Bölüm 287: Belayı Yönlendirmek

avatar
9679 23

True Martial World - Bölüm 287: Belayı Yönlendirmek


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: Fullbringer

 

 

“Hahaha! Gülmekten öleceğim! Gülmekten öleceğim!” Qiuniu tepine tepine kahkahalar atmaya başladı. “Hayatımda hiç bu kadar iyi bir gösteri izlememiştim!”

 

“Kardeş Yi, müneccim gibisin. Neyse ki, kaydettim bunu!” Qiuniu, Yi Yun’un omuzuna sağlam bir şaplak indirdi. Elindeki video düzen diskini keyifle sallamaya başladı. Yang Haoran’ın rezilliğini!

 

Yi Yun da gülerek dedi ki: “Öylesine söyledim sadece. Gerçekleşeceğini ummuyordum. Ağzı bozuk olmak böyle oluyormuş demek?”

 

“Hahaha! Ağzı bozuk mu? Buda’nın ağzı resmen bu! Ne desen uyar gerçi! Keşke bu piçin ağzının içinde patlasaydı!” dedi Qiuniu biraz hayal kırıklığıyla.

 

Yi Yun bu sözler üzerine omurgasında bir ürperti hissetti. Bu safi piçlik değil miydi? Qiuniu kesinlikle şeytanın tekiydi.

 

(FN: Safi piçlik diyince birini hatırladım sanki.)

 

Ama Yi Yun onu Yang Haoran’ın ağzının içinde patlatmak isteseydi bile bunu yapamazdı. Yi Yun’un limiti üç inçti. Belgi oluşturulurken, oluşturan kişi ile arasındaki bağ da güçleniyordu ve gittikçe oluşturan kişinin enerjisi hâline gelmeye başlıyordu. Bu bir kez olursa artık Mor Kristal ile onu kontrol edemezdi.

 

Yang Haoran, Qiuniu’nun elinde sallayıp durduğu düzen diskini görünce ellerini öyle bir sıktı ki, tırnakları etine gömüldü.

 

Bugün neler oldu böyle? Neden böyle oldu?

 

“Genç… Genç Efendi… Bu bir kazaydı...değil mi…?” Yalakalarından biri onun sert ifadesini fark edip tahmin yürüttü.

 

“Kes lan!” Yang Haoran bağırdı. Yalaka hemen sustu ve başka bir şey demeye cesaret edemedi.

 

Üst üste iki kaza olabilir miydi?

 

Bunun arkasındaki neden neydi?

 

Yang Haoran öfkeden deliye dönmüştü. Sorunun nerede olduğunu anlayamıyordu. Hatta sorunun kendinde olduğunu düşünmeye başlamıştı. Oluşturduğu hayvan belgisi ona uygun değil miydi?

 

Nedeni ne olursa olsun bugün yetişimine devam etmenin anlamsız olduğunu hissetti.

 

İki defa başarısız olduktan sonra kendini bile sakinleştiremez hâle gelmişti. Ve bir ‘Görünüş Totemi’ için sakin bir zihin gerekiyordu.

 

Bir grup insanın onu izlemesi, hatta birinin onu kaydetmesi üzerine kendini sahnede performans sergileyen bir palyaço gibi hissetmişti.

 

Bir başka hayvanın belgisini yoğunlaştırmaya çalışsa bile anlam veremediği bir sebepten üçüncü kez başarısız olacağına dair bir hisse kapılmıştı.

 

Birkaç derin nefes aldıktan sonra kendini sakinleştirmeyi başardı.

 

Mor kılıcını elinde tutarak Qiuniu’ya doğru yürüdü.

 

“Ne istiyorsun? Savaşmak mı?” Qiuniu, Yang Haoran ile mücadele etmek konusunda kendine güvenmiyordu. Tai Ah Kutsal Şehri’nin Dünya Onur Listesi’nde ilk yüz civarında olmak boru değildi sonuçta! Yi Yun bile onun dengi olamazdı.

 

“Düzen diskini bana ver. Ben de burayı size bırakacağım!”

 

Yang Haoran bugün daha fazla yetişim yapmayacağından buradan ayrılmayı planlıyordu. Hâl böyleyken burayı doğal olarak Qiuniu ve arkadaşlarına bırakacaktı, ama acınası performansının kaydedildiği diskin de Qiuniu’da kalmasını istemiyordu.

 

“Ha?” Qiuniu öfkelendi. Yang Haoran’ı utandırmak için bu düzen diskini kullanmayı istiyordu.

 

Ama daha ağzını açmadan Yi Yun araya girdi. “Ver gitsin!”

 

“Kardeş Yi…” Qiuniu, Yi Yun’a baktı.

 

Yang Haoran’ı rahatsız edici bulduğundan onunla alay edememenin kötü olacağını düşündü. Ama Yi Yun öyle söylüyorsa öyle yapacaktı.

 

Yi Yun devam etti. “Haddimizi aşmamalıyız. Onu açık açık gücendirmeye gerek yok. Onun da kırmızı çizgileri var. Bizimle savaşmaya karar verirse onun dengi olamayız.”

 

“Genç Efendi Haoran muhtemelen bu sefer bir talihsizlik yaşadı.”

 

İlk cümleleri Qiuniu’ya ses iletimi yoluyla söylese de son cümleyi doğrudan Yang Haoran’a söyledi. Yang Haoran düzen diskini almadan önce biraz homurdansa da aldıktan sonra arkasına bakmadan gitti.

 

Yang Haoran karşılarında olduğu için Qiuniu düşüncelerini olduğu gibi söyleyememiş, dilini tutmuştu. “Yazık oldu. Yang Haoran’dan hoşlanan bir sürü kız var. Onlara bu düzen diskini gösterdikten sonra yüzlerinin alacağı hâli görmek isterdim. Yuan Tesisi’nin orta seviyelerinde olan birinin belgi yoğunlaştırmada ardı ardına iki kez başarısız olması! Haha! Yang Haoran’ın nerede hata yaptığını merak ediyorum.”

 

Qiuniu gayet keyifli bir ruh hâlindeydi. Bugün kendini çok iyi hissediyordu. Yang Haoran yüzünden canı sıkılmıştı ama şimdi kendine gelmeyi başarmıştı. Harika hissediyordu!

 

Qiuniu aklına takılan bir şeyi Yi Yun’a sormadan edemedi. “Söylemeliyim ki, Kardeş Yi, çok naziksin. Neden düzen diskini bu kadar çabuk ona verdin?”

 

Yi Yun gülerek cevapladı: “İnsan olmak bunu gerektirir. Hem bir şey de kaybetmedik.”

 

Yi Yun’un sözlerini Chu Shan tamamladı: “Kardeş Yi haklı! Meseleyi çözülemez hâle getirmeye gerek yoktu.”

 

Chu Luo da konuştu. “Küçük Kardeş Yi Yun çok yetenekli, ancak bir o kadar da mütevazı. İyi biri ve büyük bir kalbi var. Böyle insanlar her zaman bulunmaz.”

 

Yi Yun sık sık içtenlikle gülümserken grup da konuşmayı sürdürdü.

 

“Bu insanlar kesinlikle iyi gözlere sahip. Karakterim her zaman düzgün, kalbim de yüce olmuştur.”

 

Yi Yun heyecan göstermeden övgülerini kabul etti. Ama gülümsemeye devam ederken Chu Xiaoran’ın bakışlarını fark etti. Ona ciddi bir şekilde bakıyordu ve bakışlarının ardında tarifsiz bir anlam gizliydi.

 

Yi Yun’un kalbi güm güm atmaya başladı. Bu kız bir şeyler görmüş olabilir miydi?

 

Gerçi Chu Xiaoran bir şeylerin yanlış olduğunu düşünse bile bu bir tahminden öteye gitmezdi. Hiçbir kanıta sahip değildi.

 

Hiç kimse, Mor Kan Âlemi’nde olan Yi Yun’un, Yang Haoran’ın belgi yoğunlaştırmasına müdahale edebilme yeteneğine sahip olduğuna inanmazdı.

 

“Bu herifler Hayvan Cezbeden Çim’i almamışlar!” Yi Yun, Hayvan Cebeden Çim’in hâlâ yerde durduğunu fark etti ve konuyu değiştirmek için bunu kullandı. Chu Xiaoran’ın bu konuda daha fazla düşünmesini engellemek istiyordu.

 

Hızlıca Hayvan Cezbeden Çim’in önüne geldi ve onu eline aldı.

 

Chu Luo konuştu: “Aldığın o Hayvan Cezbeden Çim’in pek fazla etkisi yok. Hayvan Cezbeden Çim yakıldıktan sonra etkisi iki-dört saat arasında kaybolur. Ve Göktaşı Uçurumu’nda Hayvan Cezbeden Çim kullanmak çok tehlikelidir. Başa çıkamayacağımız kadar güçlü bir metruk hayvanı çekebiliriz.”

 

Chu Luo bunları dese de Yi Yun biraz düşündükten sonra onu yanında tutmaya karar verdi.

 

Boyutlar arası yüzüğünde Hayvan Cezbeden Çim’in kokusu engelleneceğinden güçlü metruk hayvanları çekme konusunda da endişelenmeyecekti.

 

Şimdi Göktaşı Uçurumu’nun dış bölgesindeki en iyi kanyonu ellerine geçirmişlerdi, ki bu da çok değerli bir şeydi. Burada, içlerinde bol bol Saf Yang enerji bulunan çok sayıda metruk hayvan olduğundan bir oraya bir buraya gitmekle zaman kaybetmeyeceklerdi.

 

Kanyon boyunca ilerlerken sık sık birbirlerinden ayrılıp tekrar buluştular ve birbirlerine yardım ettiler.

 

 

Peng!

 

Bir kiriş tıngırtısı ile birlikte kocaman kızıl bir kuş Tai Cang Yayı ile vuruldu. Yi Yun sürpriz bir saldırı yapmak istemişti.

 

Bu kuş, insanların kalplerini ve karaciğerlerini yemeyi seven Ateş Şahini idi. Efsanelere göre, yabandaki bazı kabileler, Yi Yun’un önceki yaşamında görmüş olduğu cenaze merasimlerine sahipti. Bu merasimde de ölülerini Ateş Şahinleri’ne yedirerek onların ruhlarının Cennet’e yükseleceğine inanıyorlardı.

 

Rüzgar Kovalayan Ok, Ateş Şahini’nin karnına saplandı. Ama şahin ölmeden önce, Yi Yun’a zarar vermeden gitmek istemediği için pençeleriyle Yi Yun’a atıldı.

 

Ama Yi Yun hazırlıklıydı. Bin Ordu Sabresi'ni savurdu ve Ateş Şahini’ni tek bir saldırıyla kesti!

 

“Kardeş Yi, güzel okçuluk becerilerin var!” diyerek övdü onu Qiuniu. Ama bu sözleriyle onun isabetliliğini değil gücünü övüyordu. Bir Ateş Şahini’ni delebildiğine göre okun arkasındaki güç dehşet verici demekti!

 

Yi Yun cevap vermedi ve ruhani enerjisiyle Mor Kristal’i eşleştirdi. Mor ışıktan bir girdap oluşurken Ateş Şahini’nin Saf Yuan Qi’si de hayvan belgisi hâlini almaya başladı.

 

Yi Yun bu kanyonda şimdiye dek iki Ateş Domuzu bir de Ateş Şahini öldürmüştü.

 

Ama her hayvan belgisini özümsediğinde, ‘On Bin Hayvan Totemi’ni yoğunlaştırmak için hâlâ çok yolu olduğunu hissediyordu…

 

Yi Yun bunu düşünürken aniden arka taraflarından bir çığlığın yükseldiğini duydu. Ardından bir hayvanın korkunç kükremesi duyuldu!

 

“Oh? Neler oluyor?”

 

Yi Yun hemen alarma geçti. Aynı şekilde Qiuniu ile Chu Xiaoran da silahlarını sıkıca kavradı.

 

Beklenmedik şey ortaya çıkmadan önce öldürme niyeti onlara ulaşmıştı!

 

Yi Yun Mor Kristal’in enerji görüşünü açtı ve arkadaki sahneye baktı. Görüşünde parlak bir enerji ateşi vardı. Bu da kalbinin sıkışmasına neden oldu. Neredeyse kral seviyesinde olan korkunç bir metruk hayvan onlara doğru geliyordu!

 

Ve Yang Haoran da metruk hayvanın önünde koşuyordu!

 

“Ah!”

 

Başka bir çığlık daha yükseldi. Yang Haoran’ın yalakalarından biri metruk hayvan tarafından yere yapıştırılmıştı. Metruk hayvan da üstüne bastığında tüm gövdesi ezilmiş ve organları parçalanmıştı. Tüm deliklerinden kan akıyordu!

 

Yi Yun tamamen afallamıştı. Daha önce milyonlarca yıl boyunca Kutsal Yaban’da sayısız insanın öldüğünü ve Tai Ah Kutsal Şehri yetişimcileri arasındaki ölüm ve malullük oranının %20 olduğunu duymuştu elbet, ama bu, Kutsal Yaban’da eğitimdeyken birinin öldüğünü gördüğü ilk seferdi.

 

O adam güçsüz biri de olsa yine de bir canlıydı ve bir anda kanlı bir et yığınına dönüşmüştü!

 

Dünya zalimdi! Kutsal Yaban zalimdi!

 

“Genç Efendi, kurtar beni!”

 

Yang Haoran’ın arkasından yürek parçalayan bir feryat duyuldu ama Yang Haoran onu duymazdan geldi. Tek düşündüğü şey, yeterince takipçi getirmediğiydi. Bunun için pişmanlık duyuyordu. Daha fazla takipçisi olsaydı, arkasındaki bu devasa canavarı daha fazla oyalayabilirlerdi. Onu yarım saniye bile geciktirebilseler bile hayatını kurtarabilirdi.

 

Ama yine de sorun yoktu. Yang Haoran, Yi Yun, Chu Xiaoran ve birkaç kişinin daha kanyona girdiğini hatırlıyordu.

 

Yi Yun, Chu Xiaoran ve arkadaşları, peşindeki yalakalardan daha güçlüydü. Onları da arkasına alırsa hayatta kalma şansı artabilirdi.

 

Yang Haoran aklında bu düşüncelerle, Yi Yun ve arkadaşlarına doğru koşarken hızını arttırdı.

 

Tüm bunlar bir an içinde gerçekleşmişti. Yi Yun kendine geldiğinde hemen yüksek sesle bağırdı. “Kaçın!”

 

Bunu söyledikten sonra arkasını döndü ve koşmaya başladı!

 

Oh?

 

Chu Xiaoran ve Qiuniu, Yi Yun’un enerji görüşüne sahip değildi ve neler olduğunu hâlâ bilmiyorlardı. Ancak çığlıkları duymuşlar ve Yi Yun’un tepkisini görmüşlerdi. Tereddüt bile etmeden Yi Yun’un peşinden koşmaya başladılar!

 

Chu Shan ile Chu Luo da gecikmeden koşmaya başladı. Grubun en zayıfları, onlardı. Yi Yun gibi birinin bile yüzündeki rengin çekildiğini gördüklerinde korkunç bir varlığın ortaya çıkmış olduğunu anlamışlardı.

 

Böyle bir varlığın karşısındayken bir saniye bile hayatta kalamazlardı!

 

Metalik Ateş Karıncası ile mücadele ederken son kozlarını, Aşırı Hız Düzeni Tılsımı’nı kullanmakta tereddüt etmişler ve Yi Yun’un gelişiyle onu kullanmamışlardı. Şu anda ise, onlara yardımcı olabilecek tek şey bu tılsımdı.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr