyen Bai Xiaochun’un öfkesi büyüyordu. Xuemei’nin gözlerindeki yoğun öldürme güdüsü ise barizdi. Hemen yeni bir büyü hareketi gerçekleştirerek Bai Xiaochun’a ilerleyen kan rengi bir erik çiçeği doğurdu.

 

Bai Xiaochun’un gözlerine sert bir ifade yerleşti. Xuemei Song Que’den çok daha güçlüydü, hatta Kuruluş Kadrosuna erişti erişeli karşısına çıkan en güçlü düşman olduğu söylenebilirdi. Fakat Xiaochun onunla nasıl baş edeceğini düşünmekle meşgulken ortamda işveli bir kahkaha işitildi.

 

“Seni buraya hangi rüzgâr attı Genç Leydi Xuemei? Sorun nedir? Küçük Kardeşim Karamahzenden hoşlanmıyor musun?” Ardından alelade bir kahkaha daha işitildi ve Orta Tepe Ulu Kıdemlisi Song Junwan Bai Xiaochun’un önünde belirdi. Bu defa üzerinde farklı bir kıyafet vardı ama tabii ki her zamanki gibi çekici hatlarını sergilemekte son derece etkiliydi, hatta içine girmek için nefesini tutmuş olması bile gerekebilirdi. Tüm kıvrımları görünüyor, süt beyazı teni dikkat çekiyordu. Gerçekten yakıcı bir seksilikteydi…

 

Sözleri ağzından çıktığı anda kan renkli erik çiçeği hareketi kesmişti. Saçları savrulan Song Junwan’dan ise hoş bir koku yayılıyordu. Tüm Kuruluş Kadrosu yetişimcilerine arzuyla iç çektiren olgun bir şeftali gibiydi.

 

Diller ağızlardan taşmış, bu manzara karşısında ölümüne etkilenmemek için başlar eğilmişti.

 

Bakakalma cüreti gösteren tek kişiyse Bai Xiaochun’du. Ve hemen ardından zorbalığa uğrayan, yanlış anlaşılan biri olarak sesini duyurdu.

 

“Büyük Kız Kardeş Song, birazcık daha gecikseydin zavallı küçük canımdan olacaktım.”

 

Bölüm 208 : Kurtar Beni Büyük Kız Kardeş Song!

#Geldi yine cazibeli 'Büyük Kardeşimiz' ... Tabii ben bölüm adını gördüğüm için bütün bölüm kadının geleceği anı bekledim ama hiç değilse ismi gizleyerek sizleri kurtarmış oldum. 
Bakalım ultra seksi büyük kardeş haksızlığa uğramış küçük kardeşi için ne yapacak, mesele olaysız kapanacak mı... Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr