Bölüm 8: Büyük Silva Duvarı

avatar
7181 25

The Dark King - Bölüm 8: Büyük Silva Duvarı


 

 

Çeviri: Çıngıraklı Düzenleme Sapphire

 

******************************

 

Masanın başındaki kişi ayağa kalkmamıştı. Mesajı getiren gölge yerde diz çökerken saygılı bir şekilde yumruğunu göğsüne koymuştu. Bir kaç saniye sonra masada sadece beyaz mektubu bırakıp kayboldu. Masanın başındaki kişinin gözleri beyaz kağıda düştü. Kılıç gibi olan kalın kaşlarını hafiften kaldırdı. Gözlerini açıp, belgeyi gözden geçirdi. Aniden gözleri kağıdın köşesindeki radyasyon değerine odaklandı.

 

Biraz daha baktıktan sonra ayağa kalktı, paltosunu giydi ve kapıyı açtı.

 

Salondakj orta yaşlı kahya efendisine baktı, şaşırmıştı.

 

"Efendim, bu kadar geç saatte dışarı çıkmak zorunda mısınız?"

 

"Hıı, at arabasını hazırla."

 

.....

 

.....

 

Beyaz sakallı bir adam ciddi bir sesle "300 yıl önce dünyaya büyük bir felaket geldi. Atalarımız sonuna kadar savaştı, zorluklarla hayatta kaldılar ve felaketi dışarda tutmak için Büyük Silvian Duvarını yaptılar. Büyük Duvar o şeytani yaratıklar tarafından yok edilemez, biliyor muydunuz?" dedi.

 

Sakalı beyaz olmasına rağmen, daha altmışlı yaşlarındaydı. Ama buralarda çok yaşamış olarak kabul ediliyordu.

 

Dudian dikkatlice dinledi. Kayıtlardan sonra üç gün geçmişti. Bu onun ilk resmi dersiydi. Yaşlı adam hukuk hakkında detaylıca bir şey anlatmamıştı. Sadece kısaca bilinmiş şeylerden bazıları hakkında konuşmuştu. Görünüşe göre amaç sadece çocukların bildiği şeyler hakkında konuşup onların inançlarını pekiştirmekti. Büyük Silvia Duvarının hikayesini neredeyse bütün çocuklar bilirdi. Aileleri konuşurken bir iki kez duymuşlardı. Sadece yetimler Silva'nın tarihini bilmiyordu. Diğer çocuklar hikayeyi tekrar duyunca sıkılmışlardı. Ama beyaz sakallı ihtiyarı ilk defa gördüklerinden çoğu kötü izlenim bırakmak istememişti.

 

Dudian beyaz sakallı adamın konuşmasını beğenmişti. Bu tür bilgiler şu anda en çok duymak istediği şeylerdi. Yaşlı adamın olayın derinine inmediğini görünce Dudian elini kaldırdı ve "Öğretmenim, doğal felaketin ne olduğunu söyliyebilir misiniz?" diye sordu.

 

Beyaz sakallı yaşlı adam ve diğer çocuklar bir anlığına şaşırmıştı. Hiç kimse Dudian'in bu kadar cüretli olacağını beklememişti. Soru sormaya cüret etmek... cevabı bu kadar belli olan bir şeyi… Aslında bazılarının kafası karışmış ve neden böyle bir soruyu sorduğunu anlayamamıştı.

 

Yaşlı adam Dudian'in ciddi ve umutlu bakışını gördü. Çocuğun hevesini kırmak istemiyordu, ama aklından 'Bu çocuğun ailesi buna hiç bir şey söylememiş mi?' diye bir düşünce geçti.

 

Yüzünde bir gülümsemeyle "Bir çok doğal afet var. Yanardağ Patlamaları, seller, depremler ve diğer şeyler," diye cevap verdi.

 

Dudian pes etmedi ve sormaya devam etti.

 

"Sadece bunlar mı?"

 

Yaşlı adam bir anlığına sessizdi ama yinede devam etti.

 

"Bu afetler korkunç şeyler. Sen aileni hiç dinlemedin mi? Sadece yanardağ patlamaları bile birçok insanın ölmesine yeter. Gökyüzündeki siyah bulutlar bu yanardağ patlamalarının sonucu."

 

Dudian hafiften sinirlenmişti. Bunlar kafasını karıştırsa da hiç bir şey demedi. Çünkü 300 yıl önce nasıl bir felaket olduğunu biliyordu. Sadece doğal bir felaket değildi. Yaşlı adam çeşitli doğal felaketlerin olduğunu söylese de, bunların hepsine nükleer patlamalar sebep olmuştu. Tabii ki de bu çocuklar felaketin gerçek nedenini bilmiyordu çünkü birisi bilgiyi içeriden engellemişti.

 

Belki de bilgiyi engelleyen kişi o kadar nüfuzluydu ki felaketten sonraki çağı o yönetiyordu.

 

Dudian'in soru sorduğunu gören ufak tombul bir çocuk cesareti topladı ve elini kaldırıp "Öğretmenim, annem dışarısının çok tehlikeli olduğunu söyledin. Dışarı gidersek ölebilirmişiz, bu doğru mu?" diye sordu.

 

Yaşlı adam çocuğa baktı ve ciddi bir ses tonunda "Evet, duvarın dışında şeytanlar yaşıyor ve her yerde veba var. Bir kez dışarı çıkıldığında, hiç kimse geri dönemez." dedi.

 

"Büyük duvar sayesinde rahatça burada oturup çalışabiliyor ve yemek yiyebiliyoruz. Bu yüzden büyük duvara teşekkür etmeli ve saygı duymalıyız."

 

*****

 

'Baş Rahip' hukuk okuyan kişilere denir. Diğer çocuklarda Dudian gibi hukuk öğrenmeye başlıyordu. Yeni başlayanlar stajyer öğrenci olarak çağırılır. Eğer ilk değerlendirmede başarılı olup mezun olursan, bir rahip veya baş rahip olabilirsin. Bu çok kutsal bir görev. Statüsü soylularla aynı. İstediğin gibi ticaret yapabilme ve yerleşim bölgesine erişebilmenin yanı sıra duvar bölgesine de girebilirsin.

 

Tüm çocukların yüzü 'Şeytanlar ve veba' yı duyunca korkudan soldu. Küçük olsalar bile bu iki kelimenin ne kadar korkunç olduğunu biliyorlardı.

 

Dudian'in içinde bir merak duygusu vardı. Doğal olarak şu sözde 'şeytan' denilen şeylere inanmıyordu.

 

Nükleer patlamalar dünyayı arındırmıştı. Büyük ihtimalle bazı canlıların ya evrim geçirmiş ya da soyu tükenmişti. Bu açıklama sadece çocukları kandırmak içindi. Tabii ki de, bu kandırmanın amacı sadece çocuklar değil ayrıca yetişkinlerdi.

 

Bu onu daha çok merak ettiriyordu. Duvarın dışındaki dünya nasıldı? Nükleer bombalardan sonra dünyanın görünüşüne ne olmuştu? Yoksa balta girmemiş bir ormana mı dönüşmüştü?

 

Beyaz sakallı yaşlı adam kum saatine baktı ve "Dersi bitirme zamanı." dedi.

 

Diğer çocuklar bir anda keyiflendi.

 

Tam o sırada, kapı açıldı ve siyah deri zırh giyen iki genç kişi sınıfa girdi. Tam beyaz sakallı yaşlı adam onları azarlayacaktı ki, omuzlarındaki siyah nişanı görünce yüzünde gülümsemeyle "Çocukları almak için mi buradasınız?" dedi.

 

Dudianin aklı beyaz sakallı adamın konuşmasını duyunca karışmıştı. İkisinin görüntüsü yüzünden tetikteydi ve şüphelenmişti.

 

İnce olanı başını salladı. Umursamaz bir şekilde gözleriyle sınıfı süzerek "Şimdi isimleri sayacağım. Adını okuduklarım ayağa kalksın. Beni anladınız mı?" dedi.

 

Çocukların hepsi gerginleşmişti. Beyaz sakllı yaşlı adam çocukları rahatlatmak için "Merak etmeyin, bu ikisi muhafızlar. İsmi okunanlar kamu hizmeti yapabilecekler. Bu harika bir fırsat." dedi.

 

Kamu hizmeti? Dudian, Jura'yı bunun hakkında konuşurken duymuştu. Kısaca, eski çağın memuruyla aynı şeydi. Yaşamları boyunca geçimleri hakkında endişelenmeleri gerekmeyecekti. Bu dünyada bu iş bir çok kişinin hayaliydi.

 

Ama, Dudian ikisinin omzundaki nişanı farketti. Kenar mahallelerden yerleşim yerine geçdiğinden beri omzunda böyle nişan olan bir muhafız görmemişti. Öğretmenin gösterdiği saygıyı görünce, içinde bir şüphe oluşmuştu.

 

Genç muhafız bağırarak "Locke!" dedi.

 

Dudian'in önündeki masada oturan zayıf bir çocuk kısık bir sesle "Burada ... ..." dedi.

 

Muhafız "Ayağa kalk!" diye bağırdı.

 

Çelimsiz çocuk bir anda ayağa zıpladı.

 

"Marta!"

 

Bir kız hemen ayağa kalktı ve "Burda!" dedi.

 

"Lamyr!"

 

"Carly!"

 

Carly hemen ayağa kalktı. Muhafız "Dudian!" diye bağırdı.

 

Dudian gözlerini kıstı ve yavaşça ayağa kalktı.

 

Şu ana kadar onunla beraber sekiz çocuk seçilmişti.

 

...

 

...

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr