Bölüm 7 : Kaplumbağa Tavayla Bağlanma

avatar
8479 42

A Will Eternal - Bölüm 7 : Kaplumbağa Tavayla Bağlanma


Çevirmen : Clumsy 

 

Takip eden günlerde Büyük Şişman Zhang ve diğerlerinin bir gözü Bai Xiaochun’un kulübesinin üzerinde oldu. Bai Xiaochun ise Qi Yoğunlaşmanın ikinci seviyesine girdiği için artan özgüveniyle yetişimine rahatça devam etmekteydi.

 

Şu anda odasında kaşlarının arasından akan terleri silmekle meşguldü. Çırılçıplak bir şekilde bambu parşömendeki üçüncü duruşu gerçekleştirmeye çalışıyor, acıya direnerek dişlerini sıkıyordu.

 

Qi akışı artık küçük bir ırmağa dönüşmüştü. Bedeninin içerisinde dolaşıyor, her yöne saparak çatlama sesleri çıkartıyordu. Yuvarlaklaşan bedeniyse yeniden eski sıskalığına kavuşmuştu, hatta Fırınlara ilk geldiği andan dahi zayıftı.

 

Şu anda bedenindeki enerji yapılanıyor gibi görünüyordu. Yetişim pratiği yaptıkça cılız figürünü saran et ve kas kitlesi güçleniyordu. Hatta dikkatli dinlerseniz odanın içerisinde yankılanan kalp atışlarını bile duyabilirdiniz.

 

İçerisindeki ruh baskısı da giderek yoğunlaşıyor, Bai Xiaochun’un kuvvetini arttırıyordu. Birkaç gün sonraysa çektiği acı artık katlanılamaz seviyeye geldiği için pes etmek zorunda kaldı.

 

Soluk soluğaydı, gözleri tam bir kan çanağıydı. Bu şekilde devam edemeyeceğini açıkça hissedebiliyordu. Yetişim yaparken cennetin ve dünyanın ruhsal kuvvetini emmişti ancak bu akış, harcadığı kuvvete yetişemiyordu. Üstelik Fırınların atıştırma geceleri de belli bir düzende değildi, yalnızca özel durumlarda gerçekleşiyordu.

 

Diğer insanların büyük çoğunluğu Menekşe Qi Kazanı Kontrol Sanatının pratiğini birkaç günde bir yapardı. Kendisini buna en çok adayan kişilerin pratik sıklığı bile ancak günde birdi. Bai Xiaochun ise aralıksız pratik yapıyordu. Büyük Şişman Zhang ve diğerlerinin şok olması işten bile değildi. Hatta bunu duyan pek çok İç Kesim çırağı bile şaşkına dönmüştü.

 

Ancak bu yetişim seviyesine ulaşmış olmak Bai Xiaochun’a yetmemişti. Sonuçta o sonradan üzülmektense güvende olmayı tercih eden biriydi. Ve sonunda uzun zamandır sakladığı ruh pirincini normal bir tavada pişirip tüketmeye karar verdi. Ruhsal enerjisi sıyrılmaya başladıktan sonra da pirinç yumağını hızlıca yuttu.

 

Ruh pirinci ağzına girdiği anda sıradan ruh pirinçlerinden çok daha kuvvetli bir şekilde, kalın bir ruhsal enerji patlaması salmıştı. Hatta diğer ruh pirinçleriyle aynı seviyede değerlendirilmeleri bile yanlış olurdu. İçerisinde gümbürdeme sesleri yayılmaya başlayan Bai Xiaochun, bu şekilde hızlıca yetişim pratiğine döndü. Üçüncü duruşu almış ve nefes alış verişini düzene sokmuştu.

 

Bai Xiaochun, yarım ay sonra gecenin karanlığında bir ürpertiyle gözlerini açtı. Bir dönüm noktasında olduğunun farkındaydı, Qi Yoğunlaşmanın ikinci seviyesinden üçüncüsüne geçmek üzereydi.

 

Bu yükseliş onu çılgın bir keyifle doldurdu. Heyecan dolu gözlerle kükrercesine kahkahalar savurmaya başladı. İçerisindeki küçük qi ırmağının da geliştiğinin ayırdına varmıştı.

 

Küçük ırmak, bedenindeki sirkülasyonuna çok çok daha hızlı bir şekilde devam ediyordu. Hatta basit bir düşünceyle ruhsal enerjisini farklı bölgelere yayabilir hale gelmişti.

 

“Qi Yoğunlaşmanın 3. Seviyesi! Bu ruh güçlendirme bir harika!” Ayaklarının üzerine kalkmış, dudaklarını yalayarak yeni bir güçlendirilmiş ruh pirinci yaratmayı düşünmüştü. Ancak bu noktada bambu parşömende bahsedilen bir durumu, içsel meridyenlerin büyüyüşünü hatırladı. Şu anda bedenindeki meridyenlerin genişlemesine olanak sağlamalıydı, bir süre yetişim pratiğine ara vermesi gerekiyordu.

 

Ruh pirinci güçlendirme fikrini bir kenara bırakarak oldukça gururlu bir şekilde odasında yürümeye başladı. Ama çok geçmeden gözleri üzerinde delik açılan ağaca takıldı. Gece karanlığı olmasına rağmen ağaçtaki delik net bir şekilde görülebiliyordu.

 

“Olmayacak bu iş. Xu Baocai’nin ahşap kılıcının sıradanın ötesinde olduğu çok açık. Üçüncü seviye Qi Yoğunlaşma bile güvenliğimi garanti etmeyecek!” Kaşlarını çatarak bir süre daha dikildikten sonra kendi çok renkli ahşap kılıcını çıkarttı. Bakışlarını şimdi de tavasına çevirmişti.

 

“Sanırım artık ikinci ruh güçlendirme konusunda biraz daha ılımlı hissediyorum.” diye düşündü. Daha fazla tereddüt etmeden Fırınların ruh odunlarından toplama işine girişti.

 

Her şeyiyle hazırlandıktan sonra yanan ateşin üzerindeki gizemli tavasıyla baş başa kalmıştı. Tavadaki dizayn parıldarken ahşap kılıcını da tavanın içerisine koydu.

 

Ancak uzun bir süre beklemesine rağmen hiçbir tepkime gerçekleşmedi. Kaplumbağa tavadaki dizayna bakıp gözlerini indiren Bai Xiaochun, ateşin çoktan sönmüş olduğunu fark etti. Odunlardan geriye yalnızca külleri kalmıştı. Mırıldana mırıldana yeni odunlar aramaya çıktı. Lakin bu döngüyü birkaç kez tekrarlamasına rağmen kılıcında hiçbir değişiklik gerçekleşmemişti.

 

“Bu odunlar hep tek renkli ateş yakıyordu.” diye düşündü. “Belki de bu yeterli değildir. Belki de… iki renkli bir ateşe ihtiyacım vardır?” Bu düşünceyle odasını yeniden terk edip Fırınlarda oldukça nadir görülen menekşe renkli bir odun buldu. Bir müddet daha aramasına rağmen yalnızca tek bir parça bulabilmişti.

 

Bu odunun yaydığı iki renkli ateş önceki tek renkliden çok daha ısıtıcıydı!

 

İki renkli alev kaplumbağa tavanın yüzeyine değdiği saniyede ikinci dizayn da parlak bir şekilde belirmişti. Ateşin kendisiyse hızlıca silinmeye başladı; anlaşılan alevin kuvveti çekiliyordu. Çok geçmeden iki renkli ateş de ardında külden başka bir şey bırakmayarak hiçliğe karıştı. Ancak kaplumbağa desenli tavanın üzerindeki ikinci dizayn canlılığını koruyordu.

 

“İşe yaradı!” diye düşündü Bai Xiaochun, gözleri parlayarak. Hızlıca ahşap kılıcını da yerleştirdi, gümüş ışık belirmeye başlamıştı. Bu kez ruh güçlendirmenin tamamlanması ilk seferkinden birkaç saniye daha uzun sürdü.

 

Işık tam sönükleşmeye başlamışken bir anda Bai Xiaochun’a doğru atıldı. Bu olay öyle hızlı yaşanmıştı ki Bai Xiaochun tepki vermeye zaman bulamadı. Görüşü ışıkla kapanırken bedenini tarif edilemez bir soğukluk sarmaladı. Neredeyse tamamen donmuş gibiydi. Bunu engellemek için yapabileceği hiçbir şey yoktu; soğukluk içini bile kavramış gibi hissettiriyordu.

 

Yüzü soluklaşırken görüşü bulanıklaştı. İçindeki bir şey çekiliyor ve kaplumbağa tavanın içeriğiyle bağlanıyor gibiydi.

 

Gümüş ışık sonunda ortadan kaybolduğunda içerisindeki ahşap kılıç eskisinden de keskin bir şekilde açığa çıkmıştı. Hatta o kadar keskindi ki bakan kişinin gözlerini acıttığı söylenebilirdi.

 

Hala rengârenk boyalıydı ancak içerisindeki ahşabın çizgileri değişime uğramıştı. Eğer boyayı kazırsanız yıldız ışığıyla sarıldığını, tamamen farklılaşmış olduğunu görebilirdiniz.

 

Yeni ahşap kılıcın ortaya çıkış anında Ruh Akımı Tarikatı üzerinde gök gürültüleri duyulmaya başladı. Sanki Cennetler öfkeyle bağırıyor, şok dalgaları Ruh Akımı Tarikatı yetişimcilerinin kalplerine erişiyordu. Ancak gök gürültüsünün başlamasıyla sonlanması bir olmuştu.

 

Gök gürlerken ahşap kılıcın üzerinde ikinci bir dizayn belirmişti. Bir anlık duraksamadan sonra bu dizayn da renkli boyaların ardında silikleşti.

 

Bai Xiaochun her nasılsa kılıcına bakmıyordu. Gerilemiş, nemrut bir ifade almıştı. Uzun bir müddet sonraysa duruşunu düzeltti, kalbi hala korkuyla sarsılıyordu.

 

“Benden ne çekti bu?” diye düşünüyor, duvardaki bakır aynanın içindeki yansımasını gergince izliyordu. Bir süre daha kendisini yakından inceledikten sonraysa ahşap bir tavuk şaşkınlığına erişti.

 

İşte orada, aynada, alnının üzerinde beyaz bir saç teli görüyordu. Yüzünde hiçbir değişiklik olmasa da beyaz saçın ona en az bir yaş kattığı gerçeğini kabullenemiyordu.

 

“Ömrüm!!” diye mırıldandı dehşete düşmüş bir şekilde.

 

“Az önce ömrüm azaldı. Benim… benim…” Ağlamak istiyor ancak gözlerinden yaş gelmiyordu. Yetişim yaparken tek amacı sonsuza dek yaşayabilmekti. Ama bu hedefe ulaşmak yerine ömründen bir yaş yitirmişti.

 

“Mahvoldum… Nasıl olur da hayatta bu kadar dikkatli davranan Ben, Bai Xiaochun, kendi kendime böyle bir şey yapabilirim...” Acı bir şekilde gülme aşamasına gelemeden önce bir süre afallamış halde bekledi. Sakinleştikten sonraysa bakışlarını garip bir parıltı saçmakta olan kaplumbağa tavaya çevirdi. Bir sebepten ötürü ömrünün bir kısmı elinden yitip gittikten sonra tavayla arasında yeni bir bağlantı oluşmuş gibiydi, artık onu kontrol edebileceğini hissediyordu.

 

Kalbi hızlı hızlı atarken bir parmağını tavaya doğru uzattı.

 

Kaplumbağa tava anında titreşmiş ve küçülerek Bai Xiaochun’a doğru ilerlemeye başlamış, göz açıp kapayıncaya dek de parmaklarının ucunda ortadan kaybolmuştu. Bai Xiaochun ayaklarının üzerinde gerinerek birkaç adım geriledi. Önce parmaklarına baktı, sonra da boş ocağa.

 

“Bu… bu…” Parmağıyla yeri işaret etti ve koyu bir ışık öbeğine eşlik eden bir çınlamayla birlikte tava bir kez daha ortaya çıktı.

 

Birkaç deney sonra kalbindeki korku önce keyfe, sonra da yeniden kedere döndü. En sonunda iç çekerek deneyini sonlandırdı.

 

“Ehh, bu şeyi bedenime sokabiliyorum ama ödemem gereken bedel ömrümden bir yıl. Nasıl ayvayı yemiş gibi hissetmem ki?”

 

Ertesi öğlen olduğunda Bai Xiaochun hala kendinden çalınan yılı geri getirmenin yöntemlerini arıyordu. Araştırmalarının ortasındayken kafası yukarı kalktı, sekiz kişinin Fırınların girişine ulaştığını hissetmişti.

 

Böyle bir şeyi birinci Qi Yoğunlaşma evresindeyken asla sezemezdi. Ama artık üçüncü seviyede olduğu için bu sekiz kişiden birisinin Xu Baocai olduğundan anında emin olabilmişti.

 

Hemen hemen aynı anda da Xu Baocai’nin nefret ve öfke dolu sesi Fırınların avlusunda yankılandı.

 

“Bai Xiaochun, senin Abilerin varsa benim de Abilerim var! Bugün aramızdaki düşmanlığa kalıcı bir çözüm bulacağız!”

 

#Kıymetli ömründen bir yıl kaybeden kahramanımızın başı dertte görünüyor. Xu Baocai bu sefer abilerini toplayıp gelmiş, bakalım onun abileri Bai Xiaochun'un abilerini döver miymiş  Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44225 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr