Bölüm 63: Bu Kıskançlık mı?

avatar
2422 0

Upgrade Specialist in Another World - Bölüm 63: Bu Kıskançlık mı?


 

Çeviri: 8De4thTheKid8 Düzenleme: Tiantuga

 

“Bu…” Bai Yunfei ne yapacağını bilemedi ve oldukça beceriksiz hissetti.

 

Bai Yunfei’nin tereddüdünü gören Liu Meng’in gözleri donuklaştı. Hafifçe kafasını eğdi ve bileziği masaya geri koyup kısık sesle dedi, “Saçma sapan konuşma Xiao Ning. Belki de bu bilezik Yunfei için çok önemlidir. Nasıl gelişigüzel bir şekilde başkasına verebilir…?”

 

Bai Yunfei, Liu Meng’in bu şekilde davrandığını görünce ve onun biraz hayal kırıklığına uğramış sözlerini duyunca, kalbi tarif edilmez bir şekilde titredi. Beklenmedik bir şekilde kalbinde aniden ve şiddetle bir suçluluk duygusu belirdi. Önündeki bu genç kızı üzmek affedilemez bir günahtı sanki...

 

“Hayır… Bu doğru değil, Meng’er. Bu bilezik… Aslında bunu sana vermeye hazırlanıyordum.” Bai Yunfei’nin gözleri parıldadı. En sonunda dişlerini sıktı, bileziği alıp Liu Meng’e doğru yürüdü ve onu onun eline koydu. Gülümseyerek dedi, “Aslında bunu sana bir sonraki karşılaşmamızda vermek istemiştim. Ama buraya geleceğin kimin aklına gelirdi ki? Mükemmel bir zamanlama. Bunu hemen şimdi sana vereceğim.”

 

“Gerçekten mi?” Liu Meng kafasını kaldırdı ve yanakları hafifçe kızarmışken Bai Yunfei’ye baktı.

 

“Evet, gerçekten!” Bu sefer Bai Yunfei tereddüt etmeden dedi. Yunfei’ye göre yalnızca bu gülümseme için bile bileziği ona vermeye değerdi.

DN: Heyt be ne adamsın sen

 

“He he, ben de öyle demiştim, değil mi? Bu bilezik kesinlikle benim genç hanımım için alınmış!” Xiao Ning bir taraftan gülerek dedi, “Hıh, Bay Yunfei, genç hanımı bilerek korkuttun ve hatta neredeyse onu ağlatıyordun. Gerçekten de çok kötüsün!”

 

“Ee, bu… Bilerek yapmadım…” Bai Yunfei mahcup bir şekilde kafasını kaşıdı ve gönül alıcı bir şekilde gülümsedi.

 

Onun bu kadar ‘aptalca’ davrandığını görünce, iki kız da sevimli bir şekilde kıkırdamaya başladılar ve böyle olunca Bai Yunfei daha da utandı.

 

Gözlerinde gülümseyen bir ifadeyle, Liu Meng dikkatlice elindeki bileziği inceledi. Şu an onu gören herhangi biri onun bu bileziği çok sevdiğini söyleyebilirdi. Bir süre sonra onu sol bileğine taktı.

 

Bu bileziği taktıktan hemen sonra, bir süreliğine sersemledi. Ardından kuşkulu bir şekilde bileğindeki bileziğe bakıp daha sonra beklenmedik bir şekilde gözlerini kapattı.  Görünüşe göre bir şeyi deneyimliyordu.

 

Birkaç nefes süresi sonunda, Liu Meng aniden gözlerini açıp Bai Yunfei’ye bakmak için kafasını kaldırdı. Gözlerine inanamıyordu, “Yunfei, bu bilezik…”

 

“İşte geliyor!”

 

Bai Yunfei’nin kalbi yerinden oynadı. Az önce bu bileziği ona vermeye karar verdiğinde, zaten şu anki durumu bekliyordu. Şimdi sakin görünmek için elinden geleni yaparak, gülümseyerek dedi, “Oh, bu bilezikle ilgili özel bir şeyler var… Benim ustam bunu bana verdi. Bu bilezik giyen kişiyi daha hafif ve çevik yapabilir.”

 

Bai Yunfei’nin açıklamalarını duyan Liu Meng hafifçe afalladı. Bileğindeki bileziği bir süre daha oldukça hayret içinde dikkatle gözlemledi ve ardından kafasını eğdi. Ne düşündüğünü anlamak imkânsızdı.

 

Bai Yunfei açıklamasının saçmalık düzeyi üzerinde düşünürken, Liu Meng söze girdi. Beklenmedik bir şekilde “Üzgünüm, Yunfei, bu bileziğin böyle garip bir etkisi olduğunu bilmiyordum. Ben, ben bunu alamam…” dedi

 

Sözünü bitirir bitirmez, bileziği çıkarmaya başladı.

 

Bai Yunfei sersemlemişti. Bu bileziği vermek onun için çok zor bir karar olmuştu ama şimdi o bileziği istemediğini söylemişti. Bu durum beklenmedik bir şekilde Bai Yunfei’yi endişelendirmişti. Yunfei iki adım ilerledi ve Liu Meng’in bileziği tutan elini tutup dedi, “Meng’er bileziği zaten taktın, bu yüzden lütfen çıkartma. Bu bileziği sevdiğini biliyorum, bu yüzden kabul et gitsin. Bileziğin etkisi çok da büyük bir şey değil zaten…”

 

“Yunfei, sen… Lütfen beni bırak…”

 

Bai Yunfei oldukça telaşlanmıştı. Ancak Liu Meng’in utanarak fısıldadığını duyduğunda aniden tepki verdi. Aceleyle onun bileğini bıraktı ve ellerini birçok kez sallayarak dedi, “Ee, Meng’er, Ben… Bunu bilerek yapmadım.”

 

Yüzü hafifçe kızaran Liu Meng hiçbir şey söylemedi. Artık bileziği çıkartmak istemiyordu. Hatta kafasını eğmiş hafifçe bileziği okşuyordu.

 

Xiao Ning yan tarafta oturuyor, ikisine bakıyordu ve gözleri genişçe açılmıştı. İkisinin konuştukları hakkında merakla doluydu. Oldukça güzel gözükmesinin dışında, bu bilezikle ilgili özel olan şey neydi?

 

Geçici olarak kısa bir süreliğine olsa da odada sessizlik oldu.

 

“Doğru ya, Yunfei, yapacak bir şeyin olduğunu söylemiştin. Nedir bu şey? Seninle beraber gidebilir miyim?” Liu Meng bileziği kol yeninin altına sakladıktan sonra, kafasını kaldırıp bu soruyu sorarak sessizliği bozdu.

 

Bai Yunfei biraz utanarak “Bu… Maalesef olmaz. İki arkadaşımla geçmiş hakkında konuşacağım. Kısa bir süre sonra beni almaya gelecekler…” dedi .

 

“Arkadaş? Yeşim Söğüt Şehri’nde tanıdığın birileri mi var? Neden onlardan bahsettiğini duymadım?” Liu Meng merakla sordu.

 

“Oh, dün şans eseri onlardan biriyle karşılaştım. O… O Yeşil Söğüt Okulu’nun bir öğrencisi. Onun adı Qiu Luliu…”

 

“Ne?! Yeşil Söğüt Okulu’nun öğrencisi mi?” Bu sözleri duyan Liu Meng aniden oldukça şaşırmış bir şekilde tepki verdi. Daha sonra bir şey hatırlamış gibi beklenmedik bir şekilde yüz ifadesi aniden kasvetli bir hal aldı. Tekrar kafasını eğdi. Ne düşündüğünü kimse bilmiyordu.

 

Bai Yunfei endişelendi ve aceleyle açıkladı, “Yanlış anlama, Meng’er. Biz yalnızca arkadaşız. O kadar… Sadece geçmişte onun küçük kız kardeşini kurtarmıştım ve bu nedenle bu sefer şans eseri karşılaştığımızda beni davet etti…”

 

“Bir de küçük kız kardeş mi varmış?!” Yan taraftaki Xiao Ning haykırmadan edemedi.

 

Bai Yunfei soğuk terler dökerken acınası bir ifadeyle yalvardı, “Xiao Ning, sorun çıkartma, tamam mı…?”

 

“Ha ha, Yunfei, aslında bunu bana açıklamana gerek yok.” Liu Meng Bai Yunfei’ye gülümserken kafasını kaldırdı ve devam etti, “Ne de olsa, senin için ben bir hiçim, bu yüzden kızmak için bir hakkım yok…”

ÇN= Trip de atarmış kızımız.

DN= ÖLDÜRÜRÜM LAN SENİ SEN KİME TRİP ATIYON KÖPEK NE SUÇU VAR LAN ADAMIN

K.N: Tribi sanki ben yedim. İçime ourdu resmen :D

 

“Bu doğru değil, Meng’er. Ben…”

 

“Açıklamana gerek yok. Zaten biliyorum.” Liu Meng hala gülümseyerek dedi, “Artık seni rahatsız etmeyeceğim. Arkadaşın yakında burada olur bu yüzden daha fazla rahatsızlık vermemek için ben önce ayrılayım. Sen ve arkadaşların geçmiş hakkında konuşmayı bitirdiğiniz zaman, sana bakmak için geri geleceğim…”

DN= GEL GEL ONDAN ÖNCE BEN KARŞILAYACAĞIM SENİ GÖK TEKMESİ İLE

Düzenleyicinin 2. Kişiliği: Düzenleyicinin ismindeki tian gök anlamına geliyor. Kelime oyunu yapılmış. Aslında sinirlenecek bir şey yoktu aynı anda aynı tripi bende yediğim için sanırım.

 

Liu Meng aniden davranışlarını değiştirdi ve Bai Yunfei’nin kafasını karıştırdı. Yunfei bir süreliğine ne diyeceğini bilemedi ve o ayağa kalkıp kapıdan çıkarken yalnızca aptal aptal izleyebildi.

 

“Hıh! Gerçekten aptalın tekisin, Bai Yunfei! Beni çok kızdırdın. Artık… Artık senle konuşmayacağım!” Xiao Ning Bai Yunfei’nin önünde küçük yumruğunu ‘güçlüce’ salladı ve ardından Liu Meng’in arkasından çıktı. Hatta kapıdan çıkarken, kuvvetli bir şekilde küt diye kapıyı açtı.

 

“Bu… Ben, açıkça ben hiçbir şey söylemedim…”

 

Ancak iki kız ayrıldıktan uzun bir süre sonra, Bai Yunfei neredeyse gözü yaşlı bir şekilde mırıldandı.

 

……

 

Aklı karmakarışık haldeyken, Bai Yunfei yatağa geri yürüdü, uzandı ve dalgın dalgın tavana bakmaya başladı. Ne düşündüğünü kimse bilmiyordu…

 

“Bai Yunfei, orada mısın?”

 

Kapının dışından tatlı bir ses geldi. Yunfei sanki elektrikle şoklanmış gibi ayağa fırladı ve biraz şaşırdı. Ardından hafifçe kafasını salladı ve kısık sesle dedi, “Bu sefer eminim Bayan Qiu geldi…”

 

Odanın kapısı zaten açıktı. Tamamen yeşil kıyafetlere bürünmüş Qiu Luliu, gülümseyerek kapıda duruyordu.

 

“Üzgünüm, biraz geciktim. Hadi şimdi gidelim, tamam mı?” Qiu Luliu biraz özür diler bir şekilde dedi.

 

“Oh, sorun değil, Bayan Qiu. Yalnızca kısa bir süredir bekliyordum.” Bai Yunfei kibarca cevapladı ama içinden eğer o biraz daha erken gelip onu götürseydi işlerin daha iyi olacağını düşünerek düş kırıklığıyla iç çekti. Çünkü o zaman açıklanamaz bir şekilde Liu Meng’i kızdırmamış olurdu…

 

Kafasını hafifçe sallayarak bu meseleyi bir kenara koydu. Bir süre Qiu Luliu’nun arkasına baktıktan sonra sordu, “Oh, Bayan Chu gelmedi mi?”

 

“Ha ha, haklısın, Bay Yunfei. Dün, küçük kız kardeşimle birlikte gelip ardından neler olduğu hakkında konuşmaya niyetlenmiştim. Ama okula geri döndükten sonra, bunu ustamın önünde ağzımdan kaçırdım. O… O da küçük öğrencisini kurtaran genç kahramanla tanışmak istiyor. Bu nedenle acaba senden Yeşil Söğüt Okulu’na misafir olmanı isteyebilir miyim? Bu sorun olmaz, değil mi?”

 

“Oh? Senin ustan beni görmek mi istiyor? Bu…” Bai Yunfei şaşırmıştı. Qiu Luliu’nun ustası, Yeşil Söğüt Okulu’nun müdürünün ta kendisiydi. Onun kendisini görmek isteyeceği kimin aklına gelirdi ki?

 

“Sorun ne? Bir sıkıntı mı var?”

 

“Hayır, yok. Olur. Lütfen yolu gösterin, Bayan Qiu…”

 

……….

 

Yeşim Söğüt Şehri’nin birkaç düzine kilometre batısında bir yerde, devasa bir malikâne vardı. Yüksek duvarları ve görkemli binalarıyla oldukça olağanüstü gözüküyordu. Malikânenin çevresinde, büyük bir yeşil alan vardı. Çeşitli söğüt sıraları malikâneyi tıpkı korumalar gibi çevreliyordu. Söğüt dalları her zaman hafifçe sallanıyordu ve bu durum bu bölgenin uzaktan bakıldığında hoş ve rahatlatıcı görünmesine neden oluyordu.

 

Burası Yeşil Söğüt Okulu’nun merkeziydi. Ufak tefek bir siluet ana kapının önünde zarif bir şekilde ayakta duruyordu.

 

Bu siluet, yeşil söğüt yapraklarıyla bezenmiş bembeyaz bir kıyafet giyiyordu. Boyu kısa olmasına rağmen, hoş ve ince bir figürü vardı. Güzel saçları beline kadar uzanıyordu. Kâkülleri alnını kaplıyor ve onu çok sevimli gösteriyordu. Hafif gül rengi yanakları tombul tombuldu ve gören diğer insanların birinin o yanakları sıkası gelirdi. Büyük gözleri parlıyordu ve gözlerinde umutla ileriye bakıyordu.

 

Bu elbette geçmişte Zhang Yang tarafından kaçırılan ve sonra Bai Yunfei tarafından kurtarılan Chu Yuhe’nin ta kendisiydi.

 

Görünüşe göre bayadır burada bekliyordu. Bu esnada, dudaklarını hafifçe büktü ve bulunduğu durumdan hoşnutsuz bir şekilde mırıldandı, “Kıdemli kız kardeşim gideli çok oldu. Niçin hala geri dönmedi…?”

 

Hafifçe durumdan ‘yakınırken’ uzaklara bakmak için tekrar kafasını kaldırdı. Aniden, gözleri parladı ve mutlu bir ifadeye büründü. Sonra karşılama yapmak için hızlı hızlı ileriye yürümeye başladı.

 

Biraz uzakta, bir adam ve bir kız yan yana yürüyorlardı. Bunlar Bai Yunfei ve Qiu Luliu idiler.

 

“Yeşil Söğüt Okulu’nun merkezi ileride. Yunfei hadi biraz daha hızlanalım. Küçük… Oh? Ha ha, işte, küçük kız kardeşim seni karşılamak için çok sabırsız.” Qiu Luliu ileriden kendilerine doğru hızlı hızlı yürüyen minyon bir siluet görünce, ağzını eliyle kapatıp kıkırdayarak dedi.

 

Chu Yuhe ile aralarındaki mesafe on metreye indiğinde, Chu Yuhe aniden durdu. Görünüşe göre ancak şimdi çok sabırsız olduğunu fark etmişti. Güzel yüzü hafifçe kızarırken elleriyle kıyafetini düzelterek dedi, “Kıdemli kız kardeş, sen, sen döndün… Ee, Bai, Bay Bai Yunfei, nasılsınız…?”

 

“Ha ha, nasılsınız, Bayan Chu? Burada bizim için mi bekliyordun?” Önündeki genç kızı gören Bai Yunfei de içinden oldukça heyecanlanmıştı.

 

“Ee, ustam, ustam bana sizi karşılamam için burada beklememi söyledi, Bay Bai Yunfei…”

 

“Bu kadar resmi olmana gerek yok, Bayan Chu. Bana yalnızca Yunfei diyebilirsin.” Bai Yunfei gülerek dedi.

 

“Öyleyse, öyleyse sana, sana kardeş Yunfei diye sesleneceğim. Sen de bana Yuhe demelisin…” Genç kız çekinerek dedi.

 

Yan tarafta, küçük kız kardeşinin hala çok utangaç olduğunu gören Qiu Luliu, bıkkın bir şekilde salladı ve , “Pekâlâ, acaba siz ikiniz burada durup sohbet etmek mi istiyorsunuz? Hadi önce içeri geçelim. Bir süre sonra güzel bir sohbetimiz olacak.” dedi

 

Chu Yuhe bunu onaylayan bir ses çıkarttı ve Qiu Luliu’nun yanına yürüdü. Ardından üçü birlikte Yeşil Söğüt Okulu’nun ana kapısına doğru gittiler.

ÇN=Herhalde ‘Mm’ diye bir ses oluyor ya animelerde falan duymuşsunuzdur. O tarz bir şeydir bu onaylama sesi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44223 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr