King of Gods - Bölüm 309: Denge

---

Çeviri:RassNt  Düzenleme:Berkay Lamba

İmparatoriçe Qin’in gözlerinde neşe belirtisi parladı. Yarım adım Çekirdek Kökeni Aleminde olan Büyük Elder onu onlarca mil öteden bile kurtarabilecek bir çok hamleye sahipti.   Onun sadece bir düşüncesi normal Gerçek İnsan Derecesi yetişimcilerin zihninin un ufak olması için yeterliydi.   O anda yarım adım Çekirdek Kökeni Aleminin gücü yüzlerce mil boyunca yayıldı ve Göğün ve Yerin Yuan Qi’si farklı tiplerde görüntüler şekillendirdi.   Şehir Duvarında elinde ejderha başlı bir asa tutan yaşlı bir adam belirdi. Kırışık yüzü ifadesizdi.   “Selamlar Büyük Elder.”   “Elder Long Mu.”   İmparatorun kendisi de dahil Gerçek Ruh Alemi uzmanları saygıyla başını eğdi.   Büyük Gök Kubbe Ülkesinin İmparatorluğu on binlerce yıldır Kuzey Kıtasında varlığını sürdürüyordu ve belli ki onlara göz kulak olan uzmanlara sahiptiler.   Büyük Elder Long Mu onlardan biriydi.   “Büyük Elder, siz hamlenizi yaptığınız sürece o velet size karşı direnç gösteremeyecektir.”   Büyük Gök Kubbe Ülkesinin İmparatoru konuştu.   Büyük Elderin gücünden hiç kimsenin şüphesi yoktu.   “Bu veledin göz soyunun gücü basit değil, bu yüzden zihinsel enerji seviyesine göre onu kontrol edemem. Dahası, sahip olduğu evcil hayvan da sıra dışı…”   Elder Long Mu duruma baktı ve aceleci bir hareket yapmadı.   İmparatorlukta İmparatoriçe Qin’in statüsü ilk üç arasındaydı. Onun yetişimi Gerçek Lord Derecesine ulaşmıştı ve onun gibi çok az kişiye sahiptiler.   En önemlisi ise İmparatoriçe Qin İmparatorluk ve Liu ailesi arasındaki bir köprü gibiydi.   Liu ailesinin onları desteklemesinin en önemli faktörlerinden biri oydu. Eğer Liu ailesinin desteğini kaybederlerse, İmparatorluğunun saygınlığı ve gücü azalacaktı ve hatta Demir Kan Mezhebine karşı yenilgi bile alabilirlerdi.   Onlarca mil ötedeki Zhao Feng şuanki durum karşısında panik yapmadı.   Küçük hırsız kedi kırbacı kontrol ediyordu ve İmparatoriçe Qin’i rehin tutuyordu. Yarım adım Çekirdek Kökeni Alemi aurası onu çok fazla etkilememişti.   Miyav miyav!   Küçük hırsız kedi hatta dişlerini ortaya çıkartarak göz dağı verdi.   Bu hareketler elbette Büyük Elderin duyularından kaçmadı.   Zhao Feng’in sakin ve soğukkanlı tavrı da Elder Long Mu tarafından görüldü.   “Küçük dostum, İmparatoriçeyi bırak, teslim ol ve böylece belki bir şansın olabilir.”   Elder Long Mu’nun sesi karşısında direnç göstermeye cüret edebilecek olanların zihnini paramparça edebilecek bir tanrının sesi gibiydi.   Zhao Feng’in sol gözü mavi bir renkle parladı ve zihninde soğuk mavi bir ışık sağlamlaştı.   Sol gözünün içindeki boyutta, dondurucu gölet sadece dalgalandı.   Tanrının Ruhani Gözünün zihinsel enerji kaynağı çok derindi, ama gücün çoğu Zhao Feng tarafından kontrol edilemiyordu.   Tabii ki Zhao Feng saldırdığı zaman, zihinsel enerjinin çoğu zayıflayacaktı.   Sadece dövüş anlamında Elder Long Mu Zhao Feng’i tek parmağıyla öldürebilirdi ama onun zihinsel enerji seviyesi Zhao Feng’in anında teslim olmasına yetecek düzeyde değildi.   “Durum basit değil. Eğer bu velet tek başına olsaydı, çok daha fazla hamlem olacaktı.”   Uzaklara bakarken Elder Long Mu’nun ifadesi hafiften ciddileşti.   Zhao Feng Tanrının Ruhani Gözüyle onlarca mil uzakta şehir duvarındaki durumu görebiliyordu.   Üç Çiçekli Değerli Nilüferin üstünde İmparatoriçe Qin’in solunum hızı sakinleşmeye başladı. Ne de olsa, o Gerçek Lord Derecesindeydi ve alnındaki kırmızı mührü kontrol etmeye başlamıştı.   “Mistik Şeftali Mührü kadınlara karşı yapılmıştır ve Mistik Çiçek Değerli İncilin gizli bir tekniğidir. Fakat Su Ayı Korsanı benim gelişimimi hafife aldı.”   İmparatoriçe Qin hareket etmedi. Vücudunun Mistik Şeftali Mührüne adapte olmasını bekliyordu ve Gerçek Ruh Qi’sinin yüzde yirmisi yenilendiğinde, karşı saldırıya geçebilirdi.   Fakat, İmparatoriçenin yüzleştiği tek baskı bu değildi. Aynı zamanda kan özünü yavaş yavaş emen Mistik Yılan Kan Kırbacı da vardı.   Bu nedenler onun yenilenme becerisini kısıtlıyordu.   “Zhao Feng, bir hikaye dinlemek ister misin? Muhtemelen neden seni öldürmem gerektiğini bilmiyorsun.”   İmparatoriçe Qin’in güzelliği erkekleri ve ülkeleri yok etmeye yeterdi. Zhao Feng’in kalbi bile biraz hızlanmıştı.   Tanrının Ruhani Gözü onu son derece mantıksal biri yapsa da, içgüdüsel olarak kusursuzluğu takip etmek istiyordu.   “Tabii ki.”   Zhao Feng ilgiyle başını aşağı yukarı salladı, aynı zamanda İmparatoriçe Qin’in Mistik Şeftali Mührüne biraz adapte olduğunu da hissetti.   “Eskiden üç tane kadın öğrenci alan bilge biri vardı. İlk öğrencisi Hayat Taosunu seçti, ikinci öğrenci Cazibe Taosunu seçti, üçüncü öğrenci ise Eğlence Taosunu seçti. O zaman kadın öğrencilerin hepsi de gençti ama farklı hayat yollarından yürümeyi seçtiler.”   İmparatoriçe Qin anılara daldı ve nadir görünen saf bir yüz ifadesi gösterdi.   Mesafeden dolayı, Elder Long Mu dışında, neredeyse kimse onların konuşmasını işitemiyordu.   “Bu hikayeyi duydum.”   Zhao Feng başını hafifçe aşağı yukarı salladı.   “Bilge kişinin üç öğrencisi için farklı planları vardı. Kadınlardan biri çok uzak bir köyde yakışıklı bir genç ile tanıştı ve ona aşık oldu, ama en sonunda mirası seçti ve köyden ayrılarak yoğun nüfuslu şehre geri döndü…”   Buraya kadar konuştuktan sonra, İmparatoriçe Qin hafiften duraksadı.   Zhao Feng net bir şekilde o kadın öğrencinin İmparatoriçe Qin olduğunu ve çok uzak köyün de 13 Ülke olduğunu anlamıştı.   “Bu seni öldürmek istememin ilk nedeni.” İmparatoriçe Qin ifadesizce konuştu.   Zhao Feng’in zihni sallandı, İmparatoriçe Qin düşündüğünden daha soğuktu.   Ama üzerinde düşününce, bu anlaşılabilirdi.   Eskiden birbirlerini ne kadar çok sevmiş olsalar da, üstünden çok yıllar geçmişti ve şimdi İmparatoriçe Qin büyük bir Ülkenin zirvesinde duruyordu.   İkili arasında çok fazla bir bağlantı yoktu.   1.Elder sadece küçük bir köyden gelen eski erkek arkadaştı.   Nasıl olur da eski erkek arkadaşının, Büyük bir Ülkenin İmparatoriçesi olduğu şuanki hayatını aksatmasına izin verebilirdi?   Bu nedenle, Zhao Feng’in 1.Elderin öğrencisi olduğunu öğrendiğinde, İmparatoriçe Qin biraz öldürme isteğiyle dolmuş ama hafiften tereddüt etmişti.   “İkincisi, Liu Qinxin ile nişanlandın ve kıdemli kız kardeşim, o kızın kaderini değiştirmek uğruna öldü. Yani sen de kilit faktörlerden biriydin.”   İmparatoriçenin gözleri soğudu.   Zhao Feng olduğu yerde sessizce durdu, böyle bir bağlantının olabileceğini hiç düşünmemişti.   İmparatoriçe Qin ve onun nişanlısı karşı taraflardaydılar.   Zhao Feng bir kez daha İmparatoriçe Qin’in düşman tarafına itilmiş oldu.   “En başta, seni karanlıkta tutup, daha sonra hiç bir şeyden haberin yokken öldürecektim. Ama senin Su Ayı Korsanının mirasını aldığını ve Mistik Çiçek Şeftali Mührüne sahip olduğunu hiç düşünmemiştim.” İmparatoriçe Qin soğukça burnundan soludu.   Bunu duyunca Zhao Feng başını sağa sola salladı ve gülümsedi: “Eğer Mistik Çiçek Şeftali Mührünü elinde tutan kişi yeterince güçlü olsaydı, sizi muhtemelen doğrudan kölesi yapardı.”   İmparatoriçe Qin sessiz kaldı ama bunu reddetmedi.   Zhao Feng’in 1.Elder ve Liu Qinxin ile olan bağlantıları sadece gelecekteki problemlerdi ve mühim değildi.   İmparatoriçe Qin, Mistik Çiçek Şeftali Mührünü ortaya çıkarana kadar Zhao Feng’i Su Sisi Köşkünde öldürmeyi denememişti bile.   “Su Ayı Korsanı, bana yardım mı ettin yoksa başka bir şey mi bilmiyorum.”   Zhao Feng kalbinden iç geçirdi.   İmparatoriçe Qin sessizliğe büründü ve gözleri sakinleşti. Şuanda, Gerçek Ruh Qi’si yüzden ona kadar yenilenmişti ama bilerek farkında değilmiş numarası yapıyordu.   Şuan kaçabilecek olsa da, Zhao Feng’i öldürmek için yeterli olacağından emin değildi.   Pa!   Zhao Feng’in avucundan yoğunlaştırılmış bir yıldırım topu fırladı ve İmparatoriçeye vurdu.   Aynı sırada.   Küçük hırsız kedi Mistik Yılan Kan Kırbacına asıldı.   “Sen…”   İmparatoriçe Qin’in deveran edebildiği 10% Gerçek Ruh Qi’si Zhao Feng ve küçük hırsız kedi tarafından dağıtıldı.   Vücudu bir kez daha uyuştu ve sembol daha da kızardı.   Zhao Feng mesafeyi tahmin etti ve başkentten yaklaşık yüz mil uzakta olduklarını hesapladı.   Büyük Elder Long Mu ve bir çok uzman arkadan dikkatle takip etti ama herhangi aceleci bir hamlede bulunmadılar.   “Selamlar Lord Tiemo.”   Zhao Feng gülümsedi ve onlarca mil ötedeki bir tepeye doğru baktığında üzerinde kırmızı bir kristal damgası olan altın bir nişan elinde belirdi.   Altın Demir Kan Emri Nişanı.   Qiu!!!   Kan renginde altın nişan, kan renginde bir sise dönüşerek altın gibi parladı.   “Hahaha… Bu şovu izlemeye devam edecektim ama beni bulabileceğini düşünmemiştim.”   Tepeden uzun bir kahkaha yükseldi ve sonraki an, üzerinde birbiriyle kesişen kılıç ve bıçak, ve bir kan ejderhası sembolleri olan altın bir taşıt ortaya çıktı.   Gerçek İnsan Derecesinde dört taşıyıcısı olan taşıt Zhao Feng’e doğru süzüldü.   Altın Mızrak Kan Ejderi Taşıtı!   İmparatorluğun uzmanlarının ifadesi değişti.   Elder Long Mu’nun kaşları kırıştı.   Büyük Gök Kubbe Ülkesinde çok fazla kişi bu taşıtı tanımazdı.Fakat tanımasalar bile efsaneyi biliyorlardı.   “Altın Mızrak Kan Ejderi Taşıtı...Demir Kan Mezhebinin Vekil Patriği…”   İmparatoriçe Qin’in ifadesi gerildi ve sakin yüzü ciddi bir hal aldı.   Daha önceki durum ne kadar kötü olsa da, şuanki kadar etkilenmemişti.   “Tiemo, gerçekten de bu veledi koruyacak mısın?”   Elder Long Mu’nun sesi onlarca mil öteden yankılandı.   Kan rengi saçlı Tiemo taşıttan inerek Zhao Feng’i selamladı.   “Zhao Feng benim Demir Kan Mezhebimin misafiri. Eğer en başta İmparatoriçe Qin saldırmasaydı, kendini bu duruma sokmak zorunda kalmayacaktı.”   Tiemo soğukça güldü.   Onun yetişimi Elder Long Mu’ya göre biraz daha zayıf olsa da, yine de ona karşı cevap verebildi.   Özellikle Işık ve Karanlığın Çarkı yapıldıktan sonra, Tiemo çok güçlenmişti.   “İmparatoriçeyi bırak ve bugün yaşanan her şey sadece bir kaza olarak kalsın. Aksi takdirde sadece burada siz varken, benim ve diğer bir kaç Gerçek Lord Derece uzmanın çılgınca saldırıları karşısında zarar görmeden kaçamazsınız.”   Elder Long Mu’nun yüzü hafiften çirkinleşti. Bunu söyleyerek zaten geri adım atmış oldu.   “Pekala, bırakalım onu.”   Anlaşmaya vardıktan sonra, Tiemo son derece kararlıydı.   “Peki.”   Zhao Feng başını aşağı yukarı salladı ve hiçbir şey söylemeden İmparatoriçe Qin’i onlara doğru tekmeledi.

 

 

//ISSTH bayramda başlıyor :)