Bölüm 21: Gece Saldırısı

avatar
6642 22

The Dark King - Bölüm 21: Gece Saldırısı


 

Çeviren: Çıngıraklı Düzenleyen: Cqnn

 

*****************************

 

Tobu'nun gözbebekleri küçülmüştü. Masaya vurdu ve sert bir şekilde "Benim öğrencilerimi yem olarak kullanma fikrinin sahibi sen misin?" dedi.

 

Kris omzunu silkti ve "Birbirimizi uzun zamandır tanıdığımız ve huyunu bildiğimden bunu yapacak kadar yürek yemedim. Bunu yukardakiler planladı ve karar verdi, bizim yapabileceğimiz tek şey emirlere uymak." dedi.

 

Tobu'nun kızgın sesi yankılandı, "Bir grup çocuğu yem olarak kullanmak, ah! Bu Kutsal Kilesinin, simyagerleri yemleme yöntemi mi ?"

 

Kris'in yüzü hafiften değişmişti, kısık bir sesle "Kutsal Kilise'yi eleştirmek, gizlice olsa bile çok büyük bir suçtur. Saçmalamayı bırak. Bu durumda, eğer bir simyager tutuklasalar bile bu onlar için büyük deneyim olur. Hatta gelecekte, Toplayıcılara katılmakta başarısız olsalar bile bu onlar için önemli bir başarı olur. Kayda değer bir hizmette bulunmanın ne kadar zor olduğunu biliyorsun!" dedi.

 

"Bu fırsat için onlara teşekkür etmem mi gerekiyor?" dedi Tobu, alaycı bir şekilde.

 

Kris çaresizce cevap verdi, "Memnun olup olmaman şu anki durumun gerçeğini değiştirmeyecek. Ayrıca, sınavın olacağı yer son dakika değişse çok şüphe çekerdi. Simyagerlerin geniş bir bilgi ağı var. Hem, mezun olduktan sonra ya muhafız olarak ya da Toplayıcı olarak ön saflarda savaşacaklar. Simyagerlerle öyle ya da böyle karşılaşacaklar, o zaman onları koruyacak hiç kimse olmayacak. Bu onlar için değerli bir şans!"

 

Tobu kaşlarını çattı ama tartışmaya devam etmedi. Onun yerine arka taraftaki yaşlı adama döndü, "Bunak Luo, bir bardak daha yolla!"

 

Barın arkasındaki yaşlı adam gülerek "Çok fazla endişelisin! Belki sana biraz daha buz vermeliyim?" dedi.

 

Tobu kendini tuttu, tek bir kelime bile etmedi.

 

...

 

...

 

Gece olmuştu.

 

Güneş battıktan sonra çöldeki sıcaklık düşmüştü. Kumun ısı yalıtımı çok kötüydü bu yüzden hemen sıcaklık gitmişti. Dudian ve Sham ateşi kontrol etmek için ateşin etrafını birkaç taşla çevirmişlerdi. Ateşi yakmak içinse kurumuş bitkileri kullanmışlardı.

 

Ateşin bütün gece sönmemesi için yeteri kadar yakacak odun bulmayı başarmışlardı.

 

"Ben acıktım ..." Zach karnını ovaladı.

 

Dudian ateşin yanında uzanmıştı. Gözlerini kapatı ve "On gün çok geçmeden bitecek!" dedi.

 

Zach gülümsedi ve oda çok geçmeden gözlerini kapadı.

 

Mason ateşin yanına oturdu ve güldü, "İyi bir uyku çek."

 

"Çok zor. Başta sadece açlıktı, şimdi soğuk havayada katlanmak zorundayız." Sham ateşin yanında yatarken büzüldü.

 

Mason gülümsedi. Zaman zaman odun alıp ateşi körükledi. Dudian'in talimatlarına göre gece nöbet tutan kişi, yaratıklar yaklaşmasın diye ateşin sönmesine izin vermemeliydi.

 

Gece geç saatte, sıcaklık daha da düştü. Zaman zaman aniden rüzgâr esiyordu. Mason ateşin yanında otursa da soğuktan ürpermişti. Bacakları hafiften titriyordu. Sık sık titremekten ve huzursuzluktan bir anda çişi gelmişti.

 

Uyuyan diğer çocuklara baktı. Ayağa kalktı ve uzaklaştı. İşemek için pantolonunun düğmesini çözdü. Karanlıkta bir el aniden boğazına uzandı ve yakaladı.

 

Mason'ın gözbebekleri büyümüştü. Kalbi çılgınca atıyordu ve gözlerinde korku vardı. Karanlık buruşuk bir yüz gördü. Mason'e baktı ve hafiften boğuk bir sesle "Güzel. Sakın çığlık atma!" dedi.

 

Mason'ın vücudundaki bütün kıllar dimdikti. Mason yardım çağırmak istemişti ama boğazını neredeyse koparacak olan güç yüzünden ağzından hiçbir şey çıkmadı. Yine de vücudunu biraz oynattığından karanlıkta birkaç ses yankılanmıştı. Ayağının altındaki kum sıçradı. Dudian'in gözleri birden açıldı. Sessizliği bozmamak için yavaşça uyandı.

 

Ateşe yakın bir taşı kaptı.

 

Yeterli değil!

 

Çok fazla uzakta!

 

Mason çaresizliğe düşmüştü.

 

O sırada, elin sahibi de Mason'ın yaptıklarını fark etmişti. Gözleri bir anlığına soğudu. Diğer elini kaldırdı. Mason, ateşin zayıf yansımasından hançer şeklinde bir gölge gördü.

 

Sou!

 

Bang, bir ses yankılandı. Mason'ın aklı tamamen boşalmıştı. Dudian taşı hançere vurmak için kullandı. Hançerin düştüğünü görür görmez yüksek sesle bağırmaya başladı, "Düşmanlar var, uyanın!"

 

Zach ve Sham, Dudian'in sesini duyunca hemen uyandılar. İkisi de birer taş kaptı ve gergin bir şekilde etrafı izlediler.

 

Dudian karanlıktaki ince kişinin boyuna baktı. Hep hafif uykusu olan bir olmuştu, özellikle böyle tehlikeli ortamlardan birindeyken. Hemen uyandı ve gözlerini açtı, kum taneleri yüzüne sıçradı. Mason'ı görmeyince ne olur ne olmaz diye taşı kaptı. Ama arkasını dönüp baktığında nefes kesen bir sahne görmüştü. Taşı şansına fırlatmıştı ama taşın, o kişinin bileğine çarpmasını beklememişti.

 

"Lanet olsun!" siyah pelerin giyen yaşlı adam çığlık attı. Elindeki hançer yere düştü. Çektiği acı yüzünden bileği titremişti. O kızgınlığıyla, debelenen Mason'ı yere itti. Göğsünden yeşil bir şişe çıkardı. Şişeyi açtı ve yeşil şişeden kıvrılarak yeşil duman çıktı. Bir saniye bile beklemeden Dudian'in olduğu yöne doğru şişeyi fırlattı.

 

Yeşil duman hemen etrafı sardı.

 

Dudian yüzü değişti, hemen burnunu kapattı. Zach, Sham ve Mason'ı dumana karşı uyarmak istemişti ama duman çok hızlı yayıldığından konuşamıyordu. Plop diye bir ses çıkıp, yeşil sisin Mason'ı kaplamasıyla Mason yere düştü.

 

Dudian'in gözbebekleri küçüldü. Yere düştü ve ölü taklidi yaptı.

 

Görememişti ama iki bedenin düştüğünü duydu. Zach ve Sham'ın da yeşil sisi soluduğunu düşündü. Sisi merak etmişti, yeşil sis bir zehir miydi yoksa amacı onları sadece bayıltmak mıydı?

 

Kalbi çok hızlı atıyordu, şüphe ve tedirginlikle doluydu. Bu sınavlardan biri mi? Eğer öyleyse büyük gruplar dışında küçük gruplar elenecekti!

 

Sınavın amacı herkesin birleşmesi miydi?

 

Dudian'in aklında bir sürü düşünce geçti. Pişmanlık duymadan edemedi. Belki de sınavın arkasındaki,  asıl amaç on gün boyunca hayatta kalıp kalmayacaklarını değil de birlik olup olamayacaklarına bakmaktı.

 

"Lanet olasıca küçük şeytan!" O sırada Dudian yaşlı adamın ayak seslerini duydu.

 

"Beni durduk yere bir tane kayıp ruh iksiri kullanmaya zorladılar." Yaşlı adam kendi kendine konuşuyordu. Dudian, adamın söylediklerinden hiçbir şey anlamamıştı. Eliyle bir avuç kumu avuçladı, her an harekete hazırdı.

 

Tam o sırada, Dudian ayağını kupkuru bir elin kavradığını hissetti. Sanki et yoktu ve ayağını sadece kemikler tutuyordu. Gizlice adama saldırmayı düşünüyordu. Ama, adam ayağından çekip sürüklemeye başladığından onu öldürmekle pek ilgilenmiyor gibiydi.

 

Dudian umutsuzluğa kapılmıştı. Ne yapacağına karar veremiyordu.

 

Saldırsa mıydı?

 

Yoksa bir fırsat için beklese miydi?

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr