SOTR 13: Ben Jiang Chen, Bana Yapılanın Daha Fazlasını Yaparım

avatar
8666 8

Sovereign of the Three Realms - SOTR 13: Ben Jiang Chen, Bana Yapılanın Daha Fazlasını Yaparım


 

Çeviri: Ravenrainer

 

Long Juxue, krallıkta ilk sıradaki Dükün kızı olmasının gururunu ve üstünlüğünü gizleme girişiminde bile bulunmuyordu. Sesi umursamazdı, ancak oradaki herkes ses tonundaki tartışılmaz baskıyı hissediyordu.

 

‘’Krallıktaki 108 Düklük içerisinde, ben Long Juxue bir şeyi istediğimde kesinlikle kimse benden bunu çalamaz. ‘’

 

Jiang Chen kahkaha atmaya başlarken söylendi. ‘’Kesinlikle? İstisnasız?‘’

 

‘’İstisnasız ve kesinlikle." Long Juxue soğukkanlı bir şekilde yanıtladı. ‘’En azından, hiç tanışmadım.‘’

 

‘’ Pekâlâ… ‘’ Jiang Chen hafifçe gülümserken ‘’O zaman sizi tebrik ederim, bugün tanıştınız.‘’

 

Yani söylenmesi gereken bir diğer konu, bu kadının üstünlük duygusunun çok güçlü olduğuydu. Herhangi birinden iyilik isterken dahi son derece kibirli bir davranış sergileyebiliyordu. Jiang Chen ile konuşurken bile sanki çok büyük bir iyilik yapıyor gibiydi. Kendisi kar beyaz bir Kuğu ise Jiang Chen’i son derece iğrenç bir kara kurbağası olarak görüyordu.

 

Fakat bu tavır Jiang Chen ‘in gözünde gülünç ötesiydi.

 

Doğu Krallığının 1. sırasındaki Dükün Kızı? Nolmuş yani? İlk Dükün kendisi dahi olsa, geçmiş hayatında Jiang Chen ‘in ayakkabılarını taşıyacak niteliğe sahip olamazdı.

 

Long Juxue , Jiang Chen’in Üçüncü. Salon Müdürünün yanında duran kararlı figürünü gördüğünde hayatında ilk kez bir erkeğe karşı yüzünü kaybettiğini düşünüyordu.

 

‘’Jiang Chen, bunu unutmayacağım. Yılsonundaki Gizli Ejderha Denemelerini geçmenize izin verirsem, Soyadımı değiştirip sizinkini kullanacağım!’’

 

‘’Ben, Bai Zhanyun da sizi hatırlayacağım. Bugün kazanmış olabilirsiniz. Ancak Gizli Ejderha Denemeleri sırasında bana hakaret etmenizin bedelini ödeteceğim ve bu Jiang Han Düklüğünün karşılayabileceği bir şey olmayacak!‘’

 

‘’ Ve ben, Anka (Vermillion )Düklüğü.‘’

 

‘’ Ve ben Yanmen Düklüğü de ‘’

Ç.N : Yanmen‘in kelime anlamını bulamadım. Wutai dağı ile alakalı sanırım. Kelime anlamını bilen var ise yorumlarda paylaşırsanız sevinirim. Yoksa aynı bırakacağım.

 

Oradaki birçok kişi ilgi ve bağlılıklarını göstermek istediler ancak bu engellendi. Öfke ile benlikleri kolay bir hedeften intikam alma şansını nasıl kaçırabilirdi?

 

Jiang Chen, doğal olarak bu tür tehditleri önemseyecek biri değildi. Daha ziyade, niyetlerini böyle açıkça belirttikleri için oldukça seviniyordu.

 

Birbirlerinden destek alarak bu şekilde kendilerini açık etmek. En azından bu durum ileride Jiang Chen ‘in tek tek onları tespit etme zahmetinden kurtarıyordu.

 

‘’Beyaz Kaplan, Anka kuşu Düklüğü ve Yanmen mi?"

 

"Ben Jiang Chen ‘in sizden daha fazla kin tutabildiğimi öğrenmenize çok az kaldı!‘’

 

Eğer başka bir gün olsaydı Üçüncü. Salon müdürü kesinlikle Salon içerisinde gerçekleşen böyle bir münakaşaya karışmazdı. Ancak bugün bu durum zorunlu olarak değişmişti. Jiang Chen ‘i desteklemekten başka şansı yoktu.

 

Jiang Zheng onu bulmaya geldiğinde, bunun onun ve Şifa Salonunun tek tercihi olduğunu biliyordu.

 

Aksi halde, Jiang Chen ‘in mutsuz olması Göksel Karma Hapının ve devasa iş anlaşmasının kaybedilmesi anlamına geliyordu.

 

Birkaç Düklüğün varisi böyle bir anlaşmanın karşısında kesinlikle önemsenecek bir şey değildi.

 

Keza bu genç Düklerin, Şifa salonunda herhangi bir dertlerine çare bulmak için bir uğraşı yoktu. Sadece Jiang Chen ‘i zayıf görünce cesaretlenip zorbalık yapıyorlardı.

 

Jiang Chen‘in bu konuyu nasıl ele alacağı konusu ise zaten umurunda olan bir şey değildi. Asıl endişelendiği şey konuyu fazla dillendirmeden nasıl kapatacağı idi.

 

Görüşmeler oldukça güzel geçti keza anlaşma şartları dün Jiang Zheng tarafından zaten belirlenmişti. Jiang Che , bazı küçük detaylar hakkında öneride bulunduktan sonra Jiang Zheng ‘in anlaşmayı imzalamasına izin verdi.

 

Düklüğünün varisi idi ve meseleyi de doğal olarak oldukça küçük bir olay olarak ele alıyordu.

 

Elbette yine de Jiang Chen Şifa Salonuna tamamen güvenmiyordu. Halen iki hayati parçayı elinde tutuyordu, Reçete ve Rafine etme yöntemini açık açık paylaşmasının hiçbir yolu yoktu.

 

Bunları elinde tutmasının sebebi, Şifa Salonunun anlaşma yapıldıktan sonra bile olsa farklı düşünceler içine girmesi ihtimaline karşı kendisini güvende tutması gerekmesiydi.

 

Böylece, anlaşma gayet olumlu bir şekilde imzalandı. Jiang Chen ‘in kilit noktalar üzerinde hala tam kontrolü olması nedeniyle, anlaşma şartlarından biri de ayda 2 kez salonu ziyaret etmesi şartıydı.

 

Yetişimci dünyasında Hap Tıbbı oldukça önemli idi. Sıradan bir şifa hapı 1 ya da 2 bin gümüş ediyordu. Biraz daha yüksek seviyedekiler ise Üçüncü ila 5 bin gümüşe alıcı buluyordu.

 

Ve Göksel Karma Hapı‘nın potansiyeli ve etkileri nedeniyle 8 ila 10 bin gümüşe satılabilirdi. Oldukça lüks bir ürün haline gelecekti ve şüphesiz Pazar payı da devasa olacaktı.

 

Dolayısıyla ayda sadece 100 hap rafine edilmiş olsa bile, halen ayda ciddi bir gelir demekti. Yılda on milyonlarca altın değere sahip bir Pazar anlamına geliyordu.

 

Bu aynı zamanda en düşük, en muhafazakâr tahmindi.

 

Peki ya 16 krallığın pazarlarına girseler? Üretimlerini artırıp ayda on binlerce hap rafine etseler bile, 16 Krallığın satın alma gücüyle talep arzın çok ötesine geçecekti.

 

Birkaç basit hesaplamayla bile bu Pazarın derinliğini hayal etmek son derece kolaydı.

 

Yani Üçüncü. Salon Müdürünün, Jiang Chen’i memnun etmek için neden bu kadar çaba gösterdiğini anlamak kolaydı. Sözleşme imzalandığında Üçüncü. Salon Müdürü Güz Turnası‘nda yemek önerisinde bulundu ancak Jiang Chen tarafından kibarca geri çevrildi. Bu Jiang Chen ‘in Şifa Salonu ile olan anlaşmasında izlediği yoldu. Düşük profil tutmak. Başkent içerisinde bu konunun konuşulmasını şuan için istemiyordu.

 

Keza Şifa Salonu ile sadece iş ortaklığı bağlantısı vardı. Birlikte şarap içecek kadar samimi değildi.

 

Üçüncü Salon Müdürü Jiang Chen’i  Elder Mavi’de olmak üzere kendisine eşlik eden iki Elderle birlikte kibarca yolcu etti.  Elder Mavi'nin Jiang Chen hakkında halen önyargıları vardı ve yüzünde samimiyetsizlik izleri belli oluyordu.

 

Jiang Chen bunun bilincindeydi ve bu kadının kalbinin bir sıçanın karnı kadar veya tavuğun bağırsakları kadar dar olduğunu hissetti. Gelecekteki planlarımı berbat etmemesi daha iyi, hâlâ durum gerektirdiğinde alaylı sözlerle diğerlerini rahatsız etmeye ihtiyacım var diye düşündü..

 

Jiang Chen biraz düşündü ve aniden gülümseyerek söylendi. ‘’Üçüncü Salon Müdürü, bugünki anlaşmamız olmamış olsaydı. Ejder-Kemiği Güneş Çimini satmazdınız öyle değil mi?

 

‘’Haha, nasıl olur? Salon iş yaparken kurallarına daima uyar.‘’ dedi. Kahkaha atarken Üçüncü Salon Müdürü bile içten içe kendi söylediğine inanmıyordu.

 

Kurallar cansızdı ancak insanlar yaşayan varlıklardı. Bu iş anlaşması olmasaydı, Ejder Kemiği Güneş Çimi Jiang  Chen‘den başka herhangi birine satılabilirdi.

 

Jiang Chen ‘de içten içe güldü ve Üçüncü Salon Müdürünün takındığı tavırda bir delik açmak istemediğinden ‘’Sebebi ne olursa olsun, yalnızca Üçüncü Salon Müdürünün bilgece bir karar vermiş olduğunu söyleyebilirim.‘’  dedi.

 

Üçüncü Salon Müdürü ‘’Bununla ne demek istediniz?‘’ derken meraklı bir tavır sergiledi.

 

‘’Çok basit. Çünkü bu Ejder-Kemiği Güneş Çimi direkt Kral tarafından atanan bir görev, satmamış olsaydınız karşılaşacağınız sorun çok daha büyük olurdu. Hahahah, çok fazla konuştum, çok fazla.‘’

 

Jiang Chen içten bir kahkaha atarken atına atladı ve  ‘’Bana daha fazla eşlik etmenize gerek yok, Üçüncü Salon Müdürü.‘’ derken ilerlemeye başlamıştı.

 

Üçüncü Salon Müdürü Jiang Chen‘in dört nala uzaklaşırken ki figürüne bakarken şaşkınlıkla iç çekti ve çoktan derin düşüncelere dalmıştı.

 

‘’Kralın kendisi?‘’ Üçüncü Salon Müdürü, dün ki Ejder İşlemeli Madalyonu düşünürken kendi kendine mırıldandı. Jiang Chen‘in gerçekten inanılmaz biri olduğunu hissetmeye başlamıştı.

 

‘’Bu velet, Kral’ın kendisine şahsen bir görev verdiğini mi söyledi? Daha birkaç gün önce onun tarafından dövüldü?‘’ Elder Mavi kibirli ve alaylı bir tonda söylendi.

 

Üçüncü Salon Müdürü şiddetle bakarak ‘’Ne biliyorsun ki? Nerdeyse anlaşmayı mahvediyordun! Bunu beyninize kazıyın.  Umarım gelecekte iş yaparken daha zekice davranabilirsin. Ejder İşlemeli Madalyonun sahte olduğunu mu düşünüyorsun? Sizce Göksel Karma Hapı hap makinesinden mi çıktı?

 

Elder Mavi hiçbir şey söylemedi ancak öte yandan ‘’Kesinlikle, bu velet hakkında garip bir şeyler var.‘’ diye geçirdi.

 

Üçüncü Salon Müdürü konunun peşini bırakmadı ve salonda herkese duyurdu. ‘’Durum ne olursa olsun hepiniz bunu hatırlayın, Jiang Chen‘in önünde mütevazı davranılacak! O basit bir karakter değil!‘’

 

Sarayın içinde…

 

Doğu Lu, elindeki kitabı yavaşça bıraktı ve önünde ki çaydan küçük bir yudum aldı.

 

‘’Tiandu, Jiang Han hanesinden son haberler neler?"

 

‘’Majesteleri, Jiang Han Dükü şuan için oldukça sessiz ve herhangi bir hamle yapmadılar.’’

 

‘’Peki çocuk?‘’

 

‘’Çocuk? Dün sabah Şifa Salonuna gittikten sonra bütün gün evden ayrılmadı. Bir grup mirasçı ile münakaşa yaşadı...‘’

 

Tiandu oldukça güvenilen bir muhafızdı. Durumu anlatırken tek bir detayı bile atlamamıştı.

 

‘’Oh ? Bu çocuk şiddetli bir şekilde dayak yemiş olmasına rağmen ölmedi. Bir de sokaklarda dolanıp gösteriş mi yaptı? Muhafızlarım iyi bir dayak bile atamaz bir hale mi geldi?‘’ Doğu Lu gülümsedi fakat içten içe düşünceliydi. Jiang Chen‘in Şifa Salonu tarafından desteklenip diğer Düklerin çocuklarının görmezden gelinmesi oldukça ilginçti.

 

‘’Bu kulunuzda garipsemiştir. Fakat gerçek budur. Buna ek olarak Şifa Salonu onu bir konuk olarak oldukça uzun süre iyi bir şekilde ağırladı."

 

"Bu çocuğun dedikodularda olduğu gibi işe yaramaz olmadığı anlaşılıyor.‘’

 

Doğu Lu düşünceli bir şekilde hafifçe onayladı. ‘’Öyle umuyorum. Zhiruo‘nun hastalığı konusunda bütün umutlarımızı onun üzerinde tutabiliriz. Umarım bu çocuk bir hile yapmaya kalkışmaz.‘’

 

‘’Böyle bir şey olacağını sanmıyorum. Bir hile yapıyor olsaydı bile bunu halka açık bir şekilde devam ettirmeye kalkışamazdı. Jiang Han düklüğünün bu şekilde bir suçun üstesinden gelebileceğini düşünmüyorum.‘’

 

‘’Tiandu bir şeyi unutma, bu çocuğu ne olursa olsun koruyun. Söylediği şeyler mutlaka yerine getirilsin. Biri bela çıkartacak kadar gözü kara davranırsa bile önce cezalandırın sonra sorun, kim olursa olsun önemli değil.‘’ Doğu Lu ciddi bir tonla emir verdi.

 

Oldukça açıktı ki Doğu Lu‘nun sabahki yaşanan olaylar gibi bir şeye müsaade etmeye niyeti yoktu. Ejder-Kemiği Güneş Çimi ‘nin kendi kızının hastalığı ile yakından alakalı olduğuna sonucuna varmıştı!

 

‘’Kızımın hastalığının iyileşmesini geciktiren biri varsa, Long Teng bile olsa üzerine basacağım!‘’

K.N: "Anamın  duası kralımın gölgesi yeter" yazdırsın arabasına bizimki :D

 

Jiang Chen salondan ayrıldıktan sonra direk eve gitmedi. Saraya gitmek için hazırlanması gereken zaman Üç gün ile sınırlıydı. Ve yapması gereken oldukça çok şey vardı.

 

Çok fazla ilerlememişti ki keskin içgüdüsü ile varlıklarını gizleyip kendisini takip eden birilerini keşfetti.

 

‘’Hah. Bu kişi kör olmalı. Doğu Lu’dan çalacak kadar güçlü iseniz bana gelin!‘’ Jiang Chen, herhangi birinin iktidarla bir nesne ile çatışmaya girmesini hiç umursamıyordu.

 

Diğerleri Cennetsel Ayinde büyük bir şov sergilemesine neden olmuştu. Birisi o kadar körü körüne bir şey başvurup sorun yaratmaya çalışırsa kesinlikle mücadele etmekten çekinmezdi.

 

Her zaman akıllıca, temiz ve yalnız oynardı.

 

Jiang Chen‘i en çok hayal kırıklığına uğratan şey ise Başkentin güvenliğinin genelde çok sıkı olması nedeniyle herhangi birinin gün ışığında onu soymaya kalkışmamış olmasıydı.

Ç.N:  :)

K.N: Şehirler ne hale geldi ya. Gönül rahatlığıyla soyulamıyoruz bile :D

 

‘’Ne kadar korkak insanlar. Ejder-Kemiği Güneş Çimi burada gelin ve alın. Doğu Lu için kesinlikle hayatımı feda etmem.  Hiç direnmeden teslim eder ve sonrasında büyük bir mutlulukla Doğu Lu bana sorduğunda kendisine kime teslim ettiğimi söylerdim.‘’

 

Jiang Chen ilerlerken bir yandan bunları düşünürken bir gülümseme yer etmişti yüzünde ancak onu takip edenlerin kendisine karşı herhangi bir şeye kalkışmadıkları için depresif hissetmeye başlamıştı.

 

‘’Korkak haydut sürüsü!‘’ Jiang Chen başını salladı ve bu konuda artık daha fazla düşünmedi. Atını Türkuaz Salonu’na doğru sürdü. Bir sürü işi vardı. 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr