Bölüm 19 : Çakal Efsanesi

avatar
7210 38

A Will Eternal - Bölüm 19 : Çakal Efsanesi


Çevirmen : Clumsy 

 

Kokulu Bulut Tepesinin Dış Kesim çırağı olarak hayat Bai Xiaochun’a güzeldi. Fırınlardaki leziz yemeklere erişimini yitirmiş olsa da bunun dışındaki her şey oldukça iyiydi.

 

Yetişim süreci ve bitki araştırmaları konusunda zamanını tamamen verimli kullanıyordu. Tek sıkıntısı avlusunun sakinliğiydi, konuşacak hiç kimsesi olmadığı için ara sıra sıkılıyordu.

 

“Acaba tüm yetişimciler yalnız olabilir mi?” Avlusunda dikilip göğe bakarken böyle düşünüyordu. Her nasılsa kendisini daha olgun ve yetişkin hissetmeye başlamıştı.

 

Sonbahar rüzgârları geçmiş, kar yüzünü göstermeye başlamış, hava sıcaklıkları belirgin şekilde düşmüştü. Üzerine kar taneleri düşen ruhkışı bambuları da oldukça sağlıklı ve güçlü bir şekilde gelişmekteydi. Artık Bai Xiaochun’dan uzunlardı, renkleri de zümrüt yeşiline dönmüştü. Kış ortasında açan ilkbahar çiçekleri gibiydiler.

 

Bai Xiaochun’un bitkiler dikilitaşında ilk sıraya yerleşmesinin üzerinden bir ay geçmişti. Ancak ikinci bitkiler kısmı beklediğinden çok daha zordu, araştırması yavaş ilerliyordu. Ama bu en önemli kısmı değiştirmiyordu, yani Zhou Xinqi’nin ilk dikilitaşta hala ikinci olduğu gerçeğini! Ne yazık ki bu olay Bai Xiaochun’un gerginliğini almamıştı, tüm bitkileri tamamlayamadığı için kendisini kötü hissediyordu.

 

“Artık inanılmaz bir itibarım var. O Zhou Xinqi kızının beni geçmesine izin veremem.” Bai Xiaochun daha sıkı çalışmaya ve Simyacı Kaplumbağanın kendisi olduğunu gururla anons edeceği günün hayaline ulaşmaya karar vermişti.

 

İkinci tur bitkilerdeki süreci yavaş ilerliyor olabilirdi ama Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniğinde bir ikincil döngü tamamlamasına çok az kalmıştı.

 

Acı giderek yoğunlaşıyor olsa da ‘ölmeden’ ve ‘sonsuza dek yaşama’ kalıpları Bai Xiaochun’u dik tutmaya yetiyordu.

 

“Üç gün daha. Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği tanıtımına bakılırsa üç gün sonra bir ikincil döngü tamamlayabileceğim.” Bai Xiaochun derin bir nefes aldı, dişlerini sıktı ve avluda koştururken ikinci tur bitkilere çalışmaya gömüldü.

 

Üç gün hızlıca geçmişti. Üçüncü günün akşamında kar yağmaya ve Ruh Akımı Tarikatını parlak gümüşten bir battaniye gibi sarmaya başladı.

 

Koşunun ortasındaki Bai Xiaochun ise bir anda durakladı. Son 81 gündür süregelen acı bir anda ortadan kaybolmuştu.

 

Bedenini bir ısı dalgası sarıyor, tenine işliyor, sanki bir fırına atılmış gibi hissediyordu.

 

Ona yaklaşan kar taneleriyse erimeye, beyaz bir sis haline gelmeye başlamıştı.

 

“İşe yaradı!” Kuru boğazına rağmen mest olmuş bir şekilde bağırmıştı. Yanıyor gibi hissediyor olsa da bakışlarını indirdiğinde teninde akan, bir süre döndükten sonra ortadan yok olan siyah bir ışık görmüştü.

 

Ardından sağ eliyle kolunu çimdikledi ve inanılmaz sertliğini fark etti. Gözleri parlayarak kol ve bacaklarını sallamaya başladı. Eskisinden çok daha hızlı olduğunu söyleyebilirdi. Koşmaya başladı ve göz açıp kapayıncaya dek kat ettiği metreleri görerek bir şaşkınlık çığlığı savurdu.

 

Eskisinin iki katı hızla hareket edebiliyordu. Tamamen keyiflenen Bai Xiaochun, hızını test etmek için çevrede biraz daha koşturdu, sonuç oldukça tatmin ediciydi.

 

Hiçbir tereddüde kapılmadan Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği anımsatıcısını kullanarak yetişime devam etti. Bu yeni metot, ağız ve burunu kapatarak tenden nefes almaya yönelikti. Bir nefes alış veriş bir tur sayılıyordu. İkincil bir döngüyü bitirmek için 81 günde 81er tur tamamlaması gerekliydi.

 

Eğer bunu başarırsa tamamladığı acılı ikincil döngüyle birlikte Ölümsüz Ten konusunda iyi bir başarı kazanacaktı.

 

Birkaç denemede bulunan Bai Xiaochun işin püf noktasını kaparak ilk turunu tamamladı. Bedeni bu işe alışmış görünüyordu.

 

Aynı zamanda inanılmaz aç hissediyordu ve midesinden yükselen guruldamalar rahatlıkla duyulabilir hale gelmişti. Bunu görmezden gelerek nefes almayı, bedenini daha da cılız göstermeyi sürdürdü. 15 nefes alış verişten sonra bir kemik torbasına dönmüştü.

 

Çünkü içindeki besinler bu teknikle çekiliyordu. Ancak teni eskisinden de elastik görünmekteydi.

 

Bai Xiaochun daha fazla dayanamadı. Görüşü kararıyordu, tarif edilemez bir açlıkla dolmuştu. O kadar açtı ki tek lokmada bir fili bile tüketebilirdi.

 

“Bu işe yaramıyor, açlıktan öleceğim!!” Salyaları akarak çevresine baktı ve yetiştirdiği bambudan başka bir şeye sahip olmadığını fark etti ki o bile şu anda oldukça çekici görünüyordu.

 

Bu inanılmaz açlığa direnemeyerek ruhkışı bambularına koştu ve bir tanesinden büyük bir ısırık aldı.

 

Çiğneme sesleri etrafa yayılıyordu. Yuttuktan sonraysa yüzü büzüştü, acı tat yüzünden midesi bulanmıştı.

 

“Çok acı… Doğru düzgün bir şeyler yemem lazım…” O anda Fırınları hiç olmadığı kadar özlemiş haldeydi. Hayatı boyunca hiç böylesine acıkmamıştı, öyle bir açlıktı ki bayılmak üzereydi. Gözleri yemyeşildi, soluk soluğa kalmıştı. Ve sonunda yıldırım gibi atılarak avludan ayrıldı.

 

Maksimum hızıyla dağdan aşağı koşarken birkaç Dış Kesim çırağına rastladı. Çıraklar bedenlerine yoğun bir rüzgâr değdiğini sanıyor ancak sonrasında uzaklaşan Bai Xiaochun’u fark ederek şaşırıyorlardı.

 

Bai Xiaochun dağdan aşağı koştu, hizmetli kısmına girdi ve doğruca Fırınlara yöneldi. Kapının açılmasını bekleyecek zamanı yoktu, doğruca ana kapının üzerinden atladı.

 

Fırınlar tayfası yemek pişirmekle meşguldü. Büyük Şişman Zhang ve Üçüncü Şişman Hei gittiği için liderlik İkinci Şişman Huang’a kalmıştı. Şu anda bir kâseye pirinç lapası doldurmakla meşguldü ancak hızlı bir rüzgârla birlikte kâsenin yerini Bai Xiaochun’un ağzı aldı.

 

“Ha?” İkinci Şişman Huang afallamış ve bakakalmıştı. Hiç kimse tepki veremeden Bai Xiaochun yakınlardaki bir tavayı daha alıp içeriğini kenarından tüketmeye başlamıştı. Anlaşılan yeterli gelmemişti, çünkü kafasını tavanın iyice içine gömmüş ve lapayı bitirmişti…

 

Bir tava, iki tava, üç tava… Bai Xiaochun yüz tavayı tüketmişti. Dipsiz bir kuyu gibiydi, doymaya yaklaşamamıştı bile.

 

“Hala açım! İşe yaramıyor! Çok açım… Bana et lazım!” Aç bir şekilde kafasını çevirerek et dağı şeklindeki Abilerini süzmeye başladı.

 

Fırınların şişmanları Bai Xiaochun’a şok içinde bakmaktaydı. Daha önce aç insanlar görmüşlerdi ama böylesine rastlamak ne mümkündü! Bai Xiaochun açlıktan ölen birinin hayaleti gibiydi.

 

O anda Bai Xiaochun’un salyaları akarak kendilerine baktığını fark ettiler. İkinci Şişman Huang aniden geri çekilerek bağırdı: “Dokuzuncu Şişman, çabuk, mutfakta Yaşlı Zhou için ayırdığımız ruh yemekleri var!”

 

Bai Xiaochun gözleri parlayarak mutfağa koştu.

 

İkinci Şişman Huang ve diğerleriyse birbirlerine bakmaktaydı.

 

“Bunu gördünüz mü? Dış Kesim çırağı olanların kaderi bu işte. Bakın Küçük Kardeşimiz ne kadar acıkmış…”

 

“Bir Dış Kesim çırağı olmayı kabul etmem için beni ölene dek dövmeniz gerekecek!” Diğer şişmanlar Bai Xiaochun adına kötü hissetseler de bu kararlılığa ayak uydurmuştu.

 

O anda Bai Xiaochun kendini kontrol etmek ve Fırınların altı satırlık gerçeğini anımsamak için elinden geleni yapıyordu. Yalnızca kenarları sıyıracak, tüm maddeyi yemeyecekti. Sonuçta kuralları ihlal ederse Abilerini gücendirir ve zor durumda bırakırdı ki bu da asla yapmayacağı bir şeydi.

 

Pirinci ve ruh yemeğinin kenarlarını tüketen Bai Xiaochun’un açlığı bir nebze azalmıştı. Artık baş edebilecek seviyeye gelerek mutfaktan ayrıldı, ağlamak istiyor ancak gözlerinden yaş akmıyordu. Bu Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği fazla korkunçtu. Acı çekmekten kurtulmuş olsa da bu açlık insanı delirtmeye yeterdi.

 

“İkinci Abi…” dedi gergin görünen İkinci Şişman Huang’a.

 

Bai Xiaochun’un yeniden normalleştiğini gören İkinci Şişman Huang rahatlamıştı. Bai Xiaochun’a doğru yürüyerek sempatiyle omzunu sıvazladı.

 

“Endişelenme Küçük Kardeş. Neyse ki Yaşlı Zhou’ya yemek hazırlamaya başlamıştık. Ne kadar da açsın! Aii. Bundan sonra daha sık gelip karnını doyur, tamam mı?”

 

Bai Xiaochun çok etkilenmişti. Ancak dişlerini sıkarak bunu yapmamaya karar verdi. Sonuçta bir gün açlıktan kontrolü kaybedip tüm Fırınları tüketme aşamasına gelebilirdi…

 

İkinci Şişman Huang ve diğerlerinin yolcu ettiği Bai Xiaochun, sürekli iç çekerek Kokulu Bulut Tepesine geri dönmeye başladı. O mükemmel, umursamaz hisler yok olmuş, yerine hayal kırıklığı gelmişti. Açlıktan ölmekten çok korkuyordu.

 

“Acaba geçmişte açlıktan ölen bir Ruh Akımı Tarikatı çırağı olmuş mudur? İlk olmayı hiç istemem.” Acınası bir şekilde ilerliyor, bu açlık meselesini nasıl çözeceğini düşünüyordu. İşte o anda belli bir mesafede ötmekte olan bir horozu fark etti.

 

Ses, ilerlemeyi kesip arkasını dönmesine sebep olmuştu.

 

“Tavuklar…” Hiç kimsenin izlemediğine emin olduktan sonra en yakın çalılığa daldı ve bir çakal gibi avına odaklanmaya başladı.

 

Dakikalar sonra Kokulu Bulut Tepesinin ruh kümesinin çitlerinde belirmişti. İçeride üç renkli kuyruklara sahip buzağı büyüklüğünde bir tavuk sürüsü vardı. Bai Xiaochun onlara salyaları akarak, parıldayan gözlerle bakıyordu.

 

“Et…” diye mırıldandıktan sonra kendi kendine kahkahalar atmaya başladı, geniş bir gülümsemenin eşlik ettiği kahkaha sahiden de korkunçtu.

 

#Açken sen, sen değilsin!  Böyle bir açlığı hayal edemiyorum doğrusu. İyi ki zamanında Fırınlarda çalışmış da bir nebze doyabildi. 
Hadi eeeet diyerek okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44337 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr