Bölüm 159 : Ölmeyen Altın Ten

avatar
6076 25

A Will Eternal - Bölüm 159 : Ölmeyen Altın Ten


Çevirmen : Clumsy 

 

Dünya sicimi Kuruluş Kadrosunun zirvesine ulaşılması herkes için nadir bir durumdu, son birkaç bin yıl içerisinde yalnızca bir kez gerçekleşmişti. O başarı da 800 yıl önce Kan Akımı Tarikatının Usta Limitsizine ait olmuştu.

 

Ancak bu durum Bai Xiaochun için daha fazla şey ifade ediyordu. Onun için bu basamak aynı zamanda Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniğinde inanılmaz bir ilerleme kaydetme şansıydı.

 

Ölmeyen Gümüş Tenden Ölmeyen Altın Tene ilerleyebilirdi!

 

Li Qinghou’nun verdiği hayat kurtarıcı büyülü nesne sayesinde tüm bedeni siyah bir katmanla kuşatılmıştı, buna rağmen etrafında ışıldayan silik altın ışıltıların önüne geçilemiyordu.

 

An itibariyle Bai Xiaochun, Ölmeme Kodeksinin ilk seviyesini başarıyla sona erdirmiş durumdaydı!

 

Ölümlülüğün ilk prangasını aşmış, yıllardır hiç kimsenin başaramadığı bir şeye imza atmıştı. Tabii ki geçmişte bunu gerçekleştiren başkaları da olmuştu. Neticede Ölmeme Kodeksinin ilk kısmı ilk prangayı aşmaya yönelikti.

 

Ancak prangayı aştıktan sonra ilerlemeyi sürdüren ilk kişi Bai Xiaochun’du!

 

Genel olarak ölümlülüğün beş prangası olan katmanlar arasında pek fark bulunduğu söylenemezdi. Halka halindeydiler ve ebat ile şekilleri sabitti. Ancak Bai Xiaochun, o sabit halkayı düzenli bir şekilde genişletmekteydi!

 

Bu tamamen ve bütünüyle şok ediciydi!

 

Bedeni gümbürdeme sesleriyle dolarken tenindeki altın renk giderek yoğunlaşıyordu. Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği tamamen etkiliydi ve ilk prangayı aşışı sayesinde dokuzuncu vorteks daha da hızlanmış, dokuzuncu Gelgit Akışının dünya sicimi enerjilerini şok edici bir hızla çekmeye başlamasını sağlamıştı.

 

Ahenkli bir döngü söz konusuydu. Dokuzuncu ruhsal deniz formunda gelen enerji miktarı arttıkça Ölmeyen Tenin altın ışıltıları da yükseliyordu. Bu da dokuzuncu Gelgit Akışını iyice hızlandırıyordu.

 

Sonu gelmeyecek gibi görünen bu döngü an geçtikçe daha da ivmeleniyordu.

 

Bu sırada Song Que, elinden gelen her şeyi kullanmaktaydı ki buna Kan Akımı Tarikatının gizli büyüleri ve öncesinde bağlantı kurduğu enerji boğumları da dahildi. Bu sayede şok edici bir hızla enerji çekmekteydi.

 

Pek çok kişi için bir Gelgit Akışı oluşturmak için gerekli zaman dilimi sabitti lakin Bai Xiaochun ve Song Que bu dilimin tamamen dışına çıkmıştı. İkisi de diğer insanların ancak bir ayda çekebileceği enerjiyi rahatlıkla çekebiliyordu.

 

Hayalet Diş elinden geleni yapsa da alanı gümbürdeme sesleri doldurmaktaydı, Song Que her şeye rağmen sekizinci Gelgit Akışını başarıya ulaştırmıştı!

 

Sekizinci Gelgit Akışının gücü sayesinde gözleri delilik ve heyecan ile ışıldamaktaydı.

 

Ardından “Dokuzuncu Gelgit Akışı!” diye bağırdı. Dışarıdaki Hayalet Dişin yüz ifadesi titreşirken gökyüzünde dokuzuncu bir vorteks belirmişti.

 

İki güneş asla gökyüzünde buluşamaz derlerdi. Lakin şu anda Düşmüş Kılıç Dünyasında dokuzuncu Gelgit Akışını temsil eden iki vorteks mevcuttu ve bu manzara herkesi iliklerine dek sarsıyordu.

 

Shangguan Tianyou bile tamamen sarsılmış haldeydi. Tabii kendi Gelgit Akışlarına tutunmaya çalışan çırakların yüzleri de çaresizlikle solmuştu. Gelgit Akışlarının hiçliğe karışmasını çaresizce izlemekten öte yapabilecekleri bir şey yoktu.

 

Dokuzuncu Gelgit Akışının ortasındaki iki kralımsı çırakla yarışmanın imkânı yoktu. Hiç kimse o vortekslerin varlığında daha fazla enerji çekemezdi.

 

“Bunu kabul etmeyi reddediyorum!” dedi Shangguan Tianyou sıkılı dişlerinin ardından. Ancak beşinci Gelgit Akışı duraklamış ve Kuruluş Kadrosuna ulaşmaktan başka şansı kalmamıştı. Gözlerinde yükselen öldürme güdüsüyle seçtiği yön ise Bai Xiaochun’un yanı değildi. Hayalet Diş ile birlik olarak Song Que’ye karşı duracaktı.

 

Bir yandan da kendi kendine homurdanıyordu: “Bai Xiaochun, umarım ölürsün. Ve sen de Song Que!”

 

Aynı anda Zhao Rou ve Xu Xiaoshan’ın da beşinci Gelgit Akışlarını durdurmaktan başka şansı kalmamıştı.

 

Geri kalanlarsa ikinci veyahut üçüncü Gelgit Akışındaydı.

 

An itibariyle Düşmüş Kılıç Dünyasında Dünya sicimi Kuruluş Kadrosuna erişmekte olan kişiler yalnızca Bai Xiaochun ve Song Que’ydi!

 

Süreçleri sona eren çıraklarsa ya Bai Xiaochun ya da Song Que’ye saldırmayı seçiyordu. En büyük engel Bai Xiaochun olduğu için çoğunluğun ona saldırmayı seçmesi şaşırtıcı olmasa gerekti. Haliyle Bai Xiaochun’u savunmakta olan çıraklar tehlikenin eşiğindeydi.

 

Bu sırada Bai Xiaochun’a saldırmaya niyetlenen Zhao Rou, her nasılsa, kendisini savunmak adına yaratmış olduğu zehir kuklası Gongsun Wan’er’in ortalıkta olmadığını fark etti.

 

Nereye gitmiş olabileceği hakkında en ufak bir iz dahi yoktu. Kalp atışları hızlansa da bu meseleyi irdeleyecek zaman yoktu. Daha fazla tereddüt etmeden Bai Xiaochun’un bulunduğu noktaya atıldı.

 

Bai Xiaochun’un kapalı gözleri ise hiç olmadığı kadar kanlıydı.

 

“Daha hızlı olmalıyım!” diye mırıldanıyordu. Tedirginlikle dolup taşıyordu; mağaranın dışındaki yoldaşlarının kendisini savunmak adına ölmesini hiç istemiyordu.

 

Bu esnada mağara ansızın alenen titredi, son kâğıt tılsım öbeği de yok edilmişti.

 

Bai Xiaochun’un kullandığı kâğıt tılsım sayısı diğer Seçilmişlerin tercih ettiği büyü formasyonlarını fazlasıyla aşmış olabilirdi. Ancak bu korumanın da sonuna gelinmişti.

 

Bu yaşandığı anda üç tarikatın çırakları da tüm ilahi kabiliyetleriyle Bai Xiaochun’a yönelmişti.

 

Neyse ki Fang Lin ve Dokuz Ada, Hou Yunfei, Beihan Lie ve Dünya sicimi Kuruluş Kadrosuna erişen diğer iki Ruh Akımı Tarikatı çırağı tarafından tutulmaktaydı. Onların geçici olarak içeriye girememesi sayesinde Bai Xiaochun’a saldıran çırakların çoğunluğunu Qi Yoğunlaşma çırakları oluşturuyordu.

 

Sayısız yetişimci büyü tekniklerini salarken her biri Bai Xiaochun’un İlahi Kurna Kalkanı tarafından engellenmekteydi.

 

Hou Yunfei de Beihan Lie de Qi Yoğunlaşma evresinde Fang Lin ve Dokuz Adaya denk olamazdı. Aynı şey Kuruluş Kadrosu için de geçerliydi. Sayı avantajına rağmen başları beladaydı ve mütemadiyen yaralanmanın önüne geçemiyorlardı. Ağzından kanlar fışkıran Hou Yunfei buna rağmen delirmiş gibi görünerek yolu kesmeyi sürdürüyordu.

 

Beihan Lie ise anlık bir tereddüde düşmüştü. Kanlarla ve yaralarla kaplanmış, bu yüzden gerilemeye başlamıştı. Evet, Bai Xiaochun’a yardım etmeye gelmişti ama onun için canını verecek değildi. Mağaranın yok olmanın eşiğine geldiğini görmekse geri çekilme vaktinin geldiğini anlatıyordu.

 

Fang Lin onu takip etme yoluna gitmedi. Bunun yerine Bai Xiaochun’a yönelerek Qi Yoğunlaşma çıraklarıyla birlikte İlahi Kurna Kalkanını yok etme çabalarına girişti.

 

“Canına mı susadın sen?!” diye bağıran Dokuz Adanın gözleri öldürme güdüsüyle titreşmekteydi. Kuruluş Kadrosuna yeni adım attığı için yetişimini fazla sergilemeye cesareti yoktu, Dao temeli henüz istikrarlı olmayabilirdi. Ancak Hou Yunfei bunu umursuyor gibi görünmüyor ve deli gibi saldırıyordu, haliyle onu kontrol altında tutmak çok zordu.

 

Öfkeyle kükreyen Dokuz Ada tahribat gücüyle gerçekleştirdiği bir saldırıyla Hou Yunfei’yi hedeflemişti ve Hou Yunfei’nin kaçınma şansı dahi yoktu.

 

Ağzından kanlar fışkırarak gerileyen gencin kemikleri içeriden kırılmaktaydı. Yere sertçe yığıldığındaysa istese de ayağa kalkamadığını fark etti. Yapabildiği tek şey yüzün üzerindeki yetişimcinin Bai Xiaochun’a gerçekleştirdiği saldırıları çaresizce izlemekti.

 

“Xiaochun,” diye mırıldandı, “bu kadar işe yaramaz olduğum için üzgünüm.”

 

Diğer Ruh Akımı Tarikatı çırakları da ciddi şekilde yaralıydı. Neyse ki diğer üç tarikatın üyelerinin odak noktası Bai Xiaochun’u öldürmekti ve diğer çırakları öldürmeyi denemiyorlardı.

 

Tabii ki her düşman çırağın arzusu öldürücü darbeyi indiren kişi olmaktı. Neticede ölüm anında kim Bai Xiaochun’a daha yakın olursa yayılacak dünya sicimi enerjisi patlamasından en çok o faydalanacaktı.

 

Artık hiçbir Ruh Akımı Tarikatı çırağında dövüşecek enerji kalmamıştı ve ellerinden gelen tek şey bombardımana uğrayan Bai Xiaochun’u acı ifadelerle izlemekti.

 

Yoğun patlamaların ardı arkası kesilmiyordu. Hâlihazırda zirvede olan Fang Lin ve Dokuz Ada yedi Gelgit Akışlı Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosu yetişimcilerine dönüşmüştü. Onların liderliğinde saldıran Qi Yoğunlaşma çıraklarının çabaları da Bai Xiaochun’un İlahi Kurna Kalkanında çatlakların yayılmasına yol açmaktaydı.

 

“Ölme vakti, Bai Xiaochun!!”

 

“Dünya sicimi enerjisini dünyaya geri döndür.” dedi Fang Lin. “Belki ben Gelgit Akışlarıma devam edemem ama hiç değilse yoldaş Hap Akımı Tarikatı çıraklarımın bir kısmı Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosuna erişebilir!”

 

“Bai Xiaochun, başarılı olmana imkân yok!” Ve kalabalığın kükreyişleri arasında İlahi Kurna Kalkanı sonunda parçalandı.

 

Evet, Bai Xiaochun’un Büyük Kardeş Tarikat Liderinden aldığı kalkanı parçalanmıştı. Bu esnada içerisinden fırlayan ilahi kurna ruhu Bai Xiaochun’un etrafındaki yerini alarak son bir defans sağladı.

 

Ancak onun silinmesi de an meselesiydi. Tüm düşman çırak grubu içeri dalmıştı. Bu noktada Kuruluş Kadrosuna erişmiş olan son dalga da kalabalığa katıldı. En güçlüleri beş Gelgit Akışına, en güçsüzleriyse bir Gelgit Akışına erişmişti. Yine de ne olursa olsun Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosu yetişimcileriydiler ve saldırıları kurnanın delici çığlıklar eşliğinde ortadan kalkmasına yol açmıştı.

 

Bariz bir gaddarlıkla saldıran Hap Akımı Tarikatı üyesi Zhao Rou, kurnanın ortadan kalkışıyla birlikte Bai Xiaochun’un alnına uzandı.

 

“Sekiz Gelgit Akışlı bir Kuruluş Kadrosu uzmanı olmanın önemi yok, bu defa ölümünden kaçamayacaksın. Tüm Ruh Akımı Tarikatı çırakları ölmek zorunda!” Güzelliği zehirli bir öfkeyle çarpılmış olan Zhao Rou, parmağını Bai Xiaochun’un alnına değdirmek üzereydi.

 

Ancak tam Bai Xiaochun’un başının patlamasını beklerken sağlam bir kuvvet tarafından birkaç metre kadar geriletildi. Aynı şekilde diğer çırakların saldırıları da geri tepmişti.

 

Patlamalar gerçekleşiyor ama Bai Xiaochun’dan yayılan siyah ışıltı her şeyi savunuyordu.

 

“Lanet olsun! Defansı hala sona ermemiş mi!?”

 

“Bu Bai Xiaochun engin defansif hazırlıklarda bulunmuş. Dokuz Gelgit Akışına ulaşmanın geniş çaplı bir öfke doğuracağını biliyor olmalı. Bu yüzden önceden hazırlanmış işte!”

 

“Ne kadar defansif katmanının olduğunun önemi yok. Ne kadar enerji çektiyse hepsini geri verecek!”

 

Büyü tekniklerinin ışıltıları yükselirken 7-8 Kuruluş Kadrosu yetişimcisi ve yüzün üzerinde Qi Yoğunlaşma çırağı saldırmaktaydı. Bu saldırıları karşılayan Li Qinghou’nun büyülü nesnesiyse çarpıklaşmaya başlamıştı. Kısa bir an sonra da bir *pop* sesi işitildi ve çatlaklarla kaplı bir bilekliğe dönüştü. Kuruluş Kadrosuna yeni ulaşan üyeler güçlerini tam anlamıyla kullanmaktan çekinmiyor olsaydı çoktan yok olmuş olabilirdi.

 

Siyah ışıltılar silinirken Bai Xiaochun uçsuz bucaksız bir altın ışıltıyla gözler önüne serildi!!

 

Bunu gören Zhao Rou heyecanlı bir şekilde “Geber!” diye bağırdı. Ve işaret parmağını bir kez daha uzattı. Ancak daha yaklaşamamışken Bai Xiaochun'un tamamen açılan gözleriyle karşılaştı.

 

Vahşi bir hayvanı andıran gözler sonsuz bir delilik ve kaynayan bir öfkeyle dolup taşmaktaydı. Tüm dünya o anda adeta donakalmıştı!

 

#Vuhuuuu, bizimkinin gözler sonunda açıldı! Bu dokuzuncu gelgit akışının da tamamlandığı anlamına mı geliyor ki? 
Bakalım tüm defansını yitiren ve son anda gözlerini açan kaplumbağamız ne yapacak, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44237 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr