Bölüm 39 : Çarpışma...

avatar
7383 32

A Will Eternal - Bölüm 39 : Çarpışma...


Çevirmen : Clumsy 

 

“Chen Fei?” diyen Bai Xiaochun gözlerini kırpıştırdı. Hızlıca Chen Fei ve arkadaşlarını tarayıp yetişim seviyelerini tespit ettikten sonra rahatlamıştı.

 

“Bai Xiaochun, yerlere yatıp yalvarsan bile artık çok geç. Bizi zorla Dış Kesime sokmak senin fikrindi ve bedelini ödeyeceksin. Ben, Chen Fei, bugünü çok, çok uzun zamandır bekliyordum!” Güçlü bir kahkaha atan Chen Fei, sağ elini sallayarak beşinci seviye Qi Yoğunlaşmasını ortaya çıkardı. Etrafında uçuşan yapraklar oldukça etkileyici bir sahne oluşturmuştu.

 

“Dış Kesime katıldıktan sonra tüm vaktimi yetişimle geçirdim ve artık beşinci seviye Qi Yoğunlaşmadayım. Sana şöyle söyleyeyim Bai Xiaochun. Bugün zorbalığın ne anlama geldiğini öğreneceksin. Kemiklerin kırılacak ve tendonların kopacak!”

 

Yoğun bir kibirle kahkahalar savuran Chen Fei, sağ eliyle yaptığı büyüyle yeşil bir uçan kılıç yarattı. Kılıç yaklaşık 15 santim uzunluktaydı ve soğuk, antika bir havası vardı.

 

Chen Fei’nin iki yoldaşı da vahşi bir şekilde gülerek yetişim seviyelerini salıp birer uçan kılıç yaratmakla meşguldü.

 

Etrafını sardıkları ve üçe bir oldukları için Bai Xiaochun’u mahvedeceklerine çok eminlerdi. Özellikle de Bai Xiaochun’un zamanında sandıkları gibi Ağırlıktaki Hafifliğe sahip olmadığına inandıkları için bu güvenleri artıyordu.

 

“Dağdan hiç ayrılmasaydın güvende kalacaktın. Ama işte burada, tarikatın dışındasın. Ve şimdi hatalarının bedelini ağır ödeyeceksin!” Chen Fei biraz rahatlamış hissetse de hala içini kavuran bir öfke vardı.

 

“Üçünüz bana pusu kurarak tarikat kurallarını ihlal etmekten çekinmiyor musunuz?” diye sordu Bai Xiaochun içten bir merakla.

 

“Tarikat kuralları mı? Hahaha! Şu anda tarikatın dışındayız. Ayrıca yetenek konusunda bizimle boy ölçüşemezsin. Kimse birkaç kırık kemik ve kopuk tendon yüzünden bizi suçlamayacak. En kötü ihtimalle birkaç özür diler, meseleyi geride bırakırız.” Chen Fei gururlu bir kahkaha attı, Bai Xiaochun’u yere yapıştırdığını hayal ediyordu. Hatta onu iyice dövdükten sonra sarf edecek birkaç cümle de hazırlamıştı.

 

Ancak Bai Xiaochun’un ne kadar sakin olduğunu fark edince bir şeylerin ters olduğunu anladı. Üç kişi tarafından etrafı sarılan Bai Xiaochun’un ifadesi hiç değişmemişti, hatta durumu biraz garip buluyor gibiydi.

 

Usta bir yetişimci gibi görünen Bai Xiaochun, gururlu bir şekilde konuştu: “Oh, demek öyle. Eh, durum böyleyse ben de kendimi daha iyi hissederim.”

 

Chen Fei’nin gözbebekleri kısıldı, daha da şüphelenmişti. Ancak zaman, durumu gözden geçirme zamanı değildi.

 

“Saldırın!” diye bağırarak uçan kılıcını bir büyü hareketiyle Bai Xiaochun’a gönderdi. İki arkadaşı da aynı anda kendi kılıçlarını uçurmuştu.

 

Üç uçan kılıcın hedefi olan Bai Xiaochun aniden gülümsedi. Herhangi bir büyülü alet bile kullanmaya yeltenmemişti; yalnızca geriledi. Chen Fei ve arkadaşlarınaysa incecik havaya karışmış gibi görünmüştü.

 

Yeniden ortaya çıktığında dördüncü seviye Qi Yoğunlaşmadaki iriyarı adamlardan birinin yanındaydı. Adamın gözleri çılgınca genişledi ancak bir şey yapma fırsatı bulamadan önce Bai Xiaochun’un sağ yumruğuyla buluştu.

 

Yumruk inanılmaz bir hıza erişerek adamın boynunda patladı. Adamın tüm bedeni sarsılmış ve gerilerken bir ağız dolusu kan kusmuştu. Sanki devasa bir objeyle vurulmuş gibiydi; baş üstü dönerek yakınlardaki bir ağaca tosladı.

 

Ağaç titreşti ve adam biraz daha kan kusarak bilinçsizce yere yığıldı.

 

Bu ani gelişme adamın yoldaşlarını şoka sokmuştu. Zihinleri sayısız yıldırımla çarpılmış gibiydi. En kötü rüyalarında bile Bai Xiaochun’un… bu kadar hızlı ya da bu kadar güçlü olabileceğini hayal edemezlerdi.

 

Chen Fei, yüzü düşerken nefes nefese kaldı. Hiç düşünmeden geriledi ve inanamaz bir şekilde Bai Xiaochun’a döndü.

 

“Sen…”

 

“Çok zayıf.” diyen Bai Xiaochun, kendisine değerli bir rakip bulamayan, eşsiz ve yalnız bir kahraman gibi görünüyordu. İç çekerek bir adım ilerledi ve doğruca diğer dördüncü seviye Qi Yoğunlaşmadaki gencin önünde belirdi.

 

İriyarı adam çılgına dönmüş bir şekilde bağırarak yetişim gücünü vahşice saldı ve uçan kılıcını maksimum hızıyla Bai Xiaochun’a gönderdi. Ancak Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği ve Ölmeyen Demir Ten sayesinde Bai Xiaochun’un bedeni şok edici bir seviyeye ulaşmıştı. Kılıçtan kolaylıkla kurtularak sağ yumruğunu hareketlendirdi.

 

Bir patlamaya adamın acınası çığlığı eşlik etti. Dönerek uzaklaşan adamın kanı her yere sıçramıştı. Onun çarpacağı bir ağaç da olmamış ve otuz metre uzağa fırladığında iç organları acı verici bir darbe almıştı. Adam ayağa bile kalkamıyordu; orada öylece yatıyor, hayata tutunmaya çalışıyor gibi görünüyordu.

 

“Çok zayıf.” Bai Xiaochun bir kez daha bu sözler eşliğinde başını salladı. Ve titremekte olan Chen Fei’ye döndü.

 

“S-sen… sen…” Chen Fei’nin zihni dönüyor, kendisini tam bir aptal gibi hissediyordu. Artık kazanacağına dair hiçbir inancı yoktu; Bai Xiaochun vahşi bir canavara dönüşmüş gibiydi.

 

İki yumrukla iki arkadaşının işini bitirmişti; tek başına bu bile inanılmaz bir güç örneğiydi. Bilinçsizce yutkunan Chen Fei biraz daha geriledi; dövüşe devam etmeye niyeti yoktu ve yapabileceği tek şey kaçmayı denemekti.

 

Ancak çok ilerleyemeden, son hızla uçan Bai Xiaochun’un yumruğuyla yakınlaştı. Yumruk inemeden önce Chen Fei’nin önünde bir ışık parlamış ve küçük bir kalkan belirmiş, sonra da yumrukla buluşmuştu.

 

Hemen sonraki patlama Bai Xiaochun’a iç çektirdi. Hafifçe titredi ancak kalkan da titremiş ve dönerek uzaklaşmış, ruhsal enerjisini yitirmişti.

 

Chen Fei’nin ödü koptu. Bu kalkan için yüklüce bir miktarda erdem puanı harcamıştı ve kalkanın altıncı seviye Qi Yoğunlaşmaya karşı uzun süre dayanması gerekiyordu. Ancak Bai Xiaochun tek bir darbeyle işini bitirmişti işte.

 

“Bai Xiaochun, s-sen… çok abarttın!!” diye bağırdı.

 

“Hmph! Sana şöyle söyleyeyim Bai Xiaochun. Bugün zorbalığın ne anlama geldiğini öğreneceksin. Kemiklerin kırılacak ve tendonların kopacak!” Bai Xiaochun, Chen Fei’nin gözlerindeki dehşet yüzünden iyice keyiflenmişti. Asla böyle bir fırsatı kaçıramazdı. Üstelik Chen Fei’nin sözlerini yinelerken altıncı seviye Qi Yoğunlaşmanın gücünü de salmıştı. İri bir rüzgâr saçlarını havalandırıyor, enerjisi yayılıyordu.

 

“Altıncı seviye Qi Yoğunlaşma…” Chen Fei soluksuz kaldı, gözleri yuvalarından çıkacak gibiydi, kalbi korkuyla atıyordu. Bai Xiaochun başka bir yumruk için yaklaşırken o da gerilemeye başladı. Bu kez onu durdurabileceği hiçbir şey yoktu ve yumruk öylece bedenine ulaştı.

 

Geriye doğru havalanırken tüm bedeni titriyor, ağzından kanlar sıçrıyordu. Acıklı bir çığlık attı. Bir ayı kadar geniş omuzlu, bir aslan kadar sert görünümlü ya da beşinci seviye Qi Yoğunlaşmalı olmasının hiçbir önemi yoktu. Artık çıkış yolu kalmamıştı, kalbi yoğun bir acılıkla doluydu ve Bai Xiaochun’a pusu kurma hatasını sorguluyordu… hem de tarikattan bu kadar uzak bir yerde…

 

Bai Xiaochun onu vahşi bir şekilde kovalıyor, Chen Fei ise bağırıyordu: “Bai Xiaochun, tarikat kurallarını ihlal etmekten korkmuyor musun!?!?”

 

Bai Xiaochun boğazını temizleyerek bir kez daha Chen Fei’nin sözlerini tekrarladı: “Tarikat kuralları mı? Hahaha! Şu anda tarikatın dışındayız. Ayrıca yetenek konusunda benimle boy ölçüşemezsiniz. Kimse birkaç kırık kemik ve kopuk tendon yüzünden beni suçlamayacak. En kötü ihtimalle birkaç özür diler, meseleyi geride bırakırım.” Ardından tekmesini savurdu.

 

Tekme Chen Fei’yi havalandırmış ve bir ağız dolusu daha kan kusmasına sebep olmuştu. Chen Fei hayal kırıklığı dolu bir suratla çığlık attı. Ancak daha yere inemeden önce Bai Xiaochun’un yumruk ve tekmeleriyle yeniden buluştu.

 

Chen Fei dehşete düşmüştü ve çığlık atmayı kesemiyordu. Çok geçmeden baştan aşağı uyuştu, çığlıkları da zayıfladı.

 

Kemikleri kırılmış, tendonları kopmuş, yüzü küle dönmüştü. Yerde uyuşmuş ve dehşet dolu bir şekilde yatarak Bai Xiaochun’u seyrediyordu.

 

Bai Xiaochun saf, beyaz tenli ve zayıf olsa da Chen Fei ona bakınca insan teninde bir canavar görüyordu. Bu görüş onun herhangi bir büyülü nesne kullanmadığını fark edince iyice kuvvetlenmişti. Bedenini püreye çevirirken yalnızca o korkunç şahsi gücünü kullanmıştı.

 

Belli bir mesafedeki iki dördüncü seviye Qi Yoğunlaşmalı genç, bilincini geri kazanmış ve olanları görünce kafatasları uyuşmuş, kalpleri güm güm atmaya başlamıştı. Ancak hemen baygın rolü yapmaya karar verdiler, Bai Xiaochun’un dikkatini çekmeye cesaret edemeyeceklerdi.

 

Chen Fei’nin iyice nefes nefese kaldığını gören Bai Xiaochun ise sonunda ona olan ilgisini yitirdi. Ruhsal enerjisini dizginledi ve rakiplerinin çantalarını boşaltıp küçük kalkanı da ele geçirdikten sonra hafif bir tonda mırıldanarak evinin yoluna düştü. 

 

Bai Xiaochun’un gidişini izleyen Chen Fei ağlamak istiyor ancak gözlerinden yaş gelmiyordu. “Kim bana Bai Xiaochun’un Kokulu Bulut Tepesi müsabakasını sadece şans eseri kazandığını söylemişti!?!?”

 

Eğer Bai Xiaochun’un böyle korkutucu olduğunu bilseydi, ölümcül bir dayak tehdidiyle bile Bai Xiaochun’a bulaşmaya ikna olmazdı.

 

Diğer iki iriyarı adamsa acınası şekilde mızmızlanıyordu, kalpleri Bai Xiaochun dehşetiyle dolmuştu.

 

“Büyük Kardeş Chen, şimdi ne yapacağız…? Onu bırakalım, giden gitmiştir. Xu Baocai de öyle yapmış hem.” İki adam gergin bir şekilde Chen Fei’nin yanıtını bekliyordu.

 

Chen Fei’nin kalbi acı doluydu. Bir anlık düşünceden sonra dişlerini sıktı.

 

“İntikam istiyorum ama bunu tek başıma yapamam. Ne yapmam gerek…? Düşünmeliyim…”

 

#Böyle bölümler içimin yağlarını eritiyor. Adamı kendi cümleleriyle vura vura mahvetti bizimki. Ne kadar da kendine denk rakip bulamayan yalnız bir kahraman 
Son cümleyse bizimkinin başına intikam yüzünden bir çorap daha örüleceği izlenimini veriyor. Bekleyip göreceğiz, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr