Bölüm 106 : Çılgın Tavşan

avatar
6809 28

A Will Eternal - Bölüm 106 : Çılgın Tavşan


Çevirmen : Clumsy 

 

Bu sırada Xu Baocai ve bazı diğer Dış Kesim çıraklarının kalfa simyacılık terfii sınavı yapılmakta ve Yaşlı Xu da kasvetli bir ifadeyle kenardan olanları gözlemlemekteydi.  Ansızın bir güvercin sürüsü belirdi ve atık sesleri yankılanmaya başladı…  gökten sonsuz kuş dışkısı dökülüyordu. Bu yağmur Xu Baocai’yi, diğer katılımcıları ve seyirciyi etkisi altına almıştı. Hatta Yaşlı Xu’nun saçı da dışkıyla bir güzel baharatlanmaktan nasibini almıştı.

 

Herkes dışkılarını döke döke uçmakta olan güvercin sürüsüne şok içerisinde bakmaktaydı...

 

“O güvercinler... Onları daha önce hiç görmemiştim...”

 

“Kahretsin! Neler oluyor? İnanamıyorum... Dur durak bilmeden sıçıyor olmalarına inanamıyorum!!” Çıraklar arasında bir kargaşa patlak vermiş ve Yaşlı Xu’nun boş bakan yüzü bir müddet sonra seğirmeye başlamıştı.  

 

Bu sırada dağ yolundaki Chen Zi’ang ve Zhao Yiduo, birbirlerine öfkeli bakışlar atmakla meşguldü.

 

Bu ikilinin arası hizmetli oldukları günden bu yana garipti ve zıtlıkları da giderek yoğunlaşmıştı. Genellikle pis bakışlarla yetinir, daha öteye gitmezlerdi. “Bugün sonunda aramızdaki--”

 

Ancak bu kelimeler, bir toz bulutu yaratarak koşturan bacaklı balıkların geçişiyle yarıda kesilmişti.

 

Daha Chen Zi’ang ve Zhao Yiduo tepki veremeden önce son hızla koşan ve gök gürültüsü gibi geğirişler çıkartan kediler, bacaklı balıkları kovalamaya başladı. Chen Zi'ang ve Zhao Yiduo şoktan zar zor nefes alır hale gelmiş, aralarındaki düşmanlık tamamen unutulmuştu.

 

“Az... az önce bacaklı balıklar mı gördük?” Zhao Yiduo, hayal mi görüyorum diye düşünerek ağzından bu soruyu kaçırdı.

 

“O kedilerin geğirişi gök gürültüsü kadar yüksekti...” diyen Chen Zi’ang’ın gözleri olabildiğince açıktı.

 

Dağın aşağılarında ise bacakları kırmızı gözlü tavşanlar tarafından kemirilen sayısız Dış Kesim çırağının alarm çığlıkları yankılanıyordu. Tavşanları yakalamak göreceli olarak kolay olsa da dişlerinden yükselen sesler bir hayli korkutucuydu.

 

En şok edici olansa fil boyutlu bir tavuğun sırtında oturmuş olan tavşandı.

 

“Eee? Konuşabiliyor musun? Hahaha! Bu tıbbi hap harika. Ben, Bai Xiaochun, kesinlikle mükemmelim. Bu tavşan resmen konuşabiliyor!”

 

Kokulu Bulut Tepesindeki herkes kafayı yiyordu… Tavşanın sözlerini işiten sayısız üye, her şeyin arkasındaki elebaşının Bai Xiaochun’dan başkası olmadığını öğrenmişti!

 

İç Kesim bölgesinde ise hoplaya hoplaya ilerleyen bir grup kurbağa mevcuttu. Bu manzaraya gözü takılan her İç Kesim çırağı şok oluyordu. Her yerleri gözlerle kaplı kurbağalar herkesi korkutmak için kâfiydi.

 

Bir de deliler gibi koşan dokuz başlı kaplan vardı. Kokulu Bulut Tepesi tam bir kaos içerisindeydi.

 

Göze çarpan bir de maymun söz konusuydu… onca yolu tırmanıp Li Qinghou’nun konutunun çatısına çıkmıştı. Orada, Kokulu Bulut Tepesinin en yüksek noktasında oturuyor, Li Qinghou ile sohbetini yeni sonlandırmış olan Xu Meixiang dönerken avcunu çenesine yaslayarak düşünceli bir şekilde izliyordu...

 

Konutunun dışındaki maymunu gören Li Qinghou’nun yüzü küle dönmüştü. Ve tam bağırmak üzereyken yüklerini bırakarak uçan kuşların alçaldığını fark etti, ağzı açık kaldı.

 

Kokulu Bulut Tepesinde böyle bir kargaşa yaşanmayalı çok olmuştu. Dış Kesim de İç Kesim de ayağa kalkmıştı. Aslında çoğu kısım hayvanlardan pek etkilenmiyordu. Ama hiç kimse bu kadar minicik güvercinlerin bu kadar büyük bir dışkı yağmurunu nasıl oluşturabildiğini anlayamıyordu…

 

Bu sırada normalde sadece üç pasaja hakim olan tavşan, yeni cümleler öğrenmişti. Tabii ciğeri yettiğince bağırmayı da…

 

“Cennetler! O da ne?!

 

“Şunu gördün mü? O tavşan konuşabiliyor!

 

“Bu kesinlikle Bai Xiaochun’un işi!

 

“Aramızda kalsın ama dün Yaşlı Zhou’nun ankalarıyla birlikte odaya girdiğini gördüm. Sonra da gerçekten garip sesler işittim…

 

“Büyük Kız Kardeş Zhou Xinqi, Büyük Kız Kardeş Du Lingfei, Bai Xiaochun beni durdurmaya çalışsa da kesinlikle benim, Xu Baocai’nin olacaksınız!

 

“Büyük Kardeş Hou Yunfei, çok edepsizsin! Ne yapıyorsun...? Ah... o da ne? Bu maymunlar neden seğiriyor?!

 

“Küçük Kız Kardeş Meixiang, Ben, Li Qinghou, aşk konusunda kararlıyımdır. Altın Öz Aşamasını aştığımda seni kesinlikle Daoist partnerim olacak alacağım!

 

“Hahaha! Bu tıbbi hap harika. Ben, Bai Xiaochun, kesinlikle mükemmelim. Bu tavşan resmen konuşabiliyor!”

 

Tavşan sağa sola koşturdukça repertuarı da genişliyordu. Çok hassas kulakları vardı ve duyduğu her şeyi tekrar ediyordu. Pek çok kişi bu utanca dahil olmuştu. Keskin kulaklı tavşan çok geçmeden iyi tutulan tüm sırları ve isimleri ifşa etmeye başlamıştı.

 

Tavşanın anlattığı bazı hikâyelere inanmak neredeyse imkânsızdı. Bu özellikle de Li Qinghou için geçerliydi... Alenen hiç konuşulmamış bu olay pek çok kişiyi, hatta bazı kıdemlileri bile şok etmişti.

 

Xu Baocai afallamıştı, Hou Yunfei’nin gözleri irileşmişti ve Li Qinghou öfkeyle titremeye başlamıştı.

 

Bu sıralarda Bai Xiaochun da yeni deneylerini gerçekleştirme beklentisiyle aldığı yeni küçük hayvanlarla pazardan dönüş yoluna geçmişti. Ancak Kokulu Bulut Tepesine adım attığı anda kuş dışkısı yağmuruyla karşılaştı. Kenara çekilip somurtarak yukarı baktığında da uçmakta olan güvercin sürüsünü fark etti.

 

“Eee? Niye bu kadar tanıdık geliyorlar?” Ansızın yakınlardaki çalılarda bir hışırtı işitti ve bir grup bacaklı balıkla karşılaştı. Onları yakalamak için gelen geğiren kedileri gördüğündeyse ağzı açık kaldı. Sonra da seğire seğire, ağzından köpükler saça saça geçen maymunları görerek gözlerini irileştirdi.

 

Bai Xiaochun titremeye başlamıştı, tüyleri diken diken oluyordu.

 

“Bu... bu... imkânsız!” Hemen Altın Karga Kılıcını çekti ve havalandı. Açılan kanatlarla son hızla dağa ilerlemeye başladı.

 

Uçarken her yöne yayılan hayvanlarla karşılaştı. Ayrıca yanından geçtiği insanlardan da pek çok garip bakış aldı. Ölümsüz mağarasına ulaştığında kalbi deli gibi atıyordu. Gittiğinde kapının ardına kadar açıldığını, mağaranın kendisini koruyan kaz dışında tamamen boş olduğunu fark etti.

 

“Nasıl dışarı çıktılar?!” diye düşünürken sersemlemiş bakışlar atıyordu. Mümkün görünmüyordu. Ansızın kafasını yan tarafa çevirdi ve bir sürü söz sıralayıp şu şekilde bitiren tavşanla karşılaştı…

 

“Hahaha! Bu tıbbi hap harika. Ben, Bai Xiaochun, kesinlikle mükemmelim. Bu tavşan resmen konuşabiliyor!”

 

Bai Xiaochun’un gözleri olabildiğince açıldı ve aynı şekilde onu gören tavşanın da. Hemen kuyruğunu sıkıştırıp kaçmaya başladı. Bir felaketin yayıldığının ayırdında olan Bai Xiaochun ise tavşanın üzerine hamle yaptı. Ne yazık ki tavşan inanılmaz hızlıydı ve göz açıp kapayıncaya dek geride gölgesi bile kalmamıştı. Bai Xiaochun’un ağzı tamamen açıktı. Ve tam da o anda Li Qinghou’nun kükreyen sesini işitti.

 

“Bai Xiaochun! Hemen bu pisliği temizle! Eğer geride bir hayvan veya bir kuş boku kalırsa doğruca 10,000 Yılan Vadisine gideceksin! Ve şu lanet olası tavşanın da sesini kes!!”

 

Bai Xiaochun’un Seçilmiş müsabakasında birinci olmasının veya Ölmeyen Gümüş Tende kaydettiği inanılmaz ilerlemenin bir önemi yoktu. ‘10,000 Yılan Vadisi’ tehdidini işittiği anda ürpermişti. Orayı düşünmek bile içini korkuyla dolduruyordu. Ağlamak üzere gibi görünerek bakışlarını gayriihtiyari dağa çevirdi ve bu manzara gözlerini daha da irileştirdi.

 

Li Qinghou’nun konutunun tepesindeki maymun, hala avcunu çenesine yaslamış şekilde derin derin düşünmekteydi.

 

Ağlamanın eşiğine gelen Bai Xiaochun dağın tepesine doğru hızlanarak maymuna ilerledi. O yaklaşırken maymun da başını çevirdi. Gözlerinde duygusal bir bakış vardı, özgürlüğün tadını çıkarmak ne kadar da güzeldi diye düşünüyor gibiydi. Bu durum Bai Xiaochun’u birazcık şok etmiş olsa da başka çaresi olmayarak maymunu kavradı ve çantasına fırlattı.

 

Böylece gergin bir şekilde koşturarak Kokulu Bulut Tepesindeki tüm hayvanları toplamaya başladı. Gittiği her yerde çırakların garip yüz ifadeleriyle karşılaşıyordu. Yakaladığı ikinci hayvan dokuz kafalı kaplan oldu ve bunu gözlerle kaplı kurbağalar takip etti.

 

Sonra fil boyutlu tavukları ve bacaklı balıkları buldu. Geğiren kediler de çok geçmeden çantadaki yerini almıştı. Yakalanması en kolayıysa ördekler oldu.

 

Günün sonuna gelmek üzereyken seğiren maymunlar da çantaya katıldı. Yakalaması en zor olan dışkı yağmurunu sürdüren güvercinlerdi, bir hayli çaba harcatmışlardı. Sonuncusu yakalandığında çoktan gece çökmüştü. Stoğunu kontrol eden Bai Xiaochun, geriye yalnızca konuşan tavşanın kaldığını fark etti.

 

Ne yazık ki tüm çabalarına rağmen onu bulamadı. Bu tavşan saklanmakta ustaydı.

 

“Ai.” İç çekerek Kokulu Bulut Tepesini kaplayan dışkılara bakan Bai Xiaochun, temizleme işine girişti. Tüm gecesini alan temizlikten sonra da bitkin bir şekilde ölümsüz mağarasına döndü.

 

Güneş doğduğunda dışarı çıkan Kokulu Bulut Tepesi çırakları, dağ tepesinin tertemiz olduğunu fark etti. Ve önceki gün yaşananları düşünmek Bai Xiaochun’un tıbbi hapları hakkındaki kavrayışlarını daha da güçlendirdi. Tabii ki kuş dışkılarıyla yıkanmış olanlar hala öfkeliydi ama bu konuda yapabilecekleri pek bir şey yoktu. Sonuçta Bai Xiaochun’un bunu kasten yapmadığını biliyorlardı.

 

Yine şamata yaratmayı başarmıştı işte. Bai Xiaochun’un kalplerinde oluşturduğu dehşet gittikçe artıyordu.

 

Bai Xiaochun öğlene kadar uyudu. Uyandığında, bir daha garip hap deneyleri yapmaya cesaret edemeyeceğine karar vermişti. Tarikattan uzaklaştı, ıssız ve güvenli bir yer bularak çantasındaki tüm hayvanları saldı.

 

“Artık hepiniz özgürsünüz...” dedi acı bir gülümsemeyle.

 

Tıbbi hap yememiş olan hayvanlar hızlıca sağa sola dağıldı. Ama diğerleri boş boş durarak Bai Xiaochun’a bakmaya başladı. O da bir süre bakıştıktan sonra çantasından yeni haplar çıkarttı.

 

“Eğer bu hapları yerseniz belki yetişime başlayabilirsiniz. İyi olun, tamam mı? Dün bana cidden çok sıkıntı yarattınız.” Böylece her hayvana yeni bir hap uzattı ve ellerini sallayarak arkasını döndü. Bu noktada dokuz başlı kaplandan güçlü bir kükreme işitildi.

 

Bai Xiaochun omzunun ardından, kendisini garip bir parıltıyla, yüzünü hafızasına kazımak istermiş gibi izleyen dokuz başlı kaplana baktı. Kaplan bu hamlenin sonrasında arkasını dönerek uzaklaştı.

 

Ördekler, güvercinler, yürüyen balıklar, geğiren kediler, gardiyan kaz, gözlerle kaplı kurbağalar ve seğiren maymunlar da aynı tepkiyi verdi. Bai Xiaochun’a son bir bakış atarak uzaklaştılar.

 

En sona kalan, gözlerinde bir zekâ parıltısıyla bakan düşünceli maymun oldu. Bai Xiaochun, her nedense bu maymunla ilgili bir gizem olduğunu hissediyordu.

 

Bai Xiaochun’a çok derin bir bakış atan maymun da arkasını dönerek uzaklaştı.

 

Bai Xiaochun nefes nefeseydi. Bu maymunun bir insan zekâsına sahip olduğu hissine kapılmıştı. Bakışlarındaki anlam çok netti.

 

Düşünceli bir şekilde yeşim kâğıdını çıkardı ve maymuna verdiği hap hakkındaki bilgilerini buldu.

 

“Bu hapta... anlayamadığım bir şeyler var!” Bu cümle sonrasında ayrılan hayvanlarına düşünceli bakışlar atıp onlar için her şeyin en iyisini diledi. Her birinin hayatını değiştirmişti ve onların mutlu olmasını canı gönülden diliyordu.

 

Eninde sonunda Bai Xiaochun da ardında kanatlar açarak tarikata doğru ilerlemeye başladı.

 

#Eveeet böylece korkunç firarın sonuna geldik. Tavşan hariç tüm hayvanlar yakalanıp doğaya salındı. Maymunda ve ona verilen hapta bir tuhaflık olduğu notunu da atlamayalım.
Bakalım bir hadiseyi daha sonlandıran kaplumbağamız için sırada ne var, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr