Bölüm 307-1: Çoban

avatar
10257 22

True Martial World - Bölüm 307-1: Çoban


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 

 

Orta yaşlı bilgini görünce, Tai Ah Kutsal Şehri’nin çardaklarında oturan birçok genç kız ve genç erkek nefeslerini tuttu.

 

Wen Yun, Chu Xiaoran, Qiuniu, Yao Dao, Yang Qian… En kibirli dahiler bile Şehir Lordu ile karşı karşıyayken derin bir saygı duydular ve ona hürmet gösterdiler.

 

Bu, onların Şehir Lordu ile karşılaştıkları ilk seferdi. Sadece onlar değil, Qin Haotian ya da Li Xiao bile Şehir Lordu’nu görmeyi başaramamıştı.

 

Bu orta yaşlı bilgin, Yedi Yıldız Tapınağı Sahibi ve çeşitli büyük oluşumların önemli figürleri içeri girerken çardaklarda oturan tüm genç elitler ayağa kalktılar.

 

Bu efsanevi figürleri görmek, onları epey heyecanlandırmıştı ve bir tür baskı hissediyorlardı üzerlerinde.

 

Bu önemli figürler yerlerine oturduklarında doğum günü ziyafetinin başlayacağını düşünmüşlerdi ama beklenmedik şekilde Görkemli Oda’nın yanındaki odalardan birine geçtiler.

 

Görkemli Oda’nın içinde müzakerelerde kullanılan başka odalar vardı. Bu odaya giden kapı, onlar girdikleri an kapanmıştı.

 

“Eh?”

 

Bu önemli insanların yan odaya geçtiğini gören gençler, kafaları karışmış bir şekilde öylece kalakaldılar.

 

Bunun, Şehir Lordu’nun doğum günü ziyafeti olması gerekmiyor muydu?

 

Ziyafet hazırdı ama bu önemli figürler yerlerine oturmadan görüşme için doğrudan yan odalardan birine mi gitmişlerdi?

 

O anda, gençlerin çoğu ne yapacaklarından emin olamaz bir şekilde birbirlerine baktı.

 

“Ne oluyor lan?”

 

Yun Long Kutsal Krallığı’ndan gelen sarı kıyafetli şişko, yemeklere dalmayı planlıyordu ama bu önemli figürler yerlerine oturmadan yemeye başlayamazdı.

 

“Sorun ne acaba…”

 

Yun Long Kutsal Krallığı’ndan gelen diğer elitler de meraklanmıştı. O anda, saray kıyafetleri giyen kız sakince konuştu: “Belki de… Bu doğum günü ziyafetinin asıl amacı, bu müzakeredir…”

 


O anda, Görkemli Oda’nın yan odalarından birinde çeşitli oluşumlardan gelen birçok önemli figür koltuklarına oturdu.

 

Koltuklar üç bölgeye ayrılmıştı.

 

Bölgelerden biri, orta yaşlı bilginin yönetimindeydi. Arkasında, Tai Ah Kutsal Krallığı’na bağlı çeşitli oluşumlar vardı.

 

Bir başkası, Yedi Yıldız Tapınağı Sahibi’nin yönetimindeydi. Arkasında, Yun Long Kutsal Krallığı’na bağlı çeşitli oluşumlar vardı.

 

Son bölge ise, güneyin on iki ülke ittifakınındı.

 

Bu on iki ülke, Tai Ah Kutsal Krallığı ile Yun Long Kutsal Krallığı’ndan daha küçüktü. Ancak on iki ülkenin ittifakı ile bu Kutsal Krallıklar’a denk bir güç oluşturabiliyorlardı.

 

Ve bu üç bölge arasında çeşitli münzevi aşiretler ve bazı küçük dağınık ülkeler de vardı.

 

Bir başka deyişle onlar bu birliğin dışındaki son güçlü oluşumlardı, ama bu birliğe dahil değildiler.

 

Bu basit müzakere, açıkça tanınmış güçler içindi.

 

Tai Ah Kutsal Krallığı ile Yun Long Kutsal Krallığı uzun zamandır düşmandı. İki ülke arasında sürekli sürtüşme olurdu, ama Kutsal Yaban’dan korktukları için asla savaşmazlardı.

 

Şu anda, Şehir Lordu ev sahibi koltuğunda oturuyor, ellerinde bir parşömen tutuyordu.

 

“Doğum günü ziyafetime katıldığınız için onur duydum. Tartışmamız gereken çok önemli bir şey olduğu için hepinizi burada topladım. ‘Çoban’ efsanesini duyup duymadığınızı merak ediyorum…”

 

Orta yaşlı bilgin konuştuktan sonra içinde bir resim bulunan parşömeni açtı.

 

Resimde, yeşil bir ineğe binen bir genç vardı. Elinde bir pikolo tutuyordu ve bambudan bir şapka giyiyordu. Basit giysiler giyiyordu ve görünüşü, yakışıklı, genç bir çiftçi çocuğu andırıyordu.

 

“‘Çoban’ mı?”

 

Bazı insanlar kaşlarını çattı, belli ki bu ismi hiç duymamışlardı.

 

Ama ‘Çoban’ kelimesini duyduklarında ifadesi değişen birkaç kişi de vardı.

 

“Anlıyorum. Şehir Lordu’nun bizi davet etmesine şaşmamak gerek. ‘Çoban’ efsanesini duymuştum. On yıl önce batı diyarlarda göründüğünde kanlı bir fırtına yaratmıştı. Birdenbire görünmesini beklemiyordum…” dedi kıdemlilerden biri.

 

“‘Çoban’ da kim?”

 

Bu soru gelince bazıları kaşlarını çattı. Buradakilerin hepsi önemli kişilerdi, bu yüzden diğerlerinin bildiği bir şeyi bilmedikleri için kendilerini kötü hissediyorlardı.

 

“Size söyleyeyim.”

 

Orta yaşlı bilgin elindeki ‘Çoban’ resmini hafifçe fırlattı ve resim duvara yapıştı. “‘Çoban’ gizemli bir gençtir. Elbette, sadece genç görünüyor. Gerçek yaşını bilmiyorum. ‘Çoban’ da sadece lakabı. Gerçek adından da emin değilim.”

 

“‘Çoban’ın kökeni gizemlidir. Onun kim olduğunu bilmiyoruz, ama insan olmadığını biliyoruz.”

 

“Oh? Ne?”

 

Yeşil kıyafetli bir kıdemli bunu duyduğunda paniğe kapıldı. Duvardaki resme dikkatle baktı. Genç bir adamdı açıkçası, nasıl insan olmazdı?

 

“Doğrusu, ‘Çoban’ son kez görüldüğünde batı diyarlarda büyük bir acı yaşandı. Çünkü her göründüğü zaman devasa bir hayvan sürüsü ona eşlik eder. İlk başta hayvan sürüsü küçük ölçekli olsa da gittikçe büyür. Hatta birden fazla ilkel tür bile sürüye dahil olabilir! Bazı insanlar, ‘Çoban’ın metruk hayvanları kontrol edebildiğini düşünüyor.”

 

Metruk hayvanları kontrol etmek mi?

 

İnsanlar bunu duyduklarında paniğe kapıldılar. “Bu ‘Çoban’ insan formunda bir metruk hayvan olabilir mi?” diye sormadan edemedi bazıları.

 

Ancak orta yaşlı bilgin başını salladı. “Sanmıyorum. Bugüne kadar gelen hiçbir antik kayıtta insan formunda metruk hayvanlara rastlanmadı. Elbette, metruk hayvanların bilinmeyen bir âleme ulaştıklarında insan formunu alabileceğini toptan reddedemeyiz.”

 

“Kutsal Yaban’da her zaman hayvan sürüleri olur ama genelde çok kalabalık olmazlar. Ve metruk hayvanların zekaları çok yüksek değildir. Hayvan sürüleri, heyelan gibi hedefsizce saldırıp yok eder. Kolaylıkla yenilip dağıtılabilirler, ama… ’Çoban’ olursa iş değişir. Hayvan sürüsü örgütlü ve planlı programlı hareket eder, böyle olunca da onlarla başa çıkmak zorlaşır.”

 

“On yıl önce, ‘Çoban’ batı diyarlarda ilk ortaya çıktığında batı diyarlara büyük bir felaket getirdi. O zaman, ‘Çoban’ın hedefi batı diyarların kadim aşireti, Shen Tu Aşireti idi!”

 

“Shen Tu Aşireti oldukça köklü bir mirasa sahipti, bu yüzen geniş ölçekli hayvan sürülerine dayanabildiler. Ancak çok büyük zarar gördüler!”

 

“‘Çoban’ başarısız olduktan sonra birkaç yerde daha birkaç hayvan sürüsü oluşturdu. Kan, nehir gibi aktı ama hayvan sürüleri Shen Tu Aşireti’ne ilk saldıran sürülere kıyasla çok zayıftı. Bir tür intikam gibiydi bu son saldırı…”

 

Orta yaşlı bilgin sakin bir tonda ‘Çoban’ın hikayesini anlattı.

 

“Shen Tu Aşireti mi?”

 

İnsanlar bu aşiretin adını duyduklarında birbirlerine baktılar. Bu aşiretin mirası gerçekten de korkutucuydu.

 

Tai Ah Kutsal Krallığı ve Yun Long Kutsal Krallığı’ndan çok daha güçlülerdi.

 

‘Çoban’ bu seviyede bir aşirete bile karşı çıkabilir miydi?

 

“Millet, çok fazla endişelenmenize gerek yok.” Çeşitli oluşumların önde gelen figürlerinin takındıkları çirkin ifadeleri gören orta yaşlı bilgin konuşmaya devam etti. “Shen Tu Aşireti, ‘Çoban’ ile olan düşmanlığından dolayı ciddi bir savaşa tutuştu. Bizim ise, ‘Çoban’ ile bir sorunumuz olmadı. Ama Tai Ah Kutsal Şehri’nin kuzey bölgelerinde görünmesi yine de endişe verici. Ve bir kez hayvan sürüsü toplayıp üstümüze saldırırsa bu artık sadece Tai Ah Kutsal Krallığı’nı ilgilendiren bir sorun olmaz. Yakın ilişkilerimiz ve ortak çıkarlarımız var, ayrıca hepimiz aynı kaderi paylaşıyoruz, bu yüzden bu işe siz de dahilsiniz.”

 

Orta yaşlı bilgin, bu sözleri endişeli ifadelere sahip kalabalığa bakarak yavaş yavaş söyledi. Bu konu, rahat davranabilecekleri bir konu değildi.

 

“Millet, sizi bugün buraya toplamamın sebebi, olası hayvan sürülerine karşı bir ittifak oluşturmaktır.”

 

Orta yaşlı bilgin, bu doğum günü ziyafetinin asıl amacını söyledi.

 

Bunu duyan herkes farklı bir tepki verdi.

 

‘Çoban’ diğer ülkelerin yakınlarında değil, Tai Ah Kutsal Şehri’nin kuzey bölgelerinde görülmüştü. Bu yüzden ilk saldırının Tai Ah Kutsal Krallığı’na olacağı açıktı. Ama Tai Ah Kutsal Şehri’nin Şehir Lordu’nun hayvan sürüsü saldırısının çevredeki ülkeleri de ilgilendirdiği şeklindeki yorumu da doğruydu.

 

Sonuçta, Tai Ah Kutsal Krallığı yok edilirse sıra onlara gelecekti.

 

Aslında hayvan sürüsü o kadar büyük ölçekli de olmayabilirdi ve hatta Tai Ah Kutsal Krallığı yıkımdan kurtulabilirdi. Öyle olsa bile onlarla başa çıkabilmelerinin bedeli ağır olacaktı. Ve böyle olursa da mesele onları kapsamazdı.

 

Ama diğer yandan, hayvan sürüsü büyük miktarda can kaybına neden olsa da, hatta bilgeler bile ölebilecek olsa da her hayvan sürüsü yeni uzmanlar yetiştirmek için bulunmaz bir fırsattı. Savaşçılar, olgunlaşmak için sıkıntılar çekmeli ve öldürmeliydiler. Ayrıca bir sürü, büyük miktarda kaynak anlamına da geliyordu. Örneğin, öldürülen bir ilkel türün bedeni hazinelerle dolu olurdu!

 

Hayvan sürülerine dayanabilen birinin ne kadar kayıp verse de Anka gibi küllerinden doğması da muhtemeldi.

 

Onlar için en iyi sonuç, Tai Ah Kutsal Krallığı ile hayvan sürüsünün birbirlerine çok kayıp yaşatmasıydı. Ve savaşa geç katılarak kendi dahilerinin ve bilgelerinin aldığı riskleri düşürerek ganimetten pay alabilirlerdi…

 

Tai Ah Kutsal Şehri’nin Şehir Lordu basit bir insan değildi. Onların böyle düşüncelerini nasıl anlamazdı ki?

 

Çeşitli oluşumların önemli figürlerinin hepsi farklı düşüncelere sahipti.

 

Bu olası felaketle, aynı zamanda bu büyük fırsatla karşı karşıyayken hepsinin kendi planları vardı. Herkes alacağı riski düşük tutmak ama faydalardan da yararlanmak istiyordu.

 

‘Çoban’ ondan fazla ülkeyi yok edebilecek bir sürü oluşturmadıkça bu grupların hiçbir şey talep etmeden bu direnişe katılmaları mümkün değildi.

 

O sırada, Yun Long Kutsal Krallığı’nın Yedi Yıldız Tapınağı Sahibi konuştu: “Şehir Lordu Yang, bir ittifaktan söz ediyorsunuz. Peki ittifak liderliği sorumluluğunu kim üstlenecek?”

 

Yedi Yıldız Tapınağı Sahibi’nin söyledikleri bir anda kalabalığın ilgisini çekti.

 

İttifağın lideri, sadece ittifağın yüzü olmayacak aynı zamanda komuta yetkilerini de üstüne alacaktı. Hayvan sürüsü atlatıldıktan sonra bu komuta yetkisini elinde tutan büyük faydalar sağlayacaktı.

 

Bunun nedeni de, her savaşın ölümlere, yaralanmalara, kayıplara ve zaferlere gebe olmasıydı!

 

Çeşitli oluşumların savaşmak isteyeceği savaşlar olacağı gibi savaşçılarını ölüme yollamak istemeyecekleri savaşlar da olacaktı.

 

Orta yaşlı bilgin, Yedi Yıldız Tapınağı Sahibi’nin sorusu üzerine gülümsedi ve cevapladı: “İttifak için bir lidere ihtiyacımız yok. İhtiyacımız olan şey, çeşitli oluşumlardan önemli figürlerin katılacağı bir Konsey.”

 

“Oh? Konsey? Ya Konsey sürekli tartışıp bir görüş birliğine varamazsa? Bir ittifak lideri olması gerek!”

 

Yedi Yıldız Tapınağı Sahibi’nin sesi sakin geliyordu ama gizli bir keskinlik de içeriyordu!

 

İnsanlar, Tai Ah Kutsal Krallığı ile Yun Long Kutsal Krallığı arasındaki ilişkinin dostça olmadığını biliyordu.

 

Temelde bir çıkar çatışması varken bir savaşın önüne nasıl geçilecekti?

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44256 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr