Bölüm 258: Gelin (1)

avatar
13748 34

King of Gods - Bölüm 258: Gelin (1)


Çeviri:RassNt  Düzenleme:Berkay Lamba




...Buraya gelme sebebin kesinlikle nişanlı savaşı olmalı, yanılıyor muyum?”   Taşkın Göl Şehir Lordunun yüzündeki kocaman gülümseme Zhao Feng’in kalbinin teklemesine neden oldu. Korktuğu başına gelmişti.   Şuan Şehir Lordu Zhao Feng’in nişanlı savaşına katılacağından “emindi” ama Zhao Feng bunu herkesin önünde reddederse Şehir Lordunun itibarı zedelenecekti.   Taşkın Göl Liu ailesinde Şehir Lordu en güçlü figürlerden biriydi ve hatta Liu ailesinin Liderinden bile üstündü.   Şehir Lordu genellikle bölgeye hükmetme becerisine sahip olan Liu ailesi uzmanlarından biri olurdu. Ne de olsa Taşkın Göl bölgesinde bir çok grup vardı ve bunlardan iki tanesi Liu ailesinin hemen altındaydı.   “Hehe. Amca Liu’nun gözleri cidden keskin. Kardeş Zhao gerçekten de bununla ilgileniyor.”   Liu Yuan gözleriyle Zhao Feng’e işaret verdi.   Böylesine büyük bir olayda kimse Şehir Lorduna yüz vermemeye cesaret edemezdi. Bunu yapmak tüm Liu ailesine hakaret anlamına gelirdi.   Zhao Feng içinden küfürler yağdırdı. Zhao Feng kendisine entrika düzenlendiğini hissetti ama şuan tek yapabileceği başını hafifçe aşağı yukarı sallamaktı, “Gerçekten de biraz ilgim var ama tüm yapmak istediğim onun nasıl göründüğüne bakmaktı. Savaş konusunda ise bu küçüğünüzün katılmaya cesareti yok.”   Kızın nasıl göründüğüne bakmak istediğini söyleyerek Şehir Lordunun itibarına bir zarar vermemiş oldu.   Dahası son cümlesi onun bir adım geri atmasını sağlamıştı.   “İlk karşılaştığımız andan itibaren seninle iyi anlaşacağımızı hissettim. Bugün son gün, dövüşlerden sonra sen çıkacaksın, tamam mı?”   Şehir Lordu gülümseyerek sordu.   Bunu duyunca Zhao Feng bayılacak gibi oldu.   Şehir Lordu neden onu rahat bırakmıyordu?   Liu Yuan da içten içe güldü ve Zhao Feng’i izleyici tribününe götürdü.   İzleyici tribününde Zhao Feng’in yüzünde hafif yapmacık bir ifade vardı   Diğer tarafta Şehir Lordunun dudaklarında oyunbaz bir gülümseme belirdi, “Böyle genç yaşta Hayvan Terbiyecisi olabilmiş ve sahip olduğu yüksek miktarda zihinsel enerji kaynağının yanı sıra bizim Liu ailesinin soy gücünden bile güçlü bir Kadim Soy aurası… Böyle bir dahinin yakasını kolay kolay bırakmama imkan var mı?”   Olay buydu.   Şehir Lordu onu gördüğü andan itibaren potansiyelini keşfetmişti.   Şehir Lordunun yetişimi muazzamdı ve kendisinin de soyu vardı bu nedenle de Zhao Feng’in soyunu ona fark ettirmeden hissedebilmişti.   Büyük Gök Kubbe Ülkesinde neredeyse bütün büyük aileler soya sahipti, ve bu soyu korumak için bu soya sahip insanlar seçilmeliydi.   Bu soya sahip olan kişiler normal insanların üstünde olan “asiller” idi.   Ve asilleri asil olanlarla evlendiriyorlardı.   Bir soy mirasına sahip olması ve böyle genç yaşta zihinsel enerji kaynağının muazzam olması Şehir Lordunun gözlerini bu Hayvan Terbiyecisine dikmesine neden olmuştu.   Zavallı Zhao Feng ise izleyici tribününde canı sıkkın bir şekilde oturuyordu.   Sahip olduğu zeka onun durumu neredeyse anlamasını sağlamıştı.   “Bu Taşkın Göl Şehir Lordu beni kızıyla evlenmeye zorluyor olamaz, değil mi?”   Zhao Feng bu konuyu içinden düşündü ama bu plana karşılık neden bir plan yapmıyordu?   Onun amacı Şehir Lordunun kızının aradığı kişi olup olmadığını anlamaktı, ama Zhao Feng 6.Sema yetişimiyle muhtemelen ona rakip olamazdı. Eğer yenilirse onun gelecekteki kocası olma şansı yoktu.   Buraya kadar düşündükten sonra Zhao Feng biraz daha iyi hissetti.   Tam o sırada.   Kırmızı saçlı kaslı bir erkek sahneye adım attı. Kollarında kırmızı çizgiler ortaya çıktı.   “O Zhong ailesinden Tiankui.”   Kaslı adama bakarken Liu Yuan hafiften etkilendi.   Zhao Feng sol gözüyle Zhong Tiankui’nin kollarını inceledi ve kırmızı çizgilerin dövme değil soy gücünden kaynaklı olduğunu fark etti.   “Zhong Tiankui Taşkın Göl Şehrinin 10 Dahisinden biri ve üç büyük güçten biri olan Zhong ailesinden geliyor.”   “Zhong ailesinden insanlar bile geliyor.”   Sahnenin altındaki kalabalıkta tartışmalar başladı.   Bugün 7. ve son gündü. Sahneye çıkacak az kişi vardı ama her biri birbirinden güçlüydü.   Zhong Tiankui güçlü bir gençti.   “Onun yarım adım Gerçek Ruh Qi’si 60%’a ulaşmış ve soy mirasına sahip…”   Zhao Feng bu gencin gücünü tam doğru şekilde ölçemedi, ama eğer kendisi bile tüm gücüyle savaşsa kazanma şansı düşüktü.   Zhong Tiankui ateş gibi saçlarıyla sahnede durdu.   Aynı zamanda kollarındaki kırmızı çizgiler parladı.   Hu~   Zhong Tiankui’nin aurası bir volkan gibi infilak etti ve kavurucu sıcak aşağıdaki izleyicilerin bile ağzının kurumasına neden oldu.   “Üzgünüm.”   Zhong Tiankui’nin vücudu kırmızı bir ışığın içinde boğuldu ve alevli bir dev gibi, beyazlar içindeki Liu Qinxin’e doğru hücum etti.   Liu Qinxin’in gözleri hala sakindi ve elinde yeşim bir saç fırçası belirdi.   Yeşim saç fırçası.   1.Elderin ona verdiği yeşimden yapılmış yarım saç fırçasını hatırlayınca Zhao Feng’in kalbi tekledi.   Karşısında duran bu yeşim saç fırçası eşsiz bir auraya sahipti ve yeşil renkle parladı.   Shuuu---   Yeşil ışık ışınları havada farklı şekillerde belirdi. Düz çizgiler, halkalar, kavisliler.   Bu ışıkların her biri 7.Semaya denk bir güç içeriyordu ve normal bir şehrin duvarlarını anında yerle bir edebilecek potansiyele sahipti.   “Bu ışınların her birinin gücü Cang Yuyue’nin kılıç arzusu tohumuna denk, ve hepsinin bir anda geldiğini düşününce…”   Zhao Feng’in kalbi titredi.   Liu Qinxin’in gücü hayal ettiğinden de fazlaydı. Gelecekteki kocasını belirlemek için bir dövüş turnuvası düzenlemesine şaşırmamak gerekiyordu.   Bu kuşakta ve sadece Taşkın Göl bölgesinde ona denk birini bulmak oldukça zordu.   Fakat, Zhong Tiankui’nin gücü de küçümsenemezdi. Onun alevli aurası dışarı doğru yayıldı ve Liu Qinxin’in saldırısını doğrudan engellemeyi başardı.   Kısa bir sürede, Liu Qinxin avantaja sahip olmuştu ama Zhong Tiankui sonuç olarak yenilmemişti.   “Bu Büyük Gök Kubbe Ülkesi dahileri arasındaki çarpışma mı?”   Zhao Feng afalladı.   Zhong Tiankui tek başına 13 Ülke dahilerinin hepsini ezip geçebilirdi.   Ama şöyle bir düşününce Taşkın Göl bölgesinin yetişim konusundaki gelişmişliği 13 Ülkenin çok üstündeydi.   Sadece Taşkın Göl Liu ailesi tek başına 13 Ülkeyi ezip geçebilirdi, ve bu diğer aile ve klanlarla birlikte 2 tane daha büyük güç vardı.   Bir düzine civarı hamleden sonra. Liu Qinxin’in elindeki yeşim saç fırçası dalgalandı.   Shua---   Aniden daha uzun yeşil bir ışık ışını belirdi, ve onun kenarları gizemli gümüş bir ışıkla kaplıydı.   Bir “Peng” sesiyle birlikte Zhong Tiankui inanılmaz bir güç tarafından geriye doğru savruldu ve sol omzunda kanlı bir yara izi belirdi.   “Nasıl bir güç benim Alevli Ejderha Koruyucu Vücudumu bu kadar kolay geçebilir?”   Zhong Tiankui soluk bir yüzle yerden kalkmaya çalıştı.   Bu şehrin 10 Dahisinden biri olsa da, Şehir Lordunun kızına rakip olamazdı.   En başından beri hiç kimse bu kızın gerçek gücünü bilmiyordu. Çünkü hiç ortaya çıkmamıştı.   Daha son zamanlarda Şehir Lordu kızının evliliği için organizasyon yapmak isteyince böyle bir dahinin varlığı ortaya çıkmıştı.   Zhong Tiankui kaybettikten sonra, hiç kimse sahneye çıkmadı.   Sahnenin aşağısındaki erkeklerin yüzü kıpkırmızıydı ve kafalarını kaldırmaya cesaret edemiyorlardı.   Taşkın Göl Şehri büyük bir şehirdi ve uzmanların kum gibi kaynadığı bir yerdi. Fakat şuan genç kuşaktaki bütün erkekler bir kadın tarafından ezilmişti.   “Kardeş Liu, sen Liu aile Liderinin üvey oğlusun yani onunla herhangi bir kan bağın yok. Neden çıkıp meydan okumuyorsun?”   Zhao Feng Liu Yuan’a doğru meraklı bir bakış attı.   Liu Yuan’ın yüzünde acı bir gülümseme belirdi, “Zhong Tiankui 10 Dahi sıralamasında 3.sırada ve ben onun altındayım. Zaten bir kaç gün önce Liu Qinxin’e yenildim.”   Zhao Feng anladı.   Liu Yuan, Liu ailesinin Liderinin üvey oğluydu, ve eğer Şehir Lordunun kızıyla evlenebilirse Liu ailesinin çekirdek kısmına kolayca geçebilecekti.   Fakat, Şehir Lordunun kızı korkunçtu. Hiç kimse onu durduramamıştı.   Tabii ki Zhao Feng de onu yenemeyeceğini düşünüyordu.   Zhong Tiankui soy gücüne sahipti ve yetişimi de yarım adım Gerçek Ruh Alemindeydi ama buna rağmen yenilmişti. Zhao Feng ise şuan sadece 6.Semadaydı.   Sonraki yarım gün boyunca ara sıra gençler meydan okumak için çıktı ama bir ya da iki hamlede yenildiler.   Darmadağın haldeki gençlere bakınca Zhao Feng’in elleri terledi.   Onu en çok rahatsız eden şey ise Şehir Lordunun ona doğru gülümsemesiydi.   Güneş batmak üzereyken bu dövüşler de sona doğru yaklaşıyordu.   “Bitsin...Lütfen bitsin artık…”   Zhao Feng’e bugün sanki bir yıl gibi uzun gelmişti.   Şuan ki duruma göre Zhao Feng oraya çıksa bile hiç kazanma şansı yoktu.   Son sahne.   Sahte dövüş sahnesi olağan dışı bir şekilde sessizdi.   Şehir Lordunun kızı Liu Qinxin sahte dövüş sahnesinin köşesinde sessizce duruyordu.   Bu sefer hiç umut yok gibiydi bu yüzden tavrı oldukça iyiydi.   Taşkın Göl Şehir Lordu iç çekti.   Aniden gözleri azur saçlı gence doğru döndü.   “Seni ilk gördüğüm andan beri iyi anlaşacağımız hissettim. Beni hayal kırıklığına uğratma.”   Şehir Lordunun yüzünde oyunbaz bir gülümseme belirdi.   Zhao Feng ise içinden küfürler savurdu. Kim seninle iyi geçinebilir?   Ama kalabalığın bakışları altında Şehir Lordunun isteğini geri çeviremezdi.   “Her neyse, onu zaten yenemem. Tek yapmam gereken onun aradığım kişi olup olmadığını kontrol etmek.”   Zhao Feng’in gözleri ışıldadı ve Liu Qinxin’in elindeki yeşim saç fırçasını daha dikkatli inceledi.   Onun yaşının biraz genç olması dışında, yetişimi ve hobiler koşullara uyuyordu.   Özellikle yeşim saç fırçası. O Zhao Feng’in elindekine benziyordu. Bu Liu Qinxin aradığı kişi olmasa da, kesinlikle onunla bir bağlantısı olmalıydı.   “Kardeş Zhao, git ve Şehir Lordunun kızıyla evlen. Bu sayısız gencin hayalindeki şey.”   Liu Yuan şaka yapıyordu.   Zhao Feng gelişigüzel bir şekilde sahte dövüş sahnesine sıçradı.   Bunun ardından Liu Qinxin’in gözleri ilgiyle Zhao Feng’e döndü.   Aynı zamanda parlak bir ses duyuldu, “Bu genç Hayvan Terbiyecisi- Zhao Feng. Usta Zhao’nun tek istediği şey Şehir Lordunun kızının görünüşüne bakmak ve buraya özellikle bu nişanlı dövüşlerine katılmak için geldi.”   Aşağıdaki kalabalıkta tartışmalar patlak verdi.   “Böyle genç bir Hayvan Terbiyecisi!”   “Sadece onun görünüşünü merak ettiği için mi katılıyor?”   Zhao Feng neredeyse bir ağız dolusu kan tükürecekti. Onun saygı yüzünden söylediği sözler halka duyurulmuştu.   O sırada, Liu Qinxin bile ona tuhaf bir biçimde bakıyordu.

  // Bağış toplusu 2.part (son) Bağış yaparak destek olan novel sevdalısı arkadaşa teşekkürler :)





Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44237 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr