Bölüm 90 : Kuzey Yakanın Baş Düşmanı

avatar
6904 28

A Will Eternal - Bölüm 90 : Kuzey Yakanın Baş Düşmanı


Çevirmen : Clumsy 

 

Beihan Lie ve Ustası arenadan ayrıldığında kuzey ve güney yakanın durumu farksızdı, herkesin nutku tutulmuştu. Düşünebildikleri tek şey Beihan Lie ve iri köpeğinin arasında geçenlerdi...

 

Şaşırıp kalanlar yalnızca çıraklar da değildi; tarikat lideri, tepe lordları ve tüm kıdemliler aynı şaşkınlık ve sessizlikteydi. Tek yapabildikleri arenada masum bir ifadeyle durmakta olan Bai Xiaochun’u izlemekti.

 

Yaşlı Zhou titriyor, pörtlemiş gözlerinde ve yüzünde karmakarışık duygular dolaşıyordu… Havadaki anka kuşu ise delici çığlıklar atıyordu, Bai Xiaochun’u boş yere suçlamadığını anlatmaya çalışır gibiydi.

 

Eninde sonunda tutulan nefesler bırakıldı ve güney yakanın Dış Kesim çırakları garip yüz ifadeleriyle Bai Xiaochun’a dönmeye başladı.

 

Kadın çırakların yüzleri kızarmıştı, onu aşağılayanlar vardı.

 

Ama erkek çıraklardaki etki daha büyüktü. İstisnasız her biri Bai Xiaochun’dan uzaklaşmıştı, alınlarında beliren terlerle Beihan Lie’nin acısına sempati duyuyorlardı.

 

Ve en sonunda bir curcuna koptu.

 

“Tarikat... Tarikat Amcası Bai... bir Tanrı!! O Beihan Lie... muhtemelen asla iyileşemeyecek...”

 

“Asla ama ASLA Tarikat Amcası Bai’yi kışkırtmayın. O... o tam bir tehlike kaynağı!”

 

“Bu Yaşlı Zhou’nun anka kuşunu beslediği ilaç değil miydi? Yaratıklar için bir afrodizyakmış… Tarikat Amcası Bai’nin... böyle bir şey üretmesi için sebep bulamıyorum!”

 

Bai Xiaochun nasıl bir yöntem kullanmış olursa olsun galibiyeti kazanmış ve güney yakaya ikinci sayıyı getirmişti. Güney yaka çırakları da bu konuda ne hissedeceklerine pek emin olamasalar da tezahürata başlamışlardı.  

 

Shangguan Tianyou kaşlarının arasındaki teri silmekle meşguldü. Şu ana dek Bai Xiaochun’a tepeden bakmış olabilirdi ama şu anda nefesi kesilmişti. Beihan Lie’nin makus kaderini düşününce onun yerinde olduğunu hayal etmeden geçemiyordu… Ancak bu düşünceleri hızlıca bir kenara itti.

 

Zhou Xinqi’nin ise dili tutulmuştu, zihni deli gibi dönüyordu.

 

Bir süre sonra daha da büyük bir yaygara koptu. Kuzey yaka daha önce görülmemiş bir şekilde patlak vermişti; şu ana kadarki şanlı galibiyetlerinin bir önemi yoktu. Artık işler değişmişti.

 

Kuzey yakanın tüm çırakları, hatta izlemeye gelen İç Kesim çırakları bile öfkelenmişti. Kan çanağı gözleriyle ciğerleri yettiğince bağırıyorlardı.

 

“Çıldırmış bu!! Ne biçim bir ilaç o? Lanet olsun! Dünyada böyle bir hap nasıl var olabilir? Bai Xiaochun’un kökünü kazıyacağım ve o hapı da yok edeceğim!!”

 

“Cennetler! Büyük Kardeş Beihan'ın kendi canavarı üzerine bindi! Bu… bu…”

 

“Bai Xiaochun’u indirin! Yıllardır hiç kimse kuzey yakayı bu şekilde aşağılamamıştı!! O hapın yasaklanması lazım! Hepsi yok edilmeli, dünyada bir tane bile kalmamalı!!”

 

Öfkelenmemelerine imkân yoktu. Güney yakanın erkek çırakları bile Beihan Lie’ye empati kurabilmişken, kuzey yaka nasıl daha çok acı çekmezdi ki… Sonuçta kuzey yakada her çırağın bir yaratığı vardı. Ve öfkeyle bağırırken bilinçsizce kendi yaratıklarına bakıp Beihan Lie’yi düşünüyorlardı. Kendilerini rahatsız hissetmeleri çok normaldi.

 

Çok geçmeden çılgın bağırışları daha da yoğun bir hal aldı.

 

“Bai Xiaochun kuzey yakanın baş düşmanıdır!!”

 

“Bai Xiaochun’un icabına bakın! Kuzey yaka o yaşadığı müddetçe bu aşağılanmaya katlanmak zorunda kalacak!!”

 

“Lanet olsun! Onu öldüreceğim! Onu yok edeceğim! Kuzey yakayı sonsuza dek lekeledi!!” Bundan böyle kuzey yakadaki her çırağın kendi canavarına baktıkça Beihan Lie trajedisini hatırlayacağına hiç şüphe yoktu.

 

Gongsun kardeşler kesik kesik nefes alıyordu ve Bai Xiaochun’a bakan gözlerinde belli bir öfke ve korku mevcuttu. Yarayı alan kişi Beihan Lie olabilirdi ama tüm kuzey yaka da bu yaradan nasibini almıştı.

 

Xu Song’un bedenindeki tüm yağlar titreşiyordu, ifadesi hiddet doluydu. Beihan Lie ile iyi anlaşamazdı ama ona üzülmeden de edememişti. Derinlerinde bir sempati ve daha da ötesinde bir dehşet hissediyordu.

 

“Beihan Lie yalnızca bir yaratık kontrol edebiliyordu... Ben... Ben beş taneyi edebiliyorum...” Bunu düşünen Xu Song ağlamanın eşiğine gelmişti. Dişlerini sıkarak öfke dolu ve kanlı gözlerle Bai Xiaochun’a bakıyordu.

 

Siyah cüppeli Hayalet Diş bile titremişti ve Bai Xiaochun’a dönük gözlerinde yoğun bir ciddiyet mevcuttu.  

 

Bai Xiaochun ise kafasını kaldırarak yarattığı kargaşaya masum bakışlar atmaya başladı. Kuzey yaka çıraklarının sinirini görünce de hızlıca mazeret uydurmaya başladı.

 

“Hey, beni suçlamayın. Dövüş başlamadan önce teslim olmasını söylemiştim. Beihan Lie beni dinlemedi. Ben çok nettim… kendi saldırılarımdan korktuğumu söylemiştim!” Bai Xiaochun kısa çubuğu çekmiş gibi hissediyordu. Ama açıklamaları ateşi iyice körüklemekten öteye gidemedi.

 

“Bai Xiaochun mu!? Böyle bir ismin olduğuna inanamıyorum! Kahretsin! Hiç de *saf değilsin!!”

*// Bai Xiaochun'un isminin karakterleri arasında saf kelimesi mevcutmuş.

 

“Utanmaz arlanmaz! Aşağılık! Ne cüretle bizi aşağılamaya devam edersin!!”

 

“Bai Xiaochun’u indirin!!”

 

Öfkeli kuzey yaka çırakları kanlı gözlerle ilerlemeye başlamıştı. On binlerce çırak aynı anda arenaya atlayacak gibi görünüyordu.

 

Bai Xiaochun ise kalbi deli gibi atarak güney yaka seyircisine doğru gerilemeye başlamıştı. İç çekti, çenesini kaldırdı, kollarını sıvadı ve yalnız bir kahraman pozuna girdi.  

 

“Ben saf ve iyi biriyim, beni lekelemek için ne kadar uğraşsanız da öyleyim.” dedi ve iç çekerek arenadan ayrıldı. Öfkeyle bağıran ve keskin bakışlar atan kuzey yaka çıraklarını ardında bırakmıştı. Eğer bakışlarla öldürmek mümkün olsaydı, Bai Xiaochun defalarca ölmüş olacaktı.

 

Kuru bir şekilde öksürerek güney yakanın arasına karıştı. Çırakların yüzlerinde garip ifadeler mevcuttu; kuzey yakanın yoğun öfkesini fark etmek çok korkutucuydu.

 

O anda kuzey yakanın gerçek düşmanı güney yaka olmaktan çıkmış, tek bir kişiye indirgenmişti. Bai Xiaochun’a!

 

Kuzey yaka müsabakayı kazansa bile Beihan Lie’ye olanlar yüzünden kaybetmiş sayılacaklardı…

 

Tarikat lideri balkonda oturuyor, kalbi çaresizlikle atarken Bai Xiaochun’a bakıyordu. Bai Xiaochun’un her ortaya çıkışında en ciddi atmosferleri bile nasıl da bozduğunu düşünüyordu…  Güney yakanın üç tepe lordu ise hangi ifadenin uygun olacağını bilemez haldeydi. Hayatları boyunca hiç bu tarz bir durumla karşı karşıya kalmamışlardı…

 

Li Qinghou’nun cildi yeşil ve kırmızı renkler arasında gidip geliyor, gözleri boş bakıyordu. Az önce yaşananlar karşısında tamamen sarsılmış haldeydi. Dört baş kıdemli bile olanları ilahi hisleri aracılığıyla sezerek şaşkına dönmüştü, hiç kimse ne düşüneceğini ya da hissedeceğini bilemiyordu.  

 

Bu sırada kuzey yaka çıraklarının öfkesinin kontrolden çıktığını fark eden Ouyang Jie, aniden araya girdi ve çırakları sesi aracılığıyla yerine gönderdi.

 

“Yedinci mücadele başlasın!” O anda kuzey yakanın arasından iriyarı bir adam çıktı ve kıpkırmızı gözleriyle arenaya dalarak öfkeyle kükredi.

 

“Bai Xiaochun, sana meydan okuyorum!”

 

“Önce bekle de ilk ona girebilecek misin bir bak.” diye yanıtladı Bai Xiaochun. Çenesini uzatmış ve yalnız kahraman pozunu vermişti. “Sonra belki benimle dövüşebilecek mertebeye erişirsin.” İriyarı adam bu sözler karşısında iyice öfkelenmişti. Bu esnada Shangguan Tianyou’nun yanında duran genç de arenadaki yerini almaktaydı.

 

Patlama sesleri işitildi. Kuzey yaka çırakları çılgına dönmüştü... ve bu iriyarı adam öfkesini dövüşerek çıkartmaktaydı. Güney yaka çırağı teslim olana dek defalarca yere yapıştırılmıştı.

 

Sırada sekizinci ve dokuzuncu mücadeleler vardı... Kuzey yaka çırakları tavuk katleder gibiydi. Çılgın bir öfke ve delilikle dövüşüyorlardı. Hepsi ilk ona girmek ve Bai Xiaochun’la dövüşme şansına erişerek bu aşağılanmanın lekesini temizlemek istiyordu!

 

“Kazanmak zorundayım! İlk ona girdiğimde Bai Xiaochun’u alaşağı edeceğim. O zaman vahşi bir hayvan tarafından binilmek neymiş görür o!”

 

“Kahretsin! Lanet olasıca tarikat kurallarını ihlal etmem gerekse bile onu sakat bırakacağım!”

 

“Onu öldürsem bile Ustam beni çok kötü cezalandırmaz. Bai Xiaochun’u öldüren kişi kuzey yakanın kahramanı olacaktır!” Kuzey yaka çırakları savaşta mümkün olan her yolu kullanıyordu.

 

Kuzey yakada fazladan iki kişi olduğu için son dövüş kendi aralarında yaşandı. Ama birbirlerine karşı da kibar davranmadılar.

 

Ve en sonunda ilk turun son müsabakasına varıldı. Zhou Xinqi derin bir nefes alarak arenaya çıktı, ayaklarında menekşe renkli ışıklar titreşiyordu. Kuzey yakanın son çırağıyla dövüşecekti.

 

Dövüş şok edici veya harika olmadı. Zhou Xinqi bir Seçilmişti ve rakibi sıra dışı bir dövüş sergilemiş olsa da onunla asla kıyaslanamazdı. Kuzey yaka çırağı on nefeslik bir sürenin sonunda bir avuç dolusu kan kusarak teslim olmak zorunda kalmıştı.

 

Takımına geri dönen Zhou Xinqi, güney yaka çıraklarından yoğun tezahüratlar aldı. Bunu duyan Bai Xiaochun birazcık bozulmuştu. Zhou Xinqi’ye yapılan tezahürat, kendisine yapılandan çok daha kuvvetliydi.

 

Ve böylece Seçilmiş mücadelesinin ilk turu sona ermişti. İkinci tura kalan on bir çırak vardı; sekizi kuzey yakadandı, üçü de güney yakadan!

 

#Bizim kaplumbağa şimdiden kuzey yakanın baş düşmanı oldu bile  Ve kendisine meydan okuyabilmeleri için de hepsini gazladı. Kuzey yaka ikinci turda iyice asabileşecek gibi görünüyor. 
Bir de ikinci tura geçen kişi sayısı 11, yani bir kişi dövüşmeden devam edecek olmalı. Acaba kim 
Yarın yeni bölümlerle görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44249 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr