Bölüm 75 : Haksız Yere Suçlandım!!

avatar
6645 32

A Will Eternal - Bölüm 75 : Haksız Yere Suçlandım!!


Çevirmen : Clumsy 

 

Şok edici, öfke dolu haykırışlar öyle güçlüydü ki çevredeki ağaçlar dahi titriyordu. Yapraklar düşüyor ve rüzgârla savruluyordu.

 

Bu bağırışı duyan Bai Xiaochun ise öyle korkmuştu ki neredeyse havaya sıçrayacaktı. Başını kaldırdığındaysa tepesinde süzülen, alnındaki ve boynundaki damarlar kabarmış olan Yaşlı Zhou’yla karşılaştı.

 

Yaşlı Zhou vahşi bir canavara benziyordu, hatta ankanın geçen ayki haline bayağı benzediği söylenebilirdi…

 

“Bai Xiaochun, anka kuşuma zarar veren senmişsin. Bugün aramıza Li Qinghou girse bile sana dersini vereceğim ve bu ders oldukça acı olacak!” Yeni bir kükremeyle birlikte sağ elini uzatarak Bai Xiaochun'un yönüne doğru bir kavrama hareketi gerçekleştirdi.

 

Bu hareket Bai Xiaochun’un etrafındaki havanın katılaşmaya başlamasına yol açmıştı. Titremeye başlayan Bai Xiaochun, acınası bir çığlık attı. O anda teninden gümüş bir parıltı yayılmaya başladı ve beyaz bir ışıkla birlikte İlahi Turna Kalkanı da piyasaya çıktı. Belli bir mesafeden yumurta kabuğunu andırıyordu.

 

“Beni öldürmeye çalışıyor! Beni öldürecek!!”  Işıkla sarmalanan Bai Xiaochun, Yaşlı Zhou’dan gelen baskıyı hiçe sayarak mümkün olduğunca hızlı bir şekilde koşmaya başladı.

 

“Eee?” diye mırıldandı Yaşlı Zhou. Tam gücünü kullanmamış olsa da Kuruluş Kadrosu aşamasının başlarında olduğu için gücünün en ufak bir kırıntısı dahi her Qi Yoğunlaşma yetişimcisini sabit tutmaya yeterdi.

 

Işıklarla çevrelenmiş olan Bai Xiaochun’un uzaklaşışını izleyerek kükredi: “Bai Xiaochun, Fırınlardayken bile bana zarar verdiğini bilmediğimi mi sanıyorsun? Çorbama koyulması gereken ginseng kökünü senin yediğini biliyorum, hem de sapına kadar! Ayrıca kâseleri kalınlaştırma fikrinin senden geldiğini de biliyorum. Ve şimdi de anka kuşumu hapladığını öğrendim! İşte bugün, eylemlerinin sonuçları olduğunu öğreneceğinden emin olacağım!”

 

Bu cümlelerden sonra Bai Xiaochun’u takip etmeye başladı.

 

Aslında tarikatın tüm kıdemlileri/yaşlıları Fırınlarda olanlardan haberdardı.

 

“Beni suçlayamazsın!” diye bağırdı Bai Xiaochun acınası şekilde. “Senin kuşun benim hapımı çaldı! Cidden benim bir suçum yok!” Omzunun arkasından Yaşlı Zhou’ya baktı, yetişim seviyesini okumak imkânsızdı. Mümkün olan en hızlı şekilde, canı buna bağlıymışçasına koşmaya başladı.  

 

Bai Xiaochun’un sözlerini işiten anka kuşunun tüyleri diken diken olmuştu. O da acılı bir ses çıkartarak kanatlarıyla Bai Xiaochun’u işaret ediyordu. Herkese ‘işte bana hap veren kişi bu’ der gibi bir havası vardı. Katiyen onun hapını falan çalmamıştı!!  

 

“S-sen...!” Anka kuşunun kendisini haksız yere suçladığını gören Bai Xiaochun, iyice kötü hissetmeye başladı. Ne kadar zeki olursa olsun günün birinde bir kuş tarafından suçlanabileceğini nasıl hayal edebilirdi ki?

 

Kalbi nefretle doldu. Kuşa bakarken, bu mesele çözüldüğünde o kuşa aşağılanmanın ne demek olduğunu öğreteceğim diye düşündü. Bu kuş erkek olabilirdi ama Bai Xiaochun ona ders vermek için daha erkeksi bir kuş bulmayı da bilirdi!

 

“Ne cüretle anlamsız detayları gevelersin!” diyen Yaşlı Zhou da hızını arttırmıştı. Bai Xiaochun’a ilerlerken kolunu sıvayarak yoğun bir güç gönderdi.  Bu güçle karşılaşan Bai Xiaochun ise yalnızca biraz sarsıldı, sonraysa hiçbir şey olmamışçasına hızlanmaya devam etti.  

 

Bu olay Yaşlı Zhou’nun gözlerini şaşkınlıkla irileştirmişti. Herhangi bir Dış Kesim çırağını yere yığacak kadar kuvvet uygulamış olmasına rağmen Bai Xiaochun hiç etkilenmemiş görünüyordu.

 

Bai Xiaochun da şaşkındı. Az önceki darbe onu dişlerine kadar sarsmış ve titretmişti. Arkasından gelen Yaşlı Zhou’ya bakarken hızlıca Altın Karga Kılıcını çıkartarak içine ruhsal enerji ekledi. Altın karga maddeleşmiş ve Bai Xiaochun da onunla birlikte altın bir ışık huzmesine dönüşerek havalanmıştı.

 

Yaşlı Zhou da soğuk bir homurdanma eşliğinde havalanarak ankasına katıldı.  

 

Yaşananları izleyen çıraklar Bai Xiaochun'un talihsizliği karşısında bir hayli mutluydu. Onun çılgın gibi kaçması hepsinin öfkesini bir nebze de olsa rahatlatıyordu.  

 

Chen Zi’ang’ın, Zhao Yiduo’nun ve Lord Kurt denilen Liu Ergou’nun yüzleri çiçekler açıyor, gözlerinden mutluluk gözyaşları süzülüyordu.

 

“Cennetler her şeyi görüyor!!” diye mırıldandı Liu Ergou.

 

Kokulu Bulut Tepesinin üzerinde uçan Bai Xiaochun ise acılı çığlıklar atmaya devam ediyordu. Şu ana dek onu görememiş olanlar bile çığlıklarını duyarak şoka girmişti.

 

“Yaşlı Zhou, kuşun yalan söylüyor! Vallahi ben gerçekleri anlatıyorum, bir şeyler uyduran o!” Bai Xiaochun ağlamak istiyor ancak gözlerinden yaş gelmiyordu. Altın kargasının üzerinde varını yoğunu ortaya koyarak ilerliyordu.

 

“Kapa çeneni!” diye kükredi Yaşlı Zhou. Bai Xiaochun’un kuşuyla ilgili abuk sabuk konuşması zaten kötüydü, bir de aşağıda bunu duyabilecek bir sürü insan vardı ve hepsinin yüzlerinde garip ifadeler mevcuttu. Yaşlı Zhou’nun sağ eli yeni bir büyü hareketiyle kıpırdadı ve Bai Xiaochun’a doğru bir hava saldırısı gerçekleştirdi.

 

“Ama doğru söylüyorum! Kuşun beni haksız yere suçluyor!” Bai Xiaochun durumu çözmek istese de hava saldırısı ona yaklaşıyor ve içini korkuyla titretiyordu. Neyse ki bir şekilde biraz daha hızlanabilmeyi başararak saldırıdan kaçtı ve saldırının hedefi yakınlardaki küçük bir kaya oldu.

 

Omzunun üzerinden bakarak kayanın üzerindeki koca deliği gören Bai Xiaochun’un kafatası uyuştu.  Sonunda en büyük kozunu oynamaktan başka çaresi kalmamıştı: “Ben Tarikat Liderinin Küçük Kardeşiyim! Daoist Usta Ruh Eleğinin çırağıyım!”

 

“Sana kimse yardım edemez!” dedi dik dik bakan Yaşlı Zhou. Aslında Bai Xiaochun’u kovalarken bile yüzü düşüyordu. Bai Xiaochun’un kuyruğuna basılmış bir tavşan gibi kaçışı da işleri iyice kötü kılıyordu. Kesinlikle acınası bir manzaraydı.  

 

Kokulu Bulut Tepesinin bir noktasından göğe bakarak olanları izleyen Xu Baocai’nin yüzündeyse karmaşık hisler dolaşıyordu. Tabii ki Bai Xiaochun için endişelenmiyordu. Daha çok Yaşlı Zhou için üzülüyor ve geçmişi anımsamadan edemiyordu.

 

“Kaçmayı bırak Bai Xiaochun!!” diye bağıran Yaşlı Zhou yaklaşıyordu. Yanındaki anka kuşuysa delici çığlıklarını kesmiyor, arada bir de kanatlarıyla Bai Xiaochun’u işaret ediyordu.

 

“Ben bir Prestij Çırağıyım!” diye bağırdı Bai Xiaochun. “Tarikat için kan döktüm ben! İnanılmaz bir hizmet verdim!!” Canı için kaçarken sarf ettiği sözler Menekşe Kazanı Tepesinde bile yankılanmaya başlamıştı. Dışarı çıkıp onu gören çırakların yüzleri ilginç ifadelerle canlanıyordu. Tabii olup biteni görünce gülmemek ellerinde değildi.

 

“O ölülere verilen bir unvan.” dedi yaşlı Zhou. “Seni gerçek bir Prestij Çırağı yapacağım!” Aslında Bai Xiaochun’u öldürmek gibi bir planı yoktu. Yalnızca ona bir ders vermek istiyordu. Onu korkutmayı umarak elini yeniden salladı ve yeni bir rüzgâr saldırısı göndererek Bai Xiaochun’un etrafında dönen bir girdap yarattı.

 

Yaşlı Zhou’nun sözlerini işiten ve rüzgâr girdabını gören Bai Xiaochun ise eskisinden de kötü bir çığlık attı. Tüm ruhsal enerjisini Altın Karga Kılıcına aktardı ve girdabın alanından çıkarak altın bir ışık eşliğinde Kokulu Bulut Tepesiyle Dao Tohumu Dağı arasındaki yolu yarıladı. Bu noktada ışığı silikleşmeye başlamıştı.  

 

Gümüş ışık eşliğinde çığlıklar atarak ilerliyordu. Li Qinghou’nun şu anda tarikatta olmadığını ve kendisini kurtarabilecek tek kişinin Büyük Kardeş Tarikat Lideri olduğunu bildiği için hedefi Dao Tohumu Dağıydı.

 

Yaşlı Zhou, Bai Xiaochun saldırılarından defalarca kaçabildiği için oldukça şaşkındı. Ayrıca Bai Xiaochun’un Luochen Klanı tarafından kovalanmasına rağmen hayatta kalabilmesinin sebeplerinden birinin de bu kaçış yeteneği olduğunu anlıyordu.

 

Ancak bunca seyirci tarafından izlenirken gururu iyice incinmiş, bu da öfkesini ateşlemişti. Bu yüzden yetişim aşamasının gücünü salarak Bai Xiaochun’u kovalamayı sürdürüyordu.

 

“Büyük Kardeş Tarikat Lideri, kurtar beni!” Bai Xiaochun ciğerleri elverdiğince bağırıyordu. Tüm hızıyla havayı delip geçerek ilerliyor ve peşindeki Yaşlı Zhou’nun saldırılarından kaçarak Dao Tohumu Dağına doğru devam ediyordu. İnanılmaz bir çevikliğe sahipti.

 

Tabii ki Yaşlı Zhou, Kuruluş Kadrosunun ilahi tekniklerini salarak Bai Xiaochun’u kolayca indirebilirdi. Ama tek istediği ona bir ders vermek olduğu için onu yanlışlıkla öldürmemek adına gücünü tam anlamıyla kullanmıyordu.

 

Ama ona en ufak bir zarar dahi vermemiş olmasına rağmen Bai Xiaochun’un manyaklar gibi bağırması tepesinin tasını iyice attırıyordu. Hızlıca yeni bir büyü hareketi gerçekleştirerek gökten kara bulutlar indirdi. Gök gürültülerinin arasından yıldırımlar alçalmaya başlamıştı.

 

Bai Xiaochun’un gözleri bu durum karşısında çay tabağına döndü. Bu korkunç güç, beynini tamamen uyuşturmuştu. Kanlı gözleriyle bir büyü hareketi gerçekleştirerek kafasının üzerine menekşe qi’si gönderdi ve yıldırıma karşılık verdi.

 

Yaşlı Zhou hayretler içerisindeydi. Yalnızca Bai Xiaochun’u korkutmak istemişti ve yıldırım bir saldırı şekli gibi gözükse de ineceği yer Bai Xiaochun değildi, onun yanıydı. Ama Bai Xiaochun yıldırıma karşı savaşmaya karar vermişti, bu da Yaşlı Zhou’nun yıldırımı kontrol etmek istemesine yol açtı. Ancak durduramamıştı.  

 

Bai Xiaochun’dan çıkan menekşe qi yıldırımla buluştuğunda ortaya bir kazan görüntüsü çıktı. Yıldırıma çarpan kazan da yoğun bir gümbürdeme sesiyle birlikte tüm alanın sarsılmasına yol açtı. Menekşe qi kazanı çatlamış, yıldırım ise yarı gücüyle yere inmişti.

 

Bai Xiaochun solgun yüzüyle rica dolu bir çığlık daha attı.

 

“Kurtar beni Büyük Kardeş! Kurtar beni Usta! Oh, Ustamın cennetlerdeki ruhu beni kurtarsın lütfen!!”

 

Yaşlı Zhou havanın ortasında durarak şaşkınlık içerisinde Bai Xiaochun’a bakıyordu. Bai Xiaochun az önce bir yıldırımın gücünü yarıya indirmişti ama kalan kuvvet bile herhangi bir Qi Yoğunlaşma yetişimcisini ciddi şekilde yaralayabilirdi. Fakat onun yalnızca yüzü solgunlaşmıştı.

 

“Bu... Menekşe Qi Kazanı Çağırmaydı.” diye mırıldandı Yaşlı Zhou. “Du Lingfei ve Hou Yunfei, Bai Xiaochun’un Menekşe Qi Kazanı Çağırma gücüne sahip olduğunu söylemişti ama kuvveti yedinci seviye Qi Yoğunlaşmanın çok üzerinde. Bu çocuğun savaş gücü ve teknik kullanışı sahiden harika!”

 

Yaşlı Zhou’nun gözleri garip bir ışıkla aydınlandı. Bai Xiaochun’un bu bağlamda bir Seçilmiş olduğunu fark ettiği için öfkesi biraz dağılmıştı. Üstelik kulak tırmalayıcı çığlıkları da gülmekle ağlamak arasında gidip gelmesine yol açıyordu. Yine de soğuk bir homurdanmayla takibe devam etti.  

 

“Suçun ankada olup olmaması umurumda değil, esas sebep Bai Xiaochun. Bu çocuk çok inatçı ve afacan; onu korkutma şansını kullanmam gerekiyor.”

 

#Ben bu Yaşlı Zhou'ya hiç kıyamıyorum. Adamın anka kuşları helak oldu, bir de hakkında bir sürü pislik dedikodu çıktı. Ona rağmen Bai Xiaochun'a zarar vermeden usul usul takip ediyor, bir yandan da onun gücünü övüyor. 
Bizimki de senin kuşun beni haksız yere suçluyor diye bağıra bağıra dağa kadar uçtu 
Sıradaki beş bölümü gün içerisinde atacağım, tekrar görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44322 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr