Çevirmen : Clumsy 

Bai Xiaochun kaplumbağa tava sayesinde ruh güçlendirme konusunda bilgiliydi. Ayrıca Menekşe Kazanı Tepesinin Kuruluş Kadrosu kıdemlisinin güçlü bir ruh güçlendirme uzmanı olduğunu da biliyordu.

O kıdemli birkaç erdem puanı karşılığında çıraklar için ruh güçlendirme gerçekleştiriyor ama birkaç kattan öteye gitmiyordu. Çünkü daha fazlasında başarısızlık ihtimali katlanıyordu.

Bu iki büyülü nesnenin üç kat ruh güçlendirmeden geçmiş olması da Bai Xiaochun’un onlar için üç renkli alevini ziyan etmeyeceği ve bu nesneleri halk içinde rahatlıkla kullanabileceği anlamına geliyordu.  

Kokulu Bulut Tepesine dönen Bai Xiaochun, Altın Karga Kılıcı ve İlahi Turna Kalkanına alışma çabalarına başladı. Onlara ruhsal kuvvetinden gönderdiği anda yoğun bir ısı yaydılar.

“İşte siz gerçekten hazinesiniz!” dedi heyecanla. Derin bir nefes alarak bir büyü hareketi gerçekleştirdi. Altın Karga Kılıcı, tıngırtı sesleri eşliğinde altın bir ışığa dönüşüp ardında yakıcı bir sıcaklık bırakarak çevresindeki her şeyi dalgalandırmaya ve bükmeye başladı.

Bai Xiaochun yeni bir büyü hareketiyle kılıcına biraz daha ruhsal enerji gönderdiğinde ise silik bir altın karga şekli görünür hale geldi.

Oluşan karga çizgilerden öteye gitmemiş olsa da ortaya çıktığı anda yoğun bir aura yaymış ve ortamın ısısı ciddi şekilde artmıştı. Tüm bunlar Bai Xiaochun’un kalp atışlarını hızlandırıyordu.

Soluk soluğa kalarak Altın Karga Kılıcını daha parlak gözlerle izlemeye başladı. Sonra da heyecan dolu bir kahkaha savurdu.

“Bu kılıç benim küçük ahşap kılıcımdan çok daha iyi! Woow, benim Ustam bir harika!” Sonrasında harekete geçerek havaya sıçradı ve sahte altın kargasının üzerine atladı.

Altın karga bulanık ve belli belirsiz olsa da bir levha gibi düz ve sağlam durabiliyordu. Ona biraz daha ruhsal enerji katan Bai Xiaochun, onunla bir bütün olduğunu hissetti.

Altın kargaya bindikten sonra yeni bir büyü hareketi gerçekleştirerek havalandı. Sonra da kalabalığın üzerinde gezerek Kokulu Bulut Tepesi çevresinde bir tur attı. İnsanlar tarafından görüldüğünde yavaşlıyor, başını havaya kaldırarak göğsünü kabartıyordu. Hayranlık çığlıkları yankılandıkça da hızını arttırmaya başlıyordu.

“Ben, Bai Xiaochun, sonunda uçabiliyorum!” Mutlu bir şekilde içten içe kahkahalar atarak 10,000 İlaç Tesisini de geçti. Ancak tam diğer dağ tepelerine yönelecekti ki altın kargası yavaşça silinmeye, kılıç da gökten aşağı düşmeye başladı. Tabii Bai Xiaochun da çığlıklar atarak beraberinde düşüyordu.

Neyse ki aşağısında dipsiz bir çukur değil, küçük bir yol vardı. Oraya koşar pozisyonda inerek birkaç adım sonrasında kontrolünü sağlayabildi. Sonra da bu yolun sonunun ne kadar yüksek olduğunu fark etti. Eğer oradan düşseydi Ölmeyen Teni bile onu kurtaramayabilirdi…

Yüzü solgunlaştı.

“Bu fazla tehlikeliydi!!” diye düşünürken titriyordu. Bu cümleyle birlikte Altın Karga Kılıcını kaldırdı. Ruhsal enerjisini kontrol ettiğindeyse neredeyse tamamen tükendiğini fark etti, bu yüzden düşmüş olmalıydı.  

Bir Qi Yoğunlaşma yetişimcisi için bir kılıcın üzerinde uçmak yoğun şekilde enerji harcardı. Çoğu yedinci seviye yetişimci en fazla birkaç nefeslik süre dayanabilirdi. Bai Xiaochun bile alışık olunmayan ruhsal enerjisine rağmen yüz nefese dahi ulaşamamıştı.

Ölüme düşmenin korkusu kılıcı bir kez daha test etmesini engelledi. Acaba kimse olanları gördü mü diye bir müddet etrafa baktıktan sonra da ağzı açık şekilde kendisine bakmakta olan iriyarı bir adamı fark etti.

Bai Xiaochun, onu gördüğü anda açılan gözleriyle koşturmaya başladı. “Whoah, sen Tarikat Yeğeni Kurt değil misin?”

‘Tarikat Yeğeni Kurt’ lafını duyan iriyarı adam anında titremeye başladı. Yüzünü ekşitip kollarını kavuşturarak karşılık verdi: “Ben çırak Liu Ergou. Selamlar, Tarikat Amcası Bai... Ben, umm, ben az önce hiçbir şey görmedim.”

Bai Xiaochun, Liu Ergou’ya Dış Kesim için çıraklık yeri satarken rastlamıştı. Adam o zamanlar kendisine Lord Kurt diyordu.

Bai Xiaochun birkaç kez humphladıktan sonra onun bu olayları yaymayacağını garantilemek için Liu Ergou’yu korkutmaya karar verdi. Sonra da omzuna vurup gelecekte ona yardım edeceğini söyleyerek orayı terk etti.  

Liu Ergou da kaşlarının arasından akan terleri silerek hızlıca uzaklaştı.

Yolculuğunu sürdüren Bai Xiaochun, ufak aksiliğini gören tek kişi Liu Ergou olduğu için keyiflenmişti. Eğer bu olayı 10,000 İlaç Tesisinin üzerinde yaşasaydı itibarı sonsuza dek mahvolabilirdi…  

“Ai. Millet. Cidden fazla ünlü olmamak lazım. İşler çok zorlaşıyor.” Kendi kendine iç çekip ellerini arkasında birleştirerek avlusuna doğru yürümeye devam etti.

Bir müddet tereddüt ettikten sonra da gözleri kararlılıkla titreşti. “Yo, yetişime odaklanmam lazım. Azıcık uçabilmek de fena değil ama ya canım için kaçmam gerekirse? Ya düşmanlarımdan kaçayım derken ölüme yuvarlanırsam? O zaman hiç anlamı olmaz ki!”

Bu kararlılıkla birlikte yeniden Altın Karga Kılıcı ve İlahi Turna Kalkanı üzerine çalışmaya başladı.

“Ne olur ne olmaz diye bu iki nesneyi de boyayayım. Bu sayede insanlar benim böyle bir hobim olduğunu düşünür. Sonradan çıkaracağım ruh güçlendirmeli nesneler de dikkatlerini çekmez.” Biraz daha düşündükten sonra çeşitli renkli bitkiler hazırlayarak kılıcıyla kalkanını boyadı.

Silik ruh dizaynlarını örttü, iki nesneyi birer kez daha test etti ve sonunda tatmin oldu.

“İlaçların Daosundaki yeteneğim yükseldiğinde onları bitki bazlı boya materyalleriyle büyüleyeceğim, sonra kafam tamamen rahat edecek.” Bai Xiaochun aşırı derecede ihtiyatlı bir insandı. Tarikat Liderinin Küçük Kardeşi olarak abartılı davranışlarda bulunmuş olabilirdi ama asla aşmayacağı çizgiler vardı.

“Yetişim seviyemin yetersiz olması ne kötü. Geçen sefer Zhou Xinqi’yi takip ederken çoktan sekizinci seviye Qi Yoğunlaşmaya geldiğini fark ettim. Uçan kılıcımla onun kadar uçabilmemin tek yolu daha yüksek bir yetişim sahibi olmak.” Kalbi kararlılıkla doluyordu. Luochen Klanı olayı sonrasında yetişim dünyasının ne kadar acımasız olabileceğini tamamıyla anlamıştı. Ayrıca tam hızla kaçabilmenin de insanın canı sınırdayken ne kadar önem arz ettiğinin de farkındaydı.  

Eğer o zamanlar kılıcıyla uçabiliyor olsaydı Du Lingfei ve Hou Yunfei’yle birlikte kaçabilirdi.

“Hap yapmam lazım!” diye düşündü gözleri parlayarak. Şimdiki statüsü sayesinde bedava malzeme alamasa da birkaç erdem puanına alabileceği hap formülleri olmalıydı. Ve sonraki günlerde Kokulu Bulut Tepesi oldukça sessiz bir yer halini aldı, Bai Xiaochun ortalıkta görünmüyordu.

Büyük miktarda tıbbi formül elde etmiş ve Luochen Klanı üyelerinden sağladığı ruh taşlarıyla çeşit çeşit tıbbi bitki satın almış, sonra da İlaç Yapım Tesisine giderek ilaç yapımına başlamıştı.

Zaman uçarcasına ilerledi. Birkaç ay sonra Bai Xiaochun’un tarikata dönüşünün üzerinden altı ay geçmişti. Tarikat önceleri bol gürültülü olsa da artık işler sessizleşmişti, pek çok insan bunu adapte olması zor buluyordu.

Bai Xiaochun’un bir Prestij Çırağı olduğu haberi de tarikat dışına kadar yayılmıştı. Artık Doğu Korusundaki herkes bu meseleyi duymuş haldeydi.

Tabii ki Doğu Korusunda sayısız yetişimci vardı ve pek çoğu da Ruh Akımı Tarikatına farklı şekillerde bağlıydı.

Ruh Akımı Tarikatı çırakları için Prestij Çırağı unvanı önemli olsa da Tarikat Liderinin Küçük Kardeşi olmak daha etkileyiciydi.

Ancak büyük klanlar için tam tersi geçerliydi. Onların bir Prestij Çırağına duydukları saygı, Tarikat Liderinin Küçük Kardeşine duyduklarından çok daha fazlaydı. Hatta Küçük Kardeş meselesini neredeyse hiç umursamıyorlardı. Onları deliliğe yaklaştıran, Bai Xiaochun’un Prestijli oluşuydu.

Bu haberi alan başpapazlar çok heyecanlanmıştı. Onların gözünde Bai Xiaochun bir altın madeniydi. Yaşayan bir Prestijli çocuk!

Eğer Bai Xiaochun’u klanlarına alabilirlerse onun alt soyları gelecekte limitsiz potansiyele sahip olurdu. Bu soy genişledikçe, bir de klan Ruh Akımı Tarikatından destek alabilirse ihtişam garantiydi.  

Yetişim dünyasının bağımlı klanları için bu olasılık meteorik bir yükselme, ejder kapısından atlayan balık olma anlamına geliyordu.

Sonuçta Ruh Akımı Tarikatında yalnızca dokuz Prestijli klan vardı. Bu dokuz klan da tarikatın karar verme süreçlerine sık sık etkide bulunurdu. Bu etki mutlak olmasa da önerileri dikkate alınırdı.

Böyle bir klan muazzam derecede güçlü bir varlığın parçası olarak diğer yetişim klanları için yoğun kıskançlık malzemesi haline gelebilirdi. Geçmişte klanların pek çoğu çaresizdi. Ruh Akımı Tarikatına çeşitli şekillerde bağlılık sunarak ve farklı hizmetler gerçekleştirerek Prestijli statüsünü almayı ummaktan öteye gidemezlerdi.  

Ama şimdi... Bai Xiaochun vardı.

İşin en güzel tarafı onun herhangi bir yetişim klanına ait olmayışıydı. Ölümlü dünyadan geliyordu ve… hiçbir Daosit partneri yoktu. Onuncu Prestijli klana girmek için bedava bilet gibiydi ve bu yüzden Doğu Korusundaki tüm yetişim klanları çılgına dönmüştü.

“Zhou Klanındaki en güzel kızı bulun. Benimle gelip Yoldaş Daoist Bai’ye selamlarını sunacak!”

“Fei’er, sen Zhao Klanının incisisin. Bai Xiaochun’un iyi tarafına dokunman lazım. Eğer seni beğenirse klanımızın tüm problemleri ortadan kalkacaktır!”

“Sun Klanının kızları özellikle harika olmasa da mücadele edebilirler. Mükemmel bir hediye hazırlayın da Yoldaş Daoist Bai’ye selamlarımı sunayım!”

Sayısız yetişim klanı bu şekilde harekete geçmişti ve amaçları Bai Xiaochun’u etkileyebilmekti. Bundan kuzey yaka da nasibini almıştı. Çok geçmeden Bai Xiaochun ismi, Doğu Korusunun her noktasında anılmaya başladı.

Hou Klanı da bir istisna değildi.

Hou Klanının orta yaşlı başpapazı, Hou Yunfei ve Hou Xiaomei’yi yanına çağırdı. “Yunfei, Bai Xiaochun’la ilginç bir yakınlığın var. Sen... bu konuda klanımıza yardımcı olmalısın. Kardeşinin de Bai Xiaochun’dan hoşlandığını söyleyebilirim. İyi bir fırsat bul da aralarını yap.”

Hou Xiaomei’nin yüzü kızarmış, cilveli bir şekilde dudaklarını bükerek uzaklaşmıştı.

Hou Yunfei ise biraz endişeli olmasına rağmen cesur bir yüz ifadesi takınarak kabul etmişti.

Böylece birkaç gün sonra sayısız yetişim klanının üyeleri Kokulu Bulut Tepesinde, Bai Xiaochun'un konutunun etrafında toplandı. Haberler yayılınca kimileri de İlaç Yapım Tesisinin önüne gitmiş, gergin bir şekilde Bai Xiaochun’un inzivadan çıkmasını beklemeye başlamıştı.

#Eveet, Tarikat Amcalığının ekmeğini bolca yiyen kaplumbağamız için sıra Prestij Çıraklığının ekmeğini yemekte. Kapısına en güzel kızlar ve en şaşaalı hediyeler diziliyor. Bakalım bizimki inzivadan çıktığında tepkisi ne olacak, okumaya devam!