Bölüm 173 : Dünya!

avatar
6452 27

A Will Eternal - Bölüm 173 : Dünya!


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun Ruh Akımı Tarikatına götürülürken sessizliğini korumuş, arada bir de omzunun arkasından Du Lingfei’nin kaybolduğu mağaraya bakmıştı.

 

Li Qinghou ise Du Lingfei’nin aranması için Ruh Akımı Tarikatı ve diğer yetişim klanlarından talepte bulunmuştu. Ancak hiçbir kanıt yoktu. Kız öylece havaya karışıp gitmişti adeta.

 

Bu garip olaylar Ruh Akımı Tarikatının yüksek rütbelileri arasında bile ciddiye alınmıştı.

 

Ayrıca Du Lingfei’nin kayboluşu yüzünden Bai Xiaochun, Cennet-Daosu Kuruluş Kadrosuna erişmenin tüm heyecanını yitirmiş haldeydi.

 

Tarikat büyük bir tören düzenlemiş ve Bai Xiaochun adı Aşağı Doğu Sahaların tüm yetişim dünyasında bilinir olmuştu. Düşmüş Kılıç Dünyasında cennet sicimi enerjisi üzerine verilen zorlu mücadelenin haberleri iyice yayılmış, insanlar Bai Xiaochun’un Usta Limitsizi dahi aştığını söylemeye başlamıştı.

 

Ancak Bai Xiaochun’un bunları umursadığı yoktu.

 

Tarikattan sağlam bir ödül almıştı ve ona bakan çırakların gözleri saygıyla parlamaktaydı. Baş kıdemliler ve başpapazlar dahi ona hayranlıkla bakıyordu. Ama Bai Xiaochun’un kalbi her şeye rağmen hayal kırıklığıyla doluydu.

 

Tarikatın düzenlediği büyük tören esnasında Düşmüş Kılıç Dünyasında hayatını yitirenlerin bedenlerini ortaya çıkartmış ve her şey sessizleşmişti. Tepe lordları, tarikat lideri ve Dao Tohumu Dağının baş kıdemlilerine ise mutsuz bakışlar düşmüştü.

 

Tören sonrasında pek çok kişi Bai Xiaochun’un bir hayli sessizleştiğini fark etmişti. Sanki gurur ve ihtişam gibi şeyleri tamamen unutmuş gibiydi. İnsanlar onu ne yapacağını bilemez halde Kokulu Bulut Tepesinde bol bol görür olmuştu.

 

Artık farklı bir insana dönüşmüştü ve bu, ona yakın olanların canını çok acıtmaktaydı.

 

Karayağız kuzey yakadan koşup gelmişti. Görünen o ki Bai Xiaochun’un kötü ruh halini sezebiliyordu ve yanında sessizce oturup ona yoldaşlık etmeye başlamıştı.

 

Büyük Şişman Zhang birkaç kez gelmiş ve ne söyleyeceğini bilemeden iç çekerek oturmakla yetinmişti. Hou Yunfei de sessiz ziyaretçiler arasındaydı.

 

Hou Xiaomei ise onu rahatlatmaya geliyor ve Du Lingfei gitmiş olsa da kendisinin hala burada olduğunu anımsatıyordu.

 

“Büyük Kardeş Xiaochun, ben bir yere gitmeyeceğim...”

 

Xu Baocai de pek çok dedikodu taşıyordu. Mesela Gongsun Wan’er kaybolmuş ama ruh lambası yanmayı kesmemişti. Abisi Gongsun Yun deliler gibi onu arıyor lakin bulamıyordu.

 

Xu Baocai üç Kuruluş Kadrosu Kutsal Arazisinden gelen diğer çıraklar hakkında da konuşmuş, ayrıntılı raporlarını sunmuştu. Tabii diğer tarikatların Seçilmişleri hakkında da bolca bilgisi vardı.

 

“Tarikat Amcası Bai, muhtemelen Düşmüş Kılıç Dünyasındayken duyamamışsındır ama İlkel Ruh Oyuğunda beklenmedik bir Seçilmiş belirdi. O Hap Akımı Tarikatının fevkalade bir çırağı!

 

“İsmi Lin Mu ve müsabakanın sürpriz atı oldu. İsmindeki ‘Mu’ ‘lahit’ kelimesindekiyle aynı karakterde! Hap Akımı Tarikatının en güçlü ulu büyüsü olan Kadim Tıbbi Dao Tohumu Büyüsünde uzmanlaşmış! Hap Akımı Tarikatı çırakları içlerinde gizlice ekili Dao Tohumlarını sonrasında fark edebilmiş. Lin Mu en sonunda sekiz Gelgit Akışlı Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosuna erişmiş!

 

“Issız Cehennem Cep Aleminde de şok edici bir Seçilmiş belirmiş. Adı senden sonra anılıyor, Tarikat Amcası Bai. Kız Kan Akımı Tarikatındanmış ve üzerinde erik çiçeği olan bir maske takıyormuş. Kendi Kutsal Arazisindeki herkesi ezip Usta Limitsizden sonra dokuz Gelgit Akışına erişen ikinci Kan Akımı Tarikatı üyesi olmuş! Sayısız çırağı katletmiş, tam bir gaddar. Ona Şeytani Cadı Xuemei diyorlar!

 

“Düşündüm de Kutsal Arazilerde gerçekten garip şeyler dönmüş gibi. Her yerde sürpriz atlar belirdi! Tabii en şok edici ve en güçlüsü sendin Tarikat Amcası Bai. Cennet-Daosu Kuruluş Kadrosuna eriştin!

 

“Bu defa Ruh Akımı Tarikatı cidden ihtişamlıydı!

 

“Oh, bu arada, Hayalet Diş inzivaya çekilmeden önce Atasal Karatünelden mirasını seçti ve yirmi miras yolu aydınlattı! Tüm tarikatı heyecanlandırdı!” Bai Xiaochun, Xu Baocai’nin detaylı açıklamaları sayesinde Issız Cehennem Cep Alemi ve İlkel Ruh Oyuğunda olup biten hemen hemen her şeyi öğrenmişti.

 

Diğer arazilerde yaşananlar Düşmüş Kılıç Dünyası kadar ürpertici olmasa da bolca ölüm ve kayıp söz konusuydu.

 

Xu Baocai, diğer tarikat bilgilerinin yanı sıra öbür Kutsal Arazilere giden Ruh Akımı Tarikatı çıraklarıyla ilgili de bilgi vermişti. Zhou Xinqi, Lu Tianlei, Gongsun Yun, Xu Song ve birkaç çırak daha Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosuna erişmişti. Ancak altı Gelgit Akışını geçen yoktu. Döner dönmez her biri tarikatın farklı pozisyonlarına atanmış ve Miras Kesimine yükselmek için inzivaya çekilmişti.

 

Xu Baocai’nin verdiği bilgilere göre Hayalet Diş ve Shangguan Tianyou da inzivadaydı. Ayrıca Beihan Lie, tarikatta daha ünlü ve önemli bir hal almış ve Hou Yunfei, baş kıdemlilerden birinin çırağı haline gelmişti.

 

Herkesin şansı yaver gitmiş gibi görünüyordu. Bai Xiaochun’un yardımıyla Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosuna ulaşan kuzey ve güney yaka çıraklarının hiçbiri baş kıdemlilerin çırağı olamamıştı. Lakin her biri terfi almış, tarikatın yönetimsel işlerinde sözü geçen kıdemlilere dönmüştü.

 

Ruh Akımı Tarikatı genelinde Kuruluş Kadrosuna erişen çırak sayısı diğer tarikatları fazlasıyla geride bırakmış ve yetişimleri gereği bolca güç ve etki kazanmışlardı.

 

Tabii Cennet-Daosu Kuruluş Kadrosuna erişen Bai Xiaochun, Miras Kesimi yolcusu olarak görülmekteydi.

 

Ancak bundan pek etkilendiği yoktu. Gerçekten depresyonuyla baş etmeye çalıştığı zorlu vakitler geçiriyordu. Yarım ayın sonunda Tarikat Lideri Zheng Yuandong, Bai Xiaochun’un harap haldeki ölümsüz mağarasının önüne yürümüş ve yanına oturmuştu.

 

“Xiaochun, sen Düşmüş Kılıç Uçurumundayken başpapaz bir Dharmic karar verdi. Kokulu Bulut Tepesine bir casus sızmıştı!” Zheng Yuandong’un sözleri Bai Xiaochun’u titretmişti. Aptal biri değildi; algısı keskindi. Geçen yarım ayda Du Lingfei olayı üzerine bolca düşünmüştü. Yüzeysel olarak sıra dışı bir şey olmasa da kızın gözlerindeki karmaşık duyguları fark etmemiş olması mümkün müydü?

 

Ayrıca kaybolduğu günün gecesinde mağarada kalmaya yönelik ısrarını ve kendisinin tüm geceyi uyuyarak geçirişini de hatırlıyordu.

 

Tüm bunlar gösteriyordu ki Du Lingfei özgür iradesiyle gitmişti.

 

Gidişinin ardındaysa gizli bir sebep olduğunu hissetmekteydi. En sonunda bu meseleyle ilgili daha fazla düşünmeme kararı almıştı; hâlihazırda birtakım tahminleri vardı.

 

Zheng Yuandong casus hakkında fazla detaya inmedi. Bai Xiaochun’a bahsetmesi ve detaya girmemesi gereken şeyler mevcuttu.

 

Bai Xiaochun’un sözlerinin ardındaki imayı anladığına da emindi.

 

Zheng Yuandong uzun bir sessizlik sonrasında konuyu değiştirerek istemeden de olsa Bai Xiaochun için hassas bir konuya değindi.

 

“Bai Xiaochun, Luochen Klanının bize neden ihanet ettiğini biliyor musun?!”

 

Du Lingfei meselesi ve Bai Xiaochun’un meseleyi irdelemekteki gönülsüzlüğü nedeniyle Luochen Klanı meseleleri biraz üstü açık kalmıştı. Ancak bu sözleri işten Xiaochun kafasını kaldırdı. Şu anda Du Lingfei’yi düşünmek istemiyor olsa da Luochen Klanının ölümcül vukuatını asla aklından silemeyecekti.

 

Eli istemsizce, zamanında kırdığı kol kemiğine gitmiş ve o noktayı ovuşturmaya başlamıştı. Yarası iyileşeli çok olmuştu ama ne zaman o noktaya dokunsa kendi kırık kemiğini Veliaht Prens Chen Heng’in boğazına sapladığı o anı anımsardı.

 

Aslında Luochen Klanının ihaneti Ruh Akımı Tarikatı kontrolünden çıkmak istemelerinden kaynaklı gibi görünüyordu. Bu amaç uğruna ölümlüleri öldürüp kan akışlarını tersine döndürme seviyesine dahi düşmüşlerdi. Ancak bu olayın ardında farklı sebepler de mevcuttu. Daha derin bir arzuları olmasa bunu asla yapmazlardı. Sonuçta Aşağı Doğu Sahalar uçsuz bucaksız olsa da dünya küçüktü.

 

Luochen Klanı, Ruh Akımı Tarikatı ihaneti sonrasında kan akışlarını başarıyla tersine döndürse dahi hayatta kalmakta zorluk çekerdi.

 

Bai Xiaochun da zamanında bu meseleyi biraz irdelemiş ama tarikatın bilgileri gizleme çabaları sonucunda eninde sonunda bu meseleyi bir kenara atmıştı.

 

Ancak Bai Xiaochun gözlemi seven biriydi ve tarikat dışına çıkartılan Kuruluş Kadrosu Yetişimcilerinin bilincindeydi. Büyük bir mevzu döndüğü ortadaydı. Mevcut tahminleri sonrasında Zheng Yuandong’un bu konuyu açması da biraz şok ediciydi.

 

“Artık bir Cennet-Daosu Kuruluş Kadrosu yetişimcisi ve Miras Kesimi yolcususun. Tarikatın gurur ve neşe kaynağısın. Haliyle sıradan çırakların bilemeyeceği bazı sırlara vakıf olmalısın. Sana soracağım dört mühim soru var.” Zheng Yuandong’un ciddi ifadesi mağaradaki atmosferi anında ciddileştirmişti.

 

Birincisi, yaşadığımız dünyanın doğasından haberdar mısın?” Konuşmakta olan Zheng Yuandong’un gözleri uzaklara kaymış, sesi bir nebze titremişti.

 

Bu durum Bai Xiaochun’u ürpertti. Tarikatın antik kayıtları sayesinde dünya hakkında biraz bilgi edinmişti lakin o açıklamalar pek net değildi.

 

“Yaşadığımız dünya kocaman.” dedi Zheng Yuandong. “Tam ortasında altın renkli, muazzam dalgalarla dolu uçsuz bucaksız bir deniz yer alıyor. Efsanelere göre o denizin ortasında bir ada var ve o karış, cennet ile dünya arasındaki boşluğu kaplıyor.

 

“Bu yüzden o deniz Cennetkarışı Denizi olarak adlandırılıyor. Üstelik yaşadığımız dünya da Cennetkarışı Alemi ve bazen de Cennetkarışı arazileri olarak geçiyor! Yıllar boyunca sayısız yüce varlık o denizi aşıp o adaya adım atmaya çalıştı. Ne yazık ki hiçbiri başarılı olamadı.

 

“Cennetkarışı Deniziyle bağlantılı dört ulu nehir var. Bunlar doğu, batı, kuzey ve güneye uzanıyor. Nehirler mi denizden kaynaklı yoksa tam tersi mi geçerli kısmını söylemek zor. Her halükarda dört nehir doğu, batı, kuzey ve güney Cennetkarışı Nehirleri olarak biliniyor.

 

“Denize bağlanan bu dört nehir Yukarı Sahalar olarak biliniyor. Her biri de en nihayetinde dört ufak dala ayrılıyor ki bunlar da Orta Sahalar. Biraz daha aşağısında, yani o dört dalın da dört dala ayrıldığı kısım ise Aşağı Sahalar.

 

“Bunun da ötesinde daha da ufak dallar oluşuyor ki onlar da delta sahaları.

 

“Cennetkarışı Denizi ve nehirler bir çeşit ağaç gibi. İşte yaşadığımız dünyanın doğası bu şekilde.” Zheng Yuandong, keskin ışıklarla parıldayan gözlerini Bai Xiaochun’a çevirmişti.

 

Bai Xiaochun ise derin bir nefes aldı. Zheng Yuandong’un sözleri zihninde gök gürültüsü etkisi doğurmuştu. Dünyaya yönelik eski anlayışı yavaşça dağılıyor ve yerini Zheng Yuandong’un tarifi alıyordu.

 

“İkincisi. Neden Aşağı Doğu Sahaların en güçlü dört tarikatının isimlerinde ‘akım’ geçtiğini biliyor musun? Ruh Akımı Tarikatı, Kan Akımı Tarikatı, Hap Akımı Tarikatı ve Engin Akım Tarikatı!” Bu noktada Zheng Yuandong, dünya hakkında gerçekleştirdiği ilk sohbeti anımsayarak hafifçe gülümsedi. O da aynı Bai Xiaochun gibi sarsılmıştı.

 

#Du Lingfei mevzusu bizimkini fena halde sarstı. Elde ettiği mükemmel başarıya rağmen bırakın böbürlenmeyi, kendisini bir kenara atıverdi. Ama bu sohbet onun ufkunu açıp kendine gelmesini sağlayabilir gibi görünüyor. O zaman biz de dünyayı tanımaya devam edelim. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr