Bölüm 100 Buçuk

avatar
815 0

23:11 - Bölüm 100 Buçuk


Gün 213


Eksik Bir Günü Doldurmak
~ ~ *~

"Talihsiz olaylar dizisi, gülümsememek için yeterli sebep değildir.

~*~~


JHING BLANCO kalbi güm güm atarken uyandı. Banyo yapmak için banyoya doğru yürürken, kendine vuruyordu. Sakin kalamıyordu. Neden? Sayısız kez kıyafetlerini değiştirdikten sonra bile (ki yine basit bir gömlek ve kot pantolon giymekte karar kılmıştı), Jhin'in kalbi hala hızlıca çarpıyordu.

 

Sorun neydi? Kalbine sormuştu.

 

Elbette cevap alamamıştı.

 

Yine de, birşeyler yolunda gitmiyordu sanki.

 

Jhing, Cool Beans Café'ye alışılmıştan on beş dakika önceden varmıştı. Bugün kimsenin gelmeyeceğini düşünüyordu. Sonuçta, okurlarını çığlığa boğan, her zaman etkinliklere davet edilen veya kendi fan kulübü olan bir yazan değildi. Yazar olduğundan ve bir ünlü olmadığından fan kulüplerini sevmiyordu zaten. Jhing aslında diğer yazarların neden büyük bir hayran kitlesine sahip olduğunu merak ediyordu…

 

Tabi ki de kıskanmıyordu, hayır efendim.

 

Sadece merak ediyordu.

 

Ayrıca, buluşma için kafede yer rezerve çoğu insanın neden gülümsediğini merak ediyordu.

 

Buluşmanın gerçekleşmesi için uygun bir zaman değildi!

 

Burada neden bu kadar çok insan vardı ki?

 

Belki... elli kişi? Altmış belki? Aman yarabbi, dahası da mı geliyordu yoksa?

 

Nas—Ned—Ha—Ne?

 

Gerçekten mi?

 

İlk başlarda, Jhing bu buluşma etkinliğini istememişti. Fakat okurlardan biri bu etkinliği finanse edip ona "N'olur Jhing Hanım" diye ısrar etmişti. "Önümüzdeki hafta yurt dışına uçacağım. Yazılarınıza minnettarlığımı göstermek için, sizin için yapabileceğim tek şey bu. Ah, keşke bütün eserlerinizi yayımlatabilseydim. Yurt özlemi çektiğim her zaman hikayelerinizi okuyorum. Hayatıma devam etmemin sebebi sizsiniz. Lütfen benim için buluşma etkinliği yapın. Bu son olacak.

 

Bunun gibi samimi bir talebi kim geri çevirebilirdi ki?

 

Kalbi yumuşamıştı tabii ki.

 

Kalpsizce hayır deme gibi bir şansı yoktu.

 

O da evet dedi. . . gibi?

 

Kafasında tasarladığı sadece Ate Tin'le buluşup kahve içerken sohbet etmekti ama... Tabi söz ağızdan çıkmıştı ve Jhing bir anda kendini Facebook'ta şunu paylaşırken buldu:

 

--------------------

Buluşma. 3 Mart 2015. Cool Beans Café

--------------------

 

Sonra da olan buydu işte: Çok insan gelmişti!

 

Beyni sonunda önemli bir şeyi işlemeyi bitirmişti…

 

Tabi ya. Kalabalıktan korkuyordu.

 

Ate Tin onu selamladı ve yöneticileri ile konuşmaya başladı. Jhing koltuğun diğer ucunda, kendisini gülümseten "Hadi, sevgi, kahve ve sihir yapalım." yazılı pencerenin bitişiğinde oturuyordu.

 

Ne sipariş etmek istersiniz? Birşey içmek ister misiniz? Yoksa Pasta mı alırsınız? Muffin peki?"

 

Menüde birçok seçenek vardı ama Jhing sadece "su" da karar kılmıştı.

 

"Ate! Bunu yapamazsın!" diye yakındı etti yöneticilerden biri, "Ate Tin istediğiniz ne varsa sipariş vermenizi söyledi. Kibarlık yapmanıza gerek yok."

 

Ama. . . ama . . . ama. . . mahcup hissediyordu! Ve gülecek gibi olmuştu. Saf bir sevinçle. Aşırı olumlu duygularla.

 

Korkmuş gibiydi.

 

"Utanıyorum."

 

"Lütfen Jhing." dedi Ate Tin. "Sizin yerinize ben şipariş vereyim o zaman olur mu? Ayrıca size minnettarım!" Kalay Jhing'in dondurucu elini tuttu. "Ricamı geri çevirmediğiniz için teşekkür ederim. Umarım bu buluşmadan zevk alırsınız."

 

Ben de öyle umuyorum.

 

Bir kaç dakika sonra, sabah hissettiği o korkutucu ve rahatsız edici duyguya ne olmuştu peki? Uçup gitmişti.

 

Jhing herkesin birbirinin suratına boş boş bakmaktan birşey yapmayacaklarını sanmıştı, fakat yöneticilerin sürprizleri vardı, hatta yazarın kendisi de şaşırmıştı. Yöneticiler birkaç oyun ayarlamışlardı. Ate Tin'in finanse ettiği ödüller bile vardı.

 

Gülümseme ve kahkahalar bulaşıcıydı.

 

Bu, sandığı kadar kötü değildi.

 

İmzalama fastı neredeyse bir saat sonra başlamıştı. Jhing, iyi dileklerini yazıp imza atmaya alışmıştı bile. Ayrıca gülümsüyordu da... bir şekilde ortamdaki kameraya da alışmıştı. Hediyelere de. Mektuplara da! Ve ufak tefek şeylere de. Sevgili okuyucularının verdiği.

 

En çok zevk aldığı anlar bunlardı.

 

Aniden telefonu çaldı.

 

Jhing, ve o sırada imzayı bekleyen okuru göz göze geldiler. Aynı anda yöneticilerle imzaları almış olup, hala sırada beklerken konuşan okuyucuların sesleri de duyuluyordu. Böylesi daha iyiydi, eve dönüp "az önce vaktimi boşa harcadım" demeyecek kadar herkes mutluydu, ne aşırı ne de yetersiz bir duygu hakimdi.

 

Jhing telefonu açmaya o kadar da hevesli değildi fakat arayan da pek duracakmış gibi gözükmüyordu. Özür dilercesine gülümseyip telefonu okurunun önünde açacaktı ki... arayan çoktan kapatmıştı. Jhing okuyucusu ile selfie çekeceği sırada, telefonu yeniden çalmıştı.

 

Fotoğrafı çektikten sonra, Jhing telefonuna boş boş baktı.

 

Bilinmeyen numara. . .

 

Telefon sakasıydı herhalde. Belki de yolu şaşırmış Maginhawa sokağını bulmak için yol tarifi isteyen okurun biriydi. Belki de kardeşi arıyordu veya gelirken birşey isteyecek olan annesi arıyor olabilirdi. .

.

Tereddüt etmeye başlamıştı.

 

Jhing, nihayet telefona cevap vermeden önce birkaç boş bakış attı. Kalabalıktan özür dileyerek ekrana dokundu ve tezgaha yanaştı. Personelin gülümsemeleri onda garip bir his uyandırdığından dolayı başka tarafa bakmaya yeltenmişti hatta başını bile eğmek zorunda kalmıştı.

 

Kalbi tekrar hızlanmaya başlamıştı, düşüncelere boğuldu: Umarım bugün pozitif hislerle dolu bir gün olur diye içinden konuşuyordu. Telefonda konuşmaya başlarken, karmanın negatif aurası ortaya çıkmasını istemiyordu.

 

"Alo?"

 

Lütfen, olmasın. Kötü karma gelmesin. Şimdi olmaz. Şu anda çok mutlu hissediyorum. Yarın olsa olmaz m—

 

"Alo."

 

Kötü bir karma değil, değil mi?

 

Tek kelime.

 

Kahretsin.

 

Neden böyle hissediyordu? Jhing arayanın kim olduğunu bilmiyordu ama sesinden arayaının erkek olduğunu varsaymıştı. Çok... tuhaf. Jhing, gerçekten de cana yakın bir insan değildi, özellikle erkeklere karşı. Peki onu arayan... adam... neyin nesiydi?

 

"Kimsiniz?

 

"Tahmin et bakalım."

 

Rahatsız edici hissiyat bütün vücudunu kaplamaya başlamıştı. Zaman kaybettirdiği için nefret ettiği çocukça şeylerden biri de "tahmin etme" saçmalığıydı. Özellikle tanımadığı bir adamın sesinden tüm vücudu etkilence Jhing'in oyalanma gibi lüksü yoktu.

 

"Tahmin etmeye zamanım yok. Meşgulüm, bay bay!

 

Henüz telefonu kapatmaya kalmadan, bilinmeyen numradan bir arama daha gelmişti.

 

Tekrar cevaplamadan önce iç geçirdi. "Kimsin sen?"

 

Jhing'in 2015 için planladığı iyilik seviyesinden bir puan eksilmiş bile. Yıl boyunca kibar davranmayı tasarlıyordu fakat... of işte, Noel Baba! Jhing'in adı bu sene de mi "yaramaz çocuklar" listesinde yer alacaktı yoksa? Tabi Noel Baba gerçek biri değildi... ama... of işte.

 

Sinirleniyordu!

 

"Awtsu, kızgın mısın yani?

 

Ne cürretle! Bu herif! Onu arıyordu!

 

Bir de kahkaha atıyordu?!

 

"Yapacak bir şeyin yoksa—”

 

"Görüldü kraliçesi."

 

Kahretsin... iki düşünce Jhing'in zihninde hortum etkisi yaratmıştı. Kendisine içinden "hayır Jhing" diyordu.. Bu olamazdı... ama. Ah. AH.

 

Görüldü kraliçesi?

 

Ona görüldü kraliçesi diyebilecek cesareti olan kişi kimdi?!

 

Gözlerini kapattı, nefes aldı ve gözlerini tekrar açtı. Kafasını toparlamak için duvardaki "birazcık şeker karışsın ki dondurma ürpersin.." yazısını okumaya çalışmıştı ama. . . Kafasında bir mana oluşmamıştı. Tekrar okumaya çalıştı.... biraz mantıklı gelmeye başlamıştı ki ... üzerinde düşünmek onu sarsmıştı.

 

Of, her neyse.

 

"Kimsiniz?” Bu halde hala konuşabilir halde olduğu için kendini şanslı hissetti.

 

"Hala kim olduğumu bilmiyor musun?”

 

Adamın sesi Jhing'in beynine işlemeye başlamıştı. Sesi ne tiz, yok; ne boğuk ne de aşırı kalındı. Kesinlikle değil!

 

Sesi biraz çocuksuydu. Ne çok tiz, ne de çok gürdü. Jhing ayrıca kahkaha duyabiliyordu. Sesi neşeli geliyordu. Şakalaşıp dalga geçmeyi seven bir yetişkin erkek için mükemmel bir sesi vardı.

 

Belli bir kişi, evet. . . Değil mi yoksa? Ya da belki de bunu kabul etmek istemiyordu. . . ses şu tanıdık adamdan mıydı?

 

Jhing aniden kendini sesinin bilincinde hissetti. Çünkü o koskoca Jhing Blanco'ydu adama endişesini belli etmek istemezdi. Dizlerinin bağı çözülüp ve yere düşmesini engellemek için tezgahın önüne eğildi.

 

Numaramı nerden buldun?

 

Jhing diğer tarafın güldüğünü duydu. Gözlerini kapamadan edemedi, çünkü adam ne kadar konuştukça dünyada... onun dünyasında varlığını hissettiriyordu.

 

“Beni tanıdın mı" adam Jhing'in sorusunu görmezden gelmişti.

 

Neden aradın?

 

"Yani beni tanıdın?”

 

"Kahretsin, Rico—

 

Jhing ona lanetler savurmadan hemen kendini durdurdu. Rico. Bu adı zihninde tekrar edip duruyordu. Bu ismi okumayalı veya görmeyeli uzun zaman olmuştu.

 

Şaçma hesap silme işleminden sonra, Jhing her ne kadar kabullenmek istemese de, gerçek hesabından gece gündüz onu arkadaş olarak eklemesini bekliyordu.

 

Tabi neredeyse yüz gündür tanıdığı bu adamın kelimeleri kendine saklama konusunda baya iyi olduğunu biliyordu.

 

Adı Rico olsun ya da olmasın, hala doğru olarak gördüğü her şeyi yapacağını bilen adamdı.... onu incitse bile.

 

İşte bu adam böyle biriydi.

 

Bu yüzden konuşmuyorlardı... artık birbirleriyle chatleşmiyorlardı—çok da dört gözle beklemiyordu hani. Sonuçta, onun hala var olduğunu hatırlamasını sağlamak için kendi yolları vardı bu adamın: hikayesinin manga versiyonu. Sonrasında ise. . . bu oldu. Telefon çaldı.

 

"Vay," adam telefonda bağırdı. Ses tonundan eğlendiği anlaşılıyordu. "Sesini duymak gerçekten iyi hissediyor ah.”

 

Jhing'in söyleyecek çok şeyi vardı, ama nedense, söyleyeceklerinin hepsi boğazına takılmıştı. Bir pislik olduğu için ona bağırabilirdi ama bağırmamıştı. Sadece okurları yanında olduğu için değildi... herkes onun mükemmel bir insan olmadığını biliyordu, adama istediği gibi sövebilirdi. Ama yapamazdı. Hiçbir şey söyleyemezdi. Sohbet kutusundaki hazır cevap Jhing bir duman gibi ortadan kaybolmuştu.

 

"Meşgul görünüyosun?” Kelimeler Jhing'in kafasına batmıyordu. Karşıdaki ses sürekli "kapatayım istersen" diye tekrarladıkça hiçbir şey anlayamıyordu.

 

Hayır.” Aniden dedi. Karşıdan gelen kahkaha zihninde onu daha da sinir ediyordu. "H-Hayır, yani— beni bir daha arama, stalker."

 

"Hala kitabın için sıraya giren insanlar var. Rahatsız ettiğim için özür dilerim.” Daha sonra devam etti, "ve bacakların çok ayakta durmaktan acıyor gibi görünüyor? Neden biraz dinlenmiyorsun?”

 

Jhing ayaklarına baktı. Ayakta duruyordu.

 

Ve o ... biliyordu.

 

Biliyordu ya.

 

Bu adam şu anda onu görebiliyor muydu??

 

"Neredesin?

 

”Sesin çok nazik geliyor." dedi gülerek. "Beklediğim gibi."

 

"Neredesin?” diye tekrar sordu.

 

"Tamam, rahatsız etmeyi bırakaca—”

 

"Kahretsin!" Jhing sonunda kendi sesini yükseltmekten alamamıştı. "Neredesin sen ha?

 

Erkekçe bir kahkaha duydu. O anda hem telefonda ve kendi tarafından gürültünün aynı olduğunu fark etti, aynıydı! Yankılanıyordu!

 

Tam kapatacaktı ki o sırada Rico'nun sözüyle tekrar irkilmişti...

 

"Sakın arkana bakma.”

 

Jhing bilinçsiz bir şekilde arkasını dönmüştü... sadece kahve alan okurları, tezgahı ve yaratıcı bir şekilde hazırlanmış menüyü görüyordu. Küt küt atan kalbine kızmıştı.

 

"Sana arkana bakma demiştim. Ne inatçı kadınsın ha."

 

Tanrım.

 

"Neredesin?

 

Kulaklıklar takılı, ses açıktı sanki— dünya kendi kendine durmuştu. Ama kafenin girişine baktığında, her şey durmuştu, kulağında kulaklık yoktu ve şarkının sesi gelmiyordu.

 

Göz göze geldiklerinde çıkan kıvılcımlara anlam veremiyordu, sanki etrafta havaii fişekler patlıyordu.

 

Dik dik bakmak kabadır, fakat hem telefondan hem de canlı olarak dudaklardan çıkan kelimelerin aynı olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.

 

"Merhaba Jhing.”

 

Adamın sesindeki kahkaha öncekinden daha açıktı çünkü kendi gözleriyle görebiliyordu.

 

Girişe yakın bir yere oturmuştu. Gülüyordu. Ona bakıyordu. Sadece basit bir gömlek ve kot pantolon giyiyordu, ama gizemli bir aura onu ile doluydu. Acaba sadece koşede oturan tek o olduğu için miydi? Ya da belki gerçek yüzünden.... Jhing'in gerçekte kim olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.

 

Ruh eşinizle tanıştığınızda, her şeyin yavaş çekimde olacağını söylerler ya— ama her şey nasıl durmuştu? Jhing hareket edemedi. Kalbi çılgına dönmüştü.

 

Kendisi de çılgına dönmüştü.

 

Adam gülümseyerek telefonu kapatmıştı, fakat Jhing hala şoktaydı.

 

Elleri titriyordu. Bayılmamak için vücudunu tekrar tezgaha yaslamıştı. Kahretsin. Yürüyemiyordu! Ah. Dizleri zayıflamıştı!

 

Jhing, okurlardan biri gelip ondan birkaç arkadaşı ile selfie çektirmek istediğini söyleyince adamın gözlerine bakarken hissettiği boşluktan bir anda kurtulmuştu. Mecbur kalmıştı.

 

Ayağa kalkıp ona gülümsedikten sonra kafeden yürüyerek ayrılan adama dikkatini vererek o da gülümsemişti.

 

Rico'nun kalktığı masayı temizleyen bir garson ona yaklaşana kadar Jhing, her şeyin sadece bir yanılsama olduğunu düşünmüştü. Jhing'e onu şaşırtacak bir mendil uzatmıştı.

 

Çalışanlardan biri "Bu galiba size hanımefendi" dedi.

 

Jhing ona çöpünü yolladığını düşünerek yine adamın dalga geçtiğini düşünüyordu. Ama karnındaki kelebekler -sadece kelebekler olup olmadığından bile emin değildi- ona bir gondoldaymış gibi gibi iyi ve heyecan verici bir şekilde titriyordu.... Yüzünün gülümseyen bir eskizini görmüştü.


Yan tarafta, dağınık yazılı bir not vardı: Umarım gerçekte gülümsediğin gibi chatleşirken de gülümsersin, Görüldü Kraliçem.

 

Jhing kalbinin bu kadar şiddetli atmasını engelleyemezdi, değil mi?

 

Çok açık şekilde gülümsememeye çalıştı.

 

Tabi, kötü bir şekilde de başarısız olmuştu.

 

--------------------------------------------------

Çevirmen notu: Bu bölümün link 11/23 bölüm 13'te yayınlanmış, şimdi gördüm ama yine de, bölüm 100 ile 101 arasında yer alan 23:11 için ekstra bir bölüm.

Pilosopotasya'nın notu: Dikkat! Bu bir olay, Rico Dirham'ın hesabının silinmesinden birkaç ay sonra gerçekleşti. Bu onların 213. günü, gizli bir bölüm (Jhing ve ‘Rico’ (o zaman) bir araya gelişini anlatıyor... Jhing aslında tanıştıklarını biliyor), 311*devamından önce.

Gün 316 yeniden okuyun – hafızayı yenilemek için de gün 317'yi okuyun.

Anahtar sözcük: "Yüz yüze."

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44357 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr