Bölüm 165 : ***

avatar
6166 27

A Will Eternal - Bölüm 165 : ***


Çevirmen : Clumsy 

 

Bölüm 165 : Cennet Sicimi Enerjisini Kapma!

 

Esasında bu dağ, tarifsiz devasalıkta bir yaratıktı!

 

Hatta öylesine büyüktü ki neye benzediğini görmek mümkün değildi. İzleyicilerin 30,000 metrelik bataklıkta çıkartabildiği tek şey kocaman bir kemik mahmuzuydu!

 

Daha da korkutucu olansa o mahmuzun kökünün dahi görünmüyor oluşuydu. 30,000 metre, mahmuzun tamamen görünmesine dahi yetmemişti.

 

Sahiden de o yaratığın tam büyüklüğü... tahmin edilmesi imkansız bir şeydi!

 

“B-bu... Bataklık Krallığı mı?!?!”

 

“İmkansız!!!”

 

“Bataklık Krallığı Ruh Akımı Tarikatına ait bir gizli büyü ama Bai Xiaochun’un versiyonu tamamen şok edici!!” Beş Seçilmiş bütünüyle sarsılmıştı. Tabii Hayalet Diş ve Beihan Lie nispeten iyiydi; böylesi bir şeye hazırlardı. Buna rağmen olanları izlemek şaşkınlık vericiydi.

 

Daha önce Bataklık Krallığı gibi bir şey görmemiş olan Dokuz Ada ve Xu Xiaoshan kafatasları uyuşacak raddede sersemlemişti.

 

En şaşkınlarıysa Shangguan Tianyou idi. Saçları karman çorman olmuştu ve ağzından kanlar sızmaktaydı. Öyle korkmuştu ki ahşap bir tavuğu andırmaya başlamıştı; 10,000 yıl geçse bile Bai Xiaochun’un kendisinden güçlü olduğunu kabul etmek istemezdi. Lakin başka şansı yoktu. Bai Xiaochun... ondan çok ama çok daha güçlüydü.

 

“Seçilmiş mücadelesindeyken aramızda bu kadar fark yoktu. Ama şimdi işler çok değişmiş...”

 

An itibariyle gök kararmakta, yer titremekteydi.

 

30,000 metrelik bataklıkta yalnızca muazzam bir kemik mahmuzu mevcuttu. O mahmuza kıyasla yetişimciler birer böcek gibi görünüyor, Bai Xiaochun ise dünyayı ellerinde tutan bir ölümsüzü andırıyordu!

 

Cennetlerin zirvesinden dünyanın derinliklerine dek devasa gümbürdemeler duyuluyordu!

 

Bu sırada pek uzakta olmayan Song Que, almış olduğu cennet sicimi enerjisini özümsemekle meşguldü. Ancak zihni ürperiyordu. Az önce enerjiyi kasten bölerek Bai Xiaochun ve diğerlerini büyük parça uğruna mücadele etmeye yönlendirip elindeki ufak kısmı rahatça özümseyeceğini düşünerek harekete geçmişti. Ancak Bai Xiaochun’un konumundan gelen dalgalanmalar soluğunu kesmekteydi.

 

“Lanet olsun. O dalgalanmalar...” Şaşkın bir şekilde özümseme sürecini hızlandırmaya çalıştı.

 

Bai Xiaochun ise yakınındaki herkesi katletmekle meşguldü!

 

Daha önce böyle bir katliam yapmamıştı. Gözleri delici ışıklarla parlıyor, zihnen ve bedenen fark edilir ölçüde titriyordu. Tepkisi içgüdüsel olmuştu; dokuz Gelgit Akışıyla Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosunun zirvesine çıkmış olsa da ölümden korkuyordu. Bu yüzden dövüşe ve cinayete başvurmaktan başka çaresi kalmamıştı.

 

Bunu esas doğrulayan şey, cennet sicimi enerjisini çalmaya çalışan çok fazla kişi oluşuydu. Onun için bu durum canını almak istemelerine bedeldi ve haliyle varını yoğunu ortaya koyma zorunluluğu doğmuştu.

 

Şok edici Bataklık Krallığı beş Seçilmişi geriletmiş, şaşkın ifadelerle kan kusmalarına yol açmıştı. Qi Yoğunlaşma çıraklarıysa patlayıp akıllardan çıkmayacak kanlı çiçekler misali alanı doldurmaktaydı.

 

Bu esnada Bai Xiaochun’un Bataklık Krallığı menzilinin dışında bir düzine civarı kişi mevcuttu. Önlerinde sergilenen şeytani manzaraya küle dönen yüzleriyle bakıyorlardı ve solukları kesilmişti. Tabii cennet sicimi enerjisi uğruna duydukları delilik de ortadan kalkmıştı. Bedenlerinden soğuk terler akıtarak geriliyorlardı.

 

“Çok gaddarmış! Gerçekten Ruh Akımı Tarikatından mı geldi? Kan Akımı Tarikatı çıraklarından bile vahşi!”

 

“Ne korkutucu! O saldırı... beş Seçilmişi yaralayıp düzinelerce Qi Yoğunlaşma çırağının ölmesine yol açtı!!"

 

Bai Xiaochun en sonunda harekete geçip uzaklaşmaya başladı. Ancak Hayalet Diş ve diğer Seçilmişlerin beti benzi atmış suratlarıyla bu uzaklaşışı izlemekten başka şansı kalmamıştı. Hiç kimsenin Xiaochun’u kovalamaya cesareti yoktu.

 

Olanları düşününce Cennet Daosu Kuruluş Kadrosunun eşiğine geldikleri barizdi lakin cennet sicimi enerjisinin peşini bırakmak dışında bir seçenek yoktu. Kalplerini teslim alan korku onları bir şeyi itiraf etmeye zorluyordu: Bai Xiaochun’u yenmeye çalışsalar dahi sonları başarısızlık olurdu…

 

Bai Xiaochun titreyerek ve kanlı öksürükler eşliğinde bir müddet ilerlemişti. Yüzü solgundu; Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosunun zirvesinde olmasına rağmen beş Seçilmiş ve bir sürü Qi Yoğunlaşma çırağını ezip geçmek bedelsiz gerçekleşemezdi, yaralanması kaçınılmazdı.

 

Tabii Ölmeyen Altın Teni olmasa yaraları çok daha ciddi olabilirdi. Neyse ki Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği ona sıradan çırakları fazlasıyla aşan yenilenme kabiliyetleri tanıyor ve bedeni kendi kendini çabucak onarabiliyordu.

 

“Sonuncu fakat bir o kadar da önemli kişi, Song Que!

 

“Cennet sicimi enerjisinin ufak bir kısmını aldı… ve bu yöne çekti!” Bai Xiaochun’un gözleri kan çanağına dönmüştü. Artık enerjinin büyük çoğunluğunu ruhsal denizlerine çekmiş ve aurası değişmeye başlamıştı.

 

Ancak bunun tam bir Cennet Daosu Kuruluş Kadrosu için yeterli olmadığını hissedebiliyordu. Üstelik ufak cennet sicimi enerjisi tutamının varlığını da aysız bir gecedeki ateş misali rahatlıkla sezebiliyordu.

 

“Song Que cennet sicimi enerjisini bölmek için hazırlanmıştı; bunu yapmış bile olabilir!”

 

Bai Xiaochun bir an dahi duraksamadan ilerliyordu.

 

Düşmüş Kılıç Uçurumuna adım atan kişi sayısı 400 civarıydı. Ancak geriye kalanların toplamı altmış kişiyi bile bulmuyordu ve çoğunluğu da Ruh Akımı Tarikatı çıraklarıydı.

 

Hap Akımı Tarikatı çıraklarının kökü kurutulmuş sayılırdı, kalanlar beş kişiden ibaretti. Engin Akım Tarikatının sağ kalanları ona yakın, Kan Akımı Tarikatınınsa ondan birazcık fazlaydı.

 

Ruh Akımı Tarikatı önceleri ciddi kayıplar vermiş olsa da Bai Xiaochun’un Gelgit Akışlarını tamamlayışı sonrasında pek azı hayatını yitirmişti. Onu cennet sicimi enerjisi için kuşatanlar bile yaralanmış, ölmemişti. An itibariyle otuzun üzerinde Ruh Akımı Tarikatı çırağı hayattaydı.

 

Düşmüş Kılıç Dünyasında yaşanan vahşeti aşabilecek tek senaryo 800 yıl önceki Usta Limitsiz senaryosuydu.

 

Ve Bai Xiaochun eşitliği sağlamaya pek yakındı!

 

Song Que’ye doğru ilerlerken göğü gümbürdeme sesleri dolduruyordu. Bu sırada darmadağın saçlarıyla geçici ölümsüz mağarasına yerleşmiş olan Song Que, ellerini Feng Shui pusulasına bastırmaktaydı. Pusuladan yükselen cennet sicimi enerjileri kulakları, burnu ve ağzından girip sekiz ruhsal denizine doğru akıyordu.

 

Ancak bu enerjinin içinde stabilize olmadığının bilincindeydi; ciddi bir yara aldığı takdirde hepsi dışarı çıkacaktı. Stabilize olmalarının tek yolu belirli bir zaman veya daha çok cennet sicimi enerjisiydi.

 

Ayrıce Cennet Daosu Kuruluş Kadrosuna erişmek için biraz daha özümsemek zorundaydı.

 

“Bai Xiaochun!!” Son enerji kırıntısının da bedenine girişiyle delilikle ışıldayan gözlerini yukarı çevirdi. Giderek yaklaşan ışık huzmesini fark etmiş, ardından beliren muazzam menekşe kazan doğruca Song Que’ye alçalmaya başlamıştı.

 

Ölümsüz mağarası sağır edici bir patlama eşliğinde yok edildi. Ciğeri yettiğince bağıran Song Que ise havaya sıçrayarak doğruca Bai Xiaochun’a çarptı.

 

İkisi de bu mücadeleden kaçamazdı. Çünkü rakibin bedenindeki cennet sicimi enerjisine ihtiyaçları vardı. Bu noktada kozlarına bel bağlayacaklardı.

 

“Bu herifin tamamen hazırlandığı kesin.” diye düşündü Bai Xiaochun. “O enerjiyi almanın bir yolunu bulmam lazım. Eğer dövüş çok uzarsa pek çok terslik çıkabilir!” Böylece hiç tereddüt etmeden, eskisinden de hızlı şekilde saldırıya geçti.

 

Song Que’nin sağ eli bir büyü hareketiyle ışıldadı ve parmağı Bai Xiaochun’a saplanırcasına yöneldi. Bunu Bai Xiaochun’un altında ansızın beliren bir kan mührü takip etti ve mühür yukarı doğru patlayarak saldırısını gerçekleştirdi. Eşzamanlı olarak çıkan kan qi’si parçaları da Song Que’nin önünde birleşip kan renkli bir kılıç ucu oluşturdu.

 

Bai Xiaochun ise yeni bir büyü hareketiyle bir menekşe kazanın beraberinde ejder ve mamutun yansımalarını çağırdı. Song Que’ye yaklaşırken beden gücünü dağları devirecek, denizleri kurutacak güçteki yumruk ve tekmeler şeklinde salmayı da ihmal etmedi.

 

Aynı şekilde Altın Karga Kılıcını ve küçük ahşap kılıcını da inanılmaz bir hızla ıslıklar eşliğinde havalandırmıştı.

 

Ayrıca üç kat ruh güçlendirmeden geçen iki kılıç daha çıkartmıştı. Kılıç qi’si köpürüyordu. Ahşap kılıçtan siyah sisler yayılıyordu, Altın Karga Kılıcı ise Bai Xiaochun’un Kuruluş Kadrosuna geçişi sayesinde öncekini fazlasıyla aşan alevlerle maddeleşen altın bir karga çıkartmaktaydı.

 

Kısa bir süre içerisinde ikili yüzlerce saldırı gerçekleştirmiş ve dövüş giderek daha gaddar bir hal almıştı. Sekiz Gelgit Akışlı Song Que her saldırısında korkunç, gök gürültüsünü andıran patlamalar doğurmaktaydı.

 

Bai Xiaochun da aynı şekilde sıra dışıydı. Ölmeyen Altın Tene sahipti ve ölümlülüğün ilk prangasını aşmıştı. Dokuz Gelgit Akışı da onu Song Que’nin üzerine taşıyordu. Ama yaralarından ötürü kötü bir durumdaydı. Tabii ki Song Que de yaralıydı. Her darbede bedenlerinden cennet sicimi enerjileri çıkıyor ve rakip tarafından çabucak özümseniyordu.

 

Toplamda daha çok enerji kaybeden taraf Song Que’ydi. O, orijinal miktarının yüzde ellisini yitirmişken bu miktar Bai Xiaochun için yalnızca otuzdu!

 

Dövüş uzadıkça Bai Xiaochun’un özümsediği miktar da artıyordu.

 

Art arda ilahi kabiliyetler salınıyordu ve Song Que dezavantajlı olmasına rağmen sağlam bir kan qi’si rezervine sahipti. Çok geçmeden Bai Xiaochun’u ölümcül bir kriz hissiyle dolduran muazzam bir kan kılıcı çağırmıştı. Üstelik Xiaochun’un Ölmeyen Altın Teni giderek solgunlaşıyor, pek uzun süre daha kullanılamaz gibi görünüyordu.

 

Bai Xiaochun Song Que’nin ne yaptığının farkındaydı. Bai Xiaochun’a denk olmadığını bilmesine rağmen devam etmekteydi. Dövüşürken seçtiği delice yol da henüz kullanmadığı bir kozu daha olduğunu gösteriyordu.

 

Sonuçta... Song Que diğer üç tarikatı sarsan Kan Akımı Tarikatının en güçlü Seçilmişlerindendi. Tarikatta daha güçlü seçilmişler de olabilirdi lakin hiçbiri burada değildi ve bu dövüşe zorlanmışken sıradan yetişimcileri fazlasıyla aşacağına şüphe yoktu.

 

Aslında Song Que pek iyi bir pozisyondaymış gibi görünmüyordu. Ancak bu noktada ağzını açarak bir kan küresi tükürdü. Bunun gerçekleşmesini bekleyen Bai Xiaochun ise hemen geriledi. O gerilerken kan küresi de patlayıp her yöne yayılan yıkıcı bir güç doğurmuştu.

 

Gök sarsılmış, arazileri süpüren bir rüzgar oluşmuştu. 300 metrelik bir alan tamamen düzleşirken Bai Xiaochun’un ağzından kanlar sızmaktaydı. Song Que de bir miktar kan kusmuş ancak hemen ardından derin bir nefes almış ve bedeni görünür şekilde solmuştu. Bu da gücünü onarmış ve gaddar ifadesiyle Bai Xiaochun’a doğru ilerlemeye başlamıştı.

 

“Geber!!” diye bağırıp ardındaki kan kılıcını kavradı ve onu hiddetle Bai Xiaochun’a savurdu. Havada bir yay çizerek ilerleyen kılıç kan renkli bir hilali andırmaktaydı!

 

Bu onun sakladığı kozuydu!

 

Yani Kan Akımı Tarikatı Orta Tepesinin gizli büyüsü olan Kanlı Yıkım Dünyası.

 

#Büyük mücadele tam hızıyla devam ediyor! Sonunda bir taraf Cennet-Daosuna erişecek olmalı. 
Bu arada bizimkinin yeni Bataklık Krallığı boyutu da bir harika! İleride ne kadar daha irileşeceğini merak ediyorum doğrusu. Hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44225 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr