Bölüm 10: İbret-i Alem Yapmak!

avatar
6952 0

Seeking the Flying Sword Path - Bölüm 10: İbret-i Alem Yapmak!


 

Çeviri: Ratel

 

//https://youtu.be/mDdZJpXeDlY

Yutulan Anka Genelevi’ndeki müzisyenler biraz afallamış haldeydi. Neden Kılıç Dansı bir anda duruvermişti? Müziği biraz geriden aldılar ve düşünceleri içine yuvarlanmak gibi bir lüksü olmayan Leydi Chen Shuang, dansına devam etti.

Kılıç dansı sonunda sona erdi.

Kırmızı-elbiseli Leydi Chen Shuang ayrılmadan önce kafasını çevirdi ve Qin Yun’a baktı.

"Leydi Chen Shuang ile görüşmek istiyorum." Qin Yun kafasını çevirdi ve yanındaki kadın refakatçiyle konuştu. Kadın bunu duyunca gülümsedi. "Genç Efendi Qin, Leydi Chen Shuang ile görüşmek için yirmi gümüş tael ödemeniz lazım. Ona dokunmanıza izin yok. Leydinin yanında en fazla bir saat kalabilirsiniz. Bu şartlar sizin için uygunsa, görüşme isteğinizi ona ileteceğim ve bu görüşmeyi isteyip istemediğini soracağım. Dahası, bu aynı zamanda onunla görüşmek isteyen başka bir müşteri olup olmamasına da bağlı. Basitçe ilk gelen, ilk hizmet alır!"

"Acele et." Tian Bo bir anda çenesi düşen kadını sıkıştırdı. "Genç Efendi Qin’in onunla görüşmek istediğini söylemeyi sakın unutma."

"Tamam, şimdi gidiyorum." Kadın refakatçi mesajı iletmek için aceleyle ayrıldı.

Qin Yun sessizce bekledi.

Onunla konuşmak için bile 20 gümül tael gerekiyordu. Diğer yandan aynı şeyi Berrak Güz Perisi’yle yapmak için birisinin 100 gümüş tael harcaması lazımdı. Burada statüleri arasındaki farkı anlamak mümkündü.

"Leydi Chen Shuang'ın kılıç dansı gerçekten inanılmazdı. Daha önce pek çok güçlü kılıç ustasıyla karşılaştım. Onlar Leydi Chen Shuang’dan güçlü olabilirler ancak onun kılıç dansının ayrıntılarından yoksunlar. Onun kılıç dansı kalbime bir kılıç gibi saplanıyor."

"Ut çalmakta daha bile yetenekli olabilir. Hem ut çalmakta hem de kılıç kullanmakta yetenekli. Onun bu Kerhane Güzeli seçiminde en tepedeki on kişiden biri olacağını hissediyorum."

"O Yutulan Anka Genelevinde bile ucu ucuna başaltı seviyede sayılır. Ulu Hakimiyet Şehri’nin çok sayıdaki genelevinde pek çok tanınmış orospu var. Onun ilk ona girmesi basitçe imkansız."

Çevredeki konuklardan biri tarafsız bir şekilde açıkladı.

Qin Yun beklemeye devam etti.

Kısa süre sonra, kadın refakatçi çevik adımlarla gelirken yüzünde bir gülümseme vardı. Qin Yun’un yanına geldi ve fısıldadı, “Genç Efendi Qin, Leydi Chen Shuang sizinle görüşmeyi kabul etti."

Qin Yun derin bir nefese aldı ve ayağa kalktı. “Pekala. Yolu göster” diye talimat verdi.

"Genç Efendi Qin, lütfen beni takip edin." Kadın refakatçi yolu gösterdi.

Ana bina dallanan koridorları olan aşırı büyük binaydı. Ana binadan ayrıldıktan sonra, doğu binasına bağlanan bir koridor boyunca yürüdüler.

Yutulan Anka Genelevi’nin kuzey, güney, doğu ve batı binaları adlarında dört binası daha vardı. Ancak seçkin misafirlerin buralara girmesine izin verilirdi. Doğu ve güney binalarının giriş bariyeri biraz daha düşüktü. Girmek için basitçe para harcamak yeterliydi. Örneğin, Qin Yun Leydi Chen Shuang ile görüşmek için 20 gümüş tael vererek içeri girebilmişti. Bu oldukça dudak uçuklatan bir para miktarıydı. Ulu Hakimiyet şehrinde ortalama bir evin fiyatı 100 tael civarındaydı.

"Gıcırt." Refakatçi tahta bir kapıyı iterek açtı. Duru bir sesle konuştu, "Leydi Chen Shuang, Genç Efendi Qin geldiler."

"Lütfen içeri girin, Genç Efendi Qin." Kadın refakatçi gülümseyerek konuştu.

Qin Yun ancak bunu duyduktan sonra içeri girdi.

Kadın refakatçi kapıyı dışarıdan kapattı ve ayrılmadan önce yüzünde (ibnece) bir gülümseme vardı.



Qin Yun içeri girdiği anda, yan tarafta duran orta-yaşlı bir kadın gördü.

"Xue Teyze?" Qin Yun şaşkınlıktan küçük dilini yutmuştu.

"İkinci Genç Efendi." Orta yaşlı kadın da gülümsüyordu.

Tam o anda, zarif bir figür perdeyi açıp dışarı çıkma isteğine karşı koyamadı. Qin Yun’a bakarken gözlerinden yaşlar fışkırıyordu.

Qin Yun'un bedeni de sarsıldı. Kendini it gibi pişman hissetti. Neden daha önce dönmemişti ki?

 

//Alçak herif sen gezip tozarken Deli öldü, bacısı da kerhanelere düştü. Tüü boyu bosu devrilesice...

"Küçük Shuang." Qin Yun konuştu.

"Kardeş Yun." Leydi Chen Shuang ona doğru koştu ve kollarına atladı.

Qin Yun, Chen Shuang’e sarıldı ve yumuşak bir sesle konuştu, "Çok geç döndüm."

"Çok korkuyordum, asla ama asla dönmeyeceğinden. Tam altı yıl oldu. Kardeş Yun, sonunda geri döndün." Leydi Chen Shuang, Qin Yun’u serbest bırakıp yüzüne bakarken göz yaşları yanaklarından aşağıya akıyordu. "Abim öldüğünden beri, bu en mutlu günüm."

"Daha dün döndüm. Xie Lei’nin başına gelenleri daha bugün Tian Bo’dan duydum." Qin Yun iç çekti. "Hükümetin koruması altındaki şehir iyi durumda ancak şehrin dışı, ırmaklar ve göller, yüce dağlar ve kadim ormanlar şeytan inleriyle dolu. Silahlı eskort olmak her zaman kan gördüğün bir meslek."

"Ancak, eskort şirketi ailemizde nesiller boyunca devam etmiş bir gelenekti ve abim eskort şirketinin prestijini tekrar canlandırmak konusunda kararlıydı." dedi Leydi Chen Shuang.

Qin Yun sessizce onayladı.

Deli Xie…

Onun öfkesine sahip biri, nasıl ölümden korkabilirdi ki? Egosu yüzünden doğal olarak eskort şirketini büyütüp, Ulu Hakimiyet Şehri’nin bir numaralı eskort şirketi olmayı,  hatta tüm Jiang Eyaleti’nin en iyilerinden biri olmayı istiyordu. Arzusu bu olmalıydı. Ne yazık ki genç yaşta vefat etmişti.

"Defol." Dışarıdan sinirli bir bağırış duyuldu.

"Oh?" Qin Yun hafifçe kaşlarını çattı. Demin onlar geçerken de dışarıda bir gürültü vardı.



Dışarıdaki koridor.

Şaşalı elbiseler giymiş şişman bir adam kibirle etrafa bakıyordu. Arkasında iki koruma vardı ve koridor boyunca bir kasırga gibi ilerliyorlardı.

"Genç Efendi Liu, içeride başka bir müşterimiz var." Kadın refakatçi gergin bir sesle konuştu.

"Müşteri mi? Ulu Hakimiyet Şehrinde çok az kişi beni, Liu Qi’yi bekletebilir. Genç efendi Qin de kimmiş? Ne cüretle beni bekletiyor? O buna layık değil!" Şişko adam gürültülü bir şekilde kükredi. Koridorun sonundan kadın bir yönetici hızla olay yerine geldi. Uzaktan bağırdı, "Genç Efendi Liu, Genç Efendi Liu, sakinleşin. Neden bu kadar sinirlenmeniz gereksin ki? Bu çalışanlar hiçbir şey bilmiyorlar. Lütfen bana izin verin ve konuşarak Genç Efendi Qin’i dışarı çıkartayım."

 

//Siz kim köpeksiniz ulan!! Siz kim Qin Usta’yı dışarı çıkarmak kim!!

"Oh? Öyleyse, onu hızla dışarı çıkartın." Şişko herif sesini alçalttı. Hala Yutulan Anka Genelevine biraz yüz veriyordu.

Kadın Yönetici iterek kapıyı açtı ve aceleyle konuştu, "Genç Efendi Qin, üzgünüm. Dışarıda olanları duydun—"

"Defolun!"

Qin Yun soğukkanlı bir şekilde konuştu.

Kadın yönetici boğuluyormuş gibi hissetti.

Dışarıda, koridorda duran ve alaycı bir gülümseme takınmış olan şişko bunu duyduktan sonra içeri daldı. "Sana biraz yüz vermiştim. Yine de sen iki ayak üzerinde burayı terk etme şansını tepmeye karar verdin. Tek çare güç kullanmak gibi görünüyor. Gidin ve bu küstah veledi binanın dışına atın."

"Evet." Erkek korumalardan biri hızla ileri doğru yürüdü.

"Genç Efendi Liu, lütfen kızmayın." Leydi Chen Shuang aceleyle özür diledi. Aynı zamanda, Qin Yun’a fısıldadı: "Bu kişi Ulu Hakimiyet Düklüğü’nün en büyük üç ailesinden biri olan Liu ailesinin Genç Efendisi. O gücendirilemeyek birisi."

//Öyle bir gücendirilir ki, aklın durur :D

 

Liu Ailesi Ulu Hakimiyet Düklüğünün zengin ailelerinden biriydi. Leydi Chen Shuang’ın bildiği kadarıyla, gümüş-rozetli Qin Liehu bile Liu ailesini gücendirebilecek birisi değildi.

"Bunu duydun mu? En azından Leydi Chen Shuang olayı kavramış durumda. Ona biraz yüz veriyorum, bu yüzden acele et ve burayı terk et." Şişko emretti.

"Liu Ailesi mi? Senin gibi genç bir serseri değil, Liu ailesinin başı bile burada olsa bana bağırmaya ya da beni kovmaya cüret edemez." Qin Yun gözlerini şişkoya dikti. "Bu meseleyi çözmek için binadan kendi başına ayrılabilirsin. Diğer türlü ben seni aşağıya fırlatırsam bu hafif bir cezalandırma olmayacak."

Şişko herif paniğe kapılmıştı.

Bu kişi bir yerlerden gelmiş güçlü bir figür olabilir miydi? Yerel bir tiran olan kendisi nasıl bu kadar büyük bir adamın gelmiş olduğunu duymazdı?

"Sen de kimsin?" diye sordu şişko.

"Hemen kaybol." Qin Yun kaşlarını çattı.

"Beni korkutmaya mı çalışıyorsun?" Şişko yağdan kapanmak üzere olan gözlerini ona dikti. "İkiniz, gidin ve onun gücünü test edin. Rol yapıp yapmadığını görmek istiyorum."

"Evet."

İki korumadan birisi yedinci seviye Qi saflaştırmadayken diğeri sekizinci seviyedeydi. İkisi de seçkin uzmanlardı. Liu ailesinin çok güçlü olduğunun açık birer ibaresiydiler!

Peng! Peng!

İki koruma tam şiddetle hücum etmeye başlamışlarken, kapıya doğru uçan, tırabzanları aşan ve binanın dibine inene kadar hiçbir şey görmeyen iki figüre dönüştüler.

"Oh hayır." Şişkonun beti benzi attı. Ona daha fazla sataşmaya cüret edemeyerek hızla döndü ve kaçtı.

"Yallah aşşağı."

Qin Yun ilerledi, ayağını kaldırdı ve şişkoyu kıçından tekmeledi.

"Ah!" Şişko tırabzanları aşıp binadan aşağıya düşerken tiz bir çığlık attı.Yedi ve sekizinci seviye Qi Saflaştırmadaki iki uzman ayağa kalkamaz şekilde yerde uzanıyorlardı. Tek yapabildikleri genç efendileri yere düşerken umutsuz bir ifadeyle izlemek oldu. Yere düşerken yüzünü yere çarptığı için şişkonun ağzı kanla kaplıydı.

Şişko acı içinde ayağa kalktı ve hızla bağırdı , “Siz ikiniz neden beni yakalamadınız?"

"Genç Efendim, vücutlarımız tamamen yara bere içinde. Ayağa kalkacak kadar bile gücümüz yok." İki koruma ayakları üzerinde durabilmek için ellerinden geleni yaptılar.

"Haha…"

"Liu ailesinden Liu Qi."

"Ne kadar da utanç verici."

"Peki o adam kim? Kim onu aşağı atmaya cüret eden kişi?"

Yutulan Anka Genelevinin pek çok misafiri tırabzanlara yaslanmış aşağıya bakıyordu, hepsi Liu ailesinin Genç Efendi Liu’sunun utandığını görmeyi umut ediyordu. Sonuçta Genç Efendisi Liu Qi, Liu Ailesinin bir üyesiydi ve ulu Hakimiyet Şehri’nde kibirli davranmaya kesinlikle hakkı vardı.

O anda, Qin Yun koridor boyunca yürüyüp tırabzanlara geldi. Şişkonun kan kaplı ağzına doğru aşağıya baktı.

Şişko yukarı baktığında etrafta pek çok insan olduğunu gördü. Cesaretini toplayıp, hemen sesini yükseltti, "Qin, yiyorsa adını ver lan!"

Qin Yun parmağını sıradan bir şekilde doğrulttu.

Pew!

Bir kılıç ışını anında aşağıya doğru uçtu, şişkonun geniş yüzünü yalayarak geçti ve zemine çarptı. İndiği yerdeki granit tuğla-kaplı zeminde dipsiz gibi görünen bir çukur açılmıştı. Şişko kömürleşmiş deliğe bakmadan önce yüzüne dokundu. Boğazı istemsizce yutkunurken bedeni hafifçe titriyordu.

Nihayet ayağa kalkmayı başarmış olan iki koruma o kadar korkmuşlardı ki yüzleri bembeyaz olmuştu.

"Öz Cevheri ateşlemesi."

"Bu adam ölümsüzlüğün kapılarından geçmiş birisi!"

"Ölümsüz bir yetiştirici! O ölümsüz bir yetiştirici!"

İki koruma korkuyla titrediler.

"Üzgünüm, üzgünüm. Genç Efendi beni bir osuruk gibi düşünün ve canımı bağışlayın.” Şişko hızla kendini gülmeye zorladı ve yüzü dalkavukça bir ifade aldı. Büyük bir aile klanında doğan birisi olarak, ölümsüz bir yetiştiricinin ne kadar korkunç olduğunun farkındaydı. Eğer Qin Yun’un karşısındaki Liu ailesinin reisi olsaydı, hala ona karşı kafası dik durabilirdi. Ancak onun gibi Liu ailesinin genç neslinden biri böyle bir yeterliliği yoktu.

"Benim ismimi öğrenmek istemiyor muydun? Kulaklarını iyi aç, Qin Malikanesinden, Qin Yun!"

Qin Yun bölgeyi taradı. Yutulan Anka Genelevinin pek çok müşterisi mevzuyu başından beri seyrediyordu. Kılıç ışınını gördükten sonra çoktan sessizliğe gömülmüşlerdi. "Leydi Chen Shuang benim küçük kız kardeşimdir. Onu gücendirmek beni, Qin Yun’u gücendirmeye denktir."

Bunu söyledikten sonra, odaya dönmek için arkasını döndü.

"Kapıyı kapat." Qin Yun kadın yöneticiye talimat verdi.

"Evet, evet." Hala dehşet içinde olan kadın yönetici aceleyle kapıyı kapattı.

 

//Uuu yeee.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44256 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr