Bölüm 201 : Ben, Bai Xiaochun...

avatar
5850 25

A Will Eternal - Bölüm 201 : Ben, Bai Xiaochun...


Çevirmen : Clumsy 

 

Şafak çöker ve temkinli bir şekilde sürünerek ilerleyen Bai Xiaochun Orta Tepeden ayrılabileceğini düşünürken önünde kan rengi bir kelebek beliriverdi.

 

Gözkapakları seğiren Xiaochun, hiç tereddütsüz yeni bir konuma sıçradı ve bunu soğuk homurdanmalarla patlamalar takip etti.

 

“Orta Tepeden kaçabileceğini mi sanıyorsun!? İmkânı yok!”

 

“Karamahzen, Genç Leydi Xuemei ölmeni emretti! Sorumluluğu o alacak, kaçışın yok!”

 

Kuruluş Kadrosu yetişimcilerinin öldürme güdüleri kabarmış, büyülü nesnelerin ışıkları gökte ilerlerken tüm saldırılar Bai Xiaochun’a yönelmişti.

 

Etrafının sarıldığını ve kaçamayacağını gören Bai Xiaochun dişlerini sıktı; gözleri tamamen kan çanağına dönmüştü.

 

“Artık fazla abarttınız!” diyerek kuvvetli bir şekilde kükredi. Aynı anda zihninde de Ölmeyen Cennetsel Kralın ilk seviyesiyle kullanılabilen ilahi bir kabiliyet olan Dağ Sarsan Darbeyi belirtti. Daha önce hiç kullanmamıştı ancak son gelişmeler artık bu yeteneğe başvurabileceğini gösteriyordu.

 

“Ruh Akımı Tarikatı yeteneklerine başvuramam. Ama madem beni öldürmeye çalışıyorlar, ben de onları öldürmeyi denerim! Ne yazık ki bir başımayım, bu da büyük bir dezavantaj...” Az önce ciğeri elverdiğince kükremiş olsa da aklındaki düşünce nasıl kaçacağıydı. Ansızın eti ve kanı titreşti ve patlayıcı bir güç yükseltti.

 

Bu patlayıcılık, sahip olduğu tüm güçlerin birleşimiydi ve yoluna çıkan her şeyi ezebilecek sarsıcı bir saldırı şeklinde kendisini göstermişti.

 

Bai Xiaochun’dan kan renkli ışıklar yayılıyor ve o ilerlerken gümbürdeme sesleri de kendisine eşlik ediyordu. Ardından bir bulanıklığa dönüştü ve ona saldırmakta olan Kuruluş Kadrosu yetişimcilerinden birinin acınası bir çığlık atmasına yol açtı. Bai Xiaochun ona ve yakınlardaki üç Kuruluş Kadrosu yetişimcisine saldırmış, dört kişilik grup tek bir kişi muamelesi görmüştü.

 

Bai Xiaochun’un sarsıcı saldırısı hepsinin ağız dolusu kan kusmasına yol açmıştı. Havada gerileyen dörtlünün suratları ise şaşkınlık ve korku ile sarılmıştı. 300 metre gerileyip yeniden kan kusan topluluk, karşılaştıkları saldırının etkisini silkinip atmakla meşguldü.

 

Bai Xiaochun’un kendisine yol açışını görmekse herkesin soluğunu kesmişti. Xiaochun, herkesi şok edecek şekilde göz açıp kapayıncaya dek Orta Tepeden sıvışmıştı.

 

“Karamahzenin bu kadar güçlendiğine inanamıyorum!!”

 

“Sahiden Kuruluş Kadrosu başlangıcında mı?”

 

“Az önce Büyük Kardeş Zhou’yu sarstı ki o Kuruluş Kadrosu ortalarında!”

 

“Böyle birini gücendireceğimizi kim düşünebilirdi ki? Ehh, yine de kaçmasına izin veremeyiz. Genç Leydi Xuemei ölmesi gerektiğini söyledi!”

 

Herkes birbirine bakıp konuşurken Usta Tanrı-Kahin dişlerini sıkarak kovalamaya başladı. Bir an sonraysa düzinelerce yetişimci ona eşlik etti.

 

Böylece Kan Akımı Tarikatında Bai Xiaochun’u kovalayan koca bir şerit oluştu. Ardına bakıp bu manzarayı gören Xiaochun ise daha da sinirlenerek dişlerini sıkmak zorunda kaldı.

 

“Ceset Tepesine gideceğim! Oranın ulu kıdemlisi beni seviyor ve tarikat kurallarına göre Orta Tepe halkı başka bir tepeye adım atamaz!” Gözleri kararlılıkla parlayarak başını çevirdi ve Orta Tepe Kuruluş Kadrosu yetişimcilerini işaret etti.

 

“Yeterince güçlü olduğunuzu düşünüyorsanız buyurun, Lord Karamahzeni takip edin! Beni kovalamayı bırakan ödlektir!” Bu sözler kalabalığın gözlerindeki öldürme güdülerini iyice harlamış, hızlarını daha da öteye çekmişti.

 

Ancak hiçbiri Ceset Tepesine yönelen Bai Xiaochun’un hızına yetişemezdi.

 

Tepeye varan Xiaochun elini sallayıp yeşim kolyesini çıkarttı ve koruyucu formasyonu aşarak Ceset Tepesine adımını attı. Tabii Orta Tepe halkının böyle bir niteliği yoktu ve hiçbiri onu takip edemeyecekti.

 

“Karamahzen!!” Dişlerini sıkıp Bai Xiaochun’a dik dik bakmaktan başka çareleri yoktu.

 

Bai Xiaochun ise yerinde durmuş, çenesini kaldırmış ve Ceset Tepesinin dışındaki gruba dönmüştü.

 

“E hadi! Burada durmuş sizi bekliyorum! Gelsenize! Ölümüne dövüşmüyor muyuz!?” Üslubu son derece dominant ve kibirliydi, haliyle Kuruluş Kadrosu yetişimcilerinin öldürme güdülerini iyice yoğunlaştırmıştı. Ancak ellerinden gelen bir şey yoktu. Özel bir komuta madalyonu olmayan hiç kimse izin talep etmeden Ceset Tepesine adım atamazdı.

 

“Ai. Neyse, benimle dövüşmeye cesaretiniz yoksa sanırım benim de yapacak bir şeyim yok.” diyen Bai Xiaochun kafasını sallayıp kollarını sıvadı ve kalabalığı hiçe sayarak Ceset Tepesinde ilerlemeye başladı.

 

Tabii ki Kan Akımı Tarikatının yüksek rütbeli liderleri olanları görmüş fakat müdahale eden olmamıştı. Hatta tüm bu yaşananları son derece keyifli bulan bazı Ata Tepesi baş kıdemlileri mevcuttu.

 

“Tarikatta böyle iyi bir olay patlak vermeyeli bayağı olmuştu. O sarsıcı saldırı Küçük Bataklık Tepesinde yapılanlara benziyordu.”

 

“O Karamahzen veledi bayağı matrak. Onca insana kendisini kovalattığına inanamıyorum!”

 

“Fena değil, hiç fena değil. Gerçi Ceset Tepesine kaçmasına biraz şaşırdım. Bu çocuk hayatta kalırsa Kan Akımı Tarikatının yeni bir Seçilmişi olabilir.”

 

Bu esnada Bai Xiaochun Ceset Tepesinde ilerliyor, denk geldiği Dharma koruyucularına kolyesini gösteriyordu. Kolyeye bakanlarsa bir an sonra onu görmezden geliyordu.

 

Xiaochun en nihayetinde parmağın üst kesimine erişmiş ve yol üzerinde pek çok ceset rafinerisini geçmişti. Ceset Tepesi genel olarak son derece meşum bir havaya sahipti.

 

Neyse ki yeşim kolyesi vardı, yoksa işler tehlikeli bir hal alabilirdi. Çok geçmeden kendisini Ceset Tepesi ulu kıdemlisinin mağarasının önünde bulmuştu.

 

“Karamahzen Ceset Tepesi ulu kıdemlisinden yardım diler.” diyerek ellerini kavuşturdu ve eğildi. Bir an sonra ise açılan kapıda iki sima belirdi.

 

Gelenin Bai Xiaochun olduğunu görenler takip etmesi adına başlarıyla işaret verdi.

 

Bai Xiaochun, bu iki genç hizmetlinin arındırılmış cesetler olduğunu anında fark etmişti. Kalbi tedirginlikle atarak derin bir nefes aldı ve bir an için kaçmayı düşünmeden edemedi. Ancak hemen ardından saygılı bir ifade takındı ve mağaraya adımını attı. Bağdaş kurmuş haldeki ulu kıdemlinin önüne geçmesi çok sürmemişti.

 

Bai Xiaochun’a gülümseyerek bakan adamın gözlerinde düşünceli bir ifade mevcuttu. O da az önceki kovalamacayı izleyenler arasındaydı.

 

“Ne düşünüyorsun? Ceset Tepesi çok daha üstün, sence de öyle değil mi? Bizi seçmen gerektiğini söylememiş miydim? Biz ihtiyacın olan her şeye sahibiz. Hem Orta Tepe tamamen kontrolden çıktı.”

 

Ulu kıdemlinin arkasında ifadesiz suratlı genç ve güzel bir kadın durmakta ve kıdemlinin omzuna masaj yapmaktaydı. Ve Bai Xiaochun’un ilk bakışta fark ettiği üzere o da yüksek seviyeli bir arıtılmış cesetti.

 

Garip bir şekilde kızın başında tek bir saç teli dahi yoktu ki bu da Bai Xiaochun’un ‘acaba başka bir yerinde kıl var mıdır’ diye merak etmesine yol açmıştı. Tabii bunu merak etse de herhangi bir soru sormaya cesareti yoktu.

 

“O insanlar çok zalim!” dedi ulu kıdemlinin sözlerine yanıt olarak. “Sadece tekniklerimden biri üzerine çalışıyordum ama beni durdurmak istediler. Hatta beni öldürmeyi denediler! Yeterince hızlı kaçmasaydım zavallı küçük hayatımı yitirebilirdim!”

 

Ulu kıdemli içten bir kahkahayla karşılık verdi. “Kan Akımı Tarikatında işler böyledir. Seni gerçekten öldürmezlerdi, sadece ağır şekilde yaralanırdın. Gerçi söylemeliyim ki Kan Akımı Tarikatında bunca insanı peşine takan pek kişi görülmemiştir.

 

“Seni küçük velet! Küçük bir şeytan olduğunu anlamak için tek bakış kâfi. Neyse, her halükarda Ceset Tepesinde kalabilirsin. Orta Tepeye geri dönmene gerek yok.” Ulu kıdemli Bai Xiaochun’dan giderek daha çok hoşlanıyordu.

 

Bai Xiaochun da Ceset Tepesi ulu kıdemlisinin muamelesinden çok etkilenmişti. Arzusunu dile getirmesine gerek bile kalmamış, ulu kıdemli inisiyatif alarak bu arzuyu gerine getirmişti! Derin bir nefes alarak çabucak başıyla onay verdi.

 

Ulu kıdemli anlık bir düşünce sonrasında Bai Xiaochun’u süzüp ciddi bir ifadeyle şöyle dedi: “Bu arada o Kuruluş Kadrosu Dharma koruyucuları önemsiz. Ama Xuemei’yi kışkırtamazsın. Onun arkası sağlam. Ondan uzak dur ve onu hiçbir koşulda öfkelendirme.”

 

Bai Xiaochun bu meseleden biraz rahatsızdı. Dikkat çekmemek ve kimliğini gizli tutmak zorunda olmasa doğruca Ruh Akımı Tarikatının Prestij Çırağı oluşundan ve Cennet-Daosu Kuruluş Kadrosu uzmanlığından bahsederdi. Bunların Xuemei’yi maskesini düşürecek derecede sarsacağından emindi.

 

“Hmph. Arkası sağlam, öyle mi?” diye homurdandı kendi kendine. “Benim arkam beni bile korkutacak derecede sağlam bir kere!” Bu düşünceyle biraz daha doğruldu ve daha kibirli görünmeye çabaladı.

 

Tabii ulu kıdemli de Bai Xiaochun’un rahatsızlığını fark etmişti. Ardından kıs gülerek ceset arıtımında kullanılan tıbbi tütsülerle ilgili açıklamalara girişti. Gece çökene kadar devam ettikten sonraysa gidip kendi kendine araştırma yapmasını istedi ve onu parmağın aşağı kesimlerindeki bir ölümsüz mağarasına yönlendirdi. Bai Xiaochun çok etkilenmişti. Ceset Tepesinde hayat Orta Tepedekinden çok daha iyiydi.

 

İki ay geride kalmış ve Bai Xiaochun Ceset Tepesinden hiç ayrılmamış, yetişimine ve kan qi’si çekmeye devam etmişti.

 

Kan qi’si konusunda aşina hale geldikçe Ölmeyen Kılıç Qi’si oluşumu da yükselmekteydi. Artık yaydığı kan qi’si ile büyük bir kılıcın dış hatlarını hızlıca belirtebiliyordu.

 

Tabii ki ihtiyacı olan kan qi’si giderek artıyordu. Gerçi şimdilik bu ihtiyaç uğruna dışarı çıkmasına gerek yoktu, mağarada oturup çevredekileri çekmesi yeterliydi.

 

En nihayetinde aşağı parmaktaki Kuruluş Kadrosu Dharma koruyucuları olanları fark edip somurtmaya başlamıştı. Ani bir azalış olmasa da alandaki kan qi’si miktarı düşüşü yetişimlerini zayıflatmaktaydı.  

 

Çok geçmeden sabırları düşmeye, öldürme güdüleri yükselmeye başladı. Bu hisler Bai Xiaochun’un bile fark edeceği raddeye gelmişti.  Ne zaman dışarı çıksa atılan art niyetli bakışlar yüzünden kalbi küt küt atıyordu. Artık en ufak bir hatasında herkesin öldürme güdülerinin eyleme çevrileceği hissine kapılmaya başlamıştı.

 

“Bu insanlar çok korkunç! Tek yanlış cümlemde dahi harekete geçebilirler. Hiç sabırları yok…  

 

“Buradan gitsem iyi olacak gibi...” Bu düşüncelerle iki gergin ay daha geçirdikten sonra Orta Tepenin artık sakinleşmiş olacağı sonucuna vardı. Ve bir gece hiç kimsenin dikkatini çekmeden Ceset Tepesinden çıkarak Orta Tepedeki ölümsüz mağarasına döndü.

 

Sonra da dikkatli bir şekilde yetişime başladı. Fazla kan qi’si çekmemeye gayret ettiği için süreç yavaştı. Fakat kan kılıcıyla ilgili büyük bir ilerlemenin eşiğinde olduğu için ufak bir hız düşüşünden yana sakınca yoktu.

 

Yarım ay daha geride kaldı ve Bai Xiaochun, kapalı gözlerle kan kılıcı yetişimi yaptığı bir gün Kanlı İmha Dünyasında ani bir ilerleme kaydetti!

 

Işıl ışıl parlayan gözleri kocaman açılırken derin bir nefes aldı. Sonra da elleriyle iki elli bir büyü hareketi gerçekleştirdi ve parmağını önünde salladı!

 

“Kanlı İmha Dünyası!” Sesi yankılanırken etrafındaki kan qi’si çekildi ve içerisindeki qi patlak verdi, bu esnada içindeki qi kanlı bir sis şeklinde mağarayı doldurmaya başladı.  

 

Sis hareketlendikçe büyü de dönüşüm geçirdi ve çatlak sesleri eşliğinde delici bir rüzgâr belirdi.

 

Ve çok geçmeden sis, bir kılıç ucuna dönüştü. Ucunda titreşen kan qi’si ise önce bıçağı, sonra da kabzayı oluşturdu!

 

En sonunda kan renkli kılıç tamamlanmıştı!

 

Parlak kırmızı kılıç, önüne çıkan her şeyi kesebilecek güçte görünüyordu. Ruh sarsıcı antik bir baskıya sahipti; kendisine bakan herkeste kanlı bir denizde yüzdüğü hissi uyandırırdı. Bai Xiaochun’un gördüğü kadarıyla gücü, Kuruluş Kadrosu başlangıcının ötesindeydi.

 

Hatta Cennet-Daosu gücüyle doldurulduğu takdirde Kuruluş Kadrosu ortasındakileri dahi şok edebileceği kesindi.

 

“İşe yaradı!” diyen Bai Xiaochun kuvvetli bir kahkaha patlattı. Kılıcın görüntüsü içini heyecanla doldurmuş ve aylar süren çalışmalarına değdiğine ikna olmuştu.

 

“Ben, Bai Xiaochun--” derken ansızın ağzını kapattı. Ve yavaşça başını çevirirken irileşen gözleri, mağaranın köşesindeki bir şeye takıldı.  

 

Gördüğü şey ter dökmeye başlamasına yol açmıştı.

 

#Hmm acaba ne gördü, tüylü bir dostumuz olabilir mi ki? 
O kadar konuşurken dikkatli olacağım dedi, şimdi oturmuş adını söylüyor. Vallahi oradaki tavşansa ve bu sözler yayılırsa neler olur bilemiyorum. Bakalım öyle miymiş, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44223 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr