Bölüm 105 : Devasa Hayvan Firarı

avatar
6895 30

A Will Eternal - Bölüm 105 : Devasa Hayvan Firarı


Çevirmen : Clumsy 

 

Gökyüzünün kendisine yaklaşan taşlarla kaplandığını gören Bai Xiaochun’un kalbi korkuyla ürperdi. Hemen mağarasına dalarak büyü formasyonunu aktive ettiğinde ise ağlamak üzereydi. Bu öfkeyi kendisinin uyandırdığının farkındaydı ama tamamen yanlış anlaşıldığını hissediyordu; bilerek yapmamıştı ki!

 

“Vallahi bu son seferdi!” diye bağırdı. “Bu sefer kesinlikle eminim!”

 

Kalabalığın öfkesini biraz eksilten Bai Xiaochun, farklı açıklamalar yapmaya devam etti ve dışarıdaki kalabalık eninde sonunda dağıldı.

 

Dalgınca iç çeken Bai Xiaochun ise mağarasındaki molozları temizleyerek ilaç yapım atölyesine döndü. Bir müddet meseleleri irdeledikten sonra dişlerini sıkarak yeni bir hap fırını yarattı ve son analizine dayanarak hemen ilaç yapımına girişti.

 

Bu kez karşılıklı artırım ve bastırıma ekstra özen göstermişti. Birkaç günün sonunda mağarayı hoş bir aroma doldurdu ve Bai Xiaochun’un gözleri mutluluk gözyaşlarıyla ıslandı. Keyifli bir çığlık attı, sonunda patlayan fırın problemini çözmüştü. Üstelik karşılıklı artırım ve bastırım esnasında ortaya çıkan değişkenler üzerinde de derin bir kavrayış geliştirmişti.

 

“Üçüncü kademe ruh ilaçlarında uzmanlaşmanın eşiğine geldim!” Yüksek bir enerjiyle sonraki birkaç gününü ilaç yapımına harcadı.

 

Kokulu Bulut Tepesi çırakları daha fazla patlama olmadığı için memnundu. Onlar rahat bir nefes alırken dağ da yavaşça normale dönüyordu.

 

Ama yine de... Patlama sorununu çözmüş olan Bai Xiaochun’un başarı oranı bir hayli düşüktü. Üstelik sürekli garip haplar üretiyordu.

 

Fırınından çıkan bu garip haplara şüpheyle yaklaşıyordu. Harikulade sırlar içerebileceklerini biliyordu ama Afrodizyak Hapı kadar mucizevi olup olmadıklarını söylemek zordu.

 

“Ne işe yaradıklarını görmek için test etmem lazım…” diye mırıldandı kendi kendine. Sonra da mağarasından çıkıp pazar yerine giderek rastgele birkaç hayvan satın aldı. Hatta erdem puanı karşılığında tarikattan da alışveriş yaptı.  

 

Mağarasına geri döndükten sonra da hayatındaki ikinci hayvan deneyine girişti. Sonuçları kaydetmek için boş bir kâğıt bile hazırlamıştı.

 

Tüm hazırlıkları tamamladığında derin bir nefes aldı, kendine bir tavşan seçti ve yarattığı garip haplardan siyah bir tanesini çıkarttı.

 

Biraz koklanan tavşan hapı bir lokmada yuttu ve titremeye başladı. Sonra da bacakları büküldü, ters döndü ve hareketsiz bir şekilde yere yığıldı.

 

“Öldü mü?” diye düşünen Bai Xiaochun’un gözleri irileşmişti. Biraz yakından inceledikten sonra ise rahatladı, çünkü tavşan ölmemişti. Yalnızca ruhsal enerjinin ani akışıyla bilincini yitirmişti.  

 

Tavşan birkaç saat sonra kendine geldi ve bir insan gibi iki ayağının üzerinde durarak Bai Xiaochun’a bakmaya başladı.

 

“Eee?” dedi Bai Xiaochun. Tavşan bir an sonra aynı sesi çıkartarak Bai Xiaochun’u afallattı. “Konuşabiliyor musun?”

 

Afallamış görünen tavşan da aynı şeyi tekrar etti: “Konuşabiliyor musun?”

 

Fazlasıyla heyecanlanan Bai Xiaochun, çevresinde yürüyerek tavşanı incelemeye başladı. Ve tavşan da aynı şekilde heyecanlanarak Bai Xiaochun’un çevresinde yürümeye başladı. Ölümsüz mağarasında gerçekten ilginç bir manzara mevcuttu.

 

Bai Xiaochun kahkahalara boğuldu.

 

“Hahaha! Bu tıbbi hap harika. Ben, Bai Xiaochun, kesinlikle mükemmelim. Bu tavşan resmen konuşabiliyor!”

 

Tavşan da kahkaha attı ve az önceki sözleri aynen tekrar etti. Kafası karışan Bai Xiaochun, yan taraftaki kapılardan birini açarak tavşanı içeriye fırlattı.

 

“Aman neyse. Sen pek zeki değilsin belli ki. Biraz ilerleme kat edersen geri dönüp bana teşekkür etmeyi ihmal etme. Şimdilik buraya yerleşiyorsun, birkaç gün sonra seni tarikat dışına bırakırım.”

 

Tavşanı odaya atan Bai Xiaochun test sonuçlarına daha fazla dikkat etmedi ve sıradaki hedefi olarak bir maymunu seçti. Maymun, kendisine uzatılan sarı hapı görmemiş gibi yaparak oyalandı ama en sonunda dayanamayarak yakaladı. Ve biraz kokladıktan sonra da ezerek parçacıklarını yuttu.

 

Akabinde ilginç bir şey yaşanmadı, yalnızca hiçlikten beliren garip bir rüzgâr görüldü ki o da hızlıca ortadan kayboldu. Boş bir ifadeyle oturan maymunu meraklı bir şekilde izleyen Bai Xiaochun, iç çekerek onu da tavşanın olduğu odaya gönderdi.

 

Birkaç gün sonraki deneyi bir grup tavşan üzerindeydi. Hapları yiyen tavşanların gözleri kırmızıya dönmüş ve bağırarak Bai Xiaochun’un bacaklarını kemirmeye başlamışlardı.

 

Şok olarak kaydını tutan Bai Xiaochun, onları da odanın bir kenarına attı. Kenardaki tavşanlar bu kez birbirlerini ısırmaya başlamışlardı ama kan aktığı görülmüyordu.

 

Deneylere bir grup ördek de dahil olmuştu. Garip hapları tüketen ördeklerin kanatları büyümüş, ölümsüz mağarasının içerisinde zarif bir şekilde uçmaya başlamışlardı. Bai Xiaochun ise bu manzara karşısında şok olmuş ve garip haplarına duyduğu heyecan bariz ölçüde kuvvetlenmişti.

 

Zaman uçarcasına akıp geçti. Bai Xiaochun, yarım aylık süreçte garip hap deneylerini sürdürdü ve notlarını almayı ihmal etmedi. Arada bir yükselen vahşi kahkahaları mağaranın dışına ulaşıyordu.

 

Birkaç gün sonra sıradan tavuklar üzerinde deneyini yaptı ve tavuklar, fil boyutlarına gelene dek büyüdü. Bai Xiaochun’un ilaçların Daosuna yönelik birikimi gittikçe kuvvetleniyordu. Heyecan içinde titreyerek deneylerine devam etti.

 

Artık odaları bin bir çeşit garip yaratıkla dolmaya başlamıştı. Mesela her yerinden gözler fışkıran bir kara kurbağası sürüsü vardı. Kurbağalar her vırakladığında gözleri kırpışıyordu.

 

Sonra Bai Xiaochun’un bir hayli ruh taşı ödediği kaplan vardı. Hap tüketen kaplan sekiz baş daha çıkararak dokuz başlı bir hal almıştı. Tüm kafalarıyla aynı anda kükrediğinde çıkan ses, bir hayli etkileyici oluyordu.  

 

Bir de uçarken sürekli yüklerini boşaltmaktan başka bir değişiklik geçirmeyen sıradan güvercinler vardı…

 

Zaman geçiyor, deneyler sürüyor ve sıra dışı sonuçlar daha belirgin hal alıyordu. Mesela hap tükettikten sonra düzenli olarak kasları seğirmeye başlayan maymunlar olmuştu.

 

Sürekli gök gürültüsü gibi bir sesle geğiren kediler de vardı. Bai Xiaochun ise şaşkınlık içerisindeydi, bu kadar garip hapları nasıl üretebildiğini anlamıyordu. En abartılı durumsa bir kaz sürüsüne aitti. Hapları yediklerinde gözleri bembeyaz olmuştu. Biraz hasta gibi görünseler de son derece sadıklardı ve Bai Xiaochun’un mağarasını koruma görevini üstlenmiş gibi görünüyorlardı.

 

Bai Xiaochun sonlara doğru birkaç hapı da kaplıcadaki balıklarına verdi. Kafayı yiyen balıklar sudan sıçramak için birbirleriyle mücadele etmeye başladılar. Sonra da çıkarttıkları bacaklarla sallana sallana yürüyerek mağaranın etrafında yürüdüler.

 

Bai Xiaochun, incelediği balıkları da odanın bir kenarına attı. Artık yan odalar tamamen dolmuştu ve mağara tam bir sirke dönüşmüştü.

 

Öylece oturup elini çenesine koyarak düşüncelere dalan bir maymun ve düzensiz surette seğiren ve titreyen farklı maymunlar vardı. Kırmızı gözlü tavşanlar fil ebadındaki tavuklarla oynamaktaydı…  

 

Yan tarafta gözlerini kırpıştırıp duran kurbağalar görünüyordu. Ve çeşit çeşit pozlara giren bir tavşan vardı. Arada bir, “Eee? Konuşabiliyor musun? Hahaha! Bu tıbbi hap harika. Ben, Bai Xiaochun, kesinlikle mükemmelim. Bu tavşan resmen konuşabiliyor!” diyordu ki bunlar telaffuz edebildiği tek cümlelerdi.

 

Tabii havada zarif bir şekilde uçmakta olan ördekleri unutmamak lazımdı. Güvercinler de düzenli olarak sıçarak ilerlemeyi sürdürüyordu… Dokuz kafalı kaplan bağırmayı kesmiyordu. Bacaklı balıklar ise geğiren kedilerden kaçıyordu…

 

Kapının önünde de ağırbaşlı bir şekilde her şeyi izleyen ve bir şeyleri koruyor gibi davranan bir kaz bekliyordu.

 

Bai Xiaochun ise haplarının yalnızca küçük bir kısmını test etmenin şaşkınlığıyla olup biteni izliyordu. Ne yazık ki gerisini test edecek hayvanı kalmamıştı.

 

“İlaçların Daosu gerçekten mucizevi...” diye mırıldandı. Diğer garip haplarını da denemeye kesin kararlıydı.

 

Ama tam evi terk etmek üzereyken, boşluğa bakıyor gibi görünen düşünceli maymun kafasını anlık bir farkındalıkla kapıya çevirdi ve gözleri bir insan zekâsıyla parladı! Bir anda harekete geçti, koştu ve… kapıyı açtı!

 

Böylece ölümsüz mağarasının kapısı... sonuna dek açılmıştı!

 

Düşünceli maymun açık kapıdan gün ışığına doğru ilerledi. Ve şok içerisindeki diğer hayvanlar da bir süre bekledikten sonra… firara eşlik etti.

 

Bu esnada Zhou Xinqi şans eseri mağarasından dışarı çıkmaktaydı. Zarif bir şekilde dışarıya uçan ördekleri gördüğünde ağzı açık kalmıştı. Beş ruh yaratığı kısmında uzmanlaşalı bir hayli olmuştu ama daha önce uçan bir ördek gördüğü olmamıştı.

 

“Bunlar da neyin nesi?” diye mırıldandı. Sonra da birbiriyle yarışan fil ebadındaki tavukları görerek şok oldu ve tabii üstlerindeki tavşanı da…

 

“Eee? Konuşabiliyor musun? Hahaha! Bu tıbbi hap harika. Ben, Bai Xiaochun, kesinlikle mükemmelim. Bu tavşan resmen konuşabiliyor!”

 

Zhou Xinqi tüm bu manzaranın karşısında gözlerini kırpıştırıyor, hayal mi görüyorum diye merak ediyordu.

 

#Bu ve bununla bağlantılı bölümler gerçekten ilk okuyuşumda da çok hoşuma gitmişti.. Ayrıca bu hayvanlardan bir tanesinin oldukça baş belası çıkacağını, birininse hiç beklenmedik bir şeye bağlanacağını söyleyerek sizleri biraz meraklandırmak isterim. 
Bugünlük toplunun da sonuna geldik, yarın yeni bölümlerle görüşmek üzere! 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44297 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr