Bölüm 35 : Xu Baocai ile Bir Karşılaşma Daha

avatar
7553 34

A Will Eternal - Bölüm 35 : Xu Baocai ile Bir Karşılaşma Daha


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun’un Du Lingfei’yi ezip geçişinin haberlerinin yayılması ve tüm tarikatı teslim alması yarım ay bile sürmedi.

 

Bai Xiaochun ne zaman dışarı çıksa neşeli Dış Kesim çırakları tarafından selamlanıyordu. Hayatında ilk defa kendisini ünlü hissetmekteydi. Artık konutundan ayrılmaktan hoşlanıyordu. Hatta rastgele insanlara yaklaşıp onlarla sohbet ediyor, ismini sorsunlar da gururla söyleyebilsin diye uğraşıyordu.

 

Bai Xiaochun böyle lüks bir hayattan ciddi bir keyif alıyordu. Bu sırada Du Lingfei’nin tütsüsüne de üçlü güçlendirme yapmış ve onu kullanarak 5. Qi Yoğunlaşmanın büyük çemberinden 6. Seviyeye geçmişti.

 

Ağırlıktaki Hafiflik büyüsüyse pratiğini yaptıkça daha iyi bir hal alıyordu. Hatta Menekşe Qi Kazanı Kontrol Sanatının ikinci seviyesini, yani Hafiflikteki Ağırlığı da derinlemesine incelemeye başlamıştı.

 

Başta inanılmaz zor gibi görünse de sayısız teşebbüs sonrasında birazcık ilerleme kat edebilmişti.

 

Günlerden bir gün, avlusunda bağdaş kurmuş Hafiflikteki Ağırlığa çalışırken ifadesi titreşti. Ahşap kılıcını kaldırdı ve ana kapıya baktı. Bir an sonra kapı çalınmıştı.

 

“Büyük Kardeş Bai, evde misin?” Bu tanıdık sesi duyan Bai Xiaochun’un kaşları hafifçe kalktı. İnsanlar avlusuna pek gelmezdi. Parmağını kapıya doğru sallayarak sıska bir genç adamın içeri girebilmesi için araladı.

 

Dış Kesim çıraklarının kıyafetlerini giyerek eğilen ve selam veren gencin yüz ifadesi oldukça ciddiydi.

 

“Xu Baocai selamlarını sunar, Büyük Kardeş Bai.”

 

“Burada ne yapıyorsun?” diye soran Bai Xiaochun şaşkın görünüyordu. Bu genç adam, Fırınlardayken kavga ettiği Xu Baocai’nin ta kendisiydi. Anlaşılan Xu Baocai de bir Dış Kesim çırağı olmuştu.

 

Tabii Xu Baocai’nin hala 3. Qi Yoğunlaşmada olduğunu gören Bai Xiaochun çok daha rahatlamıştı. Yüzüne inatçı bir ifade yerleştirerek sordu: “Ne oldu, şimdi bir Dış Kesim çırağı oldun ve olup bitenleri ardında bırakmayı ret mi edeceksin? Hala benimle dövüşmek mi istiyorsun?”

 

Xu Baocai hemen kafasını salladı. Yüzündeki buruk gülümsemeyle bir kez daha Bai Xiaochun’a doğru eğildi.

 

“O zamanlar cahil ve aptaldım. Lütfen benimle alay etme Büyük Kardeş Bai. Olanlar için özür dilemeye geldim. Hepsini unutalım.” Xu Baocai olup bitenleri unutmak istediği konusunda oldukça samimi görünüyordu. Sonuçta artık bir Dış Kesim çırağı olmuş ve geçmişte yaşananların önemi kalmamıştı.

 

En önemli şeyse Bai Xiaochun’un Kokulu Bulut Tepesinde oldukça ünlenmiş oluşuydu. Xu Baocai de aynı dağın bir Dış Kesim çırağı olarak geçmişteki sıkıntıların patlak vermesinden çekiniyordu.

 

Bai Xiaochun gözlerini kırparak Fırınlarda yaşananları anımsadı. Xu Baocai, bir şekilde eski bir arkadaş sayılırdı. Hızlıca ayağa kalkarak Xu Baocai’yi içeri davet etti ve birlikte oturarak hatıralardan söz etmeye başladılar.

 

O unutulması mümkün olmayan kanlı kâğıdı anımsayan Bai Xiaochun sormadan edemedi: “Şimdi sen bahsedince hatırladım, o kâğıda neden kanla defalarca ‘öl’ yazdığını hiç anlayamamıştım. Eninde sonunda kavradım ama yine de şunu hep merak etmişimdir; o kadar kan kullanırken canın acımadı mı?”

 

Geçmişteki saçma sapan davranışlarını anımsayan Xu Baocai, yüzü utançla kızararak konuyu değiştirdi.

 

“Büyük Kardeş Bai, Denetim Departmanı üyeleri konusunda dikkatli olmalısın. Chen Fei ve diğerlerini zorla Dış Kesime soktuğunu ve tüm bu süre boyunca sana karşı büyük bir kin beslediklerini duydum.”

 

“Chen Fei?” Bai Xiaochun’un kalbi Denetim Departmanının o iriyarı, kaslı adamını hatırlayarak düşmanlıkla doldu.

 

“Onun yetişim seviyesi ne?” diye sordu oldukça ciddi bir şekilde.

 

“4. Qi Yoğunlaşmanın büyük çemberinde olduğunu duydum.” diye yanıtlayan Xu Baocai, bu konuşmaların Bai Xiaochun’la arasındaki buzları eriteceğini umuyordu.

 

Dördüncü seviye Qi Yoğunlaşmayı duyan Bai Xiaochun biraz daha rahatladı ve öncekinden de sakin bir hal aldı.

 

Xu Baocai daha fazla detaya girmedi. O ve Bai Xiaochun tarikat hakkında sohbet etmeye başladı ve Bai Xiaochun, çok geçmeden Xu Baocai’nin kendisinden çok daha bilgili olduğunun farkına vardı. Ruh Akımı Tarikatının güney yakasında olan biten her şeye hakim gibi görünüyordu. Büyük olayları da, incir çekirdeğini doldurmayacak meseleleri de biliyordu, hatta büyük sırlar olması gereken şeylere bile vakıftı. Eninde sonunda son dedikodulara girdiler ve konuşma daha da canlı bir hal aldı.

 

“Büyük Kardeş Bai, Ruh Akımı Tarikatında her biri birbirinden göz alıcı beş güzellik olduğunu biliyor muydun? Onlardan biriyle olabilsek ömrümüzü hiçbir pişmanlık duymadan geçirebilirdik.”

 

Bai Xiaochun’un ilgisi çekilmiş ve Xu Baocai’den daha detaylı bir açıklama talep etmişti.

 

Bai Xiaochun’in daha çok bilgi almak istediği konu Xu Baocai’nin de konuşmaktan çok haz aldığı bir konuydu, haliyle kaşları heyecanla kalktı.

 

“Şirinlik konusunda hemen hemen eşit beş güzellik var. Ancak tarikattaki pozisyonları oldukça farklı. İlki Xu Meixiang, Tepe Lordu Xu, kesinlikle güzel ve göz kamaştırıcı… Oh, doğru, o Büyük Şişman Zhang’ın Efendisi oluyor.”

 

“Gerçekten mi?” Bai Xiaochun bu haberi duyduğu için şaşkındı. Büyük Şişman Zhang birkaç kez Efendisinden bahsetmiş ancak ona hep yaşlı cadaloz demişti. Büyük Şişman Zhang, cılızlığının sebebinin o yaşlı cadalozun şişmanlardan nefret edişi olduğunu da söylemişti.

 

O anda işler Bai Xiaochun için anlam kazandı. Boğazını ve zihnini temizleyerek bu meseleyi irdelememeye karar verdi. Fazla tehlikeliydi.

 

“Sıradaki iki güzelliğimiz Kokulu Bulut Tepesinden. İlki Zhou Xinqi, yani Zhou Abla, diğeri de Du Lingfei, Du Abla.” Bildiği her şeyi açıklayan Xu Baocai, Zhou Xinqi’nin bir Seçilmiş olduğu kısmına da değindi.

 

“Büyük Kardeş Bai, muhtemelen Ruh Akımı Tarikatının güney yakasında üç büyük Seçilmiş olduğunu duymuşsundur.  İlki Kokulu Bulut Tepemizin üyesi olan Zhou Xinqi.  Diğeri Menekşe Kazanı Tepesinden Lu Tianlei ve sonuncusu… Yeşil Sorguç Tepesinden Shangguan Tianyou! Üçü de mükemmel dehalar!” Xu Baocai’nin gözleri kıskançlıkla parlıyordu.

 

“O kadar mükemmellerse neden hala bizim gibi Dış Kesim çırağılar?” diye soran Bai Xiaochun’un ağzı alaycı bir şekilde bükülmüştü. Shangguan Tianyou ve Lu Tianlei’yi tanımasa da Zhou Xinqi’yle yolları kesişmişti. Hatta çantasındaki yeşim kolye onun hediyesiydi.

 

Xu Baocai kuru bir şekilde öksürdü. İçten içe Bai Xiaochun’u küçümsese de bu hisleri dışa vurmaya cüret edemeyerek güldü ve şöyle dedi: “Büyük Kardeş Bai, eğer tarikat kuralları bu kadar katı olmasaydı o üçü çoktan İç Kesime geçmiş olurdu. Buna rağmen çok ünlüler ve Dış Kesimin bir numaralı figürleri olmayı hak ediyorlar. İç Kesim bile onlardan korkuyor. Yetişim seviyeleri yeterli basamağa ulaştığında kesinlikle İç Kesime girecekler! Gerçi onlar için İç Kesim bile yalnızca esas hedeflerine, yani miras kademesine ulaşmak için bir basamak olacak!”

 

Bai Xiaochun hala pek ikna olmamıştı.

 

“Mesela Zhou Xinqi’yi ele alalım. Bitki ruhu meridyeni sayesinde kesinlikle Tepe Lordu Li’in ardından gidecek ve Ruh Akımı Tarikatının usta bir simyacısı olacak. Bir de Lu Tianlei var tabii. O adam çok fakir bir ailede büyüdü, bir çıra kadar zayıftı. Ancak nadir bir yıldırım meridyenine sahipti ve yıldırım Daosu yolunda yetişim yaptı. Bizzat tarikat lideri, onun sıra dışı bir geleceği olacağını söylüyor.”

 

“Gerçekten mi?” diye soran Bai Xiaochun bariz bir şekilde şaşkındı. Artık yetişim dünyasına yabancı değildi ve işlerin nasıl yürüdüğünü anlıyordu. Yıldırım ruh meridyenini duyunca kıskanmadan edememişti. Öyle bir ruh meridyeni kişinin büyü tekniklerine patlayıcı bir güç katardı ve yetişim konusunda da birkaç artısı vardı.

 

Bai Xiaochun’un sonunda duyduklarına normal tepkiler verdiğini fark eden Xu Baocai üçüncü kişiye geçti: “Tabii bir de Shangguan Tianyou var ki o daha da mükemmel. O adamda bir Kılıç Ruhu Bedeni var, insanlar onun görkemli bir kılıç yetişimcisinin reenkarnasyona uğramış hali olduğunu söylüyor. Bir sebepten ötürü cennetler suçluymuş ve onu mükemmel bir servetle kutsamış sanki. Üç yaşındayken yolda antika bir kılıca rastlamış; yedi yaşındayken gökten düşen kıpkırmızı bir bulut canavarı onu anında efendisi olarak benimsemiş; on üç yaşındayken de bir altın ışık kalkanı elde etmiş. Bu yüzden ismi Tianyou ve tarikata katıldığı anda yaşlıları tamamen sarstı.”

 

Bai Xiaochun’un gözleri büyümüştü ve aklı karışmış görünüyordu. “Cennetler suçlu mu!?!? Üç yaşında mı…? Ne şans ama! Ne çeşit bir… dur, görkemli bir yetişimcinin reenkarnasyonu muymuş?”

 

O anda Cennetlerin bile ihtiyaçlarını temin ettiği Shangguan Tianyou’yu kışkırtacak bir şeyi asla yapmamaya karar verdi.

 

Xu Baocai, Bai Xiaochu’nun şok olmasından tatmin olmuştu ve iç çekerek biraz da Kuruluş hakkında bilgi vermeye karar verdi. “O üçlü kesinlikle Kuruluş Kadrosuna ulaşacak. Büyük Kardeş Bai, biz yetişimciler hizmetliler olarak başlayıp Dış Kesime geçtik. Terfiimizi ejder kapısından atlayan balıklar olarak değerlendiriyoruz. Ama gerçek şu ki yalnızca Kuruluş Kadrosuna katılacak Qi Yoğunlaşmaya ulaştığımızda o balık olabiliriz. Hayat ancak o zaman değişir ve bir ölümlü olmaktan sıyrılırız. Ölümsüzlüğün, yüz yıllık ömür artışının gerçek yolu bu.”

 

Xu Baocai iç çekiyor, yüz yıllık ömür artışını duyan Bai Xiaochun’un ise gözleri daha da yoğun bir şekilde parlıyordu. Hatta titremeye bile başlamıştı, zihni gümbürdeme sesleriyle doluydu. Uzanarak Xu Baocai’yi kolundan kavradı.

 

“Az önce Kuruluş Kadrosuna geçenlerin ekstra yüz yıl ömür kazandığını mı söyledin?”

 

Xu Baocai şaşkın ve kanlı gözleriyle Bai Xiaochun’a bakıyordu. Biraz korkmuş şekilde başını sallayarak onayladı.

 

Bai Xiaochun ise keskin bir nefes aldı ve avluda ileri geri gitmeye, kollarını sallamaya başladı. Delirmiş gibi görünüyor, kendi kendine mırıldanıp manyaklar gibi kahkaha atıyordu.

 

Xu Baocai artık gerçekten korkmuştu, neler olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Omurgasında hissettiği bir serinlikle, gitmek üzere olduğunu söyledi. Bai Xiaochun fark etmemişti bile; bambaşka bir boyuttaydı.

 

Xu Baocai derin bir nefes alarak korkuyla oradan uzaklaştı.

 

Bir tütsü yanışlık süreden sonra Bai Xiaochun başını kaldırdı ve derin bir nefes aldı. Ardından kafasını arkaya atarak gürültülü bir kahkaha savurdu.

 

“Yüz yıl! Kuruluş Kadrosu! Kesinlikle Kuruluş Kadrosuna ulaşacağım!”

 

#Bu bölümde bahsi geçen isimlerle bol bol münasebitimiz olacak diyebilirim. Malum hepsi de tarikatımızın Seçilmişleri. 

#Bu arada daha önce seriyi başka yerlerden okuyanlar için bir eklemem olacak. Kelime seçimleri konusunda farklılıklar olması son derece normal, ben tamamen ingilizce isimlere bağlı kalarak mümkün olduğunca benzer tutmaya çalışıyorum. Elimde belli bir bölüm birikimi var ve bundan sonra da kendi emeğim ve seçimlerimle devam edeceğim. Takdir edersiniz ki ne başkalarının emeklerini kullanmak ne de tüm seri boyunca başkalarının seçimlerini yinelemek isterim. Bu yüzden farklılıkları benimsemeye ve benimle devam etmeye çalışırsanız sevinirim. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere :)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr