Bölüm 6 : Ruhsal Enerji Sarhoşluğu

avatar
8783 44

A Will Eternal - Bölüm 6 : Ruhsal Enerji Sarhoşluğu


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun’un çığlıkları üçüncü tepenin her yerine ulaşmış, sayısız hizmetlinin dikkatini çekmişti. Hepsi Bai Xiaochun’un katman katman kıyafetleri ve sırtında tavasıyla ardından atlı kovalarcasına koştuğunu görebiliyordu. Şişman, yusyuvarlak bir top gibiydi.

 

Belli bir mesafeden Bai Xiaochun’un kendisini seçmek zordu ama siyah tavasını kesinlikle görebiliyordunuz. Bu da uçan, kara bir böcek izlenimi veriyordu.

 

Tabii bir de o koşmayı sürdürdükçe onunla birlikte tıngırdayan sekiz et satırı söz konusuydu.

 

“Cinayet!” Hızlandıkça hızlanıyor, bağıra bağıra ilerliyordu. “Biri beni kurtarsın! Ölmek istemiyorum...”

 

Xu Baocai ise kül rengi bir yüze kavuşmuştu, kalbi stres ve öfkeyle doluydu, gözleri de buna uygun bir şekilde parlıyordu.

 

Bai Xiaochun’u bu şekilde kovalamak pek çok hizmetlinin ilgisini uyandırmıştı ve Xu Baocai bir noktada onur korumasının dikkatini çekmekten korkuyordu. Kalbindeki endişe giderek çoğalıyordu.

 

“Cırlamayı bırak lanet olasıca!” diye öfkeyle bağırdı Xu Baocai. “Sessiz ol! Ne diye bağırıyorsun? Kapa çeneni!” Dişlerini sıkarak iki eliyle yaptığı büyü duruşuyla ışıklı ahşap kılıcını Bai Xiaochun’a doğru uçurdu.

 

Ahşap kılıç bir çınlama sesiyle birlikte Bai Xiaochun’un siyah tavasına ulaşmıştı. Bai Xiaochun ise sesin yankılanmasına rağmen hiçbir şey olmamışçasına koşmayı sürdürüyordu.

 

Xu Baocai dişlerini gıcırdattı. Bai Xiaochun’un sırtındaki büyük tava bedeninin yarıya yakınını örtüyordu, ona isabet ettirmek oldukça zordu. Ancak başka bir şansı olmadığını hissederek kovalamacayı sürdürmeye karar verdi.

 

Böylece Bai Xiaochun önde, Xu Baocai arkada, hizmetli kısmındaki koşuya devam ettiler.

 

“Bu herif sırtındaki tavaya rağmen çok hızlı!” diye düşündü Xu Baocai; oflaya puflaya ilerlerken bir hayli geride kalmıştı. Yetişimi Qi Yoğunlaşmanın ikinci seviyesindeydi ve elinden geldiğince hızlı koşuyordu. Ancak Bai Xiaochun kuyruğuna basılmış bir tavşan tutkusuyla koştuğu için ne yaparsa yapsın onu yakalaması mümkün olmuyordu.

 

Daha da dehşet verici olansa daha rakibine bir parmak bile değdirememişken yorulmaya başlamasıydı. Bai Xiaochun ise bir nebze bile yorulmamış gibiydi, kesimhaneye götürülen bir domuz gibi çığlık atmayı da kesmiyordu.

 

Bai Xiaochun çok geçmeden Fırınlara yönlenen patikaya rastladı, bu manzara gözlerini mutlulukla parlatmıştı. Evine yaklaştığını hissediyordu, öyle yoğun bir histi ki neredeyse ağlayacaktı.

 

“Abiii, kurtar beni!” diye bağırdı. “Beni öldürmeye çalışıyor!” Deli gibi koşarken ardında tozlu izler bırakıyordu. Bu sırada Büyük Şişman Zhang diğer şişmanlarla birlikte bu çığlıkları duyarak koşturmuş, şok içerisindeki ifadesiyle önündeki manzarayı izliyordu.  

 

“Kurtar beni Abi! Xu Baocai beni öldürmeye çalışıyor! Zavallı küçük hayatım tehlikede!” Bai Xiaochun çabucak Büyük Şişman Zhang’ın arkasına saklandı.

 

Büyük Şişman Zhang’ın gözleri öfkeli bir bakışla her yeri tarıyor ancak kimseyi göremiyordu.

 

“Xu Baocai mi?” diye sordu. Tam da bu noktada Xu Baocai sonunda görüş açılarında belirmişti; oflayarak, nefes nefese kalmış bir şekilde Fırınların yolunda koşturuyordu.

 

Bai Xiaochun, Xu Baocai’nin ne kadar geride kaldığını fark edince kafası karışmış bir hale büründü.  

 

“Eee? Niye bu kadar yavaş koşuyor?”

 

Büyük Şişman Zhang önce Bai Xiaochun’a, ardından da soluk soluğa kalmış olan Xu Baocai’ye baktı. Bu hareket yüzündeki yağları hafifçe titretmişti.

 

Xu Baocai bu kovalamacada çok efor sarf etmişti, Fırınlar yaklaşıp Bai Xiaochun’un söylediklerini duyunca da o kadar sinirlenmişti ki patlamak üzereydi. Kükreyerek sağ elini kaldırdı ve ahşap kılıcını yakınlardaki bir ağaca sapladı.

 

Duyulan patlama sesiyle birlikte ahşap kılıç ardında bir delik bırakarak titreyen ağacın içerisinden geçti.

 

“Bai Xiaochun,” diye bağırdı, “uzlaşacak durumda değiliz!” Bai Xiaochun’a bakan gözleri tamamen kanlanmıştı. Bir süre de Büyük Şişman Zhang’a baktıktan sonra öfkeli bir şekilde dönüp patikadan aşağı inmeye başladı.

 

Ağaçtaki deliğe bakan Bai Xiaochun’un kalbi deli gibi atıyordu. Ardından ateşler saçan Xu Baocai’nin gidişini izledi ve huzursuz bir şekilde yutkundu.

 

Büyük Şişman Zhang da Xu Baocai’nin uzaklaşan figürünü izliyor, gözleri günahkâr bir parıltıyla dalgalanıyordu. Ardından Bai Xiaochun’un omzunu sıvazladı.

 

“Endişelenme Dokuzuncu Kardeş. Xu Baocai’nin tarikatta birkaç iyi bağlantısı olabilir ama burada yüzünü tekrar göstermeye cesaret ederse biz Abilerin onun bacaklarını keseriz!” Bu sözler ağzından döküldüğü anda ses tonu da değişmişti. “Gerçi sen bir daha Fırınları terk etmesen iyi olacak Dokuzuncu Kardeş. Biraz cılız görünüyorsun zaten, seni daha çok yedirmem lazım gibi. Sonuçta Yaşlı Zhou birkaç gün sonra onluk doğum gününü kutlayacak.”

 

Bai Xiaochun, Xu Baocai’nin ağaçta bıraktığı boşluğu izlemeye devam ederek boş bir şekilde başını salladı.

 

Ardından Büyük Abileriyle birlikte Fırınlara döndü. Odasına döndüğündeyse her zamankinden daha da efkârlı bir hal almıştı. Rakibi ahşap kılıcıyla bir ağacı bile delebiliyorsa bu kılıcı yediği anda bir cesede dönüşeceği kesindi.

 

“Böyle olmaz, bu gidişle ömrümün sonuna dek Fırınlarda kalmam gerekecek. Ya bir dahaki çıkışımda beni yakalarsa?” Bai Xiaochun Xu Baocai’nin ayrılmadan önce attığı zehirli bakışları aklından çıkartamıyordu.  

 

“Buraya sonsuza dek yaşamaya geldim, ölmeye değil...” Güvensizlik ve stres Bai Xiaochun’un gözlerini kan çanağına çeviriyordu. Uzun bir süre sonra kararlı bir şekilde dişlerini sıktı.

 

“Saçmalık! Elimden geleni yapacağım! Gelişeceğim işte! O kadar gelişeceğim ki bırakın milleti kendimi bile korkutacağım!” Gözleri artık tam bir kan çanağıydı. Bai Xiaochun hem ölümden çok korkuyordu hem de kendine güveni sıfırdı. Az önce yaşananlar da ateşe kömür atılmış etkisi yaratmıştı.

 

“Yetişim yapacağım! Güçleneceğim!!” Bai Xiaochun düzensiz nefes alışverişler eşliğinde kararlılığını yakalıyordu. Bu şekilde Menekşe Qi Kazanı Kontrol Sanatı bambu parşömenini çıkartarak ikinci çizimi açtı ve hemen yetişim pratiğine başladı.

 

Ölmekten korkuyordu ama aynı zamanda keçi gibi bir inadı da vardı. Zaten öyle olmasaydı yıldırım tehditlerine rağmen tam on üç kez tütsü yakmış olmazdı.

 

Yeni kararlılığıyla birlikte mutlu bir şekilde ikinci çizimdeki pozisyonu aldı. Önceden en fazla on nefese ulaşabiliyordu ancak bu kez on beşi görebildi.

 

Bu sürecin sonunda alnı terlerden sırılsıklam hale gelmiş ama gözlerindeki o parıltı silinmemişti. Çok geçmeden yirmi nefese, ardından otuza ulaşabilir hale geldi. Bedenindeki küçük qi akıntısı artık yüzde ona ulaşmıştı. Soluk soluğa kalıp görüşü kararmaya başladığında bir süreliğine mola verdi, yeterince dinlendiği ansa yetişime kaldığı yerden devam etti.  

 

Gece nispeten olaysız ilerledi. Çok geçmeden bir sonraki güne ilerlemişlerdi. Bunu yeni bir gün daha takip etti... Bu şekilde on beş gün geride bırakılmıştı. Bai Xiaochun yemek ve tuvalet ihtiyaçları dışında odasını hiç terk etmedi. Yetişime yeni başlamış biri için bu yoğunlukla baş etmek zordu. Ancak Bai Xiaochun daha pes etme noktasına yaklaşmamıştı bile.

 

Büyük Şişman Zhang ve diğerleri de onun bu dur durak bilmez çabası karşısında şaşkındı. Menekşe Qi Kazanı Kontrol Sanatına bu şekilde yoğunlaşmak kolay iş değildi. Prensipte oldukça basitti. Ama duruşları belli seviyelere ulaştırmak beraberinde hayal edilemez bir acı getiriyor, haliyle başarılı olmak için kişinin tahammül sınırının da çok yüksek olması gerekiyordu. Genellikle tarikattaki hizmetliler bir iki günlük yetişim denemelerinden sonra pes ederdi.

 

Büyük Şişman Zhang ve diğerleri yarım aydan fazladır yetişime devam eden Bai Xiaochun’a artık bambaşka bir insan gözüyle bakmaya başlamıştı.

 

Bai Xiaochun’un kıyafetleri kırışmıştı, saçları uzayıp dağılmıştı, gözleri kıpkırmızıydı. Tam bir berduş gibi görünüyordu ama bir yandan da tamamen odaklanmış haldeydi. Ne kadar acı çekerse çeksin asla pes etmiyordu.

 

Kazandığı yağların bir kısmını vermeye başlamıştı. Aynı zamanda yaydığı ruhsal baskı da yüzde elli kadar artmıştı. Qi Yoğunlaşmanın ilk seviye çemberini tamamlamaya çok yakındı.

 

Görünen o ki yediği tüm kıymetli materyaller ona yağ olarak dönmüştü. Yetişim yaparken de o materyalleri yetişimin bir parçası olarak kullanıyordu. Bu sürecin sonunda bedeni sıradan bir insandan daha sert ve dayanıklı hale gelmişti.

 

“Dokuzuncu Kardeş, neden mola vermiyorsun? Yarım aydan fazladır aralıksız yetişim yapıyorsun.” Büyük Şişman Zhang ve diğerleri onu durması için ikna etmeye çalışıyordu. Ancak gözlerindeki kararlılık bu çabayı karşılıksız kılmıştı.

 

Zaman bu şekilde geçip gitti. Bai Xiaochun çılgın yetişim sürecini bir aya uzatmıştı. Büyük Şişman Zhang ve diğerleriyse iyice afallamıştı. Hatta Büyük Şişman Zhang, “Yetişim yapmıyor, kendisini öldürüyor!” bile demişti.

 

Bai Xiaochun artık ikinci duruştaki nefes sayısını 100ün üzerine çıkarabiliyordu. Çok geçmeden 150ye de ulaştı. İçindeki ruhsal enerji artık ufak bir akarsu değildi. Çok çok daha büyümüştü.

 

Bir ay daha geçti. Büyük Şişman Zhang ve diğerleri korkudan titriyor, Bai Xiaochun’un gerçekten de fazla çalışmaktan kendini öldüreceğini düşünüyorlardı. Tam Xu Baocai’den kurtulmak için bir plan yapmakla meşgullerken Bai Xiaochun’un kulübesinden büyük bir gümbürdeme duyuldu.

 

Yankılanan bu sese düzinelerce metreye yayılan ikinci seviye Qi Yoğunlaşmanın ruhsal baskısı eşlik etti. Bunu sezen Büyük Şişman Zhang ve diğerlerinin yüzleri şok dolu ifadelere bürünmüştü.

 

“Küçük Kardeş seviye ilerletmiş!”

 

“Qi Yoğunlaşmanın ikinci seviyesi! Daha Fırınların atıştırmalarını tüketmeye başlayalı yarım yıl olmadı, buna rağmen ikinci Qi Yoğunlaşmasına mı geçti? Bu çok nadir bir durum!”

 

“Benim Qi Yoğunlaşmanın ikinci seviyesine ulaşmam koca bir yılımı almıştı…” Onlar şaşırmakla meşgulken Bai Xiaochun’un kapısı açıldı, dışarıya fırlayan genç çok bitkin görünüyordu, saçı başı dağınıktı. Ama gözleri parıl parıldı.  

 

Tam Büyük Şişman Zhang ve diğerleri Bai Xiaochun’u tebrik etmek için ilerleyecekken Bai Xiaochun çevik bir hareketle Fırınları saran bambu çitlerin üzerine sıçradı. Ellerini arkasına koyup başını gururla kaldırarak parıltılı gözlerle bakıyordu. Her zerresiyle gururlu ve ıssız bir kahraman gibiydi.

 

Büyük Şişman Zhang ve diğerleriyse birbirlerine korkmuş ve şaşkın bakışlar atıyordu.

 

“Ne yapıyor o orda? Çok garip görünüyor…”

 

“Küçük Kardeş… cinlenmiş olabilir mi?”

 

Onlar Bai Xiaochun’un garip görünüşünü incelemekle meşgulken Bai Xiaochun’un gururlu ve bilgece sesi yankılanmaya başladı.

 

“Xu Baocai Ruh Akımı Tarikatı hizmetlilerinin seçkin Seçilmişlerindendir, eşi benzeri yoktur, ünü çok uzaklara yayılmıştır. Yetişimi Qi Yoğunlaşmanın ikinci seviyesindedir. Ancak benim yetişimim de 2. Qi Yoğunlaşma seviyesinde. Aramızdaki dövüş başa baş olmalı. Tüm kıtalarda konuşulacak, tüm tarikatı sarsacak bir mücadele olacak. Ama yaşanması gerekli. Ne kadar kan akacak, ne kadar kemik kırılacak, tendon parçalanacak olursa olsun, bu, mecburi bir mücadeledir… durun bir dakika. Yo, bu mücadele çok, çok önemli. Yetişime devam etmem lazım!”

 

Konuşmayı bitiren Bai Xiaochun bir müddet daha etrafına baktıktan sonra kollarını kıvırarak odasına geri döndü. Kapıyı sertçe kapattıktan sonraysa yeniden inzivaya çekildi. Büyük Şişman Zhang ve diğerlerineyse birbirlerine bakarak yutkunmak düşmüştü. Sonunda lafa giren Üçüncü Şişman Hei oldu: “Bu Küçük Kardeşe bozuk yemek falan mı verdik biz?”

 

İkinci Şişman Huang titreyerek cevapladı: “Oh yoo! Çok kötü! Küçük Kardeş ruhsal enerji sarhoşu olmuş! Fazla yetişimden delirdi…Onu kışkırtmamamız lazım!”

 

#Cinlenmiş olabilir mi, bozuk yemek falan mı verdik denilen biricik kahramanımız 
Bilen bilir, bambu çitlerin üzerinde ıssız kahraman pozu vermeyi çok sever bizimki. Daha onu böyle çoook göreceğiz. Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44262 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr