Bölüm 80 : Büyük Şişman Zhang'ın Yetenekleri

avatar
7167 28

A Will Eternal - Bölüm 80 : Büyük Şişman Zhang'ın Yetenekleri


Çevirmen : Clumsy 

 

Bir yığın ruh taşı olan Bai Xiaochun küçük kaplumbağa meselesiyle daha fazla ilgilenmek istemiyordu. Kalbi bu olay yüzünden binlerce parçaya ayrılmıştı. Artık yapılacak tek şey İlaç Yapım Tesisine gidip kendini hap yapmaya vermekti.  

 

İkinci kademe ilaçlardaki yeteneği mükemmel bir hal almıştı. Başarı oranı şok edici derecede yüksekti ve üçüncü kademe çalışmalarına da başlamış durumdaydı.

 

Atölyesini gümbürdeme sesleri dolduruyordu. Bir keresinde hiç beklenmedik bir şey yaşamış ve hap fırını roket gibi havaya sıçrayıp duvarda küçük bir krater bıraktıktan sonra geri inmişti.

 

Ama bu, hap yaratma denemesinin başarısız olduğu ve atölyenin koruyucu büyülerinin bile tutamayacağı kadar duman yarattığı seferin yanında hiçbir şeydi. İlaç Yapım Tesisinin yarısını dumanlarla doldurmuş ve herkesin öksürerek ve lanetler okuyarak dışarı kaçmasına sebep olmuştu.

 

Şok olan Bai Xiaochun da herkes gibi dışarıya koşmuş ve tabii bu felakete kimin yol açtığından emin olmak mümkün olmamıştı.

 

Oldukça hüsran dolan Bai Xiaochun, dikkatli bir şekilde atölyesine dönerek yeni bir üçüncü kademe ilaç deneyine girişmişti. Sık sık farklı ruh ilaçlarını ürettiğini fark ettikçe yüzünde garip ifadeler beliriyordu. Mesela karınca sürüsünün dikkatini çeken bir hapı vardı. Sonra da Afrodizyak Hapı…

 

Gerçek şu ki ürettiği tüm bu garip haplar, korkunç sonuçlar doğuruyordu.

 

“Acaba ilaç yaparken tamamen formülü kullanmadığım için mi oluyor? İşimi yaparken içgüdülerimi takip ediyorum ve bu da beni garip dönüşümlere mi yönlendiriyor? Belki de öyle yetenekliyim ki Tanrı beni kıskanıp kasıtlı olarak başıma problem çıkartıyordur?” Şu anda ellerinde birkaç düzine parlak hap tutarak somurtmaktaydı.

 

Hapların hiçbiri yuvarlak değildi. Kimileri küp şekilliydi, kimileriyse kilden bozma topakları andırıyordu. Sıradan ruh ilaçları olmadıkları kesindi ve her biri güçlü tıbbi aromalar yayıyordu…

 

Bai Xiaochun, şu halinden yüz kat daha cesur olsa bile hiçbirini tüketmeye cesaret edemezdi. Ürettiği hapların ne çeşit hayal edilemez etkileri olacağını söylemek imkânsızdı.

 

“İlaçların Daosunda zirveye ulaşmak istiyorum. Ben dünyayı umursamadan çabasızca süzülen bir bulut gibiyim. İlaçların Daosu engellerle dolu bir yol, bu yüzden korkmamalıyım. Devam etmem gerek. Yeni bir ben, yeni bir Bai Xiaochun.” Yüzünde bu kararlılığın izleri belirmişti. Sanki hayatın derin anlamlarını arar gibi bir halde hapları kaldırarak yenilerini yaratmaya girişti.

 

Bir sonraki deneme için neredeyse yarım gün harcadı. Ancak çalışmaya devam edebileceği birkaç tip ilaç kalacak hale ulaştı. Bu çok tehlikeliydi. Fırını her seferinde patlıyor ve çevreye hatırı sayılır bir zarar veriyordu. Somurtan Bai Xiaochun zararı ruh taşlarıyla karşılamak zorunda kaldı ve kibar bir şekilde İlaç Yapım Tesisinden ayrılması istendi.

 

Tam Tarikat Liderinin Küçük Kardeşi olma statüsünü kullanarak burada kalmaya devam edeceği konusunda ısrarcı olacaktı ki Büyük Şişman Zhang’ın kendisine bir mesaj gönderdiğini fark etti. Anlaşılan Bai Xiaochun’un evine gelip onu bulamamış ve nerede olduğunu merak etmişti.

 

Büyük Şişman Zhang’ın geldiğini öğrenen Bai Xiaochun, İlaç Yapım Tesisinden çıkarak iç çeke çeke dar dağ yollarında yürümeye başladı.

 

“Eğer ilaçların Daosunu zirveye taşımaya niyetliysem önüme çıkan engellerle yüzleşeceğim kesin. Ben, Bai Xiaochun, süzülen bir bulutum. Teslim olmayacağım!” Göğsünü kabartıp başını kaldırarak bir miktar daha yürüdükten sonra bir şeylerin ters olduğunu fark etti. Günün bu saatlerinde tarikat oldukça canlı olurdu. Ama bugün Kokulu Bulut Tepesi çok sessizdi. Etrafta altıncı seviye Qi Yoğunlaşma ve yukarısında hiçbir çırak yoktu. Yalnızca beşinci seviye ve altındakiler görünüyordu.

 

Şaşıran Bai Xiaochun, daha hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı. Eve yaklaştığındaysa konutun önünde heyecanlı bir şekilde ileri geri yürüyen uzun, cılız bir genci fark etti.  

 

Bu genç adam Büyük Şişman Zhang’dan başkası değildi, ciddi oranda kilo kaybetmişti.

 

“En Büyük Kardeş!” diye selamlayan Bai Xiaochun, hızlıca yanına gitti.

 

“Dokuzuncu Kardeş!” Büyük Şişman Zhang da coşkulu bir karşılık vererek gürültülü bir kahkaha attı. Bai Xiaochun’un Tarikat Liderinin Küçük Kardeşi olmasını hiç umursamıyordu. Onun gözünde o hala kendi Küçük Kardeşiydi.

 

Bai Xiaochun onu avluya sokarak sohbete başladı. Meraklı bir şekilde sordu: “Büyük Kardeş, sen bana pek uğramazdın. Seni buralara ne getirdi? Yardım edebileceğim bir şey mi var? Söylemen yeterli!”

 

Bai Xiaochun, Büyük Şişman Zhang’ı uzun zamandır abisi olarak görüyordu. Ne zaman Fırınlardaki günlerini düşünse içi sıcacık bir hisle dolardı.

 

Büyük Şişman Zhang boğazını temizledi. Ancak yüzündeki heyecanı ve gururu gizleyemiyordu. Gururlu bir şekilde göğsünü tokatladı. Bu hareketi Fırınlardayken yaptığında etlerinin hoplama sesi çıkardı ama şimdi yalnızca kemik çatırdama sesleri geliyordu. Buna rağmen canlanmış görünüyordu.  

 

“Dokuzuncu Kardeş, sana anlatmam gereken büyük bir sırrım var!”

 

Büyük bir sırrın bahsini duyan Bai Xiaochun, hemen dikkat kesildi.

 

Oldukça yüce bir edayla lafa giren Büyük Şişman Zhang şöyle dedi: “Bugünden sonra, Ben, Büyük Şişman Zhang, kesinlikle Ruh Akımı Tarikatında ünlü olacağım, herkes adımı öğrenecek. Tonlarca çırak bana iyi davranmaya çalışacak. Hatta Kuruluş Kadrosu kıdemlileri bile bana nihai bir saygıyla yaklaşacak.”

 

“Oh?” Bai Xiaochun şaşırmış görünüyordu. “Neler oluyor? Sen de mi küçük kaplumbağasın?”

 

Büyük Şişman Zhang derin bir nefes alarak sesini alçalttı. “Küçük kaplumbağa mı? Pshh. Dokuzuncu Kardeş, Ustamın Menekşe Kazanı Tepesinin Lordu olan Xu Meixiang olduğunu biliyorsun, değil mi?”

 

Bai Xiaochun başını sallayarak onayladı. Aynı zamanda Büyük Şişman Zhang’ın bu kadar kilo verme sebebinin o kadın olduğunu da biliyordu. Kadın şişman insanları sevmiyordu ve bu olay Bai Xiaochun’un aklına garip olasılıklar sokmuştu.

 

“Benim Ustamın uzmanlık alanını da biliyorsun, değil mi?” diye devam etti Büyük Şişman Zhang. “Ruh güçlendirme! Ve ben Ustamdan ne öğreniyorum biliyor musun? Ruh güçlendirme!

 

“Hahaha! Ben, Büyük Şişman Zhang, ruh güçlendirme konusunda inanılmaz bir yetenekle kutsanmışım. Yeteneğim öyle sıra dışı ki Ustam bile tamamen şok oldu ve beni yerlere göklere koyamadı! Bugün bana birkaç yıl içerisinde tüm Ruh Akımı Tarikatının bir numaralı büyükustası olacağımı söyledi!” Büyük Şişman Zhang ayağa kalkmıştı ve heyecandan yerinde duramaz bir halde göğe bakıyordu. Bugüne dek var olan en önemli varlık kendisiymiş gibi bir havaya bürünmüştü.

 

Bai Xiaochun gözlerini kırpıştırdı. Büyük Şişman Zhang’ın görkemli pozlarını görünce hemen yüzüne hayranlık dolu bir ifade yerleştirerek seslendi: “Ruh güçlendirme mi?!”

 

Bai Xiaochun’un tepkisi Büyük Şişman Zhang’ı iyice mutlu etmişti. Omzuna vurarak konuşmayı sürdürdü: “Dokuzuncu Şişman, bundan sonra herkes benden ruh güçlendirme yapmamı isteyecek. Onları beğenmezsem ne isterlerse istesinler reddederim. Onları beğenirsem de onlardan kollarını bacaklarını isterim! Ama sen ve Üçüncü Şişman Fırınlardansınız. Hayatım boyunca sizden tek bir ruh taşı bile almayacağım. Biz aileyiz ve siz malzemeleri temin ettiğiniz sürece ne isterseniz bedavaya güçlendireceğim!”

 

Büyük Şişman Zhang oldukça enerjik ve şevk doluydu. Menekşe Kazanı Tepesine gittiğinden beri bastırıldığını hissediyordu ama şimdi ruh güçlendirmedeki yeteneğini öğrenerek mest olmuştu. Bu, Bai Xiaochun’a ilk ziyaretiydi.

 

“Büyük Kardeş, sen inanılmazsın!!” diyen Bai Xiaochun kendinden geçmiş görünüyordu.

 

“Gel, gel.” dedi Büyük Şişman Zhang. “Bana herhangi bir şey ver. Senin için hemen burada bir kat ruh güçlendirme yapacağım. Benim silahlarım sayesinde kesinlikle güney yakanın ilk onuna gireceksin. Sonra da güney yakanın Seçilmişler mücadelesinde kuzey yakaya karşı savaşırsın!”

 

“Ah...” Bai Xiaochun birkaç kez gözlerini kırptı. Büyük Şişman Zhang’ın ne kadar heyecanlı olduğunu görünce de ellerini çantasında biraz gezdirdikten sonra Ruh Akımı Tarikatının sıradan uçan kılıçlarından birini çıkardı ve hızlıca Büyük Şişman Zhang’a uzattı.

 

Büyük Şişman Zhang derin bir nefes alarak çantasına vurdu ve birkaç maden çıkartarak kılıcın etrafında gezdirdi.

 

Sonra da gözlerini kapatarak yetişim aşamasının patlayıcı gücünü saldı. Yetişimi Bai Xiaochun’a denk olmasa da çoktan altıncı seviyenin büyük çemberine ulaşmıştı. Sol elini sallayıp gümüş ışıklar belirtirken saçları savruluyordu.

 

Işık göründüğü ve rüzgâr çıktığı anda tüm alan ruhsal enerji dalgalarıyla doldu. Büyük Şişman Zhang’ın sol elinde filtrelenen enerji, içinden geçtiği bir madeni eritmeye başladı. Kısa bir süre içerisinde yarısı yok olmuştu bile.

 

Bai Xiaochun’un gözleri titreşiyordu. İlk defa birinin ruh güçlendirme yapışına şahit oluyordu ve bu süreç, kaplumbağa tavasıyla yaptığından çok daha farklıydı. Görünen o ki ruh güçlendiriciler cennet ve dünyayla iletişim kurarak, patlayıcı güçlerinin filtreleyişiyle madenleri yumuşatıyordu.

 

Büyük Şişman Zhang kısa bir süre sonra titremeye başladı. Yarım tütsülük sürenin sonundaysa derin bir nefes alarak gözlerini açtı. Ve elinden çıkardığı kör edici gümüş ışığı doğruca kılıca uzattı.

 

“Ruh Harekete Geçirme!”

 

Hava titreşmiş ve Büyük Şişman Zhang’ın elindeki parıltılar uçan kılıca erişerek göz açıp kapayıncaya dek tüm kılıcı gümüş renge çevirmişti.  

 

Manzara kesinlikle şok ediciydi ve Bai Xiaochun’un ağzı açık kalmıştı.

 

Soluk soluğa kalan Büyük Şişman Zhang, uçan kılıcı Bai Xiaochun’a uzattı.

 

“Al.” dedi özgüvenli bir sesle. “Kılıcın ruhu harekete geçti. Eğer üzerine biraz ruhsal güç döküp ruh testi yaparsan gümüş dizaynlar belirecektir!” Bu cümleden sonra da alnındaki terleri sildi.

 

Bai Xiaochun kılıcı alarak heyecanlı bir şekilde ruhsal enerji aktardı. Hemen çatlama sesleri duyulmaya ve kılıcın yüzeyinde gümüş çizgiler belirmeye başladı. Ama bu çizgiler çabucak silinmiş, çatlaklar ise iyice yayılmaya başlamıştı. Kılıcın içerisinde hiç dünya ve cennet enerjisi yok gibiydi. Ve bir dakika sonra da kılıçtan geriye yalnızca cüruf kalıntıları kaldı.

 

“Ha?” diyen Bai Xiaochun şaşkın görünüyordu. Büyük Şişman Zhang da açılmış ağzıyla Bai Xiaochun’a bakmaktaydı.

 

Bai Xiaochun tam boğazını temizleyip düşük kalite bir kılıçtı zaten diyecekken Büyük Şişman Zhang kılıcı kavrayarak sinirli bir şekilde ayağa kalktı.

 

“Hata yaptım. Ruh demiriyle birleşmesini kontrol etmedim. Cennetlerin ve dünyanın enerjisi fazla uçucuydu. Ah, fark etmez. Tamamdır Dokuzuncu Kardeş, bana başka bir uçan kılıç ver.” Büyük Şişman Zhang, Bai Xiaochun’a kanlı gözlerle bakıyordu.

 

Bai Xiaochun yeni bir kılıç üretirken Büyük Şişman Zhang derin bir nefes aldı. Çok ciddi bir ifadeyle süreci yeniledi ve kılıcı gümüş ışıklarla parlattı, sonra da Bai Xiaochun’a uzattı.

 

“Neden... neden sen test etmiyorsun En Büyük Abi?” dedi Bai Xiaochun tereddütlü bir şekilde.

 

Büyük Şişman Zhang ciddi bir sesle yanıtladı: “Ruh güçlendirmenin en önemli kuralı, obje ruh güçlendiriciye ait olmadıkça test edenin de o olmaması gerektiğidir! Bu bir kural ve bunu ihlal edemem. Eğer tabuyu yıkarsam sonu gelmeyen dertlere yol açarım.”

 

Büyük Şişman Zhang’ın kararlılığını gören Bai Xiaochun, gergin bir şekilde kılıcı aldı. Bu kez işe yaramasını çok istiyordu, aksi takdirde Büyük Şişman Zhang büyük bir darbe yemiş olacaktı.

 

Bir anlık düşünceden sonraysa şöyle dedi: “Hm... En Büyük Abi, sen burada bir dakika bekle. Ben odama gidip orada test edeyim. Bir önceki seferinde çok düşünüp gerginleştim galiba.”

 

# Bizimkinin Sen de mi küçük kaplumbağasın?” dediği sahne çok tatlıydı 
Bu arada can dostu Büyük Şişman ruh güçlendirme öğrenmiş bir şekilde kapısında beliriverdi. Gerçi ilk deneme pek de başarılı olmadığını gösteriyor ama bakalım devamı nasıl gelişecek. 
Yarın yeni bölümlerle görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr