Bölüm 82 : Güney Yaka Seçilmişi

avatar
7405 30

A Will Eternal - Bölüm 82 : Güney Yaka Seçilmişi


Çevirmen : Clumsy 

 

Son bin yıldır kuzey yaka güneyi gölgede bırakıyordu. Tüm Dış Kesim Seçilmişleri mücadelesinde ilk onun çoğunu kuzey yaka çırakları oluşturmuştu. Güney yaka asla dominant olamamış ve birinci sırayı hep kuzeye kaptırmıştı.

 

Bunun bir sebebi güneyin üç, kuzeyinse dört tepesi oluşuydu. Aslında bin küsür yıl önce işler farklıydı. Ruh güçlendirmede de ilaç yapımında da tarikatın dayanak noktası güney yakaydı ve kimse onlara bulaşmaya cüret edemezdi. Yeşil Sorguç Tepesinin kılıç yetişimcileriyse dağlarına tüm Ruh Akımı Tarikatının en güçlüsü saygınlığını getirmişti.

 

Ama işler pek çok sebepten ötürü değişmiş ve üstünlük kuzey yakaya geçmişti. Düzenli olarak Seçilmiş mücadelesini kazanıp farklı yetişim kaynaklarına erişiyor, böylece savaş güçlerini giderek arttırıyorlardı. Üstelik yetişim pratikleri de güney yakanınkinden farklıydı ve pek çok yabancı klan, onlara Ruh Akımı Tarikatının lideri gözüyle bakardı.

 

Güney yaka cansız objeleri kontrol ederken, kuzey yaka yaşayan yaratıkları kontrol ederdi!

 

Örneğin tarikata katılan Bai Xiaochun Menekşe Qi Kontrol Sanatını öğrenmişti. Kuzey yakaya katılan çırakların eğitimi ise Cennet Karışı Fil Kontrol Sanatı üzerineydi!

 

Güney yaka bin yıldır Seçilmiş mücadelelerinde çile çekiyordu. Bu, özellikle de otuz yıl önceki mücadele için geçerliydi, güney yakadan yalnızca bir çırak ilk ona girebilmişti. Bu da tabii ki tepe lordlarını ve kıdemlileri oldukça sinirlendirmişti. Kıdemlilerin yeni yetenekli çırak arayışının sonucu da Shangguan Tianyou ve diğer Seçilmişlerin tarikata getirilmesi olmuştu.

 

Shangguan Tianyou, Lu Tianlei ve Zhou Xinqi, güney yakanın yeni kozlarıydı. Tepe lordlarının çırakları olan üçlü, sekizinci seviye Qi Yoğunlaşmanın tepesindeydi. Savaş gücü olarak İç Kesimin pek çok çırağını mağlup edebilecek düzeydeydiler.

 

En etkileyicileri de Shangguan Tianyou’ydu. Boşluk büyülerinde ustalaşan çırak, güney yakanın bir numaralı Seçilmişi kabul ediliyordu.

 

Lu Tianlei ise yıldırımın Daosunda yetenekliydi ve kendi alanında sıra dışı bir güce sahipti. Yıldırım büyüsü şok ediciydi ve Ustası olan Xu Meixiang, onun ilk ona gireceğine kesin gözüyle bakıyordu.

 

Bir de ilaçların Daosunda aşırı yetenekli olan Zhou Xinqi vardı. Tabii ki Li Qinghou’nun şahsi çırağı olan kız, büyü teknikleri konusunda da oldukça yetenekliydi.

 

Durumu ayrıntılarıyla öğrenen Bai Xiaochun, kuzey yakanın despotluğu karşısında sinirlenmeden edememişti.

 

Duygu dolu bir halde kendi kendine yemin etti: “Ben Kuruluş Kadrosuna erişene kadar bekleyin. Kesinlikle o kuzeyin Dış Kesim Çıraklarından birkaçıyla ilgileneceğim!”

 

Ama güney yakanın eleme maçları ve Seçilmiş mücadelelerine en ufak bir ilgi duymuyordu.

 

Dövüşmek ve öldürmek Bai Xiaochun’un tarzı değildi. O bir Prestij Çırağı ve Tarikat Liderinin Küçük Kardeşiydi. Yüksek bir kıdemliliğe erişmişti ve genç jenerasyonun diğer üyeleriyle mücadele etmek uygun görünmüyordu.

 

“Hem ya kazanamazsam?” diye düşündü kuru bir öksürük eşliğinde. “O zaman Büyük Kardeş Tarikat Liderinin yüzünü kara çıkarmaz mıyım? Boş versene. Kesinlikle katılmayacağım.” Sonra da Tarikat Lideri için yaptığı fedakârlıkları düşünerek Ustası için bir tütsü yakmaya ve bu durumla ilgili biraz dert yanmaya karar verdi.

 

**

 

Hayat mükemmeldi. Bai Xiaochun Seçilmiş mücadelesini hiç umursamıyordu. Sık sık Büyük Şişman Zhang’ı ziyaret ediyor ve onun her ruh güçlendirme denemesinde kaplumbağa tavayı devreye sokarak abisini heyecanlandırıyordu.

 

Büyük Şişman Zhang bir noktada şüphelenmeye başlamış olsa da öyle mutluydu ki dikkatini tam olarak veremiyordu. Eninde sonunda da duruma alıştı ve dahi bir ruh güçlendirici haline geldiğine ikna oldu.

 

Geliştirdiği özgüven sayesinde ruh güçlendirme büyüsü ve irade gücü de gelişmeye başlamıştı.

 

Zaman geçti. Bir ay geçmiş, elemelere üç gün kalmıştı. Bai Xiaochun bu noktada bir bilgilendirme aldı, kâğıtta yazana göre sekizinci seviye Qi Yoğunlaşmadaki her çırağın elemelere katılması zorunluydu. Hiçbir istisna olmayacaktı.

 

Yeşim kâğıdı tarayan Bai Xiaochun, esnemeye başladı. Mesajda bir hata olması lazım diye düşündükten sonra da ilaç yapımına devam etti.

 

Üç gün sonra şafak vaktinde tarikatın zilleri çalmaya başladı ve Bai Xiaochun, sayısız Dış kesim çırağının oldukça ciddi ifadelerle koşturduğunu gördü. O da enerji dolmuş bir şekilde kalabalığa katıldı.

 

Kısa bir süre sonra üç tepenin ardındaki bir vadiye ulaşmıştı. Beyaz yeşimle parlayan mekânda geniş, açık bir alan vardı ve alan, köşelerine sarmal ejderler kazınmış dört sütunla çevrelenmişti. 

 

Her sütun aralığında oldukça canlı görünen yaratık heykelleri mevcuttu. Vahşi doğaları tüm vadiye zalim bir hava katıyordu.

 

Duvarların birinde, üzerinde saygıdeğer üyelerin bulunduğu bir balkon vardı. Li Qinghou, Xu Meixiang, diğer tepe lordu ve Tarikat Lideri Zheng Yuandong orada oturmaktaydı.

 

Kuzey ve güney yakanın elemeleri birlikte yürütülmüyordu. Önce güney, sonra kuzeyin elemesi yapılacaktı. Bu, tarikat liderinin taraf tutmamasını garantilemek için yapılan bir uygulamaydı. Önce güneyin elemelerini, sonra da kuzeye gidip onlarınkini izleyecekti.

 

Zheng Yuandong’un yakınlarında oturan Li Qinghou, diğer tepe lordlarıyla sohbete dalmıştı.

 

Arkalarındaysa Yaşlı Zhou da dahil olmak üzere çeşitli kıdemliler oturmaktaydı. Kimi gözlerini kapatmıştı, kimileriyse sessizce fısıldaşıyordu. Vadiye akın eden çırakları izleyenler de vardı tabii.

 

Bai Xiaochun vadiye varana dek tembel tembel ilerledi. Etrafına bakınarak daha önce buraya hiç gelmemiş olduğunu fark etti ve heykelleri merak ederek bir tanesine yaklaştı.

 

Heykelin yüzeyinde rüzgârla sallanan tüyler bile mevcuttu. “Bu yaratıklar neredeyse canlı gibi. Çok ilginç.”

 

Bu noktada seyirciden gürültüler yükselmeye başladı.

 

“Büyük Kız Kardeş Zhou geliyor!”

 

“Büyük Kız Kardeş Zhou uzun bir süredir sekizinci Qi Yoğunlaşmada. Kesinlikle ilk ona girecek. Hatta ilk üçe girme ihtimali bile yüksek!”

 

Bu esnada mavi uçan ipeğinin üzerindeki Zhou Xinqi, iyice görünür olmuştu.  Önce balkona doğru kollarını kavuşturarak eğildi, sonra da yan tarafa inerek oturdu ve gözlerini kapattı. İçten içe çok gergindi; sonuçta yetişim dolu yıllarının sınanması gerçekleşecekti ve iyi bir performans sergilemeliydi.

 

Balkondaki Li Qinghou, ona onaylama dolu hafif bir gülümseme sundu.

 

Gülümseyen Zheng Yuandong da şöyle dedi: “Qinghou, Zhou Xinqi yalnızca bitkiler konusunda sıra dışı olmakla kalmıyor, ayrıca şok edici büyü tekniklerine de hakim. Bugün güney yakaya ihtişam getireceğine inanıyorum.”

 

“Bu kadar övgüye gerek yok Tarikat Lideri.” dedi Li Qinghou alçak gönüllü bir şekilde. “Çırağımın daha kat edecek çok yolu var. Ama çağdaşları arasında nadir görülen bir kişiliği olduğuna şüphe yok. Kesinlikle inanılmaz bir potansiyele sahip.”

 

Kalabalığın çoğu Zhou Xinqi’ye kıskanç bakışlar atmakla meşguldü. Ama ona bakan Bai Xiaochun’un yüzünde, Li Qinghou’nunkine benzer bir ifade vardı. Ellerini ardına koyarak ona övgü ve onaylama dolu bir bakış atarak boğazını temizledi.  

 

İnsanlar hala Zhou Xinqi’yle ilgili konuşurken yeni bir heyecan yaşandı. Herkes yankılanan gök gürültüsü seslerine yönelmiş, havadan inen bir yıldırım, uzun, yeşil cüppeli ve kibirli bir gence dönüşmüştü.

 

Gencin etrafı sayısız yıldırım ve şimşekle kaplıydı. Zhou Xinqi’den bile etkileyici görünüyordu ve indiği alanın otuz metre çevresinde yıldırımlar dans ediyordu.  

 

Hatta teninde yaylar çizen elektrikleri bile görmek mümkündü.

 

“Bu Yeşil Sorguç Tepesinden Lu Tianlei! Büyük Kardeş Lu’nun nadir görülen bir yıldırım meridyeni var. Tarikata katıldığından beri kapalı kapılar ardında meditasyon yapıyor. Sonunda sıra dışı çıkışını yapacak!”

 

“Lu Tianlei harika biri. Yıldırım kontrol edebileceği bir sürü tekniği var!” Konuşmalar süregelirken Lu Tianlei gururlu bir şekilde balkondakileri selamladı. Sonra da bakışlarıyla kalabalığı taramaya başladı. Toplanmış olan Dış Kesim çırakları arasında rakibi olarak gördüğü tek kişi Zhou Xinqi’ydi. Diğerlerine bakmaya bile değmezdi.  

 

Balkondaki Xu Meixiang tatmin dolu gözlerle gülümsedi. “Tarikat Lideri, benim çırağımın yetişim yaptığı Ekstrem Dao Yıldırım Kontrolü Büyüsü hakkında ne düşünüyorsun?”

 

Zheng Yuandong gülümserken Lu Tianlei’yi daha yakından incelemeye başladı. “Hâlihazırda iki tip yıldırım kontrol edebiliyor ve daha sekizinci seviye Qi Yoğunlaşmada. Böylesi bir yetenekle Kuruluş Kadrosunun altındaki Seçilmişlerin en iyilerinden biri olacağı kesin.”

 

O anda, keskin bir kılıç gibi görünen Yeşil Sorguç Tepesi Lordunun yüzü ani bir gülümsemeyle aydınlandı.

 

Zheng Yuandong’un yüzü titreşti ve aynı anda tüm kıdemlilerin bakışları belli bir yöne çevrildi.

 

Bir kılıç ışığı... bulutların arasından inanılmaz bir ivmeyle geliyordu. Bulutlar antik yeşil kılıçla kesiliyor ve bu kılıç, yoluna çıkan her şeyi delerek yere doğru ilerliyordu.

 

Kadim çağlara ait görünen kılıç bronzdan dövülmüştü ve tamamen sıra dışı bir izlenim veriyordu.

 

Üzerinde de Dış Kesim cüppesi giyen aşırı yakışıklı bir genç vardı. Siyah saçları rüzgârla savrulurken ellerini arkasında birleştirmişti. Beraberinde titreşen altın rengi ışığı, sayısız yeşil nilüfer görüntüsü takip ediyordu.

 

Nilüferlerin yanı sıra, dokuz metre uzunlukta ejder başlı bir balık da görülüyor ve her yere yağmur suları damlatıyordu.

 

Yağmur suları genç adamdan önce girişini yapmıştı. Sayısız çırak, bu akıl almaz manzaraya hayranlık içerisinde bakıyordu.

 

“Bu En Büyük Kardeş Shangguan!”

 

“Güney yakanın bir numaralı Seçilmişi. Shangguan Tianyou!”

 

“Söylentilere göre güçlü bir kılıç ruhu bedeni varmış ve görkemli bir kılıç yetişimcisinin reenkarne olmuş haliymiş. Cennetler bir sebepten ötürü kendilerini suçlu hissederek onu sayısız şekilde kutsamışlar. Üç yaşındayken yolda antik bir kılıca rastlamış; yedi yaşındayken gökten kıpkırmızı bir Bulut Yaratığı düşmüş ve onu efendisi olarak kabul etmiş; on üç yaşındayken de bir altın ışık kalkanı elde etmiş. Bu yüzden ismi Tianyou’ymuş!”

*// Tianyou, cennetlerin yardımı anlamını taşıyor.

 

Zhou Xinqi vakur bir ifadeyle bakmaktaydı.

 

Lu Tianlei’nin gözlerinde ise yıldırımlar dans ediyordu. Dövüşe susadığı her halinden belliydi.

 

Yeşil ışık yaklaşırken Shanguan Tianyou, ellerini kavuşturarak balkona doğru saygıyla eğildi: “Ben, Shangguan Tianyou, Tarikat Liderime, Ustama, iki tepe lorduna ve değerli kıdemlilere selamlarımı sunarım.”

 

Sonra da alana inerek kendisini izleyen çıraklara başını salladı.

 

Sıcakkanlı bakışları ve arkadaşça baş sallayışı sayısız çırağın ellerini kavuşturarak selam vermesine yol açmıştı.  Pek çok kadın çırağın gözleri ise utangaç bakışlara teslim olmuştu.

 

Tarikat Lideri Zheng Yuandong, içten bir kahkaha atarak Yeşil Sorguç Tepesinin Lorduna döndü. “Mükemmel. Kesinlikle mükemmel!” dedi. “Yalnızca sekizinci Qi Yoğunlaşmada olmasına rağmen kılıç qi’sini nilüferlere çevirebiliyor. Görkemli bir yetişimcinin reenkarnasyona uğramış hali olsa da olmasa da bir kılıç ruhu bedenine sahip olduğu kesin. Kuruluş Kadrosundan önce bunu başarabilmek çok nadir rastlanan bir meziyettir!

 

“Şu ana dek güney yakanın performansından etkilendiğimi söylemem gerek!”

 

Li Qinghou ve diğer tepe lordları gülümsemiş, kıdemliler ise kıkır kıkır gülmüştü. Hepsi de kuzey yakadan intikam almayı canı gönülden istiyordu.  

 

Bu sırada Zheng Yuandong tam konuşmaya devam edecekken, kıdemli bir jenerasyonun üyesi gibi ellerini arkasına atarak heykeli incelemekte olan Bai Xiaochun’u fark etti.

 

Kuru bir şekilde kıkırdayarak şöyle dedi: “Bu Bai Xiaochun... cidden oyunculuğu pek seviyor.”

 

#Güney yakanın iddialı seçilmişleri tek tek kendisini gösterdi. Bizimkiyse yeğenleriyle yarışmaya gönlü razı gelmeyen bir kıdemli edasıyla heykelleri incelemekle meşgul... 
Bakalım bizi neler bekliyor, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr