Bölüm 174 : Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı!

avatar
6841 26

A Will Eternal - Bölüm 174 : Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı!


Çevirmen : Clumsy 

 

“Dört nehrin doğu, batı, kuzey ve güneyden denize aktığı alana Yukarı Sahalar deniyor. İşte o noktada on binlerce yıldır var olan dört antik ve güçlü tarikat mevcut. Belki de dünyanın ta kendisi kadar yaşlılardır. Onlar dünyanın en güçlü varlıkları.

 

“Bu dört güçlü antik tarikat dört büyük nehri ve o nehirlerin dallarını delta sahasına dek kontrol ediyor.

 

“Batı yetişim dünyasının kontrolünü tutan antik tarikata ise Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı deniyor!

 

“Tarikatın baş karargahı o kadar uzak ki bir Kuruluş Kadrosu yetişimcisi tüm ömrünü uçmaya adasa dahi oraya erişemeyebilir.

 

“Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatının altında ise nehrin dört dalını kontrol eden dört güçlü kort vardır. Bunlar Yıldızlı Nehir Kortu, Gök Nehir Kortu, Dao Nehir Kortu ve Polarite Nehir Kortudur!

 

“Bu dört güçlü kort büyük nehirlerin dört farklı dalını kontrol eder. Ruh Akımı Tarikatı Gök Nehir Kortu tarafından kontrol edilen ikinci akımın üzerindedir. Kan Akımı Tarikatı birinci, Hap Akımı Tarikatı üçüncü, Engin Akım Tarikatı da dördüncüdedir. Gök Nehir Kortu dört tarikatın da babası ve antik Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatının astıdır.” Zheng Yuandong’un sözleri Bai Xiaochun’da yıldırım etkisi doğurmuştu. Dünya üzerine edindiği bu aydınlanış soluğunu kesiyordu.

 

“Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı...” diye mırıldarken bir nebze sersemlemişti.

 

“Üçüncü soru. Neden dünyadaki tüm tarikatların Cennetkarışı Nehri etrafında konuşlandığını biliyor musun? Delta civarındakiler bile nehre mümkün olduğunca yakın olmaya çalışır.” Üçüncü soru da Bai Xiaochun’u tokatlayan üçüncü bir yıldırım gibiydi.

 

“Cennetkarışı Alemi muazzamdır. İnanılmaz büyüktür. Sonu olmadığını söylemek doğru olmasa da dünyamızın sınırlarına ulaşabilen kişi sayısı çok azdır. İşte bu dünyanın bir garipliği de hiç ruhsal enerji barındırmayışıdır!”

 

“Hiç ruhsal enerji yok mu? Bu imkânsız!” Bai Xiaochun yine tamamen, bütünüyle sarsılmış hissediyordu.

 

“Dünyada bir damla dahi ruhsal enerji yok. Ehh, belki de cennet ve dünyada içsel ruhsal enerji yok demek daha isabetli olur. O yalnızca biz yetişimciler için zehirli olan ama yaratıklar için iyileştirme sağlayan kaotik bir güç üretiyor.

 

“Yazılı tarihimiz boyunca bu düzen böyle gitmiş. Yetişimcilerin yetişim yapabilmesinin tek sebebi Cennetkarışı Denizi!

 

“Cennetkarışı Denizi şok edici miktarlarda ruhsal enerji barındırıyor. Suyun tek bir damlasındaki enerji dahi uçsuz bucaksız ve denizin suları dört büyük nehir aracılığıyla akım sağlayıp dallara, sahalara ve hatta deltaya kadar uzanarak ruhsal enerjisini dağıtıyor!

 

“Ruhsal enerjinin en yoğun olduğu nokta bizzat Cennetkarışı Denizinin yakınları. Ve tabii ki nehre yaklaştıkça lokal ruhsal enerji de güçleniyor. En güçlü ruhsal enerji Yukarı Sahalarda, Orta Sahalarda biraz daha güçsüz ve Aşağı Sahalarda daha da güçsüzleşiyor. Delta sahalarıysa en güçsüz olduğu kısım!

 

“Yani Cennetkarışı Nehrinden uzaklaştıkça ruhsal enerji güçsüzleşiyor. En nihayetinde hiç enerjinin bulunmadığı bir noktaya geliniyor. Yaşadığımız dünyanın yarısı böyle noktalarla dolu. Hatta nehirlerin arası da aynı şekilde, ruhsal enerjiden yoksun.

 

“Aslında bu, bir çeşit koruma sağlıyor. Sonuçta iki antik tarikat savaşmayı arzularsa bu bir hayli zor olur. Bu yüzden savaşların büyük çoğunluğu büyük tarikatlar arasında değil, nehirlerin dalları civarında gerçekleşiyor.”

 

Zheng Yuandong, sersemlemiş haldeki Bai Xiaochun’a bakarak devam etti: “Dördüncü soru. Luochen Klanı neden bize ihanet etti!?

 

“Kan Akımı Tarikatı, Ruh Akımı Tarikatı, Engin Akım Tarikatı ve Hap Akımı Tarikatı Gök Nehir Kortunun astlarıdır. Tabii ki her bir tarikatın umudu statüsünü yükseltip nehrin bu dalını kontrol eden ana tarikat halini almak yönündedir!

 

“Bu bizim başpapazımızın hayali ve Ruh Akımı Tarikatı da son 10,000 yıldır bu uğurda mücadele veriyor. Miras Kesiminin amacı da bu zaten!

 

“Birkaç yıl önce fazlasıyla nadir yakalanacak bir fırsat doğdu!

 

“Gök Nehir Kortu antik Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatını öfkelendirecek bir şey yaptı. Ve aldıkları ceza kortun neredeyse tamamen ortadan kalkmasına yol açtı. Başpapaz öldürüldü ve güçsel yapıları yok edildi. Artık beklenmedik bir güçsüzlüğe eriştiler ve haliyle onların yerini almak mümkün hale geldi!

 

“Yani nehir akımlarını kontrol edecek tarikata yönelik bir pozisyon açıldı ve Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı bu pozisyona kimin geleceğini umursamıyor. Kan, Ruh, Engin ve Hap Akımı Tarikatlarının şansı var. Doğal olarak dördümüz de bu pozisyon uğruna mücadeleye başladık. Hangimiz diğer üç tarikatı yenmeyi başarırsa o tarikat en nihayetinde akımın kontrolünü elde edecek!

 

“Bu noktada Luochen Klanını kimin desteklediği önemsiz. Belki Kan Akımıdır, belki Engin Akım, hatta belki de Hap Akımı Tarikatı. Bir önemi yok. Hepsi rakibimiz ve aynı zamanda potansiyel müttefikimiz!

 

“Diğer tarikatlar bizim bölgemize olta atmış durumda, bir avantaj elde etmeyi umuyorlar. Tabii biz de aynı şeyi yapıyoruz.” Zheng Yuandong bu noktada gülümsemişti ve o gülümsemenin içerisinde karakterine uymayan soğuk ve meşum bir şey mevcuttu. Doğrusu Zheng Yuandong kendi tarikat üyeleri için narin ve bilge bir yaşlı adamı ifade ediyordu. Ama iş diğer tarikatlarla çarpışmaya geldiğinde Daoist Çakal Ouyang Jie’den bile soğuk ve gaddar olabilirdi.

 

Bai Xiaochun’un kalbi sorulan ve cevaplanan dört soru yüzünden şok dalgalarıyla boğuşmaktaydı.

 

Bai Xiaochun’u gözlemleyen tarikat lideri bir müddet sonra devam etti: “Bai Xiaochun, Cennetkarışı Nehrindeki o adanın, cennet karışına yönlendiren o alanın neden onca kudretli canlının hedefi olduğunu öğrenmek ister misin?” Zheng Yuandong, Du Lingfei olayından beri Bai Xiaochun’u ilk defa canlanmış görüyordu. Neyse ki en güçlü sözlerini sona saklamıştı!

 

“Efsaneler diyor ki cennet karışına giden yolda yürürsen ebediyete erişebilirmişsin! Başka bir deyişle, sonsuza dek yaşayabilirmişsin!”

 

Son kısmı işiten Bai Xiaochun’un kafatası öylesine karıncalanıyordu ki her an patlayabilirmiş gibi hissediyordu. Görünür şekilde titremeye başlamış, soluğu kesilmişti. Ömrü boyunca böylesine sarsıldığı olmamıştı. Zihni sonsuza dek yaşama fikriyle dolup taşmaktaydı.

 

“Sonsuza dek yaşamak istiyorsan cennetlere yürüyecek kadar güçlü olmalısın. Bu çok uzun bir yol ve yol boyunca karşına çıkan şeylere takılıp kalamazsın. O yolda yürümeli ve hayatını pişmanlık duymadan yaşamalısın!

 

“Burada dört yeşim kağıt var. İlki komuta madalyonu görevi görecek ve seni bir tarikat kıdemlisi olarak tanımlayacak. İkincisi Dao Tohumu Dağındaki yeni ölümsüz mağaranı açacak. Üçüncüsü Kuruluş Kadrosuna eriştiğin için Atasal Karatünele girip mirasını seçmeni sağlayacak. Sonuncusu ise Seçilmiş müsabakasında ilk sırayı alarak kazandığın cep alemi anahtarı.” Zheng Yuandong dört kağıdı yere yerleştirdi. Bai Xiaochun’un heyecanını görmek sonunda bir nebze rahatlayabilmesini sağlamıştı. Bir müddet sonra mağaradan çıkarak uzaklarda haber beklemekte olan Li Qinghou’yu buldu. Birlikte yürürken ona hafifçe başını sallayarak onay verdi.

 

Li Qinghou ise yüzünde beliren gülümsemeyle iç çekti. “Çok teşekkürler, tarikat lideri. En sonunda içim rahat bir şekilde inzivaya çekilebileceğim!”

 

“Bu kadar endişelenmemeliydin, Qinghou. O benim Küçük Kardeşim, tabii ki onunla ilgileneceğim. Umarım inzivan neticesinde Ruh Akımı Tarikatının yeni bir miras kesimi yetişimcisi olur!” Doğrusu Zheng Yuandong birazcık kıskanıyordu. Ancak kendisinin miras kesimine erişmesi imkânsızdı, çıkıp çıkabileceği en yüksek nokta baş kıdemlilikti.

 

Li Qinghou kollarını kavuşturarak eğildi ve Bai Xiaochun’un ölümsüz mağarasına son bir bakış atarak yola koyuldu.

 

Bu sırada mağarasının içindeki Bai Xiaochun heyecandan zar zor nefes alıyordu. Hatta Zheng Yuandong’un gittiğini bile fark etmemişti. Tüm geceyi sersemlemiş bir halde geçirdi ve en sonunda başını kaldırabildiğinde gözleri ışıl ışıldı.

 

“Sonsuza dek yaşayacağım!!" Du Lingfei meselesini kalbinin derinliklerine gömmüş, mağarasından çıkıp yaşadığı o koca dünyayı ve sonsuza dek yaşama arzusunu düşünmeye başlamıştı!

 

Dört yeşim kâğıda baktığındaysa gözleri beklentiyle parıldamıştı.

 

Mezar bekçisinden aldığı Ölmeme Kodeksinin ikinci kısmını düşünerek mırıldandı: “Artık Ölmeme Kodeksinin ikinci kısmı olan Ölmeyen Cennetsel Kralın yetişimine başlayabilirim.”

 

İkinci kısma daha önceden göz gezdirmişti ve Ölmeyen Tenden çok daha güçlü dört seviyeden oluştuğundan haberdardı. Üstelik ilk seviyenin yetişimini yapmak bile kendisine Boğaz Ezici Kavrayıştan daha sağlam bir gizli büyüye erişme imkânı tanıyacaktı!

 

“Dağ Sarsan Darbe!” Gece çabucak geride kaldı. Şafakta dışarıya adımını attığında bakışlarını yükselen güneşe çevirdi. Bu noktada Du Lingfei’nin kayboluşu meselesini tamamen aklından çıkartmıştı.

 

“Bai Xiaochun geri döndü!” Böylece kollarını sıvayıp çenesini kaldırarak bir ışık huzmesi şeklinde Dao Tohumu Dağına yöneldi.

 

#Son derece bilgilendirici bölümlerdi. Tarikatların ve dünyanın durumunu öğrendik. Bizimkinin de uzun vadede kovalayacağı hayal belli oldu! Her şey ebediyet için! 
Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr